Kalb ile işlenen günahlar Hep evinde duran veya hasta olup dışarı çıkamayan bir kimse,
günah işleyebilir mi? CEVAP Kalb ile işlenen altmıştan fazla günah vardır. Bunlardan bazıları
kısaca şöyle: Tul-i emel, zevk sürmek için çok yaşamayı istemektir.
Tul-i emelin sebepleri, dünya zevklerine düşkün olmak ve ölümü unutmak
ve sıhhatine, gençliğine aldanmaktır. Tul-i emelli, ibadetleri vaktinde
yapmaz, tevbeyi terk eder. Kalbi katı olur. Nasihat tesir etmez. Ölümü
unutur. Hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömrünü harcar, ahireti
unutur, dünyanın faydasız zevkini düşünür. Bunlardan kurtulmak için,
ölümün her an gelebileceğini düşünmeli, sıhhatin, gençliğin ölüme mani
olmadığını unutmamalıdır! Birçok hastanın iyileşip yaşadığı, sağlam
birçok kişinin öldüğü çok görülmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İnsan yaşlandıkça, mal hırsı ve tul-i emeli gençleşir.) [Müslim] (Cenneti isteyen, uzun emelli olmasın, ölümü unutmasın!) [İbni Ebid-dünya] Kibir, kendisini bir veya birkaç bakımdan başkasından üstün
görmektir. Yanına başkasının oturmamasını istemek, doğru sözü kabul
etmemek, kusurunu söyleyene teşekkür etmemek ve hep zenginin davetini
tercih etmek kibir alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibir,
her iyiliğe engeldir. Kibirli değilim diyen, kibirlidir. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki: (Allah, kibredenleri sevmez.) [Nahl 23] Ucub, kendisini başkasından üstün bilmek, yaptığı
iyi işler sebebiyle kendini beğenmektir. Ucbeden, günahlarını hatırlamaz.
Allahü teâlânın kendine ihsan ettiği iyilik etme nimetini kendinden
bilir, kabiliyeti ile övünür. Suizan, birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe
gelen kötü düşünce, o haliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması
suizan olur. Mesela birisinde bir kalem görünce, (Acaba bu kalemi çalmış
olabilir mi) diye düşünmek suizan olmaz. (Çalmış olabilir) diye zannetmek
su-i zan olur. Haset, kıskanmak, çekememektir.
Onun haklı olan sözlerini ve nasihatlerini reddeder. Kendisinden üstün
bile olsa, ona karşı kibirlenir, ondan bir şey sorup öğrenmek istemez.
İnsan, hasetten kurtulamaz. Mesela birinin iyi bir arabasını görünce,
onda kusur arar. (Şurası şöyle, burası böyle) der. Haset edenin ömrü üzüntü ile geçer. Haset ettiği kimsenin nimetinin azalmadığını,
hatta arttığını görerek, sinir krizi geçirir. Hasetten kurtulmak için,
haset ettiği kimseye hediye vermeli, ona karşı tevazu göstermeli ve
onun nimetinin artması için dua etmeli, mesela, (Ya Rabbi, ona daha
iyi arabalar nasip eyle) demelidir! Hıkd, başkasından nefret etmek, ona karşı kin beslemektir.
Kendine nasihat verene kin beslemek haramdır. Onu sevmek, ona hürmet
etmek gerekir. Halbuki o, kendisi ile aynı derecede veya daha üstün
olana kızar. Bir şey yapmak elinden gelmediği için, ona karşı kibirlenir.
Tevazu gösterilmesi gerekene tevazu edemez. Onun haklı sözlerini, tavsiyelerini
kabul etmez. Herkese karşı ondan daha üstün olduğunu göstermek ister.
Ona eziyet verse de, özür dilemez. Şematet, başkasına gelen belaya sevinmektir. Hadis-i şerifte,
(Arkadaşınıza şematet ederseniz, Allahü teâlâ, belayı ondan alır,
size verir) buyuruldu. Hicr, dostuna darılmaktır. Üç günden fazla dargın durmak
helal olmaz. Gadr, sözünde durmamaktır.
Hadis-i şerifte, (Gadr eden, kıyamette kötü şekilde ceza görür)
buyuruldu. (İslam Ahlakı) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |