Efgani, Abduh gibi Mezhepsizler
fitne kaynaklarıdır Çağdaş yazar, bir gayrı müslimin, (Fikrini tazelemeyen beyin
ölür) sözünü bir nass [âyet ve hadis] gibi
eline alıp, dinde reform isteyerek özetle diyor ki: (Hiçbir din, vahy olduğu şartlarda kalmamıştır. Mesela Musevilik, değişip düzelerek günümüze gelmiştir. Hıristiyanlık ise, Bizans ve Roma uygarlığının süzgecinden geçerek Martin Luther’in reformu ile bugünkü çizgiyi kazanmıştır. Her din, çağdan etkilenir, çağdaş çizgi kazanır. Günün müslümanı teknolojiyi itirazsız kullanır. Mesela bilgisayarla yazı yazar. Fakat sıra Din’e geldi mi, İslam akıl dini demesine rağmen, bir santim kımıldamaz. İslam âleminin geri kalışının sebebi budur. İmam-ı a’zam, en büyük bilgindir. Fakat bilgisi, bin yıl önceki çağın sınırı içindedir. Bu bakımdan Ebu Hanife’nin fikirleri Kur’anın ışığı altında sorgulanmalı, Efgani ve Abduh’un taze fikirlerle İslamı donatma hareketi yürütülerek, çağdaş müslüman olmalıdır.) CEVAP
Birkaç yanlışa cevap verelim: 1- (Her din
değişmiştir) sözü, Musevilik ve Hıristiyanlık için doğru ise de, Müslümanlık
için yanlış ve iftiradır. Kur’an-ı kerimin hangi âyeti değişti? Bozulma
ihtimali var mı? (Kur’anı biz
indirdik, onu koruyacak olan da biziz) âyetine inanmıyor mu? 2- Din, Allah’ın
bildirdiği şekilde mi doğrudur, yoksa insanların süzgecinden geçtikten
sonra mı doğru olur? Yani insanlar, hâşâ Allah’ın yanlışını mı düzeltiyor? 3- Luther’in reformu, bozulan Hıristiyanlığı düzeltmek içindi.
Müslümanlığın neresi bozuldu da düzeltmeye ihtiyaç hissedilsin? 4- Yazar, din
denilince, bâtıl, hak demeden hepsini aynı kefeye koyup, mukayese ediyor.
Hak ile bâtıl mukayese olmaz. 5- Bâtıl dinler
çağdan etkilenebilir. Fakat Müslümanlık çağdan nasıl etkilenir? Nasıl
etkilenmesi gerekir? Çağa uyabilmek için namazı, haccı mı kaldırmak
gerekiyor? 6- Müslüman,
zamana uyar, teknolojinin en iyisini kullanır. Bu zaten dinimizin emridir.
Dinimiz, fen bilgilerinde, her değişikliği yapmayı, bütün yeni keşifleri
öğrenmeyi emretmiştir. Fakat, namaz, oruç gibi ibadetlerde, değil bir
santim, bir milim bile değiştirmek, onu bize bildiren Allah ve Resulünün
koyduğu hükmü beğenmemek olur. Bu hükmü beğenmeyen ve değişmesi gerektiğine
inanan kâfir olur. 7- Çağdaş yazar,
(İslam akıl dini ise, akla uyalım) diyor. İslam, nakle dayanan, selim
akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır. Yazarın aklına uygun gelmeyen
bir şey, selim akıl sahibi için uygun gelebilir. Akla göre din olsa,
insan sayısı kadar din olur. İslamiyet’te aklın ermediği şey çoktur.
Fakat, selim akla uymayan bir şey yoktur. Ahiret bilgileri ve Allah’a ibadet şekilleri, eğer aklın çerçevesi
içinde olsaydı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilseydi, Peygamberlere
lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve ahiret saadetini kendileri bulabilirdi
ve Allah, hâşâ Peygamberleri boş yere göndermiş olurdu. Bunlar bilinemeyeceği
için, Allah, her asırda, Peygamber göndermiş ve son olarak da bütün
dünyaya, peygamber olarak Muhammed aleyhisselamı göndermiştir. 8- Ecnebiler
gibi, yazar da, müslümanların geri kalışını ibadette değişiklik yapılmayışına
bağlıyor. Sanki ibadette değişiklik yapılsa, İslam ülkeleri hemen kalkınıverecek. 9- Yazar, (Tam
müslüman olmak için şu kişinin Çağdaş İlmihal’ini
okumalı) diyor. O kişi ise, (İmam-ı a’zamın
bin yıl önceki fetvaları bizi bağlamaz) diyor. Aynı mantık. 10- Zamana göre
ibadetler değişmez. İbadetlerde değişiklik, dini beğenmemek olur. Hadis-i
şerifte, (İbadetleri bizim gibi
yapmayan bizden değildir) buyuruldu. Mecelle’de,
(Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete dayanan
hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler
ise değişmez) deniyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Kimi yapacağı değişiklikle, dini düzelteceğini zannediyor, dinin noksanlığını tamamladığını iddia ediyor. Halbuki din noksan değildir. Kur’an-ı kerimde, (Bugün
sizin için dininizi ikmâl eyledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım,
size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) buyuruluyor. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [reform yapmaya] çalışmak, bu
âyeti inkâr olur.) [m.260] Yazar, içkiye, Kur’anın ışığı altında fetva veriyor, (İçki
içince, dilin dolaşıyor, şaşırıyor ve arkadaşınla dövüşüyorsan, içki
sana yasaktır) diyor. Acaba kendisi nasıl içiyor? Dili dolaşmadan ve
dövüşmeden mi? Sarhoş etmese de, zarar vermese de içkinin damlası haramdır.
Peygamber efendimiz, (Çoğu sarhoş
eden içkinin, azını da içmek haramdır) buyuruyor. Hatta içki sofrasına
oturmayı yasaklıyor, (Allah’a
inanan içki içilen sofraya oturmasın) buyuruyor. (Nesai, Taberani) Görüldüğü gibi yazar, taze fikirle çağa uyarak, dinimizin haram ettiği şeyleri helal etmeye çalışıyor. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |