Dinimizde dört
delil vardır
Geçen gün abdestte enseyi mesh etmek haram demiştim, siz haram değil demiştiniz. Zebra yemek haramdır dedim. Siz ise haram olduğunu söyleyen iddiasını ispat etmeye mecburdur demiştiniz. Siz değil de ben niye mecbur oluyorum? Sonra niye sorulara Kur’andan değil de başka kitaplardan cevap veriyorsunuz? Bir de, Yahudilerle ortak olduğunuz söyleniyor. Ortak olmadığınızı ispat edin diyorum, ispat size düşer diyorsunuz. Niye siz ispat etmiyorsunuz? CEVAP Mubah, yani haram olmayan şey çoktur. Bunlar mubah diye Kur’an ve sünnette
yazılı olmaz. Ama haram azdır ve haram olduğu edille-i
şer’iyyede bildirilmiştir. Bütün meyve, sebze
ve otlar mubahtır. Mubah olduğuna dair delil aranmaz. Haram deniliyorsa
delil aranır. Mesela sarhoş edici otları yemek haramdır. Bunun delili
olur. Zehirleyen meyve veya gıdaları yemek haramdır bunun delili olur.
Alerji yapıp hastalandıran gıdaları yemek haramdır. Bunun delili olur.
Ama bir kivi için, bir ananas için, bir muz için mubah olduğuna dair
delil aranmaz. Haram diyen çıkarsa delilini onun göstermesi lazımdır.
İftira edilen kimse, kendisinin temiz olduğunu ispat edemez. İspat,
iftira edene düşer. Mesela bir kimse, (Babanız hırsızdır, katildir.
Falancanın malını çalmıştır, beş kişiyi öldürmüştür) dese, babanız,
bunları yapmadığını nasıl ispat edecektir? Elbette bunu söyleyenin ispat
etmesi, delil göstermesi gerekir. Babanız, (Ben böyle bir şey yapmadım)
diyorsa, artık ondan delil istenmez. Suçu kim isnat ediyorsa, şahit
ve delil ondan istenir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Şahit dava edene, yemin, inkâr edene
düşer.)
[Darekutni] (İspat davacıya, yemin de inkâr edene düşer.) [Tirmizi] Dinimizde
delil sadece Kur’an-ı kerim değildir.
Dinimizde dört tane delil vardır. Bunlar; 1- Kitab, 2- Sünnet, 3- İcma [âlimlerin söz birliği], 4-
Kıyası fukaha [Fıkıh âlimlerinin ictihadı] Her
meselede bu dört delile bakılır. Mesela enseyi mesh
etmek haram mı diye bu delillere bakılır. Bu delillerde öyle bir şey
yok. Hatta sünnet olduğunu fıkıh kitapları bildiriyor. Zebranın yendiğini,
köpeğin yenmediğini yine fıkıh kitapları bildiriyor. Bir de, dört hak
mezhepte bazı fıkhi konular farklıdır. Bir mezhepte haram olan öteki mezhepte
mubah olabilir. Onun için herkes kendi mezhebine göre amel etmesi gerekir.
Bu delillerle inanmayan, dört mezhepten birisinde bulunmayıp sadece
Kur’an diyen kimse mezhepsizdir. Mezhepsizin sapık veya kâfir olduğu
Seyyid Ahmed Tahtavi’nin Dürr-ül-muhtar hâşiyesinin Zebâyıh
kısmında bildirilmektedir. Örf,
bir şehirdeki insanların dine aykırı olmayan umumi âdetleri demektir.
Edille-i şeriyye denilen dört delilden sonra dine aykırı olmayan
örf ve âdetler de delil olur. Ancak, zamanın değişmesiyle örf ve âdete
dayanan hükümler değişebilir. Çünkü mecellenin 39. maddenin açıklamasında
deniyor ki: Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete ait hükümler değişebilir.
Nassa, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül hükkam) Nassa dayanan
hükümler zamanla değişmez. İbadetlerde nass
ile bildirilmiş olmayan bir hükmü anlamak için umumi [genel] âdetler
delil olur. Âdetlerin umumi olması için Eshab-ı kiram zamanından kalması,
müctehidlerin kullanmış olmaları ve devamlı olmaları gerekir.
Sonradan âdet olan şeyler, şer’i delil olmaz.
Muamelattaki âdete ait hükümler, nassa muhalif
değilse delil olur. Örf ve âdetin nassa aykırı
olup olmadığını da ancak fıkıh âlimleri anlar. (Mecelle şerhi) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |