Kalbin hasta
olmaması için
* Nefsin bütün istekleri beden içindir, onun ihtiyaçları içindir.
Aklın da böyle. Ancak, dünyadaki her şey insan için yaratıldığından
bu isteklerin, ihtiyaçların ardı arkası gelmez, yani sonu yoktur. Akıl
ve nefs, bu isteklerini kalbe bildirirler. Kalb de bunlardan
gelene göre hareket eder. Bu akıl, İslamiyet’e kavuşunca, akl-ı selim olur.
Yine istekleri beden içindir ama bu sefer ahireti görür, ebedi hayatı
görür, bu bedenin orada da saadete kavuşması için çırpınır. Nefsin her
isteğine boyun eğmez. Sınırlama getirir. Şunları şunları
ancak şu kadar yapabilirsin der yani bu talimatı kalbe gönderir. Nefs
ise yine isteklerine devam eder. Kâfirdir çünkü. Kalb yine akıl ve nefsten gelenlere göre hareket eder. Ancak kalbin doğru, sıhhatli
karar verebilmesi için sağlam olması, hasta olmaması lazım. Kalbin hasta
olmaması için, mezhep imamlarımızın, ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda
olmak lazım, salihlerle beraber olmak lazım. * Dinimizde ruhbanlık yoktur. Nefsi öldürmek, bütün isteklerini
reddetmek diye bir şey yoktur. İslamiyet nefsi öldürmeyi değil, kontrol
altına almayı istemektedir. Nefsin isteklerinden helal olanları yapmaya
izin veriyor. Haram olanlarına izin vermiyor. * Eshab-ı kiram efendilerimizi çok sevin. Ama
istisnasız hepsini. Hepsi Cennetlik çünkü. Hepsi Allah resulünün arkadaşı
çünkü. Onların işlerine sözlerine sakın karışmayın. Onların işine sözüne
aklıyla giren mürted olarak çıkar. Bundan çok sakının. Hepsi Cennetliktir.
Allahü teâlâ hepsinden razı olduğunu ve hepsine Cenneti vaad ettiğini
Kur’anda açıkça bildirmektedir. * La ilahe illallah
Muhammedün resulullah. Öyle bir kelime ki söylemesi hafif ama değeri çok yüksek. İmam-ı
Rabbani hazretleri, (Bu kelime-i tevhidin sevabını terazinin bir kefesine
koysalar, yedi kat yerler, yedi kat gökler günahlarla dolsa, bu kelime-i
tevhidin bulunduğu yer ağır gelir) buyuruyor. İmanı olanı ateş yakmaz. Çünkü kelime-i tevhid onu korur. Yıllarca,
imansızlar bu kelimeyi söylememek için öldüler, Cehenneme gittiler,
yıllarca Müslümanlar bu kelimeyi söyletmek için şehit oldular, Cennete
gittiler. Bu kelime-i tevhidi söylemeyi Allahü teâlâ kime nasip etmişse,
ondan daha zengin, ondan daha mutlu, ondan daha bahtiyar hiç kimse olamaz
bu dünyada. Onun için bunu söylemeyi kime cenab-ı Hak nasip etmişse
onun bundan başka herhangi bir talepte bulunması doğru değildir. Çünkü
en kıymetlisini verdi Allahü teâlâ, en kıymetli. Bundan daha kıymetli
yoktur. Allahü teâlâya hamd
olsun ki bize bu kelime-i tevhidi söylemek nasip etmiş. Mesela Peygamber
efendimizi gördükleri halde, Hz. Ömer, kelime-i tevhid söyledi, Hz.
Ebu Bekir söyledi, Ebu Cehil, Ebu Leheb söylemedi.
Yani şaka değil bu iş. Cennet ve Cehennem bahis konusu. Söyleyen Cennete,
söylemeyen Cehenneme. Allahü teala muhafaza buyursun. Onun için boş
kaldıkça kelime-i tevhid söyleyelim. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |