Mezhepleri taklit rahmettir
Bazı art niyetliler, “Kur’an varken sünnete, Peygamberin
açıklamalarına ihtiyaç yok diyorlar. Halbuki Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Resule itaat,
Allaha itaattir.) [Nisa 80] (Resul ne
emretmişse ona uyun!) [Haşr 7] (İndirdiğim
Kur’anı insanlara açıkla!) [Nahl 44] Bazıları da, Kur’an ve hadis varken, âlimlere, mezheplere uymak gerekmez diyorlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ümmetimin
âlimlerinin farklı ictihadları, mezheplere ayrılması rahmettir.) [Nasr El-Makdısi, Beyheki] (Kur'an-ı
kerime uymak farzdır. Onda bulamazsanız, sünnetime, sünnetimde de bulamazsanız,
Eshabımın sözüne uyun.) [Beyheki] (Âlimlere
uyun.) [Deylemi] (Âlimler,
peygamberlerin vârisleridir.) [Tirmizi] Resulullah, Kur'an-ı kerimde, kısa ve kapalı olarak
bildirilenleri açıklamasaydı, Kur'an-ı kerim kapalı kalırdı. Hadis-i
şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu, nasıl kılınacağı, rüku
ve secdede okunacak tesbihler, cenaze ve bayram namazlarının kılınış
şekli, zekat nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinmezdi.
Yani hiçbir âlim, bunları Kur'an-ı kerimden bulup çıkaramazdı. Bunları
Peygamber efendimiz açıklamıştır. Mezhep imamları, hadis-i şerifleri
açıklamasaydı, sünnet kapalı kalırdı. Sünneti, müctehid âlimler açıklamış,
böylece mezhepler meydana çıkmıştır. Her Müslüman, durumuna göre, kendisine
kolay gelen mezhebi seçer. Allahü teâlâ dileseydi, Kur'an-ı kerimde
her şeyi açıkça bildirirdi. Böylece, mezhepler ortaya çıkmazdı. Her
yerde, tek bir nizam olur ve yaşamak güçleşirdi. Bir Müslüman, kendi
mezhebine göre ibadet yaparken, bir meşakkat hasıl olursa, başka bir
mezhebe uyarak, bu işi kolayca yapar. Birkaç örnek verelim: Şafii’de, kadın eline dokunmak abdesti bozar, Hanefi
ve Maliki’de bozulmaz. Hacda bu iki mezhepten birisi taklit edilirse,
abdest bozulmadan tavaf yapılır. Bu bir rahmettir Seferde iken, üç mezhepte iki namazı cem etmek caizdir.
Namazlarını kaçırma tehlikesi varsa, Hanefiler, bu 3 mezhepten birini
taklit ederek iki namazı cem ederek kılabilir. Bu da bir rahmettir.
Mukimken de, iki namazı cem etmek gerektirecek durumlar
olabilir. O zaman da Hanbeli mezhebi taklit edilir. Bu da bir rahmettir.
Kitaplarda, (Yolda, nakil vasıtalarında
[dolmuşta, otobüste], alış verişte [pazarda, markette] kadınlara dokunma ihtimali olan Şafii,
Hanefi veya Maliki’yi taklit etmeli) deniyor. Demek ki, yeniden abdest almak harac,
yani meşakkat, zorluk oluyor. Sırf yeniden abdest almamak için başka
mezhep taklit edilebiliyor. Birkaç örnek verelim: 1- Hacda
kadınlara dokunma ihtimali olduğu için Şafiilerin abdestli durması zordur.
Hanefi taklit edilir. 2- Şafii
bir doktor, kadınlara dokununca abdesti bozulacağı için Hanefi’yi taklit
eder. 3- Şafii bir genç, bir kız kaçırsa, kızın babası razı olmazsa,
Şafii’de, velisinin rızası olmadıkça evlenmesi caiz olmaz. Hanefi’yi
taklit ederek velisiz de evlenebilir. 4- Şafii’de
zekat 8 sınıfa verilir, üç sınıfa
verilse de caizdir. Ancak üç sınıfı bulmak da zordur. Hanefi taklit
edilerek bir sınıfa verilir. 5- Bir
Hanefi’nin, evlendiği kızla süt kardeş olduğu ortaya çıkarsa, eğer bir
iki kere emmişse, Şafii taklit edilip evliliğe devam edilir: Çünkü Şafii’de
süt kardeş olmak için ayrı zamanlarda 5 kere doya doya
emmek gerekir. Rahmet olan farklı hükümler
Bir kimse, kendi mezhebine
göre yapamadığı veya güçlükle yaptığı bir işi, başka bir mezhepte yapılması
kolay ise, o mezhebin şartlarına uyarak, bu işi o mezhebe göre yapması
caizdir. (R. Muhtar, Mizan, Hadika,
Berika, S. Eb. 135) Hadika’da diyor ki,
(Abdest ve gusülde başka mezhebi taklit etmek caizdir. Bunun için, o
mezhebin şartlarına da uymak lazımdır. Bütün şartlarına uymazsa, taklit
caiz olmaz. Kendi mezhebine uymayan işi yaptıktan sonra bile, taklit
yapmak caiz olur. Mesela imam-ı Ebu Yusuf’a, Cuma’yı kıldıktan sonra,
guslettiği kuyuda fare ölüsü görüldü dediler, “Şafii mezhebine göre
guslümüz sahihtir“ buyurdu. (S. Eb. 71) Berika’da, zaruret olan her işte de başka mezhebi taklit caizdir
diyor. İbni Abidin’de, zaruret olsa da, olmasa
da, harac [zorluk, sıkıntı] olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklit
edilir” diyor. (S. Eb. 71) Bir Hanefi’nin
kendi mezhebine göre yapamadığı bir işi, yapabilmesi için Şafii’yi taklitte
bir beis olmadığı Bahrürraık ve Nehrülfaık’ta da
yazılıdır. (S. Eb.
135) İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Şafii âlimleri, kendi mezheplerinde yapılması güç şeylerin Hanefi’ye
göre yapılmasına fetva vermişlerdir. (S.Eb. 71) Zaruret olmasa da bir
ibadeti yapmakta güçlük olunca, bunu yapmak için başka mezhebi taklit
caizdir. (Mizan, F. Hayriye, F. Hadisiye,
Mafüvat, S. Eb.
135) Tâbi olduğu mezhebe
uyarak, bir işi yaparken, harac hasıl olursa, bu iş, diğer üç mezhepten,
harac bulunmayan birini taklit ederek yapılır. (S.Eb. 148) İkinci mezhebe
göre de özrü hasıl olanın, üçüncü mezhebi taklidi caizdir, telfîk değildir.
(S.Eb.
136) Bir kişi, kendine kolay
gelen, dilediği bir mezhebe uyabilir. Bir işini bir mezhebe, başka işini
başka mezhebe göre yapabilir. Ancak bir işin hepsini bir mezhebe göre
yapmak gerekir.) (Faideli
bilgiler 34-5) İbni Abidin’de
diyor ki, (Zaruret olmasa da, harac olunca, diğer üç mezhepten biri
taklit edilir.) Bir işin, bir ibadetin sahih olması için, dört mezhepten
birine uygun olması lazımdır. Bir ibadeti yaparken, şartlarından biri
bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibadet sahih
olmaz. Mesela, deriden kan akarsa, Hanefi’de abdest bozulur, Şafii‘de
bozulmaz. Bir erkek, yabancı kadının derisine dokununca, Şafii’de, abdesti
bozulur. Hanefi’de bozulmaz. Derisinden kan aksa ve kadına da dokunsa,
her iki mezhebe göre abdesti bozulur. Bu abdest ile kıldığı namaz sahih
olmaz. Bu kimse, iki mezhebi Telfîk etmekte, karıştırmaktadır. Böyle kimsenin ibadetinin sahih
olmayacağı sözbirliği ile bildirilmiştir. Bir ibadetin bir şartı bir
mezhebe, başka şartı da başka mezhebe göre sahih olursa, bu ibadet sahih
olmaz. Fakat bir kimse, bir ibadeti, bir işi, bir mezhebin bütün şartlarına
uyarak yapıp bitirdikten sonra, bunu tekrar yaparken veya başka bir
ibadeti, başka bir işi yaparken, başka mezhebin şartlarına uyarak yapması,
âlimlerin çoğuna göre sahih olur. İhtiyaç olduğu zaman yapmak ise, sözbirliği
ile sahih olur. Hatta bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin,
bir ibadetin bu mezhebe göre sahih olmadığı, başka bir mezhebe göre
sahih olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahih olduğunu düşününce,
o mezhebi taklit etmiş olur. O işi sahih olur. (S. Eb. 889) Bir Hanefi, kendi mezhebine
göre yapamadığı bir işi, başka bir mezhebi taklit ederek yapabilir.
Bu işi yaparken o mezhebin şartlarını da yerine getirmesi gerekir. Harac
[güçlük] olmadan ve şartlarını yapmadan taklit ederse, buna telfîk denir
ki caiz değildir. (S. Eb.
135), Başka bir mezhebi taklit
etmek, mezhep değiştirmek demek değildir. (S.Eb. 223) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |