Bid’at ehlinin ibadeti İctihad ictihadla nakzedilmediği gibi, bir âlim başka bir âlimin kitabındaki
hadise uydurma demekle o hadis öteki âlime göre de uydurma olmaz. Ayrıca
birçok din adamı da sahih olmakla, kabul olmanın ne demek olduğunu bilmiyor.
Aşağıdaki yazılardan bir kısmı bu konu ile ilgilidir. Bid’at ehlinin
amelinin kabul olmayacağına dair birçok hadis-i şerif vardır. Bir tanesi
şöyledir: (Bir bid'at
ehlinin namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tevbesi, farzı, nafilesi
ve hiçbir iyiliği kabul olmaz, hamurdan [yağdan] kıl çıkar gibi, dinden çıkması kolay olur.) [İbni Mace] Hadika ve Berika’da (Bid'at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken,
(ibadetleri sahih olur, fakat sevap verilmez) deniyor. Fasıkların ve bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul
olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat
sevabı olmaz demektir. (Redd-ül Muhtar) Bir hadisin uydurma olup olmadığını imam-ı Buhari, imam-ı
Müslim, imam-ı Gazali, imam-ı Rabbani gibi islam
âlimleri bilemiyorsa, biz nasıl bileceğiz? Resulullahın vârisleri olan
bu âlimler, sahih ile uydurma hadisi ayıramayacak kadar, cahil mi? Yahut
kasten uydurma hadis alacak kadar din düşmanı mı? Dini yeniden mi açıklayacağız?
Mezhep imamlarımızı, hadis imamlarımızı, hâşâ biz mi sorguya çekeceğiz?
Onlar dinimizi eksik olarak mı tanıttılar? (Kasten bana izafe ederek yalan söyleyen, hadis uyduran, Cehennemdeki yerine
hazırlansın) hadis-i şerifini bilmiyorlar mı veya biliyorlar da ihmal davrandıklarından
mı uydurma hadisi kitaplarına alıyorlar? Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında
uydurma hadis var demek, Resulullahın vârislerine çirkin bir saldırıdır.
Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyurdu ki: Tek kurtuluş fırkası olan Ehl-i sünnet vel-cemaate tâbi olun. Allah’ın yardımı ve koruması ve tevfikı bu fırkada olanlaradır, gazabı ve azabı da bu fırkadan
ayrılanlaradır. Bu fırka-i naciyye, bugün
dört mezhepte toplanmıştır. Bu zamanda, bu dört mezhepten birine uymayan,
bid'at ehlidir ve Cehenneme gidecektir. (Dürr-ül-muhtar haşiyesi
Zebayıh kısmı) [Yazar Hamidullahın bid’at ehli olduğunu söylediğine göre, Cehenneme
gideceğini bildirmiş oluyor.] Şafii’de imam arkasında Fatiha okumak farz, Hanefi’de tahrimen mekruhtur. Farklı ictihad rahmet olduğu için ikisi
de sevap alır. Sonra, ictihad ictihadla nakzedilemez. İmam-ı Şafii farz
dedi diye Hanefiler Fatiha okuyamaz. Hanefiler de haram dedi diye Şafiiler
bu ictihaddan vazgeçemez. Çünkü müctehid hata ederse bir, isabet ederse
iki sevap kazanır. Bir müctehid, başka bir müctehidin ictihadını nakzedemez.
Hadis konusunda da böyledir. imam-ı Şafii, bu hadis mevdudur dese, Hanefilerce
de bu hadis mevdu olamaz. Seyyid Abdülhakim
Arvasi hazretleri buyuruyor ki: Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği
bir hadise mevdu diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadisi, Resulullah
söylememiştir" anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre
hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide göre hadis sahih olabilir
demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana göre doğrusu bu
der; fakat farklı ictihadda bulunan müctehide söz söylemez. Birinin
uydurma demeye yetkisi varsa, ötekinin de sahih demeye yetkisi vardır.
Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.
|
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |