İyi kimselerle beraber olmak
Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama
kavuşur: 1- İlim talebesinin faziletine kavuşur. 2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur. 3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer. 4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır. 5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır. 6- Melekler ondan memnun olup, dua eder.
7- Attığı her adım, günahına kefaret olur. Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur: 1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir. 2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur. 3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur. 4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur. 5- O da salihlerin yoluna girmiş olur. 6- Dinimizin emirlerine uymuş olur. Bir kimse, Peygamber efendimize,
(Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu. Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu.
O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi.
O kimseye, (Herkes sevdiği ile
beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın)
buyurdu. (Buhâri) Hikmet ehli buyuruyor ki: 1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar. 2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu
artar. 3- Fasıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp
kalkanın günah işleme cüreti artar. 4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar. 5- Fakirlerle beraber olanın
şükrü artar. Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait
bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz.
Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade
edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir.
Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (İyi arkadaş,
güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe
güzel kokusundan faydalanırsın.) [Müslim] Kötü arkadaş, bir tane
olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı
ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Çok dostunuz
olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan
kuluna azap etmekten hayâ eder.) [Şir’a] (Çok tanıdığınız
olsun! Kıyamette hepsi de şefaat eder.) [Şir’a] (Allahü
teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini
yükseltir.) [İ. Ebiddünya] (Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı
yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini
çok seveni, o nispette çok sever.) [Ey oğul ilm.] İyilerle arkadaşlık, dostluk
böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını
da, ahiretini de yıkar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kişinin
dini arkadaşının dini gibidir. Şu halde kiminle arkadaşlık ettiğinize
dikkat edin!) [Hakim] Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan
kimselerle arkadaşlık etmelidir! Kur'an-ı kerimde, (Benim yolumda gidenlere uy) buyuruluyor. (Lokman 15) Allahü teâlâ Hz. Davuda vahyetti
ki: (Beni sevmeyenlerle
arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni
benden uzaklaştırır.) [İ.Gazali] Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ev almadan
önce komşu, yola çıkmadan önce arkadaş edinin! Yolculuktan önce de azık
tedarikine çalışın!) [Taberani] (Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve
arkadaşı da salih ise ne mutlu ona) Kötülerden
uzak durmalı İmanımızın üç düşmanı vardır:
Şeytan, nefs ve kötü arkadaş. En zararlısı
kötü arkadaştır. O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar
verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayâsını,
ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine
saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı
zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Kötü arkadaş,
demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa,
kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari] Pis koku, farkında olmayarak
elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine
girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu,
iffetli yaşamak isteyene Cenab-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (İffet talep
edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim] İffetli olan, aile efradının
da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü
olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir.
Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara
iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İffetli
olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.) [Taberani] (Kötülükten
korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.) [İbni Asakir]
Kur'an-ı kerimde de namaz
kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu
biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer.
Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla
mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder.
Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki
insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık
mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok
tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. (Allah artık beni
affetmez) diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tövbeden
kaçmamalı. En büyük günahların da tövbesi olur. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor
ki: (Ey günahı
çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların
hepsini affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.)
[Zümer 53] Gayrı meşru işler, dünyada
da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem"
veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği
kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünya için,
dünyada kalacağın kadar, ahiret için, ahirette kalacağın kadar çalış!
Allah’a, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar
günah işle!) [Eyyühel veled] Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük
işleyebilir? İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu
öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle
bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine
kızmamalı. Mesela gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru
odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Biz
gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme
gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine
göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir? Haramdan
kurtulmanın en kısa yolu Her Müslümanın dinimizin
emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçması gerekir. Haramların hepsinden
kaçmak çok zordur. Ama İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği yol ile
dinin emir ve yasaklarına uymak kolaylaşıyor. O da salihlerle, sadıklarla
beraber olmaktır. Yani adam olmak için adam olanlarla beraber olmaktır.
Kur’an-ı kerimde de böyle buyuruluyor: (Allah’tan
korkup sadıklarla [doğrularla] beraber
olun!) [Tövbe 119] Hadis-i şeriflerde de buyuruldu
ki: (Âlimin
yüzüne bakmak ibadettir.) [Ebu Davud] (Âlimle
beraber bulunmak ibadettir.) [Deylemi] (Haramdan
sakınan kimse ile oturmak ibadettir.) [Deylemi] İyilerle beraber olan iyi, kötülerle beraber
olan da kötü olur. Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Kâfirlerle
beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz.) [Nisa 140] Zaruret olmadıkça kâfirlerle, bid’at ehli ile oturmak
uygun değildir. Allah adamları ile, evliya ile salih âlimlerle birlikte
bulunmaya çalışmalıdır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Onlarla
beraber olan şaki olmaz.) [Buhari] Peki salih ulema ve evliyayı
bulamayan ne yapacak? Bunu da bildirmişler: (Onları bulamayan, kitaplarını
okurlarsa, bunlar da şaki olmaz) buyurmuşlardır. O halde Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarını büyük nimet bilip okumaya çalışmalıdır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü
teâlâ buyurdu ki: Benim evliyam şunlardır ki, ben anılırsam, onlar hatırlanır,
onlar hatırlanınca ben anılırım.) [Ebu Nuaym] (Evliya
görülünce, Allahü teâlâ hatırlanır.) [İbni Mace] Salih bir zatın oğluna nasihati şöyledir: Oğlum, salihlerle beraber
ol! Eğer ilim sahibi isen, ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen,
onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayanlarla beraber olma!
İlim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen,
daha çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazap ederse, sen de helak
olursun. İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmet ederse, lâyık olmasan
da, sen de o rahmetten faydalanırsın. Peygamber efendimize kimlerle
beraber olmak gerektiği sual edildiğinde buyurdu ki: (Gördüğünüzde
sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi ahireti
düşünmenize yarayanla beraber olun!) [Ebu Ya’la] Arş’ın altında şöyle yazılıdır: (Bir kimse, salihler gibi amel işlese; fakat günahkârlarla düşüp kalksa,
iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur.
Bir kimse de, kötüler gibi amel işlese; fakat salihleri sevse, onlarla
beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşrolur.)
[Ka’b-ül-Ahbar] Salih bir arkadaş bulunca, ona gerekli hürmeti göstermeli!
Onun can ve malını, kendi can ve malından önce tutmalı! Ayıplarını araştırmamalı,
aybı olsa bile görmemeli ve kimseye söylememeli,
hatta unutmalı! Sözüne itiraz etmemeli, onunla tartışmamalı! Aleyhinde
konuşan olursa, uygun şekilde susturmalı, alınacağı veya üzüleceği bir
söz söylememeli! Suizanda bulunmamalı, uygunsuz hareketlerini dalgınlığa
veya unutkanlığa yormalı! Yani bir mazeret arayıp suçsuz olduğunu kabul
etmelidir! Çünkü güzel ahlak sahibi, insanları mazur görür. Onların
kusurlarını meydana çıkarmaz, insafla hareket eder, fakat başkasından
bu insafı beklemez. Böyle bir arkadaşın sevdiklerini sevmeli, sevmediklerinden
uzak olmalı! Onu kendisine dost ve kardeş bilmeli! Ona hürmet
göstermedikçe, ilminden istifade edemez. Sohbetin önemi Sohbet
ne demektir? CEVAP Şimdi
söyleşi diyorlar. Söyleşi, konuşarak vakit geçirme demektir. Ama
dinimizde sohbetin tarifi başkadır. Sohbet, beraber olmak demektir.
İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı
ile bir araya gelip, Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği,
hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir. Kişinin
kendinden üstün olanla beraber olmasının hakikati, o zata hizmettir.
Aşağısında olanla sohbetin gereği, onun hallerinden bir noksanı gördüğünde
onu ikaz edip, kusurundan haberdar etmektir. Aynı seviyede olan sohbet
arkadaşlarının sohbetlerinin hakikati, başkalarının, yabancıların yanında
birbirlerinin kusurlarını görmezlikten gelmektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Sohbetin
fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet
bilmelidir. Behaeddin Buhari hazretleri,
(Bizim yolumuzun temeli sohbettir) buyurdu. Evliyanın
sohbetinin bir saati, kırk günlük mücahedelerden
daha üstündür. Yabancılar
ile sohbetten, bid'at ehlinin sohbetinden kaçınılmalıdır. Dervişlerin
ve salihlerin sohbeti kıymetlidir. Sohbet, dünya için olup, âhiret düşünülmez
ise, sonu hüsrandır. Günah
lekeleri ile kalbi paslanan kimse, salihlerin sohbetinde bulunursa,
kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde
bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü
ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz.) [Müj. Mek.] (Âlimin yanında bulunmak ibadettir.)
[Deylemi] (Fıkıh sohbetinde bulunmak, bir senelik
ibadetten üstündür.) [Deylemi] (Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.) [Deylemi] (Âlimlerin sohbetine katılın, onlara
yakın oturun! Çünkü Allah, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü
kalbleri de, hikmet nuru ile diriltir.) [Taberani] (Âlimlere hürmet eden, bana hürmet
etmiş olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş olur. Âlim meclisinde
bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur.) [İ.Rafii] (Ãlimin sohbetinde bulunmak, bin rekat
nafile namazdan üstündür.) [İ.Gazali] (Bir defa salih kimsenin sohbetinde
bulunmak, defalarca kötü kimselerin sohbetlerinde bulunmanın günahlarına
kefaret olur.) [Deylemi] Sohbet ehli yoksa Sohbet
ehli âlim bulunmadığı zaman, eskiden yaşamış, Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarını okumak gerekir. Bir âlimin kitabını okuyan, yarı yarıya
onunla sohbet etmiş sayılır. İlminden,
iyi ahlakından istifade edilen salih bir arkadaş bulunca, ona lüzumlu
hürmeti göstermelidir! Onun can ve malını, kendi can ve malından önce
tutmalıdır! Ayıplarını araştırmamalı, aybı
olsa bile görmemeli ve kimseye söylememeli, hatta kendi kendine aybını
düşünmemeli, unutmalıdır! Sözüne itiraz etmemeli, asla münakaşaya girmemelidir!
Aleyhinde konuşan olursa, uygun şekilde susturmalı, alınacağı veya üzüleceği
bir söz söylememelidir! Suizanda bulunmamalı, uygunsuz hareketlerini
dalgınlığa veya unutkanlığa yormalıdır! Yani bir mazeret arayıp suçsuz
olduğunu kabul etmelidir! Çünkü güzel ahlak sahibi, insanları mazur
görür. Onların kusurlarını meydana çıkarmaz Yunus Emre diyor ki: Erenlerin
sohbeti, ele giresi değil. Sohbete
kavuşanlar, mahrum kalâsı değil. Gezmek
gerek her yeri, bulmak için, bir eri, Sarraf
tanır cevheri, herkes bilesi değil. Bir
pınarın yanına, kapalı testi kona, Kırk
yıl orada dura, kendi dolâsı değil. Sohbetle
parlar iman, talip kazanır irfan. İnsanı
arif yapan, fesi, hırkası değil. Önce
doğru iman et, haramdan el etek çek Ruha
gıdadır sohbet, badem helvası değil! Kötülerle
düşüp kalkmak Kötüleri
düzeltmek niyetiyle, onlarla düşüp kalkmakta mahzur var mıdır? CEVAP İnsana
çeşitli vesveseler gelir. Günaha, hatta Allah saklasın küfre de meyledebilir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Müminin kalbi, kaynayan tencereden
çok değişikliğe maruz kalır.) [Hakim] Bunun
için kötü arkadaşlardan ve kötü işlerden uzak kalmalıdır. Kötü bir kimseyi
düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse, kendisinin bozulma
ihtimali daha fazladır. Kalb,
kötü kimselerin yanında gaflete dalınca, şeytan da vesvese verir. Aydınlıkla
karanlığın çarpışması gibi, Allah’ı anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan
gelir. Kur'an-ı kerimde de buyuruluyor ki: (Şeytan onlara galebe çaldı ve onlara
Allah’ı anmayı unutturdu.) [Mücadele 19] Şeytanın
galebe çalmaması için kötü arkadaşlardan uzak durmalıdır. Kötülere
yaklaşanın, kötülüklerden uzak durması zordur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (Uçurumun kenarında dolaşan, uçuruma
yuvarlanabilir.) [Buhari] (Töhmete sebep olacak yerlerden kaçının!)
[İ. Gazali] "Ben
kötülerle gezerim ama, onların bana zararı dokunmaz" demek çok
yanlıştır. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Farkında olmadan
arkadaşının huylarına sahip olur. O halde iyilerle arkadaş olmaya çalışmalıdır! İyi insanlarla gezmek ve iyilerden
bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte, (Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur) buyuruldu. (İ.Ahmed)
Rahmet,
Cennete girmek ve Allah’a kavuşmaktır. Salihler, iyiler anılınca, bu
rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere
uyan da Cennete girer. (Kötünün bana ne zararı dokunur?) demek çok yanlıştır.
Çürük bir meyve bütün meyvelerin çürümesine sebep olur. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki: (Melekler,
Allah’ı anan bir toplulukla karşılaşırlar. Allahü teâlâ meleklere buyurur:
- Şahit olun ki, ben bunların hepsini
affettim. Melekler
merakla sorarlar: - Ey Rabbimiz, bunların
içinde başka bir iş için gelen günahkâr birisi de var. Onu da mı affettin? Allahü
teâlâ buyurur ki: - Evet, onu da affettim. Salihlerle
beraber olan kötülerden olmaz.) [Müslim] (Salihleri anmak günahlara
kefarettir.) [Deylemi] (Fazilet ehlini ancak fazilet sahipleri
tanır.) [Deylemi] (Fıkıh öğrenilen yerde
bulunmak, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır.) [Deylemi] (Kırk gün içinde, bir
ilmi sohbette bulunmayanın kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar.
Çünkü ilim, kalbe hayat verir.) [Müjdeci Mek.] (Bir saat ilim öğrenmek
veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.) [Deylemi] (Ya
âlim, ya talebe veya bunları dinleyenlerden
olun! Yahut ilim ehlini sevenlerden olun! Bunlardan gayrısı
olan helak olur!) [Beyheki] (Evliyayı görünce, Allah
hatırlanır.) [H.Tirmizi] (Her şeyin kaynağı vardır.
Takvanın menbaı ariflerin kalbleridir.) [Taberani] (Büyüklerle oturun, âlimlere sorun
ve hikmet ehli ile beraber olun!) [Taberani] Böyle salih kimseler bulunmazsa kötülerden
uzak durmalıdır. Dağda yaşayan birisine, (Burada ne
yapıyorsun) demişler. O da (Köpek çobanlığı yapıyorum) demiş. (Hani
burada köpek yok) demişler. (Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır. Kimseye
zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım) demiş. Bid’at
ehli ve fasıklarla, ıslah için onlarla görüşüp
tartışmakta mahzur var mıdır? CEVAP Çok
mahzuru vardır. Onları düzelteceğiz derken, kendimiz bozulabiliriz.
İslamiyete uymayanlardan, günah işleyenlerden
ve bid'at ehlinden uzlet etmeli, yani bunlardan uzak durmalıdır! Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Hikmet, on kısımdır. Dokuzu uzlette,
biri de, az konuşmaktadır.) [Beyheki] Böyle
insanlarla zaruret kadar görüşmelidir! "Halk bozuldu aşikare, müdaradır tek çare" buyurulmuştur.
Yani onlarla iyi geçinmek gerekir. Vakitleri,
çalışmakla, Allah’ı anmakla, tefekkürle ve ibadetle geçirmelidir! Eğlenecek
zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz müslümanlarla
görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır! Lüzumsuz,
faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir! Zararlı kitapları, gazeteleri
okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir!
İslam düşmanlarının kitapları, gazeteleri, radyoları, tv’leri;
dini, İslamiyeti yok etmek için sinsice çalışıyor.
Gençleri, dinsiz, ahlaksız yapmak için, planlar kuruyorlar. Bunların
tuzaklarına düşmemelidir! Az
konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir! Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır.
Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir! Onun emirlerini
yapmaktan zevk duymalıdır! Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan
eder. Hadis-i şerifte, (Allahü
teâlâ, yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları
buna yardımcı yapar) buyuruldu. Yahya bin Muaz-ı
Razi hazretleri buyurdu ki: (Allahü
teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun
kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda,
herkes sana yardımcı olur.) Ebu
Muhammed Abdullah Raşi hazretleri de buyurdu
ki: (Allahü
teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir
ve kendisi gibi aciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü
teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.) Aileye
ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır! Onların haklarını
yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır! Onlara bağlanmak, Allahü
teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır! (Mektubat-ı
Masumiyye c.2, m.110) Üç
şey insanı harap eder: Kibir, öfke, şehvet. Müslüman, başkalarının yükünü
çeker, başkalarına yük olmaz. Sıkıntı ne kadar artarsa, ibadet de o
kadar kıymetli olur. Gönül kırıcı latife yapmamalıdır! Hadis-i
şerifte, (İnsanların en kötüsü,
zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir) buyurulmuştur. (Buhari) İyi
insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa
bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte, (İnsanın dini arkadaşının dini gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi) Gayrı
meşru işler, dünyada insan için yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok
şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar
vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Dünya için, dünyada kalacağın kadar
çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya,
muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah
işle!) [Eyyühel
veled] Öleceğine
inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir? Sevdiğini
dil ile de söylemeli Takdir
edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz
kâfi midir? CEVAP Kâfi
değildir. Dil ile de söylemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Arkadaşını seven, onun yanına gidip
"Seni Allah rızası için seviyorum" desin!) [İ.Ahmed] Böyle
bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı
verme! Ona buna arkadaşının hâlini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın
da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep
olabilir.) [Ebu
Nuaym] Bir
kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse,
kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme
ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, bir kula hayır murat
ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder.
Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında
çalışır.) [Deylemi] (Allahü teâlâ bir kuluna hayır, murat
edince rüyasında onu ikaz eder.) [Deylemi] Kimseye yük olma, bir
şey de isteme Dost
ve arkadaşlarla nasıl geçinmeli? CEVAP
Arkadaşla iyi geçinmek için ona yük
olmamak gerekir. İmkan dahilinde ihtiyaçları ondan gizlemeli, yardım
talebinde bulunmamaya gayret etmelidir! Mal, para gibi şeyler de istememelidir!
Bir makama geçmek için ondan yardım talebinde
de bulunmamalıdır! Fazla
hürmet, ikram ve lüzumsuz hizmetlerle ona ağırlık vermemelidir! Kendisinin
yapmak istemediği bir şeyi arkadaşından beklemek, ona zulmetmek demektir.
Arkadaşa bir iş yapma teklifinde bulunmayan fazilet göstermiş olur.
Âlimler buyuruyor ki: Dostların
kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır.
(Hz. Ali) İki
arkadaşın aralarının açılması, fuzuli külfetler yüzündendir. Ziyaretine
gittiği arkadaşı, lüzumsuz bir sürü zahmete, külfete girince, insan
bir daha ziyaretine gitmez. (Fudayl
bin İyad) İki
arkadaştan birinin diğerinden çekinmesi, mutlaka birinin kusurundandır.
(Cüneyd-i Bağdadi) Arkadaşlarından
bana en çok ağırlık vereni benim için külfet ve zahmete giren ve bu
suretle kendisinden çekindiğim kimsedir. Yalnız iken nasılsam, onunla
beraber bulunduğum zaman da davranışımı değiştirmediğim kimseyi ise
çok severim. (Cafer-i Sadık) Çeşitli
zahmetlere giren bir kimse, arkadaşına ağırlık vermiş olur. Bu suretle
kendisinden çekinilir. Yalnız iken nasıl hareket
ediyorsa, arkadaşı varken de öyle hareket eden kimse ile arkadaşlık
kolay olur. Yanımızda ev kıyafeti ile duramayan arkadaş bizden çekiniyor
demektir. Bu ise samimi olamamanın alametidir. İki arkadaştan biri diğerinden
çekiniyorsa, biri kusurlu demektir.
Ülfetin
şartı, külfeti terk etmektir. Külfeti olmayanın ülfeti ve sevgisi artar.
Hadis-i şerifte, (Kendine reva
gördüğünü, sana reva görmeyenin arkadaşlığında hayır yoktur) buyuruldu.
(İ. Adiy) Arkadaşlarla
iyi geçinmek, sadece onlara yük olmamak, onlara sıkıntı vermemek değil,
onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmak demektir. Allahü teâlâ, Musa
aleyhisselama, (Beni seven,
arkadaşının eziyetine katlanır) diye vahyetti.
(İmam-ı Gazali) İhtiyaçlarımızı
görecek, sıkıntılarımıza katlanacak arkadaş arıyorsak, arkadaş değil,
bir hizmetçi arıyoruz demektir. İhtiyaçlarına koşacağımız, eziyetlerine
katlanacağımız, dertlerine ortak olacağımız insanlarla Allah için arkadaş
olmalıyız. Hz. Aişe
validemiz, (Mümin, müminin
kardeşidir, onu ne ganimet bilir, ne de ondan çekinir) buyurdu.
Lüzumsuz tekliflerde bulunarak arkadaşa yük olmamalıdır! Mümkün mertebe
ihtiyacını arkadaştan gizlemelidir! Ondan mal ve mevki istememelidir!
Hadis-i şerifte, (Sakın kimseden bir şey isteme! Kırbacın düşse
de, başkasından isteme, inip kendin al!) buyuruldu. Hz.
Ebu Bekir, deve ile giderken, yular düştü, inip yuları aldı. Oradakiler,
(Bize izin verseydin de biz alıp sana verseydik) dediler. Hz. Ebu Bekir,
dedi ki: (Resulullah "Halktan
bir şey isteme" buyurdu.) Eshab-ı
kiramdan Hz. Sevbanın, deve üzerinde iken
kırbacı yere düşerdi de hiç kimseye, (Şunu bana verir misiniz) demez,
deveden iner, kendisi alırdı. Hadis-i
şeriflerde de buyuruldu ki: (Salihler, iyiler, külfet ve zahmet
vermez.) [Dare Kutni] (Halktan bir şey istemiyeceğine
söz verenin Cennete girmesine kefilim.) [Nesâi] (Sakın kimseden bir şey isteme! Kırbacın
düşse bile, başkasından isteme, inip kendin al! Emanet bir şey de almamaya
gayret et!) [İ.
Ahmed] (Veren el, alan elden üstündür.) [Buhari] İyi
bir arkadaş olmak için, arkadaşımız, günah işleyince bizim istiğfar
etmemiz, hata edince bizim özür dilememiz, sıkıntılı anlarında yardımına
koşmamız ve hiçbir surette ona yük olmamalıyız. Arkadaşımıza
daima iyi haber vermeli, üzücü olanları söylememeliyiz! Kişi sevdiği
ile beraber olur Ahirette,
kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek
iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider? CEVAP İyi
ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis
olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını
sevse Cehenneme gider. (Allah
ve Resulünü seviyorum) diyen bir zâta, Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.)
[Müslim]
Allahü
teâlâyı ve Onun peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden
kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek,
düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, (İbadetin efdali, müslümanı müslüman olduğu
için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir) buyuruldu. Allahü
teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, (Allah’ı da seviyorum)
demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş
olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için,
(Allah’ı ve Hz. İsa'yı seviyoruz) deseler de, faydası olmaz. Yahudiler
de, Hz. İsa'yı sevmedikleri için, (Hz. Musa'yı seviyoruz) deseler de,
kıymetsizdir. Âlimler,
(Kişi sevdiği ile beraber olur) hadis-i
şerifini şöyle açıklıyor: Bir
kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi
amel işlemeye gayret eder, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını
da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur. Bir
kimse de hem müslümanları, hem de gayrı müslimleri
sever, gayrı müslimlerin itikatlarını beğenirse,
gayrı müslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi
sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur
demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte
olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde
bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika) Bu
yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikatlarını beğenmek,
insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek
için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan
gitmek gerekir. Hiçbir
menfaat beklemeden sırf müslüman olduğu için bir kimse ile dost olmak
çok iyidir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Cennette öyle güzel saraylar vardır
ki, bunlar Allah rızası için birbirini sevenler içindir.) [Ebuşşeyh] Üç kişiyle
evlense Kocası
öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle
evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir? CEVAP Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz
buyurdu ki: (Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi
kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan,
dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.) [B. Arifin] Demek
ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur.
Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz. Cennette
üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Cennete
gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle
beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki: (Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan,
konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla
beraber olun!) [Ebu Ya'la] Kıyamet
günü, dünya günlerinin uzunluğu ile mukayese edilmez. Çok uzundur ve
çok sıkıntılıdır. Fakat salihlere çok kısa gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Allahü teâlâ istediği kula, kıyamet
gününün uzunluğunu bir farz namazı vakti kadar kısa hissettirir.) [Beyheki] O
halde, namazı kılıp salihlerden olmaya çalışmalıdır! İyi kimseleri sevmek
Ahirette insan sevdiği ile beraber olacak deniyor. Bu hususta bilgi verir
misiniz? CEVAP Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete
gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, bunun Cennete
gitmesi zordur. İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak
demektir. Karışım pis olur.
Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil‘in itikadını sevse
Cehenneme gider. (Allah ve Resulünü seviyorum) diyen bir zata, Peygamber
efendimiz (Kıyamette sevdiklerinle
beraber olursun) buyurmuştur. Allahü teâlâyı ve Onun peygamberini
sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü
teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık
etmektir. Hadis-i şerifte, (İbadetin efdali, müslümanı
müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir) buyuruldu.
Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil’i sevenin, (Allah’ı da seviyorum)
demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş
olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için,
(Allah’ı ve Hz. İsa‘yı seviyoruz) deseler
de, faydası olmaz. Yahudiler de, Hz. İsa’yı sevmedikleri için, (Hz.
Musa‘yı seviyoruz) deseler de, kıymetsizdir.
Âlimler, (Kişi sevdiği ile beraber
olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor: Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi
amel işlemeye gayret eder. Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını
da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur.
Bir kimse de hem müslümanları, hem de gayrı müslimleri
sever, gayrı müslimlerin itikadlarını
beğenirse, gayrı müslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine
kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla
birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde
bulunur. Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikatlarını beğenmek,
insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek
için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan
gitmek gerekir. Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle
evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evleneceği sorulunca,
Resulullah efendimiz, (Böyle
bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla
olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur) buyurmuştur.
Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber
olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz. Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekar olarak ölenler de Cennette evlenecektir. Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize,
kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki: (Gördüğünüzde
sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti
düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!) [Ebu
Ya’la] |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |