Nefsimizle
konuşma
Nefsimizi terbiye için ne yapmak gerekir? CEVAP Nefs yaratılışta iyi işlerden kaçıcı, kötülüklere koşucudur
ve hep tembellik etmek ve şehvetlerine kavuşmak ister. Allahü teâlâ,
bizlere, nefslerimizi, bu huyundan vazgeçirmeyi, yanlış yoldan, doğru
yola çevirmeyi emretmektedir. Nefsin, saadete kavuşmasına mani olan
en büyük perde, gafleti ve cehaletidir. Gafletten uyandırılır, saadetinin
nelerde olduğu gösterilirse, kabul eder. Bunun içindir ki, Allahü teâlâ,
(Onlara nasihat et! Nasihat, müminlere elbette fayda verir!) buyurdu.
O halde önce kendi nefsimize nasihat etmeli ve onu azarlamalıdır! Nefsimize demeli ki - Ey nefsim,
yaptığın bütün işler kendi zararınadır. - Benim kâr ve zararım nedir? - Sen bir
tüccarsın, kârın ebedi saadet, zararın ise ebedî felaket... Sermayen
ise ömründür. Ebedi saadet ömür sermayesi ile kazanılır. Ömür tükenince
ticaret kesilir. Şu anda ölmüş olsaydın, salih amel işleyebilmek için
dünyaya geri gelmek istemez miydin? - Elbette isterdim. - Farzet ki öldün, bir günlüğüne dünyaya geldin. Uzun vadeli
işe girilir mi? - Her günü nasıl karşılamalıyım? - Allah bana
bugün de mühlet verdi, diye hareket etmelisin! - Fakat fazla çalışmak hoşuma gitmiyor. Allah affedebilir. - Ey nefsim,
affolurum ümidiyle kendini avutma! Affa uğramak herkese nasip olmaz. - O halde ne yapmalıyım? - Ölümle
seni terk eden her şeyi terk et! Dünyada ne kadar sıkıntı çekilirse,
ahirette o kadar rahatlık var demektir. - Ben sıkıntıya gelemem. - Ey nefsim
farzet ki hasta oldun, mesela şeker hastası... Kendisine itimat ettiğimiz
mütehassıs bir doktor, senin çok sevdiğin tatlıları, balı, baklavayı
sana yasak etse, faydalı olur diye acı ilaçlar verse, hastalığın iyi
oluncaya kadar, uzun müddet sevdiğin tatlıları bırakıp, acı ilaçları
içmeye devam eder misin? - Kim etmez? - Farz et
ki, dostlarının yanına gitmek, sevdiklerine kavuşmak için uzun bir yolculuğa
çıktın. Varacağın yerde, istirahat edeceğini, gayet rahat olacağını
umduğun için yol meşakkatlerine, güç sıkıntılara ister istemez katlanmaz
mısın? - Elbette katlanırım. - İşte sen
bir yolcusun, varacağın yer ahirettir. Yolcu yol meşakkatlerine katlanmak
mecburiyetindedir. Şayet yoldaki sıkıntılara katlanmayıp, rahat edeyim
diye yola devam etmezse, ne olur? - Yolda kalır, sevdiklerine kavuşamaz, helak olur. - O halde bazı sıkıntılara katlanmak gerekir.
Bu sıkıntılar görünüşte çok acı ise de, bunların birer nimet olduğunu
unutmamalıdır. Nasıl şeker, şeker hastası için bir zehir ise, dünya
tamahı da şekerle kaplanmış birer zehirdir. - Yani mal ve makamdan vaz mı geçeyim? - Hayır,
malın kendisi değil, mala muhabbet kötülenmiştir. Mal, Allahü teâlânın
verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak mal ile olur. Birçok dini vazife
mal ile olur. Sıhhat ve namus mal ile korunur. Mal, helal yolda kullanılırsa,
dünyalık değil, ahiretlik olur. - Ben çok merhametliyim, bu sapıkların Cehenneme gitmesini
istemiyorum. Ne pahasına olursa olsun onlarla mücadele etmek istiyorum. - Üstünde
akrep olan bir kimsenin, o akrebi üstünden atmaya, onu öldürmeye çalışmayıp
da, başkasının yüzüne konan sinekleri kovalamaya çalışması ahmaklık
değil mi? - Evet. - O halde
her biri zehirli akrepten daha fena olan birçok kötü huyun mevcutken,
başkaları ile mücadele etmek uygun olmaz. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |