Uydurma hadis üzerine

 

Din düşmanları ve bid’at ehli çıkardıkları bazı sözlere hadis demişlerse de, Ehl-i sünnet âlimleri bu sözleri kitaplarına almamışlardır. Hiçbir İslam âliminin kitabında uydurma hadis yoktur. Kitabına uydurma hadis alan kimse zaten İslam âlimi denmez. İslam âlimleri, hadis uydurmanın ve uydurulmuş hadisi nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bildikleri için, kitaplarına uydurma hadis almazlar. Çünkü hadis-i şerifte, (Benden duyduğunuz âyet ve hadisi tebliğ edin! Beni İsrailden bildirdiklerimi de söyleyin! Yalnız bana bilerek yalan isnat eden, Cehennemdeki yerine hazırlansın!) buyuruluyor. (Buhari)

 

Bu âlimlerin kitaplarındaki hadis-i şeriflere uydurma demek büyük bir insafsızlık ve cehalettir. Hanefilere göre, deniz haşaratı yenmez, diğer üç mezhebe göre yenir. Hanefi, diğer üç mezhebe sizin ictihadınız yanlış diyemediği gibi, üç mezhep de, Hanefi’ye sizinki yanlış diyemez. Bir hadise bir âlim mevdu derken, öteki sahih diyebilir. Bu âlimler, birbirine dil uzatmaz. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:

Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadis, Peygamber efendimizin sözü olamaz" anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değildir, uydurmadır; fakat başka bir muhaddise göre sahih olabilir” demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda bulunan müctehide dil uzatmaz. Çünkü hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına dil uzatmamalı ve onların kitaplarında uydurma hadis var sanmamalıdır.

 

Bir dergide, daha çok mezhepsizlerden şahit gösterilerek sahih olan bir çok hadise uydurma damgası basılıyor. Biz de muhaddisleri ve İslam âlimlerini delil göstererek onların sahih olduğunu ispat ediyoruz. Uydurma hadise sahih demek ne kadar tehlikeli ise, sahih olan hadise uydurma demek, Resulullahın mübarek sözünü yalanlamak olacağından en az onun kadar tehlikelidir. Bir de İslam âlimlerinin kitaplarından örnekler veriliyorsa, o âlime suizan edildiğinden ikinci bir tehlike meydana geliyor. Günümüzün mezhepsizleri Resulullahın vârisleri olan bu âlimleri küçük düşürmeye çalışıyorlar.

 

Şimdi verilen kaynaklara bakalım:

Mezhepsiz Yusuf Kardavi bile delil olarak gösterilmiş. Halbuki bu mezhepsiz, resmen benim mezhebim yok diyor. Çağdaş fetvalar kitabına bakalım: “İnce çoraba meshedilir” diyor. Dört mezhepte de mesh caiz olmaz. “Fitil kullanmak orucu bozmaz” diyor. Halbuki dört mezhepte de bozar. “Haşhaş, kenevir ve tütün ekmek haramdır. Çünkü bunlar kötü yerlerde kullanılıyor” diyor. Bunlardan afyon, tıbda çok kullanılır. İlaç olarak az miktarda kullanmak ise caizdir. Kötü yerlerde de kullanılıyor diye haşhaş ekmeye haram demek, şarap yapılıyor diye üzüm yetiştirmeyi yasaklamaya benzer. “Hastaya Kur'an okumak, âyetleri muska şeklinde üstte taşımak haramdır” diyor. Daha başka sapıklıkları çoktur. Bu mezhepsiz nasıl kaynak olur ki?

 

Kardavi’den daha süper mezhepsiz olan Elbani de kaynak olarak gösteriliyor. O Elbani ki, İbni Teymiyeci, mezhepler üstü konuşan, telfîkı savunan bir sapıktır. Elbani’nin kitabını tercüme eden Ali Aslan, yanlış gördüğü bir yere şöyle bir not ilave etmiş: “Elbani’nin bu fetvası, dört mezhebe muhaliftir. Dört mezhebe göre de altın kadınlara helaldir, bilinsin” diyor. Böyle kimseler nasıl kaynak ve kitapları niye tercüme edilir ki?

 

Dünya, ahiretin tarlasıdır

(Dünya, ahiretin tarlasıdır) hadis-i şerifine de uydurma deniyor. Peygamber efendimizin mübarek ana babalarına kâfir demekten çekinmeyen Aliyyül Kâri, Zeydi bir mezhepsiz olan Şevkani, sahih hadislere uydurma demekle tanınan, Sehavi, Acluni ve Sagani şahit olarak gösterilmektedir. Halbuki imam-ı Münavi, imam-ı Deylemi, Hakim-i Nişapuri, imam-ı Gazali gibi büyük âlimler sahih olduğunu söylemişlerdir.

 

Yine Sehavi ve Acluni’nin yanı sıra, Derviş el Hut ile süper mezhepsiz Elbani’yi ve ilim ehlince sahih hadislere mevdu diyen ibni Cevzi’yi şahit göstererek, (İlim Çin’de de olsa alınız) hadis-i şerifine de uydurma deniyor. Halbuki hadis âlimlerinden imam-ı Deylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki, imam-ı ibni Adiy, imam-ı ibni Abdilber gibi hadis âlimleri ve hüccetül islam ünvanı ile meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir. Bu büyük imamların naklettiği bu hadis-i şerife uydurma diyenin dili kurur.

 

Yine Aliyyülkâri, Acluni, Elbani, mezhepsizlerin piri ibni Teymiyenin talebesi İbni Kayyimi şahit gösterilerek, (Kim, aşık olup, aşkını gizlese, iffetini muhafaza edip ölse, şehid olur) hadisi-i şerifine uydurma deniyor. Halbuki hadis âlimlerinden Hakim-i Nişapuri ve Hatib-i Bağdadi, Hüccetül islam imam-ı Gazali ve Molla Cami hazretleri bu hadis-i şerifin sahih olduğunu bildiriyor.

Yine Aliyyülkâri, Acluni ve Sehavi’nin yanı sıra Zeydi mezhepsizlerden Şevkani delil gösterilerek, (Âlimlerin mürekkebi, şehidlerin kanı ile tartılır, âlimlerin mürekkebi, ağır gelir) hadis-i şerifine uydurma damgası basılıyor. Halbuki hadis âlimlerinden ibni Neccar, Hatib-i Bağdadi, imam-ı Süyuti ve Şafii âlimlerinden imam-ı Rafii ve ikinci bin yılın müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri gibi âlimler, bu hadisin sahih olduğunu bildirmektedir.

 

Yine Aliyyülkâri, ibni Kayyim ve Elbani ile birlikte imam-ı Süyuti’den naklen, (Fasıkı, hayasızı gıybet etmek günah olmaz) hadis-i şerifine uydurma deniyor. Halbuki hadis imamlarından Haraiti, Ebu Nasr, Deylemi, ibni Asakir, ibni Ebiddünya, Beyheki gibi âlimler, sahih diyorlar. İmam-ı Süyuti muteber bir âlimdir, bu hadis-i şerif ancak ona göre mevdu olur, diğer âlimlere göre sahihtir. Başka âlimlerin sahih dediği bir hadise hemen uydurma damgasını vurmak çok yakışıksız bir harekettir.

Sadece süper mezhepsiz Elbani’yi şahit göstererek, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz) hadis-i şerifine uydurma diyebiliyorlar. Halbuki, hadis imamlarından Beyheki, Deylemi, Münavi gibi âlimler sahih demiştir.

 

Yine Aliyyülkâri, Sehavi, Zeydi Şevkani ve ibni Cevziyi göstererek, (Kadınlara itaat pişmanlıktır) hadisi-i şerifine uydurma diyor. Halbuki hadis imamlarından Hakim, Deylemi, İbni Lal, İbni Asakir gibi âlimler, uydurma olmadığını söylemişlerdir. Yine yalnız Elbani baykuşu gösterilip, (Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız) hadis-i şerifine uydurma damgasını basılmıştır. Halbuki hadis âlimlerinden İbni Asakir sahih olduğunu bildirmiştir. Elbani’ye inanıyorlar da hadis âlimine inanmıyorlar. Bu da kıyamet alametlerinden olsa gerektir.

 

Yine Aliyyülkâri, Elbani, Acluni, imam-ı Süyuti, Sagani ve Derviş şahit gösterilip, (Dünya sevgisi bütün hataların başıdır) hadis-i şerifine uydurma deniyor. Halbuki, imam-ı Münavi, Beyheki, imam-ı Rabbani ve Kenzu’l-Ummal sahibi sahih olduğunu bildiriyor. Yine Sehavi ve Acluni’ye ilaveten ibni Arrak’ı da yanına alarak, (Zengine zengin olduğu için tevazu gösterenin dininin üçte ikisi gider) hadis-i şerifine uydurma diyor. Halbuki, Deylemi, imam-ı Rabbani ve Urvet-ül-vüska, Kayyum-i rabbani Muhammed Masum-i Faruki Serhendi hazretleri sahih demektedir.

 

Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım

Yine Aliyyülkâri, Acluni, Sagani, Zeydi Şevkani ve Elbani’den naklen, Kur’an-ı kerimde, (Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdim) mealindeki âyet-i kerimesi ile övülen Peygamber efendimiz için, (Eğer sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım) kudsi hadisine, uydurma demeye çekinmiyorlar. Halbuki sahih olduğu Deylemi ve diğer hadis âlimlerince bildirilmektedir.

 

Âdem aleyhisselam, Arşta gördüğü nurun mahiyetini sual etti. Hak teâlâ buyurdu ki:

(Bu nur, gökte Ahmed, yerde Muhammed denilen, zürriyetinden bir peygamberin nurudur. O olmasaydı, seni de, yer ve gökleri de yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

 

Allahü teâlâ yine buyuruyor ki:

(Ya Âdem, Muhammed aleyhisselamın ismi ile her ne isteseydin, kabul ederdim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Hakim]

(Ey Resulüm, İbrahimi halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i ledünniyye]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Âdem aleyhisselam, ya Rabbi, Muhammed aleyhisselam hakkı için, Onun hürmetine beni affet diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği halde, cevabının da diğer insanların duyması için] “ya Adem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. Âdem aleyhisselam da, Arşta "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah" yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki:

 

“Ya Âdem doğru söyledin. O bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed aleyhisselam olmasaydı, seni yaratmazdım”) [Taberani]

(Allah, İbrahimi halil edindiği gibi beni de halil edindi.) [Mevahib-i ledünniyye]

 

Şu halde Peygamber efendimiz hem habibdir, hem halildir.

(Levlake...... .lema halaktül eflake) yani, (Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım) kudsi hadisi, Marifetname’nin ön sözünde, Yusuf-i Nebhani hazretlerinin EnvarMuhammediyye kitabının 13. sayfasında ve imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ının 122. mektubunda vardır.

 

Mektubatın farisi haşiyesinde, bu hadisin Deylemi’nin Firdevsinde bulunduğu bildirilmektedir. Deylemi de, Buhari ve diğer muhaddisler gibi, meşhur ve muteber bir hadis âlimidir.

 

Mektubat-ı Rabbaninin 3.cildinde, (Sen olmasaydın Cenneti yaratmazdım), (O olmasaydı kâinatı yaratmaz, rububiyetimi izhar etmezdim) kudsi hadisleri de bildirilmektedir.

 

Miracda Allahü teâlâ, peygamber efendimize, (Senden başka her şeyi senin için yarattım) buyurunca, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem de, (Ben de senden başka her şeyi senin için terk ettim) dedi. (Mirat-i kâinat)

 

Çok konuşan çok yanılır

Acluni, Sehavi, Derviş ve Elbani gibi netameli kimselerden birinin veya birkaçının uydurma dediği aşağıdaki hadis-i şeriflerin hangi kitaplarda bulunduğu sonlarında bildirilmiştir.

(Çok konuşan çok yanılır.) [Taberani, Askeri]

(Âlimlerin uykusu ibadettir.) [İ.Gazali, İmam-ı Rabbani, Tezkire-i Kurtubi muhtasarı]

(Vatan sevgisi imandandır.) [İmam-ı Rabbani, Hz. Mevlana Mesnevi]

 

(Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten kıymetlidir.) [Ebuşşeyh, İ.Gazali]

(Ümmetimin âlimleri, İsrâil oğullarının Peygamberleri gibidir) [İmam-ı Yâfii, İmam-ı Rabbani, Abdülgani Nablusi]

 

(Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet edene de güçlük göster") [Ebu Nuaym, Muhammed Hadimi]

 

(Her şeyin bir anahtarı vardır, Cennetin anahtarı da yoksul ve fakirleri sevmektir.) [İbni Lal, İ.Süyuti]

 

(Dünyayı terk etmek, sabırdan daha acıdır. Fisebilillah kılıç vurmaktan da zordur. Dünyayı terk edene, Allah şehid sevabı verir.) [Ebu Nasr, Deylemi]

 

(Dünya, ahiret adamlarına haram, ahiret de, dünya adamlarına haramdır. Dünya ve ahiret ise Ehlullaha haramdır.) [Deylemi]

 

(Sarıkla kılınan bir namaz, sarıksız kılınan 25 namazın derecesine bedeldir. Sarıklı kılınan bir cuma namazı, ise sarıksız kılınan yetmiş Cuma namazına bedeldir.) [İ.Asakir] şöyle bir rivayet de vardır: (Sarıkla kılınan iki rekat namaz sarıksız kılınan 70 rekat namazdan efdaldir.) [Ebu Nuaym,

Deylemi]

 

Daha bunlar gibi, İslam âlimlerinin kitaplarında bulunan sayısız hadis-i şerife uydurma damgası vurulmuştur. Mezhepsizler, bir hadis-i şerifi tenkit ederken, bu hadis Kur’anın ruhuna aykırıdır derler. Yukarıda birçok uydurma denilen hadisleri yazdık. Bunların hangisi, hangi âyete aykırıdır? İctihad ictihadla yok edilemeyeceği gibi, bir âlimin sahih dediği hadise, yetkili başka bir âlim uydurma dese de o hadis uydurma sayılamaz. Hadis âlimleri tarafından bildirilen aşağıdaki hadislere de, aynı şahıslar şahit gösterilerek zayıf damgası vurulmak istenmiştir:

(Şu üç şey için Arabı sevin: Ben Arabım, Kur'an Arapça, Cennet dili de Arapçadır.) [Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Ukayli, Hakim]

 

(İşlerin hayırlısı vasat [orta] olanıdır.) [Deylemi, Beyheki, İ.Gazali, İ.Süyuti, Hadika, Berika]

(Hikmetin başı Allah korkusudur.) [İ.Asakir, Beyheki, İ.Süyuti]

 

(Küçük cihaddan döndük, nefsle olan büyük cihada başladık.) [Deylemi, Beyheki, Hatibi Bağdadi, İ. Gazali, İ.Süyuti]

 

(Kişinin dini, dostunun dini gibidir, kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin.) [Ebu Davud, Tirmizi, Hakim, Askeri, İ.Süyuti]

 

(Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.) [Taberani, Hatibi Bağdadi, Ziya el-Makdisi]

(Müminin firasetinden korkun, o Allah’ın nuru ile bakar) [Buhari,Tirmizi, İ.Cerir, İ.Süyuti]

 

Uydurma hadisi nakletmenin vebali

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında niçin uydurma hadis yoktur?

CEVAP

Çünkü, hadis uydurmanın ve uydurulmuş hadisi nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bildikleri için, Allah’tan çok korktukları için, tek kelime ile salih âlim oldukları için kitaplarına uydurma hadis almazlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Benden sonra gelecek kavim, size hadislerimi soracaklar. Kim kasten bana yalan isnat ederse, Cehennemdeki yerine hazırlansın!) [Ebu Nuaym]

 

(Benden duyduğunuz âyet ve hadisi tebliğ edin! Beni İsrailden bildirdiklerimi de söyleyin! Yalnız bana bilerek yalan isnat eden Cehennemdeki yerine hazırlansın!) [Buhari]

 

(Benden bir şey nakleden hakkı, doğruyu söylesin! Söylemediğim şeyi, bana isnat eden gireceği ateşe hazırlansın!) [İbni Mace, Hakim]

 

(İftiracıların en büyüğü, söylemediğim bir sözü, bana isnat edip nakledendir.) [Beyheki]

(Yalan bir sözü, hadis diye rivayet eden de yalancıdır.) [Müslim]

 

(Uydurma olduğunu bilerek, hadis diye rivayet eden, onu uyduran gibi Cehennemdeki yerine hazırlansın!) [Bezzar]

 

(Söylemediğimi hadis diye bildiren Cehennemdeki yerine hazırlansın!) [Ukayli]

(Söylemediğim sözü, hadis olarak bildiren veya Kur’anı kendi reyi [görüşü] ile tefsir eden, Cehennemde azap görecektir.) [Tirmizi]

Bu hadis-i şerifleri bilen bir âlimin kitabına uydurma hadis alması mümkün mü?

 

Uydurma sanılan hadis-i şerifler ve mezhepsizler 

Aşağıdaki hadislerin kaynağı nedir? Bir islam âliminin kitabında uydurma hadis olmaz mı?

CEVAP

Kaynakları şöyle:

(Soğuktan sakının, çünkü kardeşiniz Ebüdderdanın ölüm sebebidir.) [Darekutni]

(Töhmetten, dedikoduya sebep olacak yerlerden sakının.) [İ.Münavi-İ.Gazali]

(Ekmeğe hürmet edin!) [Beyheki, Hakim]

 

(Toprak yemek her müslümana haramdır.) [Deylemi]

(Ya Rabbi, hükümdarı ve mahiyetindekileri ıslah eyle.) [İ.Münavi-İ. Gazali]

(Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısıdır.) [Deylemi, Taberani]

 

(Sadaka vermekte acele edin, çünkü belâ sadakayı geçemez.) [Beyheki]

(Din temizlik esası üzerine kurulmuştur.) [İ. Gazali]

 

(Bir saatlik tefekkür, bir senelik ibadetten hayırlıdır.) [Ebuşşeyh]

(Kalbler, iyilik edenleri sevecek kötülük edenlere de buğzedecek şekilde yaratılmıştır.) [Beyheki, Ebu Nuaym]

 

(Bir şeyi sevmen seni kör ve sağır eder.) [İbni Mace]

(Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.) [Beyheki]

(Ümmetimin kadınlarının hayırlısı yüzü güzel ve mehri az olandır.) [İbni Asakir]

 

(Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

(Küçük cihaddan döndük, [nefsle olan] büyük cihada başladık.) [Beyheki, İ. Gazali]

(Arabın seyyidi Ali’dir.) [Ebu Nuaym]

 

(Kadınlara itaat pişmanlıktır.) [Hakim, Deylemi, İbni Lal] 

(Cömerdin yemeği şifa, Cimrinin yemeği hastalıktır.) [Hakim, Deylemi, İbni Lal]

(Müminin kalbi tatlıdır, tatlıyı sever.) [Beyheki]

 

(Kerim, gücü yettiği halde affedendir.) [Taberani]

(Eğer yoksul, yalan söylemiyorsa, onu reddeden iflah olmaz.) [Künuz-üd-dekaık]

(Mümin, Rabbine mülaki oluncaya kadar rahat etmez.) [İbni Nasr]

 

(Ümmetim için en korktuğum şey, kadın ve içki fitnesidir.) [Süyuti]

(Dostlara meclis dar gelmez.) [Hatib]

(Müslüman olarak öl, gerisine karışma!) [Deylemi]

 

(Hastalık ani gelir, fakat yavaş çıkar.) [Deylemi]

(Birinin müslüman olmasına sebep olan Cenneti hak eder.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, bir zalime yardım edene o zalimi musallat eder.) [İbni Asakir]

 

(Gurbetteki garibe yardım eden Cenneti hak eder.) [Deylemi]

(Devamlı gece namazı kılanın yüzü güzelleşir.) [İbni Mace]

 

(Cimri, Cennete girmez.) [Taberani]

(Namaz dinin direğidir.) [Taberani, Beyheki]

 

İslam âlimlerinin sahih dediği hadis-i şeriflere, Aliyyülkâri, mevdu dedi diye, o hadislerin mevdu olduğu iddia edilemez. Çok kitap tercüme ve şerh ederek yazıcılıkla geçinmiş olan Aliyyülkâri, (El- Mevduat-ül-kübra) isimli kitabında, sahih hadislere mevdu demektedir. Fıkhekberi şerh ederken Peygamber efendimizin mübarek ana-babasına hakaret etmiş, tasavvuf büyüklerine de iftira atmıştır. Din büyüklerine çirkin itirazlarda da bulunmuş, imam-ı Şafii ve imam-ı Malik hazretlerinin ictihadlarına dil uzatmıştır. (Turub-ül-emâsil)

 

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar. İlmin azalması, âlimlerin azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva verir, insanları doğru yoldan saptırırlar.) [Buhari]

 

Demek ki son zamanlarda, cahil ve sapık din adamları çoğalarak müslümanları aldatacaktır. Peygamber efendimizin, mucize olarak gelecekten haber veren birçok sözü vardır. Bunların çoğu çıktı. (Uydurma hadis çok, Kur’andan konuş) diyenlerin de çıkacağını bildirerek buyurdu ki:

(Bir zaman gelir, beni tekzib eden çıkar. Kendisine benden bir hadis söylenince, “Resulullah böyle şey söylemez. Bunu bırak Kur’andan söyle” der.) [E. Ya’la]

 

Eğer herkes Kur’an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şeriflere, Eshab-ı kirama ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de, âlimlere uymamızı emrediyor. (Hadika)

 

İmam-ı Gazali gibi büyük âlimlerin kitaplarında uydurma hadis olduğunu söyleyen Acluni ve M. Şemseddin Sehavi ve Peygamber efendimizin ana-babasına kâfir diyen Aliyyülkâri gibilerin sözlerine aldanarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına dil uzatmamalı ve onların kitaplarında uydurma hadis var sanmamalı. Hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz.

 

Resulullahın vârislerine olan itimadı sarsmak için

Tarihte Hadis uyduranlar olduğuna göre âlimlerin kitaplarında uydurma hadis yok mudur?

CEVAP

Hadis uyduranlar olmuş ise de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında asla uydurma hadis yoktur. Çünkü onların her biri, (Âlimler, peygamberlerin vârisleridir) ve (Âlimler, Allah’ın güvendiği kimselerdir) gibi hadis-i şerifler ile övülen büyük insandır. Hadis uydurmanın ve uydurma hadisi nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bilirler. (Söylemediğim sözü hadis diye bildiren Cehenneme gidecektir) hadis-i şerifini nakleden o âlimler, kitaplarına nasıl olur da uydurma hadis alabilirler?

 

Resulullahın vârislerine olan itimadı sarsmak için böyle iftira ediyorlar. Bir müctehid, başka bir müctehide hata ettin demez. Çünkü Mecellede (İctihad ictihadla nakzedilemez) buyuruluyor. (Madde 16)

 

Dört mezhepte birbirinden farklı hükümler vardır. Fakat hiçbiri, diğerini sapıklıkla, hata etmekle itham etmemiştir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Âlimlerin farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki]

(Âlim ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari]

 

Hanefi ve Hanbeli’de gusülde ağzın içini yıkamak farz iken, Maliki ve Şafii’de farz değildir. Bunun için mezhebin birine doğru, ötekine yanlış denemez. Her müctehidin bir hadisten hüküm çıkarması farklıdır. Bir müctehidin sahih dediği bir hadise, başka bir müctehid mevdu diyebilir.

 

Hadis ilminde müctehid bir âlim, bir hadise mevdu derse, diğer müctehidler buna sahih diyebilir. Çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için "Mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur" der. Yani bu sözün hadis olduğu bence anlaşılamamıştır, der. Yoksa "Bu söz, Peygamber efendimizin sözü değildir" demek istemez. Aynı hadis için başka bir müctehid sahihtir diyebilir. Sahih olduğunu söyleyen müctehid ötekine, "Peygamber efendimizin bu sözüne nasıl mevdu dersin?" demediği gibi öteki de, "Bu uydurma söze sen nasıl hadis diyebilirsin?" demez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]

(Bilmiyorsanız âlimlerden sorun!) [Nahl 43]

 

(Bunun hükmünü peygambere ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83] [Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir) buyurdu. (Darimi)]

 

(Allah’tan en çok korkan ancak âlimlerdir.) [Fatır 28]

[Allah’tan korkmak büyük mertebedir. Peygamber efendimiz (Allah’tan en çok ben korkarım) buyurdu. (Buhari)]

 

(Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?) [Zümer 9]

 

Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:

(Âlimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır.) [Deylemi]

(Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur.) [İ. Neccar]

(Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu.) [İ. Maverdi]

(Bilmediklerinizi salih [âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberani]

 

Mezhebe uymanın lüzumu

Allahü teâlâ ve Resulü, âlimleri böyle överken, onların kitaplarında uydurma hadis olduğunu söylemek ne kadar çirkin iftira olur.

 

Eğer herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şeriflere, Eshab-ı kirama ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamızı emrediyor.

İki hadis-i şerifin birbirine zıt gibi olduğunu gören, mezhebinin hükmüne uyar. Zaten müctehid olmayanın hadis-i şerifle amel etmesi, hüküm çıkarmaya kalkması caiz olmaz.

 

Her müslümanın dört hak mezhepten birine uyması gerekir. Uymayanın mülhid olacağını İmam-ı Rabbani hazretleri Mebde ve Mead kitabında bildiriyor.

 

Dört mezhepten birine uymayan Ehl-i sünnetten ayrılır. Ehl-i sünnetten ayrılanın da sapık veya kâfir olacağı S. Ahmet Tahtavi hazretlerinin Dürr-ül-muhtar haşiyesinde yazılıdır. Abdülgani Nablüsi hazretleri de, (Bugün dört mezhepten başkasına uymak caiz değildir. Kur'an-ı kerimin manasını öğrenmek isteyen, Ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır!) buyuruyor. (Hadika)

 

Ne söyleyeceklerini bile şaşırdılar

Hadis düşmanları, (Bir hadise, bir âlim uydurma demişse, o hadise bin âlim sahih dese de, o hadis artık, damgayı yemiştir, onunla amel etmeyi içime sığdıramam) diyorlar.

CEVAP

Düşmanlık veya sapıklıklarından ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini bile şaşırdılar. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. Bir kâfir, bir casus müslüman görünüp, din adamı görünüp, (Kur’anı değiştirdiler, çok âyeti çıkardılar veya eklediler) dese, şimdi bunlar bu haine inanıp, Kur’an-ı kerimi de içlerine sığdıramayacaklar mı? Ona da mı damgayı yemiştir diyecekler?

Acaba bunlar, ingiliz casuslarının kurduğu Vehhabiliği,

yahudilerin ortaya çıkardığı rafiziliği içlerine nasıl sindiriyorlar?

 

Bunlara soruyorum, siz namaz kılıyorsanız, imam arkasında Fatiha okuyor musunuz? Şafiilerin okuması farzdır, hanefilerin de okumaması vaciptir. Okursa tahrimen mekruh işlemiş olurlar. Mezhepsizler okuyoruz derlerse, Hanefi âlimlerine muhalefet etmiş olurlar, okumuyoruz diyorlarsa, o zaman Şafii âlimlerine muhalefet olur. Böyle namazı içlerine nasıl sindirebiliyorlar ki?

 

Hadis ilminde müctehid bir âlim, bazı âlimlerin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Müctehidin böyle demesi; “Bu hadis, Peygamber efendimizin söylememiştir" anlamında değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değil, uydurmadır [sahih değildir]; fakat başka müctehide göre hadis sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Bana göre doğrusu bu der; fakat farklı ictihadda bulunan müctehide söz söylemez. Birinin uydurma [sahih değildir] demeye yetkisi varsa, ötekinin de sahih demeye yetkisi vardır. Bunun için hiçbir Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis olmaz. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına dil uzatmamalı ve onların kitaplarında uydurma hadis var sanmamalı, din cahili veya düşmanlarının oyunlarına gelmemelidir.

 

Vatanı sevmek imandandır 

Vatan sevgisi imandadır hadisi uydurma mıdır?

CEVAP

Art niyetli kimseler İslam âlimlerine olan itimadı sarsmak için, iyi niyetli kimseler de buradaki maksadı anlamadıklarından dolayı böyle hadisleri uydurma sanıyorlar. Halbuki her dilde, çok zaman zarf söylenir, mazruf anlaşılır. Mazruf, zarfın içindeki demektir. Mesela soba yanıyor dediğimiz zaman, sobanın kendisi değil içindeki odun, kömür, gaz yanıyor demektir. Yoksa sobanın kendisi değildir. Bu sınıf tembel dendiği zaman, sınıftaki öğrencilerin tembel olduğu anlaşılır. Böyle örnekler Kur'an-ı kerimde de vardır:

 

(Köy halkına sor) yerine, (vese’lil karye = köye sor) ifadesi kullanılmıştır. (Yusuf 82)

Zâlim köylüler manasına (Karye-tiz-zâlim = zalim köy) ifadesi kullanılmıştır. (Nisa 75)

 

Vatanını seven herkese mümin denmez. Fakat mümin vatanını sever. Yani, vatanını sevmek mümin

olmanın alametlerindendir.

 

(Temizlik imandandır) buyuruluyor. Yani müminin alametlerinden biri de temiz olmaktır. Fakat her temiz olana mümin denmez. Kâfirlerden de temiz olanlar çıkar.

 

(Haya imandandır) buyuruluyor. Yani, imanlı olmanın alametlerinden biri de hayâlı olmaktır. Fakat her hayâlı olana mümin denmez.

 

(Arabı sevmek imandandır) buyuruluyor. Her Arabı değil, Müslüman olan Arabı sevmek gerekir. Ebu Cehil de, Ebu Leheb de Arab idi. Halbuki bu Arabları seven kâfir olur. Vatan sevgisi de böyledir. Müslüman olan vatan sevilir. Vatanın Müslümanlığı, halkının Müslümanlığı demektir. Vatanını sevmek, taşını, toprağını değil, oradaki Müslümanları, yakınlarını, akrabalarını sevmek demektir.

 

(Vatan sevgisi imandandır) hadis-i şerifi, İslâm âlimlerinin en büyüklerinden ve ikinci bin yılın müceddidi olan İmam-ı Rabbanî hazretlerinin, Mektubat kitabının 155. mektubunda ve hümanistlerin bile sevdiği Evliyanın büyüklerinden Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin Mesnevi’sinde vardır.

 

Uydurma sanılan hadisler

Aşağıdaki hadislere de uydurma deniyor. Bunlar hangi kitaplarda vardır?

CEVAP

Hiç birisi uydurma değildir. Kaynakları karşılarına yazılmıştır.

(Yarın ölecekmiş gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine çalışınız!) [İbni Asakir]

(Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel edin.) [Deylemi]

 

(Ahir zamanda bazı kimseler, mescitlerde dünyadan konuşacaklar, dünya kelamı söyleyecekler. Onlarla beraber olmayın!) [İbni Hibban]

(Kırk gün ihlasla Allah’a kulluk edenin, kalbinden diline hikmet pınarları akar.) [Ebu Nuaym, Ebuş-şeyh, İ. Gazali]

 

(Hayvanların otu yediği gibi, mescitte konuşmak da sevapları yer, yok eder.) [İ.Gazali]

(Ümmetimden iki sınıf iyi olursa, insanlar da iyi olur: Yöneticiler ve âlimler.) [İ.Gazali]

 

(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym] 

(Eğer benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız) hadis-i şerifi ise başta Buhari olmak üzere Kütüb-i sittede mevcuttur. Gülmek ve ağlamak konusunda Kur’an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Az gülsünler, çok ağlasınlar!) [Tevbe 82]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri