İyi kimselerin son sözleri
* İbni Münkedir hazretleri ölüm
döşeğinde ağlıyordu. Sebebini sordular. “Kasten büyük bir günah işlemedim.
Önem vermediğim küçük bir günah, Allah’ın gazabına sebep olduysa diye
korktuğum için ağlıyorum” dedi. * Âmir bin Abdülkays da ölürken
ağlıyordu. Soranlara, “Boşa geçirdiğim günlerim için ağlıyorum” dedi. * İbni Mübarek hazretlerinin ölürken yoksul hâlini gören
azatlı kölesi İbni Abdullah ağlamaya başladı. “Sen ne kadar zengin idin,
evinde bir şey kalmamış. Bu hallere mi düşecektin” diye sızlandı. İbni
Mübarek hazretleri, “Ağlaman lüzumsuzdur. Ben zengin olarak yaşamak,
fakir olarak ölmek için dua ederdim. Allahü teâlâ da duamı kabul buyurdu”
dedi. * Salih bin Mismar’a “Ölüyorsun,
çoluk çocuğu birine emanet etmeyecek misin?” dediler. O da “Onları acizlere
emanet edemem, Allah’tan utanırım” buyurdu. * Ebu Süleyman Darani, ölürken
“Ne mutlu sana ki, affı ve rahmeti bol Allah’a gidiyorsun” dediler.
O da, “Evet iğneden ipliğe her şeyin hesabını vermek üzere gidiyorum”
dedi. * Sırri Sekati, ölüm döşeğinde kan-ter içinde iken, kendisini yelpaze
ile serinletmeye çalışan Cüneyd-i Bağdadi’ye, “Ciğerleri yanan adama yelpazenin ne faydası olur?”
buyurdu. * Hikem bin Abdülmelik, baygın yatarken, orada bulunan biri “Ya Rabbi,
bu kimse pek iyi bir hayat yaşamadı, fakat cömert idi, ölümü ona kolaylaştır”
diye dua ederken Hikem bin Abdülmelik
gözlerini açıp dedi ki: Azrail aleyhisselam geldi, “cömertlerin canını
rıfk ile alırım” dedi. * Salih bir zatın hanımı, efendisinin ölmek üzere olduğunu
görünce ağlamaya başladı. Hanımına “Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. O
da, “Senin için” deyince, “Sen kendine ağla, ben 40 yıldır bugün için
ağlıyorum” buyurdu. İbrahim Ziyad, “Ölü için
sessiz ağlanabilir. Ama en iyisi, kendi akıbetini düşünüp ağlamaktır”
buyurdu. * Büyük zatlardan biri, “Eskiden biz gittiğimiz cenazelerde
herkes hüngür hüngür ağladığı için cenaze
sahibinin kim olduğunu tanıyamaz, taziyede zorluk çekerdik” buyuruyor.
Halbuki şimdi mezarlıkta bile gülenler oluyor. Bir gün kendisinin de
öleceğini düşünmüyor. Bu gafletin sebebi işlenen günahlar yüzünden kalbin
kararmış olmasıdır. * Bir sarhoş öldü. Hanımı cenazeyi yıkayıp defnedecek
kimse bulamayınca, iki hamal tutup cenazeyi kabristana getirdi. Orada
bir zahid, bir cenazenin namazını kılmaya hazırlanırken, onu görenler
de gelip cenazenin namazını kıldılar. Fakat bir zahidin, bir sarhoşun
namazını kılmasına hayret ettiler. Zahid dedi ki: “Bu gece rüyamda kabristana
gitmemi, orada sahipsiz bir cenazenin namazını kılmamı söylediler. ‘O
cenaze affedilmişlerden biri’ dediler.” Sarhoşun hanımından kocasının iyi yönleri olup olmadığını sordular.
O da şöyle anlattı: “Beyim, fasık idi, içki içerdi. Fakat namazını hiç
terk etmedi. Sabah namazını hep cemaatle kılardı. Öksüzlere merhamet
eder, onların nafakalarını temin ederdi. İçki içip ayıldığı zaman, “Ya
Rabbi benim gibi fasıkı Cehennemin neresine
atacaksın” diyerek ağlar, içkiyi bırakamadığına üzülürdü.” Zahid bunları
dinledikten sonra, “Demek affedilmesine bu güzel huyları sebep oldu”
buyurdu. * Peygamber efendimizin son sözlerinden biri, Namaza
dikkat edin idi. (İ. Mace) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |