Şakanın fayda ve zararı
Bazı arkadaşlar yerli yersiz şaka yapıyorlar. Bazen korkuyor,
bazen üzülüyorum. Böyle şaka yapmak uygun mu, şakada bir ölçü yok mu? CEVAP İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Peygamber efendimiz de şakalaşır, (Ben de şaka yaparım, fakat doğru konuşurum) buyururdu. Yabancı ile,
tanıdıklarla, çocuklarla, ihtiyar kadınlarla ve mahrem kadınlarla şaka
yapardı. Ailesine karşı da, insanların en zarifi idi. Âişe
validemiz ile yarış etti. Bir seferinde Hz. Âişe,
başka seferde de Server-i âlem geçti. Müslümanın
hanımı ile oynaması, günah değil, sevaptır. Çünkü hadis-i şerifte, (Hanımı ile şakalaşanı Allahü teâlâ sever,
ikisine de sevap verir, rızıklarını artırır)
buyuruldu. Binek isteyen yaşlı bir kadına da (sana bir deve yavrusu vereyim, ona binersin) buyurunca kadın, (Deve yavrusu beni nasıl götürsün?) der.
Tebessümle ona, (Her deve başka
bir devenin yavrusudur) buyurur. Ümmü Eymen isimli
bir kadın gelir, ben falancanın hanımıyım, sizi kocam davet ediyor der.
Ona da, (Şu gözünde beyazlık
olan adamın karısı mısın?) buyurunca, kadın, (Hayır onun gözünde
bir şey yok) der. Kadına tebessümle, (Gözünde
beyazlık olmayan insan yoktur) buyurur. Hz. Âişe, Sevde
validemize şu bulamaç aşını yemezsen yüzüne sürerim der, o da yemeyince
yüzüne sürerken aralarında oturan Resulullah efendimiz, Hz. Sevde’yi
siper etmeye çalışır. Hz. Âişe de kendi yüzüne
sürer, Resulullah onlara bakıp gülümser. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor
ki: (Arkadaşına üzücü şaka
yapma!)
[Tirmizi] (Münakaşa etmeyen, haklı
olsa da, kimseyi incitmeyen, şaka veya güldürmek için, yalan söylemeyen,
iyi huylu olan Müslüman Cennete girer.) [Tirmizi] (İnsanları güldürmek
için yalan söyleyenlere, yazıklar olsun!) [Ebu Davud] (Çok gülen hafife alınır.
Şakası çok olanın da vakarı gider.) [İ. Asakir] (Şakası doğru olanı Allah
sorumlu tutmaz.) [İ. Asakir] (Ölçüsüz şaka yapan hafife
alınır.)
[Deylemi] Hz. Ömer, (Çok gülenin heybeti azalır, çok şaka yapan hafife
alınır) buyurdu. Rabia hatun, (Günah olmayan işlerde, gönül
almak için şakalaşmak mürüvvettendir) buyurdu. Hikmet ehli buyuruyor ki: Her şeyin tohumu vardır. Düşmanlığın tohumu da şaka ve alaydır.
Ey oğul, az şaka yap, fazlası, insanın değerlerini giderir ve kötüleri,
aleyhine cesaretlendirir. Şakayı tamamen terk etmek de dostların buğzetmesine ve samimiyetinin kesilmesine yol açar. Bir iş
yaparken içine bıkkınlık gelir, ağırlık çökerse o zaman o yaptığın şeyi,
bir müddet terk et, kendini dinlendir, azıcık şakalaş, bu suretle kendine
neşe getir. Fakat şakalaşmayı o derece ayarla ki, yemeğe atılan tuz
gibi olsun. Yani yemeğe atılan tuz, çok olunca yemeğin lezzetini nasıl
giderirse, şaka da öyledir. Azı karar, çoğu zarar. Çok az olursa gönlümüzün
neşesi yerine gelmez. Şaka, gönüldeki donukluğu ve o işe karşı doğan
bıkkınlığı giderecek kadar olmalı. Şakada da edebi muhafaza etmeli. Mesela hoca, talebesine, ana
baba evladına şaka yaparsa, talebe ve evlat, bu samimiyeti suiistimal
etmemelidir. Bazı kimseler, kötü bir kimse için "Azrail gibi adam"
veya "Zebani gibi bir zalim" diyorlar. Böyle söylemek küfrü
gerektirir mi? CEVAP
Meleklere hakaret eden müslüman kâfir olur. Müslüman olmayanlar
için böyle söylemenin önemi yoktur. Mesela zındıklardan biri, "Azrail
gibi cani" ve "Engizisyoncu, işkenceci bir zebani" tabirlerini
kullanıyor. Zındık zaten kâfirdir, vazifeli olan bu iki meleğe hakaret
etmekle sadece küfrünü kusmuş oluyor. Zındığın söylediği bu sözleri,
bir müslüman şaka yollu da söylese kâfir olur. Bütün melekler günahsızdır.
Cani, işkenceci değildir. Allahü teâlânın emrini yerine getirirler.
(Feraid-ül-fevaid) Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti olan
ve İslamiyet’i inkâr etmek ve inanmamak alameti olan ve tahkir etmemiz
vacip olan şeyleri yapan ve kullanan kâfir olur. Bunlardan meşhur olanlarını
bilmeyerek veya şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapan da, kâfir
olur. (Birgivi vasıyyetnamesi) Zaruri olan ve tevatür ile bildirilmiş olan din bilgilerine
inanmayan kâfir olur. İnanmamayı gösteren her söz, ister şaka olarak,
isterse gönülden olmayarak olsun küfür olur. (Milel-nihal) Küfre sebep olan bir işi yapmak küfür olur. Mesela beline,
zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve küfre mahsus şey
giymek de böyledir. Bunları mizah için, başkalarını güldürmek içi, şaka
için kullanmak da küfre sebep olur. İtikadının doğru olması fayda vermez.
(Berika) Şakası da
ciddidir Peygamber efendimizin, (Ciddisi de, şakası da ciddidir) buyurduğu hususlar
vardır. Bunlardan birkaçı şunlardır:
Bir kimse, şakadan veya rol gereği, iki şahit yanında evlense,
gerçekten evlenmiş olur. Yine bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle
(seni boşadım) dese, hanımı gerçekten boş olur. Bir kimse, kölesine (seni azat ettim) dese, gerçekten kölesi azat edilmiş
olur. Sözünden vazgeçemez. Bir kimse, bir gün oruç nezretmek
isteyip de yanlışlıkla bir ay dese, bir ay oruç tutması gerekir. Dinimizin
emri budur. (Dürer, R.Muhtar)
Tehdit edilmeden, bir zaruret yok iken, şaka ile, alay ile
kâfir olayım demek, dini bilgilere hurafe ve inanmıyorum demek, günah
işletenlere helal olsun demek küfürdür. Böyle söyleyen müslüman ise
mürted olur. Mürted olanın bütün ibadetlerinin sevapları yok olur. Birkaç
kişiyi güldürmek için ibadetleri yok etmek akıllı kimseye yakışır mı? Küfre düşürücü ifade kullananın imanı gider de haberi olmaz.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Öyle bir
zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan,
gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi] (Ameller
niyete göredir) hadis-i şerifi, taatlara
ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar,
niyetsiz veya iyi niyetle de işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. Mesela,
(Mümini sevindireni Allahü teâlâ sevindirir)
hadis-i şerifine uyabilmek için, bir mümini sevindirmek niyetiyle içki masasına oturmak sevap olmaz, günah olur. Bir hıristiyan kızı, bir müslüman erkeğe, (Benimle
dans edersen müslüman olurum) dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans
etmesi veya başka günah işlemesi caiz olmaz. Günahkâr bir müslüman günah işlese, başkalarına, (Ben işliyorum
ama siz bari işlemeyin. Bu günah çok kötüdür) dese, günah mı olur? Sakalsız bir yazar, başka bir müslümana, (sakal sünnettir.
Biz bırakamıyoruz. Ama siz bırakırsanız iyi olur) dese, hemen ona münafık
mı demek gerekir? Diyelim ki, bizler müzik dinliyoruz ve günah işliyoruz. Günaha
günah demiyecek miyiz? Çalgı çalmak günah
diye yazınca, müslümanın biri, ne niyetle olursa olsun, ciddi veya şaka
olarak, (Çalgı çalmanın günah olduğuna inanmıyorum, bu bir hurafedir)
demesi asla caiz olmaz. Kendimiz çok ibadet edemiyorsak, çok ibadet
etmenin iyi olduğunu yazamıyacak mıyız? Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Kendiniz
tam yapamasanız da iyiliği emredin! Kendiniz tam sakınamasanız da kötülükten
sakındırınız!) [İ.Gazali] Gülmek
ve Küfür
Bazı cahiller, şaka ile (Ben hocaların bulunduğu Cennete değil,
artistlerin, dansözlerin şarkı çalıp oynadığı Cehenneme gitmeyi isterim)
diyerek gülüyorlar. Böyle söyleyenlere gülen de kâfir olur mu? CEVAP
Cehennem gülüp oynama yeri değil, şiddetli azap çekme yeridir.
Dinin bir emrini böyle alaya almak küfrü gerektirir. İsteyerek buna
gülen de küfre girer. Yani kâfir olur. İradesi dışında gülerse küfür
olmaz. Din ile alay edenler, gülerek günah işleyenler cezalarını elbette
ahirette görürler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Gülerek
günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym] İnanmayanların alay ettikleri gibi, Cehennem gülüp oynama yeri
değil, zalimlerin, hainlerin şiddetli azap görecekleri bir ceza yeridir.
Cehennem o kadar korkunç bir yerdir ki günahsız olan melekler bile,
onun dehşetinden korkarlar. Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamı
çok üzgün görünce sebebini sorar. O da, (Cehennemin
öyle kızgın bir alevini gördüm ki, onun tesirinden hâlâ kendime gelemedim)
diye cevap verir. (Taberani) Bir kimse, Yunan felsefecileri gibi, (Dünya kadimdir, ezelidir) derse küfre
düşer. Yahut, (İnsanın ve bitkilerin yaratılışında, kirpiğimizin, saçımızın
uzamasında ilahi şuuru görüyoruz) derse, mahluk [yaratık] olan şuuru
Yaratıcı için kullanmış olur. Bu ise küfürdür. Çünkü şuur, akıl, fikir
yaratıktır. Abduhçular gibi, (İslam düşüncesi) demek de
bu bakımdan küfürdür. Çünkü İslamiyet bir düşünce sistemi değildir.
İlahi emir ve yasaklara düşünce demekten çok sakınmalıdır! İçinde (İslam
düşüncesi), (İslam nazariyesi) gibi ifadeler bulunan kitaplar çok zararlıdır. "Yüzünü gören Cennetlik" veya "Yüzünü gören
hacı oluyor" deniyor. Böyle söylemekte mahzur var mıdır? CEVAP
Her ikisini de söylemek caiz olmaz. Çünkü bunları söylemek
yalan olur. Bir kimseyi görmekle hacı veya Cennetlik olunmaz. Peygamber aleyhisselamı bile gören kimsenin imanı yok ise Cennetlik
olamaz. Şaka olarak veya mecaz olarak da böyle şeyleri söylememelidir! Köy düğünlerinde, oyun için, bir erkeğe kız elbisesi giydirip
kaçırıyorlar. Kızlara da erkek elbisesi giydiriliyor. Böyle yapmak uygun
oluyor mu? CEVAP
Oyun için, şaka için de olsa, zaruretsiz erkek kadın elbisesi,
kadın da erkek elbisesi giymemelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kadın elbisesi
giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim] (Kadın gibi
davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari]
(Erkeğe benzemeye
çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Kendini
erkeğe benzeten kadın, içki içmeye devam eden ve deyyus Cennete girmez.)
[Taberani]
Peygamber efendimiz, erkek kılığına girip mızrak kuşanmış bir kadını görünce
(Erkeğe benzemeye çalışan kadına,
kadına benzemeye çalışan erkeğe lanet olsun) buyurdu. El ve ayaklarını
kınalayıp kadınlara benzemeye çalışan birini sürgüne gönderdi. (Taberani, Ebu Davud) Bu günahları veya başka büyük günahları işleyen bir kimse, eğer iman ile
ölürse, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer. Büyük günaha devam edenlerin, imanlı
olarak ölmeleri zordur. Onun için her günahtan kaçmalıdır! Şaka olarak, bir arkadaşı herhangi bir şekilde korkutmak veya
bir eşyasını alıp saklayarak, arattırmak günah mıdır? CEVAP
Her ne şekilde olursa olsun, üzmek, korkutmak caiz değildir,
günahtır. Peygamber efendimiz bu hususla ilgili olarak buyuruyor ki: (Arkadaşınızın
bir şeyini ciddi olarak da, şaka olarak da almayın!) [Tirmizi] (Bir kimse,
bir mümini korkutursa, Allahü teâlâ da, uzunluğu bin yıl olan günde,
onun korkusunu artırır.) [Deylemi] (Bir Müslümanı
korkutan, kıyamet korkularından emin olmaz.) [Beyheki] (Korkutucu
şeyler söylemeyin!) [Deylemi] (Allah’a
ve ahirete inanan kimse, bir Müslümanı korkutmasın.) [Taberani] (Bir Müslümana, haksız olarak, korkutucu bir gözle bakan kimseyi, Allahü
teâlâ da kıyamette korkutur.) [Taberani] (Müjdeleyici
olunuz, korkutucu olmayınız, kolaylık gösteriniz, güçlük göstermeyiniz!)
[Ebu Davud] (Bir demir
[veya yaralayıcı, öldürücü bir alet]
ile arkadaşına işaret edip korkutan kimseye, melekler lanet eder.) [Müslim] Bir kimse, arkadaşı uyuklarken, onun ok kabından bir ok aldığı
sırada, arkadaşı korkarak uyandı. Bunu gören Resulullah buyurdu ki:
(Müslümanı [herhangi
bir şekilde] korkutmak helal
değildir.) [Taberani] Yine bir kimse, arkadaşının ayakkabılarını gizlice alıp sakladı.
Arkadaşı gelince, oradakilere, ayakkabılarını sordu. Onlar görmedikleri
için, bilmediklerini söylediler. Ayakkabıyı saklayan kimse, (Ayakkabıların burada ya) dedi. Bunu gören Resulullah, (Nasıl olur da mümini korkutursun) buyurdu.
O kimse, şaka yaptığını söyleyince, iki defa daha, (Nasıl olur da mümini korkutursun) buyurdu. (Taberani) Yine şaka ile arkadaşını korkutan birisine de Peygamber efendimiz
buyurdu ki: (Müslümanı
korkutmak büyük zulümdür.) [Bezzar, Hakim] Bir arkadaşın kalemini sakladım. Arkadaş, kaybettim diye epey
aramış, çok üzülmüş. Fakat kalemini verince sevindi. Arkadaşları böyle
sevindirmek sevap olur mu? CEVAP
Birinin malını, parasını şaka olarak alıp saklamak caiz değildir. Böyle
yapmakla o kimse üzülmüş olur. Başkasını üzmek ise haramdır. (Hadika) Diyelim ki; arkadaşa aldığınız kalemi vermekle on sevap yazılmışsa,
onu üzdüğünüz için yüz günah yazılmıştır. Neticede kârda değil, zarardasınız. Sizin arkadaşa yaptığınız
iyilik şuna benziyor: Cemaatle nafile namaz kılmanın mekruh olduğunu bilen bazı kimseler, cemaatle
nafile kılmayı adıyorlar. Sonra da cemaatle nafile kılıyorlar. Bu çok
yanlıştır. Günah olan bir şey adansa da yapılmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Az bir haramdan
kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.)
[Deylemi] (Bir zerrecik
bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından
daha iyidir) [R.Nasıhin] Dil
üzerine
Söz gümüşse sükut altındır. Söz insanın terazisidir. Fazlası
ziyan, azı vakardır. Az konuşan kınanmaz, üstelik itibarı çok olur.
Dilini tutan bütün kötülüklerden kurtulur. Şaka, alay ve boş konuşmak
belaya yol açar. Çok konuşmak dostluğu bozar, lüzumsuz konuşmak ayıpları
açar, acı söyleyenden dostlar kaçar. Eğer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik,
rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa,
bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir! Hikmeti
konuşmakta değil, susmakta aramalıdır! Susmak aklın süsü ve cehaletin
örtüsü. Tatlı dilli ve cömert elli olmalıdır! Hayırlı söz keramet, sükut selamettir. Dudak yumulur, susan kurtulur. Yalan zayıflatır imanı, rezil eder insanı. Dedikodu gıybettir, şiddetli bir afettir. Alay belki güldürür, ama kalbi öldürür. Güzel söz sadaka, mahşere nafakadır. Çok söz kalb katılaştırır, Haktan uzaklaştırır. Çok gülmek ayıptır, ahiret için kayıptır. Fazla şaka cahillik alameti, sükut et, istersen selameti. Kişi lisanıyla olur insan. Kötü dili kendisine düşman, çok
konuşan olur pişman. Her
sözde vebal var
Her sözde vebal var, kurtulur susanlar. Az söz hikmettir, Rabbimizden nimettir. Dil söylerse gönül susar, gönül susunca, dil zehir kusar. Söz dinleyen âlim, susan salim olur. Kimin azsa sözü, açılır kalb gözü. Dil ederse istirahat, kalb eder rahat. Çok konuşan gaf eder, vakti israf eder. Dilini hep tutan çok fayda sağlar, dilini tutmayan yarın çok
ağlar. Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır, çok konuşan, gönüldeki
hizmet cevherini boşaltır. Az söz edeptir, güzel amelleri korumaya sebeptir.
Kişi dilinin altında gizlidir. Sır saklayan murada erer. Bülbül şahine
der ki: İkimiz de kuş olduğumuz halde, sen padişahın sarayındasın,
ben ise bahçenin dikenliğindeyim. Sen kuşları avlayıp yersin, padişahın
yanında değer kazanır muradına erersin. Kuşların sultanı olursun. Ben
ise günü güne eklerim, her gece sabaha kadar gülün açılmasını beklerim.
Ben uyumadan o açmaz, uyanınca açılmış görürüm. Açıldığını göremem,
muradıma eremem. Diken arasında muradsız ağlarım, yüreğimi dağlarım. Şahin şöyle
cevap verir: Ben bin murad alırım ama birini söylemem. Sen bir murad
almadan bin söylersin. Susan murad alır, öten muradsız
kalır. Dil yarası ok yarasından açıdır. Akıllı, bildiğini söylemez, deli söylediğini
bilmez. Bilmem demek ilmin yarısıdır. Kime sır söylersen onun kulu olursun.
Açıklanan sır yayılır muhakkak, Sır saklıyamayana
denir ahmak. Hz.Lokman misafirlerine en iyi ikram olarak dil ile kalbi getirdi.
Başka bir zaman da en kötü yemek olarak yine dil ile kalbi getirdi.
Dil kılıç gibidir, iyi kullanılmazsa kendi ölümüne sebep olur. Sükut, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet,
hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan
yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır. Hükümdar
öğüdü
Üç hükümdardan biri der ki: (Bütün pişmanlıklarım söylediğim sözlerden oldu. Söylemediğimden
hiç pişman olmadım.) İkincisi der ki: (Söylemediğim sözlerin sahibiyim. Fakat söylediğim sözlerin
esiriyim.) Üçüncüsü ise şöyle der: (Bazı sözleri söylemeye gücüm yetti, fakat söylediğim sözleri
geri almaya gücü yetmedi.) Sükut, âlimin ziyneti, cahilin aybına
perdedir. Sözü çok olanın, sürçmesi çok olur. Çok konuşanın kalbi kararır. Kalbi kararan ise çok hata işler. Diline sahip olmayan pişman olur. Dilini koruyamayan, dinini koruyamaz. Sükut etmekle şeytan mağlup olur. İbadet on kısımdır, dokuzu susmak, biri de kötü arkadaştan
uzak durmaktır. Şüpheli sözlerden sakınan, güler yüzlü olan, insanlara merhamet
eden, lüzumlu din bilgilerini öğrenen ve doğru konuşan kimse münafık
olamaz. Dil, büyük nimettir. İyi ve kötü işteki rolü, taati de, isyanı da büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür.
Cirmi küçük, cürmü büyüktür. İman ve küfür
dildeki ifadeden anlaşılır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl. Diğer uzuvların
sahası dardır. Kulak sadece işitir, göz sadece görür. Dilin sahası geniştir.
Hayır ve şer için geniş alana sahiptir. Atalarımız, sana senden olur,
her ne olursa, başın selamet bulur, dilin durursa ve göz iki, kulak
iki, ağız tek, çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerek demiştir.
Yunus Emre de diyor ki: Sözünü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz. Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz. Yunus imdi söz yatından, söyle sözü gayetinden, Çok sakın sultan katından, seni ırağ
ede bir söz. Dile sahip
olmak Diline sahip olmayanı şeytanı her sahada oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına
getirip, yüzüstü yuvarlar, felakete sürükler. Dile ahlak dizgini vurulursa
dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Başıboş bırakılırsa zarardan zarara
girer. Uzuvlarımızdan en çok isyan edeni dildir. Kolaylıkla istediği
tarafa gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Her sabah,
bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte,
Allah’tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup
uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz.
Sen eğri olursan biz de eğri oluruz.) [Tirmizi] Hz. Lokmana (Bu makama nasıl yükseldin?) derler. O da (Doğru
konuşmak, emanete riayet etmek ve faydasız sözleri terk etmekle) diye
cevap verir. Hikmet ehli buyuruyor ki: Bir kimsenin cahil olduğunun alameti şunlardır: Canlı-cansız
her şeye kızar. Sır saklayamaz. Parasını yerli yerince harcayamaz. Herkese
güvenir. Dostunu düşmanını ayıramaz. Kötü kimselerle arkadaşlık eder. Dil yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini
parçalar. Sükut eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan,
kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha bir çok dil afetlerinden kurtulur. Çok konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üstüne
hata yapar ve kalb kırar da farkında bile olmaz. Diline sahip olan,
dinini korur. Çok konuşan hata eder. Eshab-ı kiram hep hayır konuştukları halde, yanlış
konuşmak için değil, belki boş bir söz söyleriz diye sükut ederlerdi.
Hz. Ebu Bekir, ağzına taş koyar, (Başa gelen bütün felaketler bundan
gelir) buyururdu. En
zararlı şey
Allahü teâlâ boş konuşanları sevmez. Boş konuşmak böyle olunca,
zararlı konuşmanın felaketini düşünmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (En zararlı
şey, çok konuşmaktır.) [Deylemi] Dile sahip olmak, az konuşmak dinimizin emridir. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruldu ki: (Sadaka vermek,
iyiliği emretmek ve insanların arasını bulmak hariç, konuşmakta, fısıldaşmakta
hayır yoktur.) [Nisa 114] Dile sahip olmakla ilgili hadis-i şeriflerde bazıları da şöyle: (Dilini tutan
kurtulur.) [Tirmizi] (Selamet
isteyen, sükut etsin, dilini tutsun!) [İbni Ebiddünya] (Susmak,
hikmettir; fakat susan azdır.) [Deylemi] (Amellerin
en makbulü, dilini tutmaktır.) [Taberani] (Hayır söz
hariç, dilini tutan, şeytanı mağlup eder.) [Taberani] (Sükut eden
bir mümine yakın durun! O hikmetsiz değildir.) [İbni Mace] (Allah’a
ve ahirete inanan, ya hayır konuşsun veya sükut etsin!) [Buhari] (En kolay
ibadet, susmak ve güzel ahlaktır.) [İbni Ebiddünya] (Mümin önce
düşünür, sonra konuşur. Münafık, düşünmeden konuşur.) [Harâiti] (Çok konuşan
çok yanılır, çok yanılanın yalanı çoktur. Yalanı çok olan da Cehenneme
layıktır.) [Taberani] (Kurtuluş
için dilini tut, evinde otur, günahların için ağla!) [Tirmizi] (İnsanları
Cehenneme sürükleyen dilleridir.) [Tirmizi] (Dilini tutmayan
kimse, tam imana kavuşamaz.) [Taberani] (Rahat isteyen
sussun!) [Ebuşşeyh] (Çok konuşmak
kalbi karartır. Kalbi kararan da Allahü teâlâdan uzaklaşır.) [Beyheki] (Emr-i maruf ve zikir hariç, her söz, kişinin zararınadır.)
[Tirmizi] (İnsanın
hatalarının, kusurlarının çoğu dilindendir.) [Taberani] (Midesini,
ırzını ve dilini koruyan, bütün kötülüklerden korunmuş olur.) [Deylemi] (Kalbi doğru
olmayanın imanı,dili doğru olmayanın kalbi doğru olmaz.) [İ. Ebiddünya] (Kalbi diline,
dili kalbine, işi sözüne uymayan mümin olamaz.) [İsfehani] (Allah’ı
görür gibi ibadet et, kendini ölmüş say, bunlardan daha iyisi ise dilini
tutmaktır.) [Taberani] (Sükutu tefekkür,
bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.) [Deylemi] Söz
mü, iş mi, niyet mi?
Dinimizde bazen söze, bazen niyete veya işe itibar edilir.
Niyetin geçersiz, sözün geçerli olduğu yerlerden bazıları şunlardır: Nikahta: Bir kimse, şakadan veya rol icabı, iki şahit yanında evlense,
gerçekten evlenmiş olur. Boşamakta: Bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını
korkutmak niyetiyle “seni boşadım” dese, hanımı boş olur. Hadis-i şerifte,
(Bir kadınla nikahlanan veya
hanımını boşayan kimse, “ben şakadan yaptım” dese, nikahı da boşaması
da geçerli olur) buyuruldu. (Taberani) Vazgeçmek: Bir kimse, hanımına “seni boşadım” dese, sonra, şakadan boşamaktan
vazgeçtiğini bildirse, boşamaktan vazgeçmiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Üç şeyin
şakası da, ciddisi gibi sahihtir. Nikah, boşamak, boşamaktan vazgeçmek.) [Tirmizi] Köle azadında: Şakadan, kölesine “seni azat ettim” diyenin, kölesi azat edilmiş
olur. Adakta: Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa
da, adağını yapması vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek,
ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta, “Allah için, bir gün oruç
tutmak üzerime borç olsun” diyeceği yerde, “bir ay oruç tutmak” diye
ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir. Söz geçerli, niyet geçersizdir.
(Dürer) Alış verişte: Alış veriş yapıldıktan sonra, alıcı veya satıcıdan birisi,
ben şaka yapmıştım, bu alış verişten vazgeçtim dese de itibar edilmez.
Alış verişte de söze bakılır, niyete bakılmaz. Hediyede: Alacağı olduğu bir parayı borçlusuna veya başkasına hediye
eden, şakadan söylemiştim dese
de, hediyesinden vazgeçemez. Niyet geçersiz, söz geçerlidir. Yeminde: Kalbden yemin geçerli olmaz, söz geçerlidir. Küfürde:
Bir kimse şakadan ben Hıristiyanım
dese veya günah işleyene helal olsun dese kâfir olur. Niyet geçerli,
söz geçersizdir: Bir kimse, öğle vakti, öğle namazına niyet ederken, dili ile,
bugünkü ikindi namazına diye niyet etse, kalbi ile de öğle olduğunu
bilse, öğleyi kılmaya niyet etse öğle için niyet etmiş sayılır, dil
ile söylediğine itibar edilmez. Tersine, öğleyi kılarken, ikindi sanarak,
ikindiye niye etse, fakat dili ile de öğleye niyet etse, namazı sahih
olmaz. Dil sürçmesi:
Sen benim Rabbimsin diyeceği yerde, şaşırıp kulumsun diyen
günaha girmez. Niyet geçersiz,
iş geçerlidir: Günah olan işler böyledir. Mesela dinlenmek niyetiyle müzik
dinlemek de günahtır. Kâfir kız, “Benimle dans edersen müslüman olurum”
dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi veya başka günah işlemesi
caiz olmaz. İyi niyeti geçersiz, günahı geçerlidir. (Ameller niyete göredir) hadis-i şerifi, taat
ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar,
iyi niyetle de işlense, günah olmaktan çıkmaz. İş geçersiz,
niyet geçerlidir: Su içerken içki içiyormuş gibi bardakları tokuşturmak bile günahtır. Çünkü fasıklara benzemek olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Suyu alkollü
içki içenler gibi içmek haramdır.) [R.Muhtar] Elin evinden, yanlışlıkla kendi malını çalan da günaha girer.
Niyet de
iş de geçerlidir: Kur’an okuyan sevap kazanır. Sevap için niyet ederse daha çok
sevap kazanır. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |