(Allah intikam alıcıdır)
deniyor. Bu hususta açıklama yapar mısınız? CEVAP Kur’an-ı kerimde Allahü teâlânın, asilerden intikam alacağı bildiriliyor. Onun için hiçbir günahı küçük görmemeli. Çünkü Allahü teâlâ, intikam alıcıdır. İstediğini yapmakta hiç kimseden çekinmez. Gazabını günahlar içinde gizlemiştir. Küçük sanılan bir günah, intikamına, gazabına sebep olabilir. Yüzbin yıl ibadet eden bir kulunu, bir günah için, sonsuz olarak reddedebilir ve hiçbir şeyden çekinmez. Bunu Kur'an-ı kerim bildiriyor ve ikiyüzbin yıl itaat eden şeytanın, kibredip, secde etmediği için, ebedi melun olduğunu haber veriyor. Hz.Âdemin oğlunu, bir adam öldürdüğü için, ebedi tard eyledi. Yere gömüldü Hz. Musa zamanında,
Belam bin Baura
isimli bir zat, ism-i a'zamı
biliyordu. Her duası kabul olurdu. İlmi o derecede idi ki, sözlerini
yazmak için, ikibin kişi yanında bulunurdu.
Bu Belam, Allahü teâlânın bir haramına, meylettiği için, imansız gitti.
(Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı. Karun, Hz. Musa’nın
akrabası idi. Hz. Musa buna dua etti, kimya ilmi öğretti. O kadar zengin
olmuştu ki, yalnız hazinelerinin anahtarlarını kırk katır taşırdı. Zekat
vermediği için, bütün malı ile birlikte, yer altına sokuldu. Allahü teâlâ bunlar
gibi daha nice kimselerden, bir günah sebebi ile, böyle intikam almıştır.
O halde, her müminin günah işlemekten çok korkmalıdır. Ufak bir günah
işledikte tevbe, istiğfar etmelidir.
Yağmurların yağması,
yıldırımların zarar vermesi, depremler, her ne kadar tabiat kanunu denilen
olaylar içinde cereyan ediyorsa da, bunların asıl yaratıcısı Allahü
teâlâdır. Çünkü imanın altı şartından biri de hayır ve şerrin Allah’tan
geldiğine inanmaktır. Şair ne demiş:
Cümle eşya Hâlıkındır, kul eliyle
işlenir. Emr-i Bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir! Trafik kazası olsa,
birisi birini öldürse, bunları yaratan yine Allahü teâlâdır. O kişinin
veya o kişilerin ölümüne o şeyleri sebep kılmıştır. Şair diyor ki: Hak intikamını yine kul eli ile alır. Ledün ilmini bilmeyen bunu kul yaptı sanır. İvriz seli Konya Ereğlisi’nden Necdet
Paksoy anlatıyor: 1947 yılında, günahın,
zulmün çok olduğu bir dönemde idi. İlçemize bağlı İvriz
köyünde çayın etrafındaki piknik alanda içki içilir, kadınlarla çeşitli
günahlar işlenirdi. Yine böyle âlemler yapılırken İvriz
çayı kabarıyor, ahlaksızlık yapanların hepsini alıp götürüyor, orada
taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmıyor. Sular bizim ilçeye kadar
gelmişti. İvriz seli darbımesel haline gelmiş, (Günah işlemeyin İvriz seli gelir hepinizi götürür) denmeye başlanmıştır. Terme ilçesinin Kocaman köyünde, edepsizin biri, çıkıyor,
(Bu köyün Allah’ı benim. Kimse bana bir şey yapamaz) diyor. Yukarı köylerden
gelen sel, Kocaman köyünün içinden geçer. Bu adam, sel içindeki bir
ağaç kütüğünü almak ister, o kütüğü kenara çekmek isterken daha büyük
bir sel gelir, (Kimse bana bir şey yapamaz) diyen adamı bir sel boğar. Bir okuyucunun anlattığına
göre, bu depremde, dinsiz birisi, (Dincilerle mücadeleme hiçbir güç,
hatta onların tanrısı bile engel olamaz) diyor ve Kuran-ı kerimi yakıyor.
Gece içki âleminde sarhoş iken, bulunduğu bina yıkılıyor, denize gömülüyor. Bir gazetede de, ateist
bir yazar, deprem dolayısıyla, inanmadığı halde, Allah’a dil uzatıyor.
Maksadı müslümanları tahrik etmektir. Birçok okuyucu faks çekti. Bir
yazı yaz dedi. Lüzum yok, Allah kendine dil uzatanları cezalandırmaktan
aciz değil) dedim. Bütün dinsizler, ahirette büyük azaba düçar olacaklardır. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |