İbretli menkıbelerden bir demet Hasan-ı Basri hazretlerine 90 lık
bir ihtiyar gelir, ben tevbe edip doğru yola girmek istiyorum der, O
mübarek zat da latife yapmak ister, (Beybaba, biraz geç olmadı mı?)
der. İhtiyar, (Neresi geç ki, ölmeden geldim ya) der. O zaman Hasan-ı
Basri hazretleri, (Doğru söyledin efendim, ölmeden önce gelen, zamanında
gelmiş olur) der. Göz açıp kapatmak Padişahın biri üç beş yardımcısıyla kırlara gezmeye çıkar. Ağacın altında uyuyan birisini görünce, yanındakilere, (şu garibi uyandırın, yılan falan zarar verebilir) der. Adam uyandırılınca, bakar ki karşısında padişah, başlar söylenmeye, (niye beni uyandırdınız, rüyada ne güzel padişahtım, saraylarım, ordularım vardı, şöyle emrediyordum, şunları yapıyordum...) Bunun üzerine padişah gülerek, (iyi ama bak kendin söylüyorsun,
rüyada diyorsun, rüyadaki padişahlığın ne kıymeti var, bak gözünü açınca,
bitti) der. Adam cevap verir: (Benim padişahlığım gözümü açınca bitiyor,
senin ki gözünü kapatınca bitecek, ne farkı var?) Kibrin zararı Günaha bir tevbe yeter, taata bin
tevbe yetmez. Günah işleyen, tevbe ederse Allah affeder. Fakat ibadet
eden, ucba kibre kapılabilir. Buna bin tevbe bile yetmez. Beni İsrailden bir fasık vardı. Bir âbid de ibadetiyle ile şöhret
bulmuştu. Fasık, bu âbidin yanından geçerken, "Gideyim, şu âbidin
yanına oturayım, belki Allahü teâlâ onun hürmetine beni affeder"
diye düşündü. Gidip âbidin yanına oturdu. Âbid ise, üzerinde bulutun
gölgelendirdiği bir zat olduğu için, böbürlenip, "Bu fasık, benimle
oturamaz" diyerek ondan yüzünü çevirdi. Yüz bulamayan fasık da
çekip gitti. Fakat Âbidin üzerindeki bulut, fasıkla beraber gitti. Allahü
teâlâ zamanın Peygamberine (İnsanlara niyetlerine göre muamele ederim.
Fasıkın günahlarını, onun bu iyi niyetinden
dolayı affettim. Âbidin ibadetlerini de kibri sebebiyle yok ettim) diye
vahyetti. Kararan yüz nurlandı Süfyan-ı Sevri
hazretleri anlatır: Kâbe’yi tavaf ederken, her adımda salevat okuyan birini gördüm.
Ona (Sen gerekli duaları bırakıp hep salevat okuyorsun. Her yerde okunacak
dua var) dedim. Sen kimsin dedi. Ben de kendimi tanıttım. (Sen avamdan
değilsin, âlimsin, sana anlatayım) diyerek başladı: Babamla Beytullaha
gitmek üzere yola çıkmıştık. Yolda babam hastalandı. Onu tedavi etmek
için epey uğraştıysam da babam vefat etti. Baktım, ölünce yüzü karardı.
Yüzünü kapattım. Yanında uyuya kalmışım. Rüyamda öyle bir zât gördüm
ki, ondan daha güzel yüzlü hiç kimse görmemiştim. Çok güzel kokuyordu.
Babamın yanına geldi. Yüzündeki örtüyü kaldırıp elini babamın yüzüne
sürdü. Babamın siyah yüzü nurlandı, bembeyaz oldu. Bu zâta kim olduğunu sorunca, (Ben
Resulullahım. Baban, ömrünü boşa harcadı.
Fakat bana çok salevat okurdu, şimdi sıkıntıda olduğunu bildirdiler,
kendisi de benden yardım istedi. Çok salevat okuyan mümine ben elbette
yardım ederim) buyurdu. Uyanınca babamın yüzünün bembeyaz olduğunu
gördüm. İşte bu yüzden her yerde Peygamber efendimize çok salevat okuyorum. Hocamdan tek şey öğrendim Bir gün bir âlime, yakınlarından biri, sen hep hocam hocam diyorsun, anlat bakalım sen hocandan ne öğrendin, diye
sorar. Talebeleri merak ederler, bu kadar geniş bir soruya ne cevap
verecekler diye. (Kim sevilir, kim sevilmez bunu öğrendim) der. Evet
hubbi fillah buğdi
fillah imanın şartlarındandır. Yani Allah
için sevmek, Allah için buğzetmek. Sonu ne olacak Bir hükümdar, vezirine der ki: Bana öyle bir şey yap ki, sıkıldığımda,
ona bakınca rahatlıyayım; kızınca, ona bakıp
sakinleşeyim. Saltanatımla mağrur olunca da, ona bakıp tevazu sahibi
olayım. Vezir der ki: Bir yüzük yaptır, taşına (Sonu ne olacak?) yazdır!
O hâl zuhur edince, yüzüğe bak! Hükümdar yüzüğü yaptırır. Saltanatı ile mağrur olunca, o yüzüğe
bakar, içinde bulunduğu nimet ve devletin (Sonu ne olacak) diye düşünür.
(Elbet sonu ölümdür. Kıyamette hesabı var. Kötüye kullanırsan azabı
var!) der, mağrur olmaktan kurtulur. Bir musibet geldiğinde de yüzüğe
bakar, (Madem ölüm vardır, üzülmek boşuna!) diyerek rahatlar. Kızdığı
zaman, (Sonu ne olacak) yazısını okur, (Sonu ölüm olduktan sonra, kızsam
ne çıkar) der, gazabını yatıştırırdı. O halde her işin sonunu düşünmeli, ona göre hareket etmelidir! |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |