Öğrenmenin acısını tatmayanın hâli
* Nefsine uyan haram işler, haram işleyen alışır, alışınca
zevk alır, ehemmiyet vermez olur. Harama ehemmiyet vermeyince kâfir
olur. Ehemmiyet vermemek, zerre kadar da olsa üzülmemek demektir. * Küçük günahlara dalan büyük günah dalar. Büyük günaha dalan
küfre dalar. * İman nimetine şükretmemiz lazım. Onun için abdest almaya
başlarken “elhamdülillahi alâ dinil islâm
ve alâ tevfikil iman ve alâ hidâyetirrahman”
okumamız lazım. İmanının sağlamlaşmasını isteyen bu iman duasını okusun.
Çünkü Allahü teâlâ; şükrederseniz arttırırım buyuruyor. İman artmaz,
kuvvetlenir. Diğer nimetlerine şükredersek artar, imana şükredersek
sağlamlaşır, kuvvetlenir. * Dinimizin her meselesi nimettir. Emirleri yapmakla şükredeceğiz,
yasakları da terk etmekle şükredeceğiz. * İlim öğrenmek farzdır. Farzları, haramları öğrenmek farz,
vacipleri öğrenmek vacip, sünnetleri öğrenmek sünnettir. Öğreneceğiz
ve kaçınacağız. Erkek olsun kadın olsun, müslümanların ilim öğrenmesi
farzdır buyuruyor Peygamber efendimiz. Beşikten mezara kadar ilim öğreneceğiz.
* İlim ganimettir. Sükut kurtuluştur. Halktan
bir şey ummamak rahatlıktır. * Veli olduğu söylenen kimse, dinin emir ve yasaklarına aykırı
hareket ederse, ondan sakınmak lazımdır. Almayı, vermekten daha tatlı
gören, hâl sahibi olamaz. * Ehl-i sünnet âlimlerine tâbi olunuz; bid'at yoluna, dinde
olmayıp, sonradan çıkarılan şeylere sapmayınız. İtaat ediniz, muhalefet
etmeyiniz. Sabrediniz, sızlanmayınız. Sabit kalınız, ayrılıp dağılmayınız.
Bekleyiniz, ümit kesmeyiniz. Özünüzü günahtan temizleyiniz, kirletmeyiniz.
* Batın ilmi zahir ilmi öğrendikten sonra öğrenilir.
Zahiri ilimleri öğrenip onunla amel eden kimseye Allahü teâlâ batın
ilmini açar. Batın ilmi ancak kalbin açık olup nurlanması ile elde edilir.
Siz açık ve zahir olan şeylere sarılın. Bilinmeyen yollara girmekten
sakının. * Senden görüşünü istemeyene, görüşünü verme. Çünkü böyle
yaparsan, övülmediğin gibi, görüşün de o kimseye fayda vermez. * Hakkı doğruyu kim söylerse söylesin kabul ediniz. Söyleyene
değil, söylenen söze bakınız. Ancak ölçü şu: Ehl-i sünnet itikadına
uygun olmayan sözlerin ve söyleyenlerin hiçbir kıymeti yoktur. * Din ilminde konuşan kimse, Allahü teâlânın kendisine: «Benim
dinimde sen nasıl fetva verdin, nasıl söz söyledin?» sualini sormayacağını
zannediyorsa, kendisine ve dinine gevşeklik etmiş olur. * Dinin alışveriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz
ve ibadetlerin sevabını bulamaz. Zahmetleri boşa gider ve azaba yakalanır
ve çok pişman olur. * Bir kimse fıkıh bilmez, fıkhın kıymetini ve fıkıh âlimlerinin
değerini bilmezse, böyle âlimlerin kıymetli eserlerini okumak kendisine
ağır gelir. * İlim, insanlara, ekmek ve su kadar lazımdır, İlim, rivayet
ve kuru malumat çokluğu değildir, İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel
edilen şeydir. * Bir kimsenin ilmi, kendisini Allahü teâlânın yasaklarından
men etmiyorsa, o kimse büyük tehlikededir. İlmi, kibirlenmek, kendini büyük görmek için isteyenlerden hiçbiri felah
bulmuş değildir. * İlim, ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin
edilen faydadır. * Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zayi etmiş
olur. Layık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur. * İlim öğrenmek için üç şart vardır: Hocanın maharetli,
talebenin zeki olması ve uzun zaman. * Öğrenmenin acısını bir
müddet tatmayan, hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlar. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |