Elektrik
ampulünü yaratarak büyük hizmet eden Edison’un, yaptığı işin Allah indinde
faydasız olduğu, Müslüman olmadığı için Cennete girmeyeceği yazıldı.
Bu yetki nereden alındı? Edison ile birlikte ahirete gidipte
mi onun Cehennemde olduğu görüldü?
CEVAP
Allahü
teâlâ, insanlar için, (Şunu yapan Cennete, şunu yapan Cehenneme gider)
diye hiç değişmeyen kanun koydu. Bu kanuna göre, mümin olan Cennete,
kâfir olan Cehenneme gider.
Türkistanlı
bir Türk, Türkiye’ye gelse, Türk vatandaşlığına kabul edilmediği sürece,
profesör olsun, Edison gibi bilim adamı olsun Türk vatandaşına tanınan
haklardan faydalanamaz. Mesela, oy kullanamaz, milletvekili olamaz.
Çünkü T.C. vatandaşı değildir. Vatandaş olmayan, bu haklara sahip olamaz.
Allahü teâlâ da Cennete girmek için, mümin olma şartını koymuştur.
Bir
Türk, resmi dairedeki bir memurun yanına gelip, ona günlerce yardım
etse, ay sonunda o Türk’e bir kuruş para verilmez. Halbuki o dairedeki
herhangi bir personel, çok az çalışsa, hatta izinli olsa da, ay sonunda
maaşını alır. Çünkü bu personelin o dairede kaydı vardır. Başka kimselerin
o dairede kayıtları bulunmadığı için, çalışmaları nazarı itibara alınmaz.
Mümin olan kimse, suç ve günah işlese de, iman kaydı bulunduğu için
Cennete gider. İman kaydı bulunmayan kâfir de, yararlı işler yapsa da
Cehenneme gider.
Pasaportsuz giremez
Hacca
veya bazı ülkelere giderken pasaport isterler, pasaportsuz veya vizesiz
olanı o ülkeye sokmazlar. İman pasaportu olmayan da, ister Nobel ödülü
alsın, ister elektriği bulsun, isterse dünyanın her yerine yol, çeşme,
cami yaptırsın, onun hiçbir iyiliğine sevap verilmez ve Cennete giremez.
Cennet
ve Cehennemin sahibi Allahü teâlâdır. Cennete girmek için mümin olma
şartını koymuştur. Müslüman olmadıktan sonra, iyi işler yapmak faydasızdır.
Fakat Müslüman çok günahkâr olsa, hatta günah işlerken bile, zulmen
öldürülse şehid olur.
(Fetava-i Hayriyye 1/16, R.Muhtar,
2/253)
Müslüman
olmayanların hiçbir iyiliğine sevap verilmez. İmam-ı Rabbani hazretleri
buyuruyor ki:
(Ahirette
Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama uyanlara mahsustur.
Dünyada yapılan bütün iyilikler ve keşifler, Onun yolunda bulunmak şartı
ile ahirette işe yarar. Ona uymayanın yaptığı her iyilik dünyada kalır,
ahiretinin yıkılmasına sebep olur.) [Müjdeci
Mektuplar 184]
İyi
işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için, düzgün iman sahibi olmak
gerekir. Bid’at ehli bile, Müslüman olduğu halde, ibadetlerine sevap
alamaz. Nerede kaldı ki, gayri müslimler, iyiliklerine sevap alıp da
Cennete girsin. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bid’at ehlinin hiçbir
ibadeti kabul olmaz.) [İbni Mace]
Bir
profesör, insanlığa faydalı çok eserler yapsa; fakat çeşitli insanları
suçsuz yere öldürse, hırsızlık etse, yaptığı iyiliklere bakılmadan,
bulunduğu devletin kanunlarına göre cezası ne ise verilir. Hak teâlâ
da, imansızlıktan, yani küfürden başka günahları, dilerse affedeceğini;
fakat kâfirliği, yani gayri müslim olmayı asla affetmeyeceğini bildirmektedir.
Müslüman olmayan herkes gayri müslimdir, yani kâfirdir. Kâfirin de yaptığı
hiçbir iyiliğin Allah katında kıymeti yoktur. Hatta cami, çeşme yaptırsa,
namaz kılsa, oruç tutsa hiç kıymeti olmaz.
Allah kâfiri hiç
affetmez
Kur’an-ı
kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah şirki [kâfirliğin her
çeşidini] affetmez.
Diğer bütün günahları ise dilediği kimseden affeder.) [Nisa 48]
(Kâfir olarak ölenlerin
işleri, dünyada da, ahirette de boşa gider.) [Bekara 217]
(Kimi, ona [Muhammed aleyhisselama]
iman etti, kimi de, ondan yüz çevirdi ki, bunlara da çılgın ateşli Cehennem
yetti. Âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri elbette ateşe atacağız.) [Nisa 55-56]
(İmansızların faydalı
işleri, rüzgârın savurduğu kül gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydası
olmaz.) [İbrahim 18]
(Ehl-i kitap [Yahudi ve Hıristiyanlar,
İslama uygun] iman edip [kötülükten] sakınsalardı, kötülüklerini örter
ve onları nimetleri bol Cennete sokardık.) [Maide 65]
(Kâfirlerin [beğenerek] yaptığı bütün işler, kıyamette boşa
gider.) [Tevbe 17]
(İmansızın ameli
boşa gider, ahirette de ziyana uğrar.) [Maide 5]
(Kâfirlere ahirette
yalnız Cehennem vardır. Emekleri boşa gider.) [Hud 16]
(Kıyamette onların
yaptıkları her işi toz duman ederiz.) [Furkan 23]
(Kıyamette en çok
ziyana uğrayanlar, iyi işler yaptıklarını sanıp da, bütün çabaları boşa
gidenlerdir.) [Kehf 103-104]
Hadis-i
şeriflerde de buyuruldu ki:
(Cennete ancak Müslüman
girer.) [Buhari]
(İmanı olmayan Cennete
girmez.) [Tirmizi]
(Bana inanmayan Yahudi
ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.) [Hakim]
(Cebrail, müşrik
hariç herkesin Cennete gireceğini müjdeledi.) [Buhari]
İnsan yaratıcı olamaz
Fonograf,
megafon, elektrik ampulü gibi aletleri ilk defa bulan Edison, bunları
yaratmamış, yapmamış, yapılmasına sebep olmuştur. Bunları yaratan, Allahü
teâlâdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah, her sanatkârın
ve sanatının yaratıcısıdır.) [Buhari]
Demek
ki, Edisonu da, elektriği de yaratan Allahü
teâlâdır. Edison’un bunları yaratması şöyle dursun, mevcut maddeleri
bir araya toplayıp, yeni aletlerin yaratılmasına sebep olurken, elinin,
ayağının, gözünün, diğer duygularının, çeşitli hücrelerinin, kalbinin,
ciğer, böbrek ve diğer organlarının işlemesinden ve kullandığı maddelerin,
aletlerin yapısından, içlerindeki atom, proton kuvvetlerinden haberi
yoktu. Böyle birine yaratıcı denilir mi?
Yaratıcı,
bunların en ufağını, en incesini, hepsini bilen, hepsini yapandır ki,
bu da ancak Allahü teâlâdır. (S.
Ebediyye)
Yaratmak Allah’a
mahsus
Yaratmak
Allah’a mahsustur. Mecaz olarak da, insanlar için “yaratıcı” demek,
yazmak çok çirkindir. Küfre düşürür.
Yaratmak,
hiç yoktan var etmek veya mevcut şeyleri, fiziko-şimik, fizyolojik veya metafizik kanunlarla, bir şekilden
başka hassalı şekillere çevirmek demektir. Allahü teâlâdan başka yaratıcı
yoktur. Her var olanı, o yaratmıştır. Maddeleri hareket ettirir. Yerlerini
değiştirir. Bir zamandan, başka zamana götürür. Bir halden başka hale
döndürür. Akıllara hayret verecek şeyler yaratır. Bir damla nutfeden
ve görülemeyen spermatozoidden bir olgun insan
yaratır.
Nuh
aleyhisselam gibi bir peygamberden, âsi, kâfir ve ahmak bir oğul yaratır.
Ebu Cehil gibi taş yürekli, örümcek kafalı bir kâfirden, İkrime
gibi bir mümin oğul yaratır.
En
küçük zerre olan, mikroskopta bile görülemeyen atomun derinliğinde,
çekirdeğinde, dağları deviren nükleer kuvvetler yaratır. Pancarda şeker
yaratır. Yaprakta fotosentez, özümleme kuvveti yaratır. Arıda bal yaratır.
Cansız yumurtada, canlı hayvan yaratır. Çiçeklerde güzel kokular, esanslar
yaratır. Kuru ağaçta, yapraklar, çiçekler, meyveler yaratır. Su içinde
hayvanlar, çiçekler, ağaçlar yaratır. Acı su içinde tatlı su yaratır.
Kimya
reaksiyonları ve nice fizik ve kimya özelliklerini yaratır. Toprağı
bitki haline, bitkiyi hayvan haline döndürür. İnsanları, hayvanları
çürütüp toprak maddelerine, su ve gazlara döndürür.
Her
şeyin tersini de yaptığı, reversibl tepkimeler
yaptığı gibi, bunun da ters, geri dönen halini yaratır.
Bu
kâinat fabrikasında her şeyi, hesaplı, düzenli yaratmaktadır. Gelişigüzel,
yıkıcı, bozucu görünen değişmelerin, hepsinin de çok hesaplı, çok ahenkli,
bağlılıklar, akıllara hayret veren bir düzen içinde yaratıldığı, günden
güne daha iyi anlaşılmaktadır.
İmam-ı
a’zam hazretleri,
(Yaratıcı yalnız Allahü teâlâdır) buyuruyor.
Bursalı
İsmail Hakkı hazretleri de, yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. İnsan
için yaratıcı demek ilhaddır, diyor. (Huccet-ül- baliga) [İlhad dinsizlik demektir]
Allah yoktan var
eder
Allahü
teâlânın, hiçbir işinde, ortağı yoktur. Her varlığın halıkı
yalnız Odur. Yaratmak, yoktan var etmektir. Maddeyi, elemanı yok iken
var etmek ve var ettikten sonra, başka bir varlığa çevirmek de yaratmaktır.
Mesela, insanı, nutfeden; cinleri ateşten
yarattığını bildiren âyet-i kerimeler böyle olduğunu bildirmektedir. (Rahman 15, Müminun
12-14)
Allahü
teâlâdan başkasına, her ne maksatla olursa olsun, yaratıcı demek caiz
değildir. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Nitekim Kur’an-ı kerimde
buyuruluyor ki:
(Yaratmak Allah’a
mahsustur.) [Araf 54]
(Allah’ın yarattığı
gibi yaratıcı ortaklar buldular da, bu yaratmayı birbirine benzer mi
gördüler? Her şeyi yaratan Allah’tır.) [Rad 16]
(Her şeyin yaratıcısı
olan Rabbiniz Allah’tır.) [Mümin 62]
(Yaratıcı ancak Rabbindir.) [Hicr 86]
(Her şeyin halıkı ancak Odur.[Allahü teâlâdır]) [Enam 102]
Cenab-ı
Hak, bu âyetlerde, tek yaratıcı kendisi olduğunu ve başka ortağının
bulunmadığını bildirirken, insana yaratıcı demek hiç caiz olur mu?
Kur’an-ı
kerimde geçen Ahsen-ül halıkin ifadesi, asla,
(Yaratıcıların en güzeli)
demek
değildir. Beydavi tefsirinin Şeyhzade haşiyesinde
buyuruluyor ki:
(Ahsen-ül-halıkin, takdir edenlerin [tasvir edenlerin,
suret verenlerin] en güzeli demektir.) [4/68 ve Savi 3/114]
|