Mümine kâfir demek
Günah
işlediği sanılan veya günah işleyen müslümanlara kâfir denir mi, onlara
lanet edilir mi? CEVAP
Günah işleyen müslümana kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnete göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz. Bid'at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir
olur.) [Buhari]
Müslümanım
diyen, kelime-i şehadet söyleyen kimseye kâfir
denmez. Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren
birisini öldüren kimseye, Resulullah efendimiz, (Kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?)
buyurdu. O da, (Dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu dedi.
(Kalbini yarıp da baktın mı?)
diyerek onu tekdir buyurdu.) Onun
için mümine kâfir demekten ona lanet etmekten sakınmalıdır! Lanet, sahibine
döner. Hadis-i şerifte, (Kul,
lanet ettiği zaman, lanet edilen buna müstehak
değilse, kendine döner) buyuruldu. (Beyheki) Ebu
Cehil kazdığı kuyuya kendi düşmüştür. Müslümanlara su-i zan, iftira
ve lanet edenler, kazdıkları kuyuya kendileri düşebilir. Çünkü Cenab-ı
Hak, mazlumun hakkını zalimde bırakmaz. Günah
işleyene kâfir denmez Günah
işleyen ve ibadet etmeyen kâfir olup ebedi Cehennemde kalır mı? CEVAP
Günah
işleyen ve ibadet etmeyen müslümana kâfir denmez. Kâfirden başkası,
ebedi Cehennemde kalmaz. Günah işleyen müslümanın kâfir olmayacağı hakkında
birçok âyet ve hadis vardır. Mutezile, (Günah işleyen ve ibadet etmeyen
kâfirdir) demişse de, Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki: Küfrün
zıddı iman, günahın zıddı ise ibadettir. İmanı bırakan kâfir olur, ibadeti
terk eden günahkâr olur. Amelsiz iman makbuldür, imansız amel ise makbul
değildir. Kadınların, muayyen hallerinde, namaz, oruç gibi ibadetleri
bırakmaları caiz ve lazım iken, imanı hiçbir zaman bırakmaları caiz
olmaz. Çünkü Kur’an-ı kerimde bildiriliyor ki: (İman edip salih amel işleyenler...) [Araf 42, Hud 23, Rad 29, Hac 50] Bu
ve benzeri âyetler, iman ile amelin başka başka
olduğunu, amelin, imanın içinde değil, dışında olduğunu gösterir. Eğer
aksi olsaydı, (ve amilussalihât)
sözü lüzumsuz tekrar edilmiş olurdu. Halbuki âyet-i kerime için lüzumsuzluk
düşünülmez. Eğer amel, imanın parçası olsa idi, âyet-i kerimede ayrıca
bildirilmezdi. Bir şey başka şeye atfedilince, ikisinin başka başka oldukları anlaşılır. (İhyâ) Kur’an-ı kerimde buyuruldu ki: (Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise,
istediği kimselerden affeder.) [Nisa
48] (Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın
rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün günahları affeder. O, sonsuz
mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53] (Müminlerden iki fırka birbiriyle dövüşürse,
aralarını bulun!) [Hucurat 9] Bu
âyet-i kerimede, birbirini öldürenlere de mümin denmektedir. (Allah’a iman etmeyenlerin yaptıkları
faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir.
Ahirette o işlerin hiçbir faydasını bulamazlar.) [İbrahim 18] (Kıyamet günü onların iyi işlerini,
bizim için yapmadıklarından, kimler için yaptılar ise, onlara doğru
saçılan ince toz hâline getiririz.) [Furkan 23] (Emekleri en ziyade boşa gidenler,
dünyada güzel iş yaptıklarını sanır. Halbuki boşuna uğraşırlar, Rablerinin
âyetlerine ve kıyamette O’nun huzuruna çıkacaklarına
inanmazlar. Biz de onların iyiliklerini yok ederiz. İyilikleri ile kötülüklerini
ölçmeyiz.) [Kehf 103-105] (Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir.
Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve diğer bütün
beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, sonsuz olarak
cezalandırılacaktır.) [Tevbe 17] (İşte ahirette onlara ateşten başka
bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gitmiştir. Zaten yapmakta oldukları
da bâtıldır.) [Hud 16] (Kâfirlerin dünyada yaptıkları iyi
işler, çölde görünen serâba benzer. Susuz kalan adam onu uzaktan su
sanır. Fakat, yanına varınca, umduğunu bulamaz. Kâfirler de, kıyamette,
dünyada yaptıkları iyilikleri serap gibi yapan, yani yok eden Allah’ı
bulur ve hesabını O’na verir.) [Nur 39] Bu
âyet-i kerimeler de, amelin, imanın bir parçası olmadığını, kâfirlerin
hiçbir amelinin fayda vermeyeceğini göstermektedir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: (İkrar ettiği şeyi, inkâr etmeyen,
kâfir olmaz.) [Taberani] (Zina etmiş, hırsızlık yapmış, içki
içmiş mümin de Cennete girer.) [Buhari] (Ömründe bir defa Allah’ı anan veya
O’ndan korkan müslüman, Cehennemden çıkar.) [Tirmizi] (Kalbinde zerre kadar imanı olan Cehennemde
kalmaz.)
[Buhari] Müslümanlığın
temeli, Allahü teâlânın birliğine ve Muhammed aleyhisselamın bildirdiği
belli olan emirlerin ve yasakların hepsini, Allah tarafından getirmiş
olduğuna inanmaktır. Yani emirleri yapmak ve yasak edilenleri yapmamak
imanın şartı değil ise de, yapmak ve yapmamak lazım olduğuna inanmak
imanın şartıdır. Böyle
imanı olmayan, yani müslüman olmayana kâfir denir.
Kâfirler, ne kadar iyi iş yapsa da, ahirette azaptan kurtulamaz. İmanın
ve iman ile birlikte olan ibadetlerin ve bütün iyi işlerin dünyada da,
ahirette de çok faydası vardır. Fakat imansız olana, iyi işlerin ahirette
faydası olamaz. Günahı çok olan bir mümin, tevbe etmeden ölmüş ise,
Allahü teâlâ dilerse, günahlarının hepsini affeder, dilerse günahları
kadar azap eder; fakat sonunda yine Cennete koyar. Ahirette kurtulmayacak
olan yalnız kâfirlerdir. Zerre kadar imanı olan kurtuluşa kavuşur. (Mektubât-ı
Rabbani) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |