Üç şey, üç şeye sebeptir

 

İmanda mukallitlikten kurtulmak için neyi bilmek lazımdır?

CEVAP

Yer, gök ve canlılardaki, kendi organlarındaki düzeni görüp, işitip, öğrenip de bunları yapan bir varlığın mevcudiyetini düşünmek, mukallit olmaktan çıkarır. Hepimiz imanda mukallit değil, amelde mukallidiz.

 

Bir müslümanın önce bilmesi lüzumlu bilgiler nelerdir?

CEVAP

Her müslümanın (İlmihal) öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ, (Bilenlerden sorup öğreniniz) buyurur. Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitaplarından öğrenmeleri lazım oldu. Bunun için, hadis-i şerifte, (İlim öğrenmek, kadın-erkek herkese farzdır) buyuruldu. Bu emirler, beden ile ve kalb ile yapılması ve sakınılması lazım olan bilgileri, (ilmihal) kitaplarından öğrenmek lazım olduğunu ve cahil din adamlarının, mezhepsizlerin ve hele dinde reformcuların sözlerine, kitaplarına aldanmamayı göstermektedir. Âlimler, sözbirliği ile bildirdiler ki, her müslümanın Ehl-i sünnet itikadını kısa olarak ve günlük işlerindeki ve ibadetlerdeki farzları ve haramları iyice öğrenmeleri farz-ı ayndır. Bunları ilmihal kitaplarından öğrenmezse, bid'at sahibi veya mülhid yani kâfir olur. Bunların fazlasını ve Arabi lisanının oniki âlet ilmini öğrenmek ve tefsir ve hadis-i şerif ve fen ve tıb bilgilerini, hesap, yani matematik öğrenmek, farz-ı kifayedir. Bu farz-ı kifayeyi, bir şehirde, bir kişi öğrenirse, bu şehirde bulunanların öğrenmeleri farz olmaz, müstehap olur.

 

Şehirde fıkıh kitaplarının bulunması da, İslam âlimlerinin bulunması gibidir. Böyle şehirde, fıkıh bilgilerinin fazlasını ve tefsir ve hadis öğrenmek hiç kimseye farz olmaz. Müstehap olur.

İhtiyaç halinde bilmeyenler, bilenlerden sormalı, bilenler de bilgisini gizlememelidir!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Âlimin, ilmini gizlemesi, calinin bilmediğini sormaması caiz değildir. Çünkü Allahü teâlâ [mealen] "Bilmediğinizi âlimlere sorun!" buyuruyor.) [Taberani]

 

Dünya işlerini yaparken ahireti unutmak çok kötüdür. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Ahir zamanda insanlar, camileri süsler, kalblerini viran ederler. Dinden çok elbiseye değer verirler. Dünyaları selamet ise, ahireti düşünmezler.) [Hakim]

 

Hep nafile namaz kılmak yerine, namazın nasıl kılınacağını öğrenmek daha kıymetlidir. Bilerek yapılan az amel, bilmeden yapılan çok amelden kıymetlidir. Bir şeyi iyi yapmak ancak ilimle mümkündür. Her şeyden önce ilim öğrenmeye çalışmalıdır!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allah indinde, ilim talebi, namaz, oruç, hac ve cihaddan efdaldir.) [Deylemi]

 

Allah’ın gazabından korkmak nasıl olur?

CEVAP

Allahü teâlâ, ilmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de günah işlenmesine sebep yaptı. İlimden iman ve taat doğmakta, cahillikten de küfür ve günah hasıl olmaktadır. Taat, çok küçük olsa da kaçırmamalı, günah, pek küçük görürse de yaklaşmamalıdır!

 

Üç şey, üç şeye sebeptir:

Taat, Allahü teâlânın rızasını kazanmaya sebeptir.

Günah işlemek, Allahü teâlânın gazabına sebeptir.

İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir.

Bunun için, küçük günah işlemekten de çok sakınmalıdır! Allahü teâlânın gadabı, bu günahta olabilir.

 

Belam-ı Baura, ne günah işlemişti de kâfir oldu?

CEVAP

Belam-ı Baura, Musa aleyhisselam zamanında yaşamıştı. İsm-i a'zamı biliyor, her duası kabul oluyordu. Bulunduğu Belka şehrinin valisi Belak, Hz. Musa’nın askerlerinin şehre girmemesi için, dua etmesini istedi. Ölüm ile tehdit etti. Can Korkusu ile ve halkın verdiği rüşvete aldanarak, Musa aleyhisselama beddua etti. Akabinde dili göğsüne kadar sarkıp yapıştı.

 

Musa aleyhisselamın askerleri tarafından öldürüldü. Kur'an-ı kerimde, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzetildi. (Araf 176)

Bid'at ehlinin yazdığı bozuk kitaplar gittikçe çoğalıyor. Dinimizi bozmaları mümkün müdür?

CEVAP

Bir toplum ne kadar bozulursa bozulsun, içinde hak üzere olan bir taife bulunur. Nitekim hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ümmetimden bir taife, hak üzere cihaddadır. Kıyamete kadar galip olarak devam eder.) [İbni Asakir]

 

(Hakkın yardımı ümmetimden bir taife üzerine Kıyamete kadar devam eder. Bunları terk edip ayrılanların bu taifeye bir zararı olmaz.) [İbni Mace]

 

(Ümmetimden bir taife, düşmanlara galip olarak hak üzere cihad ederler. Hatta sonuncu taife, Deccal ile savaşır.) [Ebu Davud]

 

(Ümmetimden bir taife, Allah’ın emriyle hak üzere hareket etmekte devam eder.) [Buhari]

 

Mişkat-ül-mesabihdeki, (Bir zaman gelir, ümmetimin bir kısmı müşrik olur, puta tapar, peygamberim diyen çıkar. Ben son peygamberim. Benden sonra peygamber gelmez. Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunur. Onlara karşı çıkanlar, Allah’ın emri gelene kadar, doğru yolda olan bu kimselere zarar yapamaz) hadis-i şerifi de gösteriyor ki, bid'at ehli, dinimizi, Kıyamete kadar asla bozamaz. Kütüphane ve kitapçılarda bulunan İslam kitapları arasında bozuk olanları pek çok ise de, doğru olanları da vardır. Bu doğru kitaplar hiçbir zaman yok olmaz ve hiçbir kimse yok edemez. Bunların koruyucusu Allahü teâlâdır. Bu kitapları arayıp, bulup, okuyup saadete kavuşanlara müjdeler olsun! (Faideli Bilgiler)

 

İbni Teymiyyeci bir yazar, (Sizlere fayda ve zararı olmayan, Allah’tan başkasına dua etmeyiniz) ve (Allahü teâlâ ile birlikte başkasına dua etmeyiniz) âyetlerini gösterip, evliya, hatta peygamber de olsa, Allah’tan başkasından bir şey isteyenin kâfir, müşrik olacağını söylüyor. Dinimizin bu husustaki hükmü nedir?

CEVAP

Bu âyet-i kerimede yasak edilen dua, ilim dilinde kullanılan dua demektir. Yani tapınarak yapılan duadır. Bu dua, ancak Allahü teâlâya olur. Fakat, bir kimse, yalnız Allahü teâlâya dua edileceğini, Allahü teâlâdan başka kimsenin yaratıcı olmadığını, her şeyi Onun yaptığını bilerek, enbiyayı ve evliyayı vesile eder, onların Allah’ın sevgili kulları olduklarını ve Allah’ın, onların ruhlarına, insanlara yardım edebilmek kuvvetini verdiğini düşünerek, ruhlardan yardım beklerse, caiz olur.

 

Onlar, mezarlarında, bilmediğimiz bir hayatla diridirler. Ruhlarına, kerametler ve tasarruf kuvveti ihsan edilmiştir. Böyle inanana müşrik denemez.

 

Böyle olmakla beraber, müslümanlar, evliyanın ruhlarından, kalblerinin temizlenmesini, feyz, marifet ister. Resulullahın mübarek kalbinden, onun kalbine kadar, kalbden kalbe akıp gelmiş olan bilgilerden, kendine de vermesini ister. (F.Bilgiler)

 

Bir şeye kavuşmak isteyen bir müslüman, Allahü teâlânın âdetine uyar. Bu isteğinin yaratılmasına sebep olan şeyi yapar. Mesela, para kazanmak isteyen, sanat, ticaret yapar. Aç olan yemek yer. Hasta olan doktora gider, ilaç alır. Dinini öğrenmek isteyen, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okur. Hasta, cahil kimsenin verdiği ilaçtan şifa bulamadığı gibi ölebilir de... Ehl-i sünnet olmayanın [bid'at sahibi, mezhepsizin] imanı bozuktur. Din ile ilgili sapık kitap okuyanın da imanı bozulur.

 

Allahü teâlâ, din ve dünya ihtiyaçlarına kavuşmak için, dua etmeyi de sebep yaptı. Fakat duanın kabul olması için, müslüman olmak, Ehl-i sünnet itikadında olmak, salih olmak, yani Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışmak lazımdır.

 

Bunun için de, haram yoldan kazanç sağlamaktan sakınmak ve yalnız Allahü teâlâya yalvarmak lazımdır. Böyle olmayan kimse, böyle olan kimseden, yani Evliyadan, kendisine dua etmesini ister.

 

Benim her kesimden arkadaşlarım var. Hepsi de İslamiyet’i yaşıyorlar ya da bir kusurlarını görmedim. İslamiyet’i yaşayan herkese doğru denmez mi?

CEVAP

Peygamber efendimiz, (Ümmetin 73 fırkaya ayrılacak, 72'si Cehenneme, sadece bir tanesi Cennete gidecektir) buyuruyor. Kur'an-ı kerimde de, (Her fırka ben doğru yoldayım diye sevinir) buyuruluyor.

Türkiye’de şucu bucu bir çok grup var. Hepsine sorun hepsi de ben doğru yoldayım der. Sizin ifadenizle, hepsi de biz İslamiyet’i yaşıyoruz derler. Peki bunların hangisi doğru? Altının halisini sarraf seçer. Cevherin yerini kimyager anlar. Gülün kıymetini bülbül bilir. Peygamber efendimiz ve İslam âlimleri, doğru yolun yalnız Ehl-i sünnet olduğunu bildirmişlerdir. Peygamber efendimiz, (Benim ve eshabımın gittiği yolda giden) buyurmuştur. Bu gruplardan bir çoğu da, (Ben ehl-i sünnetim) diyor. Sizin gibi bana başka okuyucular da soruyor. Ben de (O mezhepsizin teki) diyorum. Bana, (Ne olacak mezhebe girme zorunluluğu yok ya, sahabenin mezhebi mi vardı, peygamberimizin mezhebi mi vardı) diyor. Size de bazı şeyler anlatacağım, o okuyucular gibi cevap verebilirsiniz.

 

Dini iyi bilmeden hangisi doğru hangisi yanlış, nasıl ölçeceğiz? İki noktadan bir doğru geçer. İslam’ı yaşıyorum diyen herkese doğru denmez. Mezhepsizlik nedir? Bunu iyice bilmek gerekir. Ben size o kimseler mezhepsiz  desem, onlar da namaz kılıyor, onlar da oruç tutuyor, onlar da tesettürlü  dersiniz. Onun için size kitap dolusu bilgi yazmam gerekir. İslamiyet nakil dinidir. Bir adamın kafasından çıkardığı din değildir. Adamın biri çıksa, hiç bir İslam âliminden nakil yapmadan sadece Kur'andan anladığını yazsa, talebelerine bunlara uyun dese, bu din hak din olur mu, yahut bunun yolu hak yol olur mu? Diyelim bir kimse su üstünde yürüse hemen o kimseye evliya denmez. Su üstünde yürüyen peygamberse mucize olur, evliya ise keramet olur, günahkâr biri ise istidraç olur, kâfir ise sihir olur. 

 

Bakın o kimselerin kitaplarına hiç bir İslam âliminden nakil var mı? Hatta peygamber efendimizden bile nakil yapmayı aşağılık kabul edenleri vardır. Âlim ot gibi yerden bitmez. Hocaları olur. Hocaları silsile itibari ile Resulullaha dayanır. O kimselerin hocası olmadığı gibi, Resulullaha dayanan bir silsileleri de yoktur. Namaz, oruç, zekat nakle dayanır. Kitaplarında, falanca İslam âlimi böyle buyurmuştur, böyle amel edelim diyorlar mı? Hangi İslam âliminden nakiller vardır? Ben hepsini okudum, hâlâ da okuyorum. Hiç bir âlime, hatta Peygamberimize bile tenezzül etmiyorlar, Kur'an varken bana başka kitap gerekmez diyecek kadar sapıktırlar. Halbuki, bir sual karşısında Kur'ana bakarım, bulamazsam hadis-i şeriflere bakarım, orada da bulamazsam âlimlerin kitaplarına bakarım dese ha bir derece dine saygılı deriz. Aslında hadis-i şeriflere göre bile amel etmek bizim gibiler için asla caiz olmaz. Ancak herkes kendi mezhebine uyar. [Bu hususlarla ilgili geniş bilgi Mezhebin Önemi maddesinde var.]

 

İmam-ı a’zam, yapamayacağı için mi (kadılık yapamam) dedi?

CEVAP

Evet.

 

Arapların kullandığı yazı, Cennetteki yazı mı?

CEVAP

Evet. Hz. Âdemden beri kullanılan İslam yazısıdır.

 

Ruh yorulur mu?

CEVAP

Ruh yorulmaz.

 

Hz. Âmine niye İbrahim aleyhisselamın dininde idi?

CEVAP

Hz. İsa ve Hz. Musa’nın dini hiç bir yerde doğru olarak kalmadığı için.

 

Hz. Musa gelince, Hz.İbrahim’in dininde kalmak caiz mi?

CEVAP

İşitenlerin kalması caiz olmaz.

 

Çalışmakla evliya olunur mu?

CEVAP

Evet.

 

Kâfir çocuğu, iman edip buluğdan önce ölse, ne yapılır?

CEVAP

Müslüman çocuğu gibi muamele edilir.

 

Kâfirlere de ölüm faydalı olur mu?

CEVAP

Evet, küfrün devamına, azabın artmasına mani olur.

 

Ahiretteki varlıklar ile dünyadakiler arasında benzerlik nelerdir?

CEVAP

Yalnız isim benzerliği vardır. Dünyadakiler çürür yok olur. Ahirettekiler ise sonsuz kalır. Dünyadakilere benzemez.

 

İki günü eşit olan ziyanda. Her gün aynı işi yapan ziyanda mı?

CEVAP

İbadetin sevabı niyete, ihlasa ve imanın kuvvetine göredir. Her gün imanın daha kuvvetlenmesi ve imanın daha artması böylece ibadetin kıymetinin her gün artması lazım.

 

Peygamber efendimizin kanı tahir mi idi?

CEVAP

Evet.

 

Akıl-baliğ olunca yetimlik sona erer mi?

CEVAP

Evet.

 

Hicri takvime göre Arabi ayları sırasıyla yazar mısınız?

CEVAP

Muharrem

Safer

Rebiülevvel

Rebiülahir

Cemazilevvel

Cemazilahir

Recep

Şaban

Ramazan

Şevval

Zilkade

Zilhicce

 

Haram olan aylar hangileridir?

CEVAP

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü, haram [hürmetli] olan aylardır.) [Tevbe 36]

(Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar, Allah’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram ederler. Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal kılmaya çalışırlar.) [Tevbe 37]

 

[Haram olan dört ayın, Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayı olduğunu Peygamber efendimiz bildirdi. 12 ay da, hicri yılların hesap edildiği Arabi aylardır.]

 

İslamiyet’ten önce Araplar, mesela Muharremde harp etmek isteyince, o yıl Muharrem ayının ismini, sonraki aya korlar, sonraki ayın ismini, Muharrem ayına takarlardı. Böylece, haram ay, Muharremden bir sonraki ay olurdu. Bu âyet-i kerime, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.

 

Kur’an-ı kerimde bildirilen ve dinde kullanılan Arabi ayların bir yılı, bir güneş yılından on gün kısadır. Hicri kameri aylar, hicri şemsi ve miladi aylara göre, on gün önce gelmektedir. Bunun için müslümanların mübarek günleri veya geceleri, şemsi yıllara göre, her yıl on gün önce olur. Çünkü, müslümanların mübarek günleri, güneş aylarına göre değil, hicri kameri aylara göre yapılır. Dinimiz böyle emretmektedir.

 

(Herkes ahirette sorgu suale çekilecek) diye biliyoruz. Hz. Osman sorguya çekilmeyecek, falanca zat çekilmeyecek, diye de kitaplarda okuyoruz. Bu hususu nasıl anlamalıyız?

CEVAP   

Peygamberler dahil herkes sorguya çekilecektir. Hz. Osman da çekilecektir. Ancak Hz. Osman’a sorgu çok basit geçecek, sorgu sayılmayacak kadar basit. Mesela sen Resulullaha iki kere damat olan aşere-i mübeşşereden Osman’sın değil mi denecek, evet cevabı alınca haydi sen doğru Cennete denecek. Bu sorgu sayılmadığı için ona sorgu yok deniyor. Peygamberlere de siz dini tebliğ ettiniz mi denecek onlar da evet diyecek sorguları o kadar.

 

İyi insan olmak ve huzurlu olmak istiyorum, ne yapayım?

CEVAP

İyi bir insan olmak için, dinimizin emirlerine uymak, yasakladıklarından kaçmak gerekir. Tesettürlü olmak, namaz kılmak şarttır. Bunları yapmadan huzurlu olmak imkansızdır. İçki ve uyuşturucu, insanı bir an neşelendirebilir. Bir anlık, birkaç saatlik veya yüz yıllık bir neşe için, ebedi mutluluktan mahrum kalmak akıl kârı değildir.

 

Önce, kendiniz İslam ahlakını öğrenip amel ederseniz, mesele kalmaz. Ailenizin de morali düzelmiş olur. Hakikat Kitabevi’nin yayınlarından Seadet-i Ebediyye ve İslam Ahlakı kitaplarında, bu konularda kâfi bilgi vardır. Severek okuyun. www.hakikatkitabevi.com adresinden okuyabilirsiniz.

 

Bazı ibadetleri yapmak nefsime zor geliyor, ne yapayım?

CEVAP

Nefsimize zor gelse de, dinimizin emirlerini yapmaya çalışmak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Nefsini hor gören dinine değer verir, nefsini aziz gören dinini horlamış olur. Dinin ise aziz olması gerekir. Nefsini besleyen dinini zayıflatmış, dinini besleyen, dinini de nefsini de beslemiş olur.) [Ebu Nuaym]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri