Din yeni gelmiş değildir
Osmanlıyı savaşlarda yenemeyen düşmanlar, taktik değiştirdiler,
Müslümanların arasına girdiler, bazı grupları, bazı din adamlarını satın
aldılar. Özel yetiştirilmiş oldukları için çabuk yükseldiler. Önemli
yerleri tuttular. Bilim adamı âlim olarak çıktılar. Müctehid olarak
lanse edildiler. Milleti cahil yapmak, dinlerinden uzaklaştırmak için
akla hayale gelmeyecek hilelerle tahribat yaptılar. Oldukça başarı da
elde ettiler. İmparatorluğu parçalayıp yıktıkları yetmiyormuş gibi hâlâ
faaliyetlerine devam ediyorlar. Bu düşmanların en önemli zararlarının başında, âlimlere itimadı
sarsmak, müslümanlarla aralarındaki bağı koparmak oldu. (Dini yalnız
Kur’andan öğren) gibi içi zehir dolu yaldızlı kelimelerle insanların
itikatlarını bozdular. Milleti parçaladılar. Halkı birbirine düşürdüler.
Vehhabiliği kurdular. İbni Sebecileri
ve diğer mezhepsizleri desteklediler, Müslümanları birbirine düşman
edip, aralarını açtılar. Kötü din adamlarını avlayıp, gruplar kurdurdular.
Her gruba başkalarının sapık, hatta kâfir olduklarını aşıladılar. Bunların oyununa gelen her grup, (bizim hocamız doğru, bizim
kitaplar doğru, diğerleri yanlış, sapıklık) gibi sözlerle bir başka
müslümanı beğenmiyor, kabul etmiyorlar. Onlardan önce İslamiyet yok
muydu? Onların hocasından önce âlim yok muydu? Nedir bu hâlimiz? İnsan
tuzağa düşebilir ama bu kadarına da ahmaklık denmez mi? Bu yanlışlık
yetmezmiş gibi, kime ve neye hizmet ettiği malum olmayan din veya ilim
adamı maskesi altında bazıları çıkıp, (Namaz
3 vakittir, hayzlı iken Kur’an okunur, namaz
kılınır, oruç tutulur, balıktan kurban olur. Tesettür yoktur. Gayri
müslimlerle ‘Amentü’de
ittifakımız var) vs. gibi dine imana sığmayan yalanlarla milleti
dinsizleştirmeye, bu güzide vatanı parçalayıp bölmeye ve yıkmaya çalışıyorlar.
Din yeni çıkmış gibi; insanlara göre değişirmiş gibi, her gün dinin
bir meselesi sorgulanıyor. Mesela içkili namaz kılınır mı sorusuna herkes
bir şey söylüyor. Kimisi, ben onaylamıyorum, kimisi, bir sakıncası yok
diyor. Hiçbirisi kitaplardaki hükmü bildirmiyor. Halbuki fıkıh kitaplarında,
(Sarhoş olarak kılınan namaz sahih olmaz. Az içkili olarak kılmak mekruhtur.
Sallanacak kadar sarhoş olanın abdesti de bozulur) deniyor. Bu art niyetliler,
yalnız Kur’an diyerek, Kur’an-ı kerimin açıklaması olan hadis-i şeriflere
gölge düşürüp, Allah’ın resulünü [elçisini] İslamiyet’in sahibini devre
dışı bırakmaya çalışıyorlar. İslam âlimlerini, mezhep imamlarını kabul
etmiyorlar. İslamiyet bunlara mı geldi? Bu anarşi, bu fitne neyin nesi? İslamiyet’te açıklanmamış ne var? Sadece İmam-ı a’zam zamanında
600 binden fazla mesele açıklanmıştı. Şimdi kim neyi açıklayacak? Bir
örnek vermeden yeni meselelere çözüm getirmek lazım diyorlar. Kendi
anladıklarını Kur’an zannederek Kur’ana uyun diyor, ben Kur’andan söylüyorum
diyor. Peki mezhep imamları, müctehidler Kur’andan
ayrı mı söylüyorlar? Kimisi de, müctehidler
arasındaki ictihadlardan birini aklına göre daha uygun olup onu seçiyor,
“Bu Kur’anın ruhuna daha uygun” diyor. Sanki öteki müctehidlerin
ictihadları Kur’andan, dinden ayrı! Din yeni gelmedi. Hem de kâmil olarak geldi. Eksik olarak gelmedi.
İslamiyet saf, berrak şekildedir. Zamanla din değişmez. Kıyamete kadar
aynıdır. Zamanla değişen âdetlerdir, tıp, teknik, astronomi vs. gibi
fen bilgileridir. Fende değişiklik olur, dinde değişiklik olmaz. Din
düşmanlarının oyunlarını anlayalım, tuzaklarına düşmeyelim. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |