Vehbi ilim ve ilham senet değildir "Bizim üstadımız
vehbi ilim sahibidir. Kendisine ilham gelir. Hiçbir âlimin kitabından
nakil yapmadan eserler verir. Bir mesele onun kalbine doğar, ilham olunur,
yahut rüyada bildirilir, o da talebelerine bildirirdi. Vehbi ilim, Allah
tarafından ilham edildiği için kesbi ilme zıt düşerse, vehbi ilmi tercih
ederiz" diyenler oluyor. Vehbi ilim dinde senet olur mu? Dine sarılmayan,
bid'atten sakınmayan kimsenin söyledikleri, nefsten ve şeytandan gelen
bozuk fikirler değil midir? CEVAP (Vehbi ilmi
tercih ederiz) demeleri ve bahsettikleri gibi inanıp davranmaları çok
yanlış bir düşünce ve harekettir. Çünkü dinde senet yalnız edille-i şeriyyedir. Bunlar, Kitab,
Sünnet, İcma ve Kıyas’tır. Akıl, ilham, rüya dinde senet olmaz. Çünkü, ilhamlara ve rüyalara,
vehim, hayal ve şeytan karışabilir. Karışmamış olanları da, tevilli,
tabirli olabilir. Doğruları, eğrilerinden ayırt edilemez. Evliyanın
ilhamı başkalarına senet olamaz. İlham, Allah tarafından kalbe gelen bilgi demektir. Ehlullahın ilhamlarının doğruluğu, İslamiyet bilgilerine uygun olmalarından anlaşılır. Dine sarılmayan, bid'atten sakınmayan kimsenin söyledikleri, nefsten ve şeytandan gelen bozuk fikirlerdir. İlm-i ledünni ve ilham, Muhammed aleyhisselama uyanlara ihsan olunur. Bu ihsana kavuşanlar, Kur'an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri iyi anlar. Her sözü bunlara uygun olur. Bugün din bilgileri, ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenilir. İlham senet değil Ehl-i sünnet
âlimleri buyuruyor ki: İlham ile
dinimizin hükümleri anlaşılamaz. Yani, Allahü teâlânın, evliyanın kalblerine
verdiği bilgiler, helal ve haramlar için delil, senet olamaz. Resulullahın
mübarek kalbine gelen ilham, her müslüman için senettir. Her müslümanın
bunlara uyması gerekir. Evliyanın ilhamı İslamiyet’e uygun ise, yalnız
kendisine senettir. Başkalarına senet olamaz. Buhari’deki hadis-i şerifte,
(İlim üstaddan öğrenilir)
buyuruldu. Marifet ise ilham ile hasıl olur. İlim, ilham ile hasıl olmaz.
İlmin kaynağı Kur'an-ı kerim ve hadis-i şeriflerdir. (Berika s.385) Mearif-i ilahiyye bilgileri, ilham ile hasıl olur, hocadan öğrenilmez.
İbadetlerin yapılması ve bütün şeriat bilgileri ise, üstaddan öğrenmekle elde edilir. Şeriat bilgileri, ilham ile
hasıl olsaydı, Allahü teâlânın Peygamberler ve kitaplar göndermesine
lüzum olmazdı. (Hadika s.378) İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: (Kıyas ve
ictihad, dinin dört temelinden birisidir. Buna uymaya emrolunduk.
Evliyanın keşf ve ilhamları böyle değildir. Bunlara uymaya emrolunmadık.
İlham, yalnız sahibi için delildir, başkaları için senet değildir.)
[m. 272] (Evliyanın
keşfinde hata etmesi, yanılması, müctehidlerin ictihadda yanılması gibidir;
kusur sayılmaz. Bundan dolayı, Evliyaya dil uzatılmaz. Müctehidlere
uyanlara, onların mezhebinde bulunanlara da, hatalı işlerde sevap verilir.
Evliyanın yanlış ilhamlarına uyanlara, sevap verilmez. Çünkü ilham,
ancak sahibi için senettir. Müctehidlerin sözü ise, mezhebinde bulunan
herkes için senettir. O halde, Evliyanın yanlış ilhamlarına uymak caiz
değildir. Müctehidlerin hata ihtimali olan sözlerine uymak ise vaciptir.)
[m.31] Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa (Tasavvuf
büyüklerinden birkaçı, kendilerini hâl ve sekr
kaplayınca, doğru yolun âlimlerinin bildirdiklerine uymayan bilgiler,
marifetler söylemişler ise de, keşf yolu ile anladıklarını bildirmişlerdir.
Bunun için, suçlu sayılmaz. Bunlar ictihadında yanılan müctehidler gibidir.
Onlar gibi, bunların yanılmalarına da bir sevap verilir. Böyle, birbirine
uymayan bilgilerde, hep Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğrudur.
Çünkü bunların bilgileri, Peygamberlik kaynağından alınmıştır. Bu bilgiler,
vahy ile bildirilmiştir. Elbette doğrudur. Tasavvuf büyüklerinin marifetleri
ise, keşf ve ilham ile anlaşılmaktadır. İlhamın, doğruluğu kesin değildir.
İlhamın doğru olup olmadığı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine
uygun olup olmaması ile anlaşılır. Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa,
yanlış demektir. İşin doğrusu böyledir. İşin doğrusu bilinince, buna
uymayan ilhamların, sapıklık oldukları anlaşılır.) [m.112] İmam-ı Rabbaniden aldığımız bu bilgiler ile diğer
âlimlerin yazıları, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarına aykırı olan
ve yanlış olarak vehbi ilim mahsulü denilen kitapların bozukluğunu ortaya
çıkarmaktadır. Bu kitapların vehbi ilimle de bir alakası olmadığı ilim
ehlince kolayca anlaşılır. Kesin olan edille-i şeriyyedir Edille-i
şeriyyeye [dört delile] aykırı olsa da, üstadımızın ilhamları senettir.
Hocamızın bir kitabı, Sorbon üniversitesinde, yüksek lisans konusu olarak
verilmektedir. Bu sizce bir şey ifade etmiyor mu? CEVAP Bilindiği
gibi, dünyada, komünist, ateist, hıristiyan, müslüman profesör ilim
adamları vardır. Sorbon’da da ilim adamları vardır. Sorbon’da okunan
her kitabın doğru olması gerekmez. Ezher’de
bile birçok mezhepsizin kitabı okutulmaktadır. Bir kitabın doğru olup
olmadığı edille-i şeriyye ile anlaşılır. İlham adı altında dine aykırı
şeyler yazılıyorsa hiç kıymeti yoktur. İmam-ı Rabbani
hazretleri gibi bütün büyük âlimler, (İlham senet değildir. Kesin olan edille-i şeriyyedir. Bunlara aykırı
olan ilhamlar senet olamaz) buyuruyor. Büyük ilim adamı [Mason] Abduh, bir üstaddır deniyor. Bu bir ilhamsa
yanlıştır. Abduh mason olmasa bile, mezhepsiz biridir. Mazlum olarak ölen Hıristiyan Cennete gider deniyor. Bu bir ilhamsa yanlıştır.
Çünkü edille-i şeriyyede [dört delilde], her çeşit kâfirin ebedi olarak
Cehenneme gideceği bildirilmiştir. İlhamın doğruluğu, vahiy kadar değilse de, şüphe götürmeyecek
kadar kesin deniyor.
Bu da yanlıştır. İlhamı vahye benzetmek çok tehlikelidir. O zaman dinimizin
dört delili nerede kaldı? Akıl eskiden senet değildi, şimdi ise senettir ve akılla
Allah’ı ispat edemeyenin imanı muteber değildir deniyor. Bu da dört delile aykırıdır.
Akıl, sadece şiilerce hüccettir. Akla, normalden, yani dinin verdiği
ölçüden fazla önem veren, dini aklı ile ölçen mutezile fırkasıdır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Dini aklı ile ölçen kadar zararlı kimse yoktur.) [Taberani] İman tahkik edilmedikçe muteber olmaz deniyor. Bu ilhamsa bu da yanlıştır.
Çünkü dinimizin bildirdiği iman, acaba doğru mu diye tahkik edilmez
yani araştırılmaz. İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği
şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına
bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik
etmek olur, Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte
tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam
olmayınca, iman olmaz. Ben Mehdiyim, falanca talebem de İsa’dır diyen oluyor. Bu ilhamsa bu da yanlıştır.
Çünkü Hz. Mehdinin adı Muhammed, babasının adı Abdullahtır.
Gökten bir melek (Bu Mehdidir) diyeceği hadis-i şerifle sabittir. Dünya şu tarihte kopacaktır deniyor. Bu bir ilhamsa, bu da yanlıştır.
Çünkü bu ifade âyet ve hadislere aykırıdır. Dünyanın ne zaman kopacağı
bildirilmemiştir. Güneşin batıdan doğması, Deccalin
çıkması gibi, sadece alametleri bildirilmiştir. Bazı gruplar, (Dünya
falanca tarihte kopacak) diyerek halktan para toplamışlar, dedikleri
tarih gelip geçtiği halde dünya kopmamıştır. Hemen her grupta, (Dünya
şu tarihte kopacak) diye yanlış bir ilham bulunmaktadır. Hatta Yehova şahitleri denilen hıristiyanların lideri Charles Russel de 1914’te
dünya kopacak demişti. Yehovacılar, (İsa’nın dünya krallığı başladı)
diyerek, devletlerin sonunun yaklaştığını, tarihler vererek ortaya atmışlardır. Bu tarihler, 1914, 1918, 1925 ve 1975’tir. Tabii
hepsi de boşa çıkmıştır. 19 cular da birkaç
tarih verdi. Şu dünyayı bir türlü koparamadılar. Ben evliyayım
diyerek, kendi grubundan olmayan müslümanlara kâfir diyenler çoğalıyor.
Unutulmamalı ki, müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur. Din kimsenin
tekelinde değildir. Bölücülük yapmamalıdır. İlham dinde senet değildir Evliyadan Şafii bir
zat, (Dişleri kaplama lehinde, âlimler fetva vermeye cesaret edemiyor.
Halbuki bu diş meselesi umum-i belva halini almış, her tarafa yayılmış
ki, kaldırılması kabil değil. Ümmeti bu büyük beladan kurtarmak çaresini
düşündüm; birden kalbime bu ilham geldi. Haddim ve hakkım değil ki,
ehl-i ictihadın vazifesine karışayım. Ama, bu umumi belva zaruretine
karşı, fetvalara taraftar olmadığım halde diyorum ki: Eğer Müslüman
bir diş hekimi kaplamaya ihtiyaç var derse, kaplama gusle mani değildir)
diyor. Bu Şafii evliyanın ilhamı senet olmaz mı? CEVAP Evet, hiçbir
evliyanın ilhamı senet değildir. Evliya ilhamından sorumlu da olmaz.
Hallac-ı Mansur hazretleri enel hak demiş, İbni Arabi ve Bayezid-i Bistami
hazretleri gibi büyük zatların da hatalı ilhamları olmuştur. İlhamların
doğruluğu, İslamiyet bilgilerine uygun olmalarından anlaşılır. İmam-ı
Rabbani hazretleri buyurdu ki: (Edille-i
şer’iyyeye yani dindeki dört delile uymaya emrolunduk. Ama Evliyanın ilhamlarına uymaya emrolunmadık. İlham, yalnız sahibi için delildir, başkaları
için senet değildir.) [1/ 272] (Evliyanın
ilhamında yanılması, müctehidin ictihadda yanılması gibidir; kusur sayılmaz.
Bundan dolayı, Evliyaya dil uzatılmaz. Ancak Evliyanın yanlış ilhamlarına uymak caiz değildir. Müctehidlerin hata
ihtimali olan sözlerine uymak ise vaciptir.) [m.31] (Tasavvuf
büyüklerinden birkaçı, kendilerini hâl kaplayınca, doğru yolun âlimlerinin
bildirdiklerine uymayan bilgiler, marifetler söylemişler ise de, keşf
yolu ile ilham ile söyledikleri için suçlu sayılmaz. Bunlar ictihadında
yanılan müctehidler gibidir. Hatta, bunların yanılmalarına da bir sevap
verilir. Böyle, farklı bilgilerde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri
ancak doğrudur. Çünkü bu bilgiler, vahy ile bildirilmiştir. Tasavvuf
büyüklerinin marifetleri ise, ilham iledir. İlhamda kıl ucu kadar uygunsuzluk
varsa, yanlış demektir.) [1/112] Umumi belva için çare
Şimdi yukarıda
bildirilen ilham hakkında ihtimalleri sıralayalım: 1- Şafii’de
gusülde ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, Şafii olan veli böyle
söylemiş olabilir. 2- Ulemanın
diş dolgusuna fetva vermekten çekindiği bildiriliyor. Elbette çekinirler.
Müslümanları cünüp gezdirmeye hangi âlim cüret edebilir ki? Musa Kazım
gibi ittihatçıların mason şeyhülİslamları
buna fetva verdi ise de salih âlimler, buna cesaret edemedi. 3- Evet diş
meselesi umumi belva halini
almıştır. Mesela açık gezmek, içki, kumar, çalgı da umumi belva halindedir.
Şimdi bir evliya, (Milleti bu büyük günahlardan kurtarmak için kalbime
şöyle bir ilham geldi) dese ve bu haramlara izin verse, ilhamı senet
olur mu? Nitekim aynı mantıkla kızların başlarını açmaya ve göz ile
namaz kılmaya ruhsat verenler çıkmıştır. 4- (Müslüman
bir diş hekimi, “kaplama ihtiyaçtır” derse, kaplama gusle mani olmaz)
deniyor. Diş hekiminin sözü dinde senet midir? Senetse, başka bir diş
tabibi de, zaruret değil dese, onunla da amel edilir mi? Bu işi diş
tabibi mi çözer, yoksa ulema mı? 5- Haddim ve
hakkım değil ki… ifadesine rağmen aksine hareket edilmesinin hikmetini
bilemeyiz. Bilmemiz de gerekmez. Çünkü sonuçta bu bir ilhamdır. İlham
ise senet olmaz. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |