Kıyas ve dindeki dört delil Selefi görüşlü kimseler, kıyas yaparak ictihad etmenin caiz
olmadığını bildirerek, kıyas yapan İmam-ı a'zam, İmam-ı Şafii gibi mezhep
sahibi büyük müctehid âlimlere dil uzatıyorlar. Edille-i şeriyye [din bilgilerinde, müctehid imamlara delil] dörttür: Bunlar,
Kur'an-ı kerim, Sünnet [hadis-i şerifler], İcma-ı ümmet ve Kıyas-ı fukaha’dır. Sünnet, icma ve kıyas, Kur'an-ı kerimde bulunmayan
şeyleri eklemek değildir. Bunlar, Kur'an-ı kerimin içinde kapalı olarak
bulunan bilgileri meydana çıkarmaktadır. Müctehid, bir işin nasıl yapılacağını,
Kur'an-ı kerimde açık olarak bulamazsa, hadis-i şeriflere bakar. Bunlarda
da açıkça bulamazsa, bu iş için, İcma var ise, öyle yapılmasını bildirir.
İcma sözbirliği demektir. Yani, bu işi eshab-ı kiramın hepsinin aynı
suretle yapması veya söylemesi demektir. Eshab-ı kiramdan sonra gelen
tabiinin de icmaı delildir, seneddir.
Günümüzdeki dinde reformcuların ve din cahillerinin ittifak ettikleri
sözlere, icma denmez. Kıyası inkâr
sapıklıktır Kıyas, bir şeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkıhta, nasstan anlaşılamayan bir şeyin hükmünü, bu şeye benzeyen
başka şeyin hükmünden anlamak demektir. Kıyas, Kur'an-ı kerimin ve hadis-i
şeriflerin, derin, örtülü manalarını meydana çıkarmaktır. Eshab-ı kiram
da kıyas yapar, onların da ayrı mezhepleri var idi. Beydavi tefsirinde
kıyas ve icmaın, Al-i İmran suresinin 108. âyetinde emredildiği yazılıdır.
İbni Abidin hazretleri, (Kıyas ile anlaşılan
bilgileri kabul etmeyen, doğru yoldan saparak bid'at ehli olur, muhakkak
Cehenneme girer) buyuruyor. Kıyasın delil olduğu aklen
ve naklen sabittir. (Fatebiru)
âyet-i kerimesi, (Bilmediklerinizi, bildiklerinize kıyas edin) demektir.
(Menar şerhi) [Bu âyet-i kerimenin, kıyasın caiz ve gerektiğini bildirdiği
Beydavi tefsirinde yazılıdır.] Araf suresinin, (Allahü
teâlâ, rüzgarı, rahmeti olan yağmurdan önce, müjdeci gönderir. Rüzgarlar,
ağır olan bulutları sürükler. Bulutlardan ölü olan toprağa su yağdırır,
o yağmurla yerden meyvalar çıkarırız. Ölüleri
de mezarlarından böyle çıkaracağız) mealindeki 57. âyet-i kerimesi
de kıyasın hak olduğunu ispat etmektedir. Bu âyette, ihtilaflı olan
bir şeyi, sözbirliği ile anlaşılmış olana benzetmek bildirilmektedir.
Çünkü, Allahü teâlânın yağmur yağdırdığını ve yerden ot çıkardığını,
hepsi biliyordu. Öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu, yeryüzünün
kuruduktan sonra tekrar yeşillenmesine benzeterek ispat etmektedir. İctihad, gücü, kuvveti yettiği kadar, zahmet çekerek, uğraşarak
çalışmak demektir. İctihaddan maksat, âyet-i kerimelerden ve hadis-i
şeriflerden, manaları açıkça anlaşılmayanları, açıkça bildiren diğer
ahkâm-ı şeriyyeye kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler
çıkarmaya uğraşmak, çalışmaktır. Mesela ana-babaya itaati emreden âyet-i
kerimede, (Onlara, öf sıkıldım
demeyin) buyuruluyor. Dövmekten, sövmekten bahis buyurulmamıştır.
Âyet-i kerimede, yalnız bunların en hafifi olan öf
kelimesi açıkça bildirildiğine göre, müctehidler,
dövmenin, sövmenin ve hakaret etmenin elbette haram olacağını ictihad
etmişlerdir. İctihadı
emreden âyetler
İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki: (İctihadı emreden âyet-i kerime çoktur. Nahl suresinin, (Bizden indirileni insanlara açıklaman için)
mealindeki 44. ve Nisa suresinin (Allah’ın
kitabına ve Resulün hadislerine müracaat edin) mealindeki 59. âyeti
ictihadı emrediyor.) [Mizan-ülkübra] Şu âyet-i kerime de, birbirine benzemeyen olayların, hükmünün
de farklı olduğunu bildirmektedir: (Yoksa, kötülük işleyenler, hayatlarında ve ölümlerinde, iman edip salih
amel işleyenlerle kendilerini bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne kötü
hüküm veriyorlar.) [Casiye 21] İmam-ı Razi, kıyasın delil olduğunu ve mukallidin,
âlimleri taklit etmesinin vacip olduğunu, (Ülül-emre itaat edin) mealindeki âyet-i
kerimeden çıkarmıştır. Mutlak müctehid olmayan âlimlerin de, mukallid olduklarını, usul âlimleri sözbirliği ile bildirdiler.
Müctehidlerin sözbirliği ile bildirdiklerinden
ayrılmak haramdır. Bu husus, Nisa suresinin 114. âyetinden anlaşılmaktadır.
(Eşedd-ül-cihad) İmam-ı Müzeni, (Asr-ı saadetten beri fakihler kıyası kullanmışlardır. Kıyası inkâr caiz olmaz)
diyor. Kıyasın, şer’i bir delil olduğu hakkında,
Eshab-ı kiramın ittifakı vardır. Hz. Ebu Bekir, miras konusunda, ölenin
babası yoksa, babanın babasını, baba hükmünde saymıştır. (Usul-i
fıkıh) Eshab-ı kiram, Hz.Ebu Bekire, biat
ederken; namaz imamlığı ile devlet başkanlığını kıyas ederek, (Resulullah,
Onu din işimizde imam tayin etti, biz de onu, dünya işimizde imam tanırız)
diyerek ictihadda bulunmuşlardır. (Usul-i Serahsi) İmam-ı Rabbani hazretleri, (İctihad ve kıyas bid'at değildir.
Nassların manasını ortaya koyarlar. Bu manalara
başka bir şey eklemezler) buyuruyor. (1/186) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |