Din noksan değildir “Teknolojinin ilerlediği günümüzde yeni fen vasıtaları
çıktı, devir değişti. Yeni olaylarla karşılaşıyoruz. İctihad kapısı
açılıp yeni ictihadlar yapılmalı, farzlar azaltılmalı, kolaylıklar getirilmeli,
bin yıl önce kurulan mezhep devri kapanmalı, İslam âlimlerinin bin yıl
önce verdiği fetvalar bizi bağlamamalı, böylece geri kalmışlıktan kurtulmalıyız”
diyenler türemeye başladı. Mecellenin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan
hükümler değişebilir. Nassa dayanan hükümler
zamanla değişmez) deniyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de buyurdu ki: (Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini olgunlaştıracaklarını
zannediyorlar. Ortaya bid'atler çıkarıyorlar.
Bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu
örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını
iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değildir. Kur'an-ı kerimde,
mealen, (Bugün dininizi tamamladım, size din olarak
İslamiyet’i verdim)
buyuruluyor. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [dinde reform yapmaya] çalışmak,
bu âyete inanmamak olur.) [m.260] İctihad kapısı, ehli olmadığı için kendiliğinden kapanmıştır. Kapalıya
kapalı demek, kapatmak değildir. Kapatmaya yetkisi olanın açmaya da
yetkisi olur. İctihad edip etmemekle, geri kalışımızın bir alakası yoktur.
Milyonlarca insan ehil olup olmadığına bakmadan, kitap yazıyor, ictihad
yapıyor. Madem ictihad yüzünden geri kaldık. Şimdi herkes ictihad yaptığı
halde niçin ilerlemiyoruz? Mason Abduh ve çömezi Reşit
Rıza gibi mezhepsizler, (mezhepler birleşsin) dediler, mezhepleri
kaldırmaya çalıştılar. İngiliz casusu Hempher de aynı yolda hareket ederek Necdiliği
kurdurmuştur. Aynı art niyetli kimseler, Herkes
ictihad etmeli diyerek ehli olmayanların da ictihada yeltenmelerine
sebep olmuşlardır. Hadis-i şerifte, (Her
asır, bir öncekinden daha kötü olacaktır) buyuruldu. Bu bakımdan
sonraki asırlarda birinci asırdaki gibi büyük âlimler yetişmedi. Bugün mutlak müctehide ihtiyaç da yoktur. Çünkü Allahü teâlâ ve onun Resulü
Muhammed aleyhisselam, kıyamete kadar, hayat şekillerinde ve fen vasıtalarında
yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şamil olan hükümlerin
hepsini bildirdi. Müctehidler de, bunların hepsini anlayıp, açıkladı.
Sonra gelen âlimler, bu hükümlerin, yeni olaylara nasıl tatbik edileceğini
tefsir ve fıkıh kitaplarında bildirdi. Müceddid denilen bu âlimler kıyamete
kadar mevcuttur. İctihad kapısı açık diye herkes destursuz girerse, birbirine zıt gibi görünen
âyet ve hadisleri görünce ne yapacaktır? Âyete ve hadise şüphe ile bakabilir.
Dünya işlerinde bile ehli olmayan kimse, yaptığı işi başaramaz. Mesela,
Ehliyeti olan şoför olmalı diyene, Herkes araba kullansın demek doğru olur mu? Herkes ameliyat yapmalı demek ne kadar saçmalıktır. Herkes Kur’an meali ve hadis okuyup hüküm
çıkarmalı demek daha tehlikelidir. Araba kullanmasını bilmeyen,
bir kaza yapabilir ve canından olabilir. Fakat Kur'anı ve hadisi anlamayan
kimse, bunlarla amel edeceğim derken dininden olur. Her işi ehline bırakmak
kadar tabii ne olabilir? Biz, İş
ehline verilmeli diyoruz. Mezhepsiz ise, Herkes
meal ve hadis okumalı, anladığı gibi amel etmeli diyor. Bu, ilme
düşmanlıktır. Herkesin âlim olmasını, müctehid olmasını istemek, akla
da, ilme de aykırıdır. Müctehid olmanın birçok şartları vardır. Bunlardan
biri de ilahi mevhibeye sahip olmak yani evliya
olması da gerekir. Fakat her evliya da müctehid değildir. İctihad, ayağa
düşürülmemelidir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |