Fetva vermenin
mesuliyeti
Dini konularda çalakalem
yazı yazmanın ve konuşmanın, ona uygun, ötekine uygun değil demenin
vebali yok mudur? CEVAP Dini konularda bilmeden
konuşmanın vebali çok büyüktür. Meşhur bir harama helal veya meşhur
bir helale haram diyen küfre girer. Müctehid olmayan kimsenin, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladığına göre fetva vermesi caiz değildir. Çünkü âyet ve hadislerden dört mezhebin müctehidleri, farklı hükümler çıkarmıştır. Onun için herkes, kendi mezhebine uymalı, kendi mezhebindeki âlimlerin verdiği fetvalarla amel etmelidir! Bilmeden, kitaba bakmadan,
"caizdir", "caiz değildir" gibi konuşmaktan çok sakınmalıdır! Hadis-i şerifte, (Ateşe [Cehenneme] en cüretkâr olanınız, fetva vermeye en cüretkâr davrananızdır) buyuruldu.
Haramdan korkmayan,
günah işlemeye cesaret eden cahildir. Nitekim, (cahil, cüretkâr olur)
buyuruldu. Yani, (cahil, günah işlemekten korkmaz) demektir. Fetva vermenin mesuliyeti
çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bilmeden fetva verene, yerdeki ve gökteki melekler lanet ederler.)
[İbni Lal] (Ehli olmadan yanlış fetva veren, hainlik etmiş olur.) [Ebu Davud] (Ümmetim, kötü âlimler, cahil âbidler
yüzünden helak olur. Kötülerin en kötüsü kötü âlimlerdir. İyilerin en
iyisi de iyi âlimlerdir.) [Darimi] (Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarar görecektir.) [Hakim] (Sizin için Deccaldan daha çok, sapık
imamlardan korkuyorum.) [İ.Ahmed] (Allahü teâlâ, âlimleri almak suretiyle ilmi ortadan kaldırır.
Âlim kalmayınca da, cahiller önder olur, onlar da bilmeden yanlış fetva
verirler, hem kendilerini, hem de başkalarını sapıtırlar.) [Buhari] Kendine sual sorulan,
bilmiyorsa, "bilmiyorum, kitaplara bakayım, bulursam söylerim" demelidir! Bilmiyorum demek ilimdendir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (İlim üçtür, biri "bilmiyorum"
demektir.) [İbni Mace] (Üzeyrin, Zülkarneynin
peygamber olup olmadığını bilmiyorum. Hz. Cebrail gelinceye kadar, oturulacak
yerlerin en iyisi ve en kötüsünün ne olduğunu soranlara "bilmiyorum" dedim.
Cebrail de, "bilmiyorum" dedi.
Nihayet Allahü teâlâ bildirdi ki, "Oturulacak yerlerin en iyisi
camiler, en kötüsü de sokaklardır.")
[Ebu Davud] (Âlimim diyen cahildir.) [Taberani] Ehl-i sünnet âlimleri
buyuruyor ki: (Bilmem, demek ilmin
yarısıdır. Allah rızası için bilmediği bir hususta, susanın aldığı mükâfat,
bildiği hususta konuşanın aldığı mükâfattan az değildir. Çünkü cehaleti
kabul etmek nefse çok ağır gelir.) [Şabi] (Şeytanı en çok kahreden
şey, âlimin "bilmiyorum" demesidir. Şeytan, "Bunun susması
benim için, konuşmasından daha zararlı" der.) [İbrahim Edhem] (Hakiki âlim, suali
cevaplandırırken, kıyamette, "bu
cevabı hangi kitapta buldun" diye sorulacağından korkan zattır.)
[H.Nişapuri] Hz.Cabir anlatır: Yolculukta, arkadaşlarımdan
birinin başı yaralandı. Oradakilere sordu: - Muska yapmak caiz olur mu? Oradakiler dedi ki: - Caiz olmaz, başını
yıka! O da başını yıkayınca
öldü. Medine’ye gelince, Resulullah efendimize haber verdik. Buyurdu
ki: (Allahü teâlâ, onun ölümüne sebep olanları öldürsün. Bilmediklerini
niçin sorup öğrenmediler? Cehlin ilacı, sorup öğrenmektir!) [Mişkat] Bu zatlar, daha çok
bilenlerden sormadan, kendiliklerinden fetva verdikleri için, çok sert
sözle karşılaşıp, kendilerine, (Allahü
teâlâ, onları öldürsün) buyurulunca, şimdi din adamı geçinen bir
kimsenin islam âlimlerinin kitaplarını okumadan, kendi boş kafası ve
kısa görüşü ile Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere mana vermeye kalkışmasına,
böylece, müslümanların dinlerini, imanlarını bozmasına ne denileceği
meydandadır. Böyle kimseye, din,
iman hırsızı demek yerinde olur. Allahü teâlâ, hepimizi böyle din hırsızlarının
zararlarından muhafaza buyursun! |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |