Müslümanlığın
gayesi nedir
Müslüman olduğunu söyleyen, fakat sözlerinde veya yazılarında
küfrü gerektiren bir şey görülen kimseye karşı nasıl hareket etmek gerekir? CEVAP Müslüman olduğunu söyleyen veya cemaat ile namaz kılarken görülen bir kimsenin müslüman olduğu anlaşılır. Sonra, bunun bir sözünde, yazısında veya bir hareketinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri iman bilgilerine uymayan, küfrü gerektiren bir şey görülürse, bunun küfür veya dalalet olduğu kendisine anlatılır. Bundan vazgeçmesi, tevbe etmesi söylenir. Kısa aklı, bozuk düşüncesi ile cevap verip vazgeçmezse, bunun sapık veya mürted olduğu anlaşılır. Namaz kılsa, hacca gitse, her ibadeti ve iyiliği yapsa da, bu felaketten kurtulamaz. Küfre sebep olan şeylerden vazgeçmedikçe, bundan tevbe etmedikçe, müslüman olamaz.
Her müslüman, küfre sebep olan şeyleri iyi öğrenerek,
mürted olmaktan korunmalı, kâfir olanları ve müslüman görünen yalancıları
iyi tanıyıp, zararlarından sakınmalıdır!
İman ile İslam, mümin ile müslüman bir midir? CEVAP Âlimlerin çoğu, ikisinin de aynı manaya geldiğini bildirmiştir.
Peygamber efendimizin söylediklerinin hepsini beğenip kalbin kabul etmesine,
yani inanmasına iman denir.
Bu şekilde inananlara, Mümin
denir. İman edip de ibadet edene Müslim
veya Müslüman denir.
Melekler, Lut aleyhisselama isyan eden halkı batırmak
üzere geldiler. Önce bütün müslümanları çıkarıp, şehri sonra batıracaklardı.
Fakat orada müslümanlara ait ancak bir ev vardı. Bu da Lut aleyhisselamın
evi idi. Bu hususta Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Oradaki
müminleri çıkarıp kurtardık. Müslümanlara [Hz.Lut ve
çocuklarına] ait bir evden başka
müslüman da yoktu.) [Zariyat 35,36]
Görüldüğü gibi, Kur'an-ı kerimde, Lut aleyhisselam ile
çocuklarından bahsedilirken, birinci cümlede mümin, ikinci cümlede
ise müslüman denilmektedir.
Buradan âlimler, mümin ile müslümanın aynı manaya geldiğini bildirmişlerdir.
İnsanı diğer mahluklardan ayıran farklar nelerdir? CEVAP İnsanı diğer mahluklardan ayıran en büyük fark, ruhunun bulunması, düşünebilmesi, bütün olayları aklı ile muhakeme edebilmesi, aklı ile karar vermesi ve bu kararı uygulayabilmesi, iyilik ve fenalığı ayırabilmesi, hata işlediğini anlayabilmesi bunun için pişmanlık duyması ve benzeri gibi üstünlüklerdir. Hayvanda bunlar yoktur. Bunlar sadece insanda vardır.
Bir vaiz, (Banyoda peştamalla yıkanın! Açık yıkanırsanız
Allah görür) dedi. Peştamallı da Allah görmez mi? Allah’ın görmesine
engel olan bir şey olur mu? CEVAP Allah’ın görmesine hiç bir şey mani olamaz. Peştamal
kullanmak melekler içindir. Bir hadis-i şerif meali: (Avret yerinizi
yalnız iken de açmayın. Çünkü yanınızdan ayrılmayan [hafaza
melekleri] vardır. Onlardan utanın
ve onlara saygılı olun!) [Eşiat-ül-lemeat]
Her nimet için elhamdülillah demek gerekir mi? CEVAP Evet gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bir nimet
için "Elhamdülillah" diyen, nimetin şükrünü eda etmiş olur. İki defa derse sevabı tazelenir.
Üç defa derse, günahları affolur.) [Hakim]
(Bir müslüman
dünyadaki her şeye sahip olsa, "Elhamdülillah"
dese, bu "Elhamdülillah"
sözü, o her şeyden daha kıymetlidir.) [Deylemi]
(Yiyip içince
bir defa "Elhamdülillah" diyeni Allahü teâlâ Cennete koyar.) [İbni Asakir]
(Yeni gömlek
giyerken, "Hamd olsun O Allah’a ki, bedenimi örtecek ve hayatımı
güzel edecek şeyi bana nasip etti" diyen ve eskisini de birisine veren, hayatında da, ölümünde de Allah’ın
himayesinde olur.) [İ.Ahmed]
Toplumda, babası bilinmeyen, piç denilen çocuklar gün
geçtikçe çoğalıyor. Ana-babalarının günahları bu çocuklara da yazılır
mı? Piç, imam olabilir mi? CEVAP Veled-i zinanın çoğalması, kıyamet alametidir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Ahir zamanda, veled-i zina [piç]
çoğalır.) [Taberani]
Kâfir
çocukları bile günahsız doğar. Ana-babanın günahını çocuğu çekmez. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Veled-i zina, babasının günahını
çekmez. Hiç kimse, diğerinin günahını yüklenmez.) [Hakim]
Kur'an-ı
kerimde de buyuruldu ki: (Bir kimse, diğer kimsenin günahını
çekmez.) [Necm 38]
Cahil
ise, veled-i zinanın, imam olması mekruhtur. Cahil değil ise imam olmasında
mahzur yoktur. (Nur-ül-izah)
Veled-i
zina genelde, ilgisiz ve bilgisiz yetiştiği için, yani cahil olacağı
için imamlık yapamaz. Fakat ilim sahibi olanlarının imamlık yapmasında
hiç mahzur yoktur.
Küçük çocuklar da ölürken sıkıntı çeker mi? CEVAP Bir Müslümanın çocuğu, ölüm döşeğinde iken, 360 melek
gelir, o masumun karşısında durup, (Ya
masum, müjdeler olsun sana, bugün, ölmüş olan, âbâ ve ecdadını ve bütün
komşularını, Hak teâlâdan dile) derler.
Melekler, başına bir şefaat tacı ile gayret ve kuvvet
gömleğini giydirip, gözünün perdesini kaldırırlar. Perdeler kalkınca,
tâ Hz. Âdem aleyhisselamdan beri, geçmiş ecdatlarını görür. Onların
bazısı için hazırlanan azabı görünce, haykırıp titrer. Bunu bilmeyenler
can çekişiyor zanneder.
Can alıcı melekler gelirler, (Ya masum, âlemlerin yaratıcısı
sana selam söyleyip, “Ben onu
yarattım, yine bana gelsin. O ruh emanetini ben verdim, yine bana versin.
Onun karşılığında ona Cennet ve didar vereyim” buyurdu. Haydi yüzünü
çevir, bak) dediklerinde, o masum da, bakar, melekleri görür. Sevinçten
coşup titrer ve döşeğinde can vermeye atılır.
Yine o azap içindeki ecdatları gözüne erişince, yine
canını vermek istemeyip, (Ey melekler! Allahü teâlâ, akraba ve ecdadımı
bana bağışlasın) der. Allahü teâlâ da, (İzzim
hakkı için bağışladım) buyurur.
Melekler, (Ya masum, sana müjdeler olsun, Hak teâlâ,
imanı olanların günahlarını bağışladı ve bütün dileklerini kabul eyledi)
dediklerinde, masum sevinçli iken, masumun anası ve babası suretinde
iki huri gelip, kollarını açarak, (Ey evladımız, bizimle gel, biz Cennette
sensiz olamayız) derler.
Masumun eline bir Cennet meyvesi verirler. Masum, meyveyi
koklarken Azrail aleyhisselam, kendi gibi, bir güzel masum olup, habersizce
canını alır ve Cennete götürür.
Orada, yeşil bir sahra vardır. Masum, (Beni buraya niçin
getirdiniz) diye sorar. Melekler şöyle cevap verirler: Kıyamet yeri vardır. Çok sıcaktır. Bu sahrada, 70 bin
rahmet pınarı vardır. Resul-i ekremin havzının başında durup, nurdan
bardakları görürsün.
Anan, baban kıyamet yerine geldiklerinde, bu bardakları
su ile doldurup, onlara verirsin ve onları bırakma ki, Cehennem yoluna
gitmesinler. Çünkü, senin duan, Hak katında makbuldür. Cuma geceleri,
yeryüzüne inersin. O vakit Allahü teâlânın selamını, Müslümanlara ulaştırırsın.
Ne mutlu, çocuğu ölüp de, sabreden ana-babaya...
Tavsiye ettiğiniz kitapları okuduktan sonra, namaz kılmaya
başladım. Çevrede sayılıp sevilen biri oldum. Çok huzurluyum. Hanımım
da benim gibi huzurlu olmak istiyor, fakat çevredeki insanların alay
edici bakışları karşısında dinimizin emirlerine uyamıyor. Ne yapmak
gerekir? CEVAP Bütün huzursuzlukların, bütün felaketlerin başı, kaynağı
kötü arkadaştır. Bunun için kötü arkadaştan, kötü akrabadan uzak durmak
gerekir. Bir anda çevredeki bu insanlardan kopmak çok zor olur. İbadetinize
engel olan insanlardan uzak durmak şarttır. Bunun için, ne pahasına
olursa olsun, çevre değiştirmeniz gerekir. Sizi tanımayan bir çevreye
giderseniz, çevredeki insanlar sizi o halinizle kabul eder. İyi bir
çevreye giderseniz, elbette daha iyi olur.
Müslümanlığın gayesi nedir? CEVAP İslam dininin gayesi, (Dini, aklı, nesli, bedeni ve malı korumak) olarak bildirilmiştir.
Bu beş esasın gayesi de, imanı muhafaza ederek Müslüman
olarak ölmektir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Müslüman
olarak can veriniz!) [Âl-i İmran 102]
Beşikte iken konuşan çocukların sayısı belli midir? CEVAP Kesin belli değildir. Beşikte iken konuşanlardan bazıları
şunlardır: 1- Muhammed
aleyhisselam doğunca, secdeye kapanıp, (La
ilahe illallah, inni resulullah) = (Allah’tan başka İlah yoktur,
elbette ben Allah’ın Resulüyüm) demiştir. (Şevahid-ün-nübüvve)
2- Yahya aleyhisselam,
beşikte iken, yeni doğan Hz.İsa’ya, (Sen, Allah’ın kulu ve Resulüsün)
diyerek onun Peygamberliğini tasdik etmiştir. (İ. Süyuti)
3- İsa aleyhisselamın konuştuğu Kur'an-ı kerimde şöyle bildiriliyor:
(Meryem, İsa’yı doğurup kucağında
getirince, ona, “Çok garip bir iş yapmışsın, baban kötü, annen iffetsiz
değildi” dediler. Meryem, [sormaları
için] çocuğu gösterince, ona,
“Biz çocukla nasıl konuşuruz” dediler.
Çocuk dedi ki, “Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi ve beni
Peygamber yaptı. Bana namazı ve zekatı emretti.”)
[Meryem 27-31]
4- Hz.İbrahim,
doğunca, (La ilahe illallah...)
dedi. (Ruh-ül-beyan)
5- Hz.Meryem
de, beşikte iken konuştu. Hiçbir kadından süt emmedi. Allahü teâlânın
gönderdiği rızıklarla beslendi. (Beydavi)
6- Kötü
bir kadın, doğurduğu çocuğun babasının, Cüreyc
olduğunu söyler. Halk ayaklanır ve Cüreycin ibadetgahını yıkarlar.
Kendisini ararken, Cüreyc namaz kılıp Allah’tan kurtulması için dua
eder. Sonra çocuğun yanına gelir. Çocuk, babasının bir çoban olduğunu
söyleyince, oradakiler, yaptıkları zulümden dolayı Cüreycden özür dilediler.
(Buhari)
7- Yusuf aleyhisselama
iftira edilince, Zeliha’nın akrabasından bir bebek, (Yusuf’un gömleği
önünden yırtılmışsa kadın doğru söylüyor, Yusuf yalancıdır. Gömleği
arkadan yırtılmışsa, Yusuf doğru söylüyor, kadın yalancıdır) dedi. [Bu hususta Yusuf suresinin 26 ve
27. âyet-i kerimelerinde bilgi vardır. Hz.Yusuf’un mucizesi ile bebek
konuşunca, kadının yalanı meydana çıktı.]
8- Zalim ve
kâfir bir hükümdar, ilahlık davası güdüyordu. Kendini ilah kabul etmeyenleri
ve Allah’a iman edenleri ateşe atıyordu. Ateşe atma sırası, kucağında
çocuğu bulunan bir kadına geldi. Kadın, ateşe girmek istemeyince, bebeği,
(Anne sabret, sen hak din üzeresin) dedi. (Müslim)
9- İsrail oğullarından
bir kadın, oğlunu emzirirken, yakışıklı ve heybetli bir genç adam, atı
ile oradan geçiyordu. Kadın, (Ya Rabbi, şu bebeğimi de, böyle yakışıklı
ve heybetli kıl) diye dua ederken, bebek, emmeyi bırakıp, Ya Rabbi, beni onun gibi yapma dedi. Daha sonra oradan zavallı bir
cariye geçiyordu. İnsanlar, ona kötü laf söyleyerek hakaret ediyorlardı.
Kadın, (Ya Rabbi, şu bebeğimi, bu cariye gibi yapma) diye dua etti.
Bebek, yine emmeyi bırakıp, Ya Rabbi, beni onun gibi yap dedi.
Bebeğin bu konuşmalarına şaşıran anne, bebeğine, niye böyle söylediğini
sordu. Bebek, O atlı, zalim biridir. Bu cariye ise, iftiraya
uğrayan suçsuz bir mazlumdur dedi. (Buhari)
10- Allah’a iman
etmiş bir kadın, Firavun’un kızının başını tararken, tarak yere düştü.
Alırken, Bismillah dedi.
Firavunun kızı, (Yoksa senin, babamdan başka Rabbin mi var) dedi. Kadın,
(Herkesin Rabbi Allah’tır) dedi. Firavunun kızı, durumu babasına haber
verdi. Firavun, kadının inancından dönmesini istedi. Kadın, kabul etmedi.
Kadını ateşte kızdırılmış bir heykelin içine koyarak öldürecekleri zaman,
kadın, girmemek için diretti. Kucağındaki bebeği, (Anne, korkma, sen
hak din üzeresin) dedi. (Hakim)
11- Yemameli bir zat, çocuğu ile birlikte
Resul-i ekremin huzuruna gelmişti. Peygamber efendimiz, çocuğa, (Ben
kimim) dedi. Çocuk da, (Sen Resulullahsın) dedi. Peygamber efendimiz
çocuğu severek ona, Mübarekül-Yemame
adını verdi. (Mevahib-i Ledünniyye)
12- Nuh aleyhisselam,
mağarada doğmuştur. Annesi mağaradan onu çıkarırken, (Yavrumun hali
ne olacak) diye söylendi. Hz. Nuh, (Anne korkma, hiçbir kimse bana zarar
veremez. Allah beni yarattığı gibi korur) dedi. (Ruh-ül-beyan)
13- Bir kahin,
Firavun’a, (İsrail oğullarından bir çocuk doğacak ve senin devletin
yok olacak) dedi. Firavun, bunun üzerine, Beni İsrail’den doğan erkek
çocukları öldürtmeye başlamıştı. Cellatlar her evi basıyor, yeni doğmuş
çocuk görünce, hemen öldürüyorlardı. Bu sırada Hz. Musa doğdu. Çok geçmeden
Firavun’un cellatları evi bastılar. Hz.Musa’nın annesi, çocuğu fırının
içine sakladı. Hz. Musa’nın ablası, durumu bilmediği için fırını yakmıştı.
Annesi, cellatlar gidince, çocuğu almak için geldiğinde, fırın yanmakta
idi. (Eyvah, evladım yandı) diye feryat ederken, fırın içinden Hz. Musa,
(Anne üzülme, Allah beni korudu) dedi. Annesi elini fırına sokup oğlunu
çıkardı. (Ruh-ül beyan) Allahü
teâlâ her şeye kadirdir. (Şura 9)
14- Hz.Yusuf
da, annesinin karnında iken, (Uzun
bir müddet, babamdan ayrı kalacağım) dedi. (Ruh-ül-beyan c.4,
s.241) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |