Sevap olan bir şeye hata denmez Çeyrek asırdır hemen her yazımızda Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olmadığını naklediyorum. Bu demek,
hâşâ bir âlimi, hata yapmaz, masum, beşer üstü gibi görmek ve göstermek
değildir. Peygamber de beşerdir. Beşer üstü göstermek hâşâ âlimleri
melek veya ilah olarak bildirmek demektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Hatasız kul olmaz. Yalnız Yahya peygamber hata etmemiştir.) [İbni
Asakir] Âlim ictihadında yanılabilir mi? Elbette yanılır. Resulullah efendimiz
bile ictihadında yanılmıştır. Bedir’de alınan
esirlere yapılacak muamele hakkında, Sahabe-i kiramın reyleri [ictihadları]
farklı olmuştu. Ömer-ül Faruk ve Sad
bin Muaz esirleri öldürelim dedi. Diğer sahabiler ise, para karşılığı bırakalım demişlerdi. Server-i âlem de, serbest bırakalım reyini kabul buyurup salıverdiler.
Sonra, şu âyet gelerek birinci reyin doğru olduğu bildirildi: (Savaşta
alınan esirleri mal karşılığı olarak salıvermek, hiçbir Peygambere yakışmaz.
Yer yüzünde onların çoğunu öldürmek, zayıflamalarına sebep olur. Siz
dünya malını istiyorsunuz. Allahü teâlâ ise, sevap kazanmanızı, Cennete
ve nimetlere kavuşmanızı istiyor. Allah tarafından önceden verilmiş
bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir
azap dokunurdu.) [Enfal 67,
68] Bu âyetlerden sonra Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Eğer azap
geri çevrilmeseydi, Ömer bin Hattab ile Sad bin Muaz’dan başka kimse kurtulmazdı.) [Beydavi, Meâlim-üt-tenzil] Eshab-ı kiramın ictihadı Peygamberimizden farklı olabilirdi. Fakat bu ahkam,
Peygamberimiz zamanında hatalı ve şüpheli olamazdı. Çünkü, vahy gelerek,
yanlış olan ictihadlar, Allahü teâlâ tarafından hemen düzeltilir, hak
ile bâtıl birbirinden hemen ayrılırdı. Ama âlimlerin hatalı ictihadlarının
düzeltilmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü farklı ictihad yanlış da olsa rahmettir.
Mesela hadis-i şerifte, denizde yaşayan her hayvanın eti yenir. Ama
İmam-ı a’zam hazretleri ise, sadece balık ve balık şeklinde olanlar
yenir diye ictihad etmiştir. Burada ya üç imamınki doğrudur veya imam-ı
a’zamınki doğrudur. Bunu da ancak Allahü teâlâ
bilir. Fakat müctehid olan başka âlimler, farklı bir ictihadda bulunabilirler.
Ama imam-ı a’zamın ictihadı yanlış demezler.
Çünkü ictihad ictihadla nakzedilemez. Sonra ictihadda yanılmak suç değildir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Âlim, ictihadında
hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari] Sevap olan bir şey için hata tabirini
kullanmak caiz değildir. Böyle farklı ictihadlar da Allahü teâlânın
bir rahmetidir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Âlimlerin farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki] Rahmet ve sevap olan bir ictihad için, nasıl olur da imam-ı a’zamın veya imam-ı Gazali’nin hatası var diyebiliriz? İşte
bunun için (Ehl-i sünnet âlimlerin kitaplarında hata yoktur, uydurma
hadis olmaz) deniyor. Böyle söylemenin hâşâ onları peygamber ve ilah
derecesine yükseltmekle ne alakası var? İctihadları hatalı, kitaplarında
uydurma hadis var zannı ile Resulullahın vârislerine dil uzatmak caiz
olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Önce itikadı düzeltmek yani, doğru yolun âlimlerinin, Kur'an-ı kerim ve
hadis-i şeriflerden anladıklarına uygun olarak itikad etmek lazımdır.
Çünkü, Kitap ve sünnetten bizim ve sizin anladıklarımızın hiç kıymeti
yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymak lazımdır. Bizim
anladıklarımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymuyor ise,
hiç kıymeti olmaz. (1/157) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |