Ölmüş müminleri kötülemek
Peygamberlerden başkasına, "Evliya" veya "Cennetlik"
demenin, yahut "Merhum"
veya "Rahmetullahi aleyh"
demenin, gaibden haber vermek olacağını, bu
bakımdan, Abdülkadir-i Geylani hazretlerine veya başka bir zata evliya
diyenin kâfir olacağını, söylüyorlar. Bunların görüşleri yanlış değil
midir? CEVAPEshab-ı kiramın tamamı Cennetliktir.
Herbirine "Radıyallahü anh"
denir. Eshab-ı kiramdan on kişinin, isimleri bildirilerek müjdelenmesi
onlara ayrı bir ikramdır. Yoksa Sahabenin tamamı Cennetliktir. Kur'an-ı
kerimde, (Hepsine hüsnayı [Cenneti]
vâdettik) buyuruluyor. (Hadid 10) Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Beni gören
müslüman Cehenneme girmez.) [Taberani] Peygamberler, evliyalar şehidler
Cennete gireceği gibi, imanlı ölen her günahkâr müslüman da muhakkak
Cennete girecektir. Onun için ölen müslümanlara "Merhum" veya
"Rahmetullahi aleyh" denir. Âlimlerin ismi geçince, "Rahmetullahi aleyh" demek ise müstehaptır. (R. Muhtar) Hüküm zahire göredirMüslüman olarak bilinen biri imansız
ölse, fakat imansız öldüğü bilinmese, ona hüsnü zan edilerek "Rahmetullahi
aleyh" demek caiz olur. Dinimiz zahire bakar. Aksine bir gayri
müslim, müslüman olup, müslümanlığını gizlese, kimseye bir şey söylemediği
için herkes onu hıristiyan zannetse, buna müslüman denemez. Çünkü dinimiz
zahire göre hüküm verilmesini emreder. Bu kimsenin imanlı öldüğü bilinmediği
için, ona gayri müslim demek caizdir. Müslüman olarak yaşayıp da imansız
ölen kimse için de, imansız öldüğü bilinmediği için, buna da "Müslüman"
demek caizdir. Müslüman için de, "Merhum" veya "Rahmetullahi
aleyh" demek caiz olur. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin hepsine
hüsnü zan etmeli, isimleri geçince, "Rahmetullahi aleyh" demelidir! Kâfire müslüman, müslümana da kâfir
denmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümine kâfir
diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari] Mümin ölüleri iyilikle anmalıdır!
Hadis-i şerifte: (Ölülerinizin
iyiliklerini anın, ayıplarını söylemeyin!) buyuruldu. [Tirmizi] İslam âlimlerini rahmetle anmak gerekir. Ölen müslüman günahkâr bile olsa, onun iyi olduğunu söylemek caizdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ölen müminin
iyi olduğuna şahitlik edilirse, Allahü teâlâ onun kötü olduğunu bildiği
halde, "Müslümanların bu ölü hakkındaki şahitliklerini kabul ettim.
Onun kötülüklerini de affettim" buyurur.) [Bezzar] (Siz kimin
iyiliklerini söylerseniz Cennet ona vacip olur, kimin de kötülüklerini
söylerseniz ona da Cehennem vacip olur. Siz yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.)
[Buhari] (Hangi müslümanın
iyiliğine dört kişi şahitlik ederse, Allah onu Cennete koyar. Üç, hatta
iki kişi şahitlik ederse yine böyledir.) [Buhari] Seyyid Abdülkadir-i
Geylani hazretlerini ve diğer evliya-yı
kiramı binlerce âlim, iyilikle anmış, Cennetlik olduğunu söylemişlerdir.
Allahü teâlâ iki müslümanın şahitliğini kabul eder de, birçok âlimin,
evliyanın ittifakla söylediği sözleri kabul etmez mi? Bid’at
ehlini kötülemek gıybet olmaz
Bid'at ehli bazı kimselerin sapıklıklarını söyleyince, "Ölülerin kötü tarafı söylenmez. Ayrıca gıybet de olur" deniyor. Fakat bu bid'at ehli şahıslar, başta Hz. Osman olmak üzere Eshab-ı kiramın çoğunu kötülüyorlar. Eshab, bizim ölülerimiz değil mi, onları kötülemek gıybet değil mi? CEVAP Bid'at ehlini kötülemek gıybet olmaz.
Gıybet, bir kimsenin gizli bir
kusurunu, arkasından söylemektir. Harbilerin ve bid'at sahiplerinin
ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını ve zulmedenlerin ve alış
verişte hile yapanların bu fenalıklarını müslümanlara duyurarak, bunların
şerrinden sakınmalarına sebep olmak ve müslümanlığı yanlış anlatanların
bu iftiralarını söylemek gerekir, gıybet olmaz (R.
Muhtar c.5, s.263) Eshab-ı kirama dil uzatanlar, ölü
olsun, diri olsun, bunları açıklamak, gıybet olmaz, aksine dinin emrine
uymak olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bid'atler
çıkıp, Eshabıma kötü söz söylendiği zaman, doğruyu bilen, herkese söylesin!
Allahü teâlâ, bildiği [ve gücü yettiği] halde doğruyu söylemeyen böyle âlime lanet eder.) [Deylemi] Eshab-ı kiramın hepsi müslümandır.
Bizim ölülerimizdir. Hiç kimsenin onları tenkit etmesi caiz olmaz. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Ölülerinizi
hayırla anın, iyiliklerini söyleyin, kötülüklerini açıklamayın.) [Tirmizi] (Ölülerinize
sövmeyin, onlar amelleriyle başbaşa kalmıştır.)
[Buhari] (Hz. Âişe,
"Lanetlik İbni Kays ne yapıyor?" diye sorar. Oradakiler "Öldü",
derler. Hz. Aişe hemen, estağfirullah
der. "Neden önce lanetledin, sonra istiğfar ettin?" diyene,
"Resulullah (Ölülerinizi
kötülemeyin) buyurduğu için" diye cevap verir.) [İbni Hibban] Eshaba dil uzatmakEshab-ı kiramın kusuru olsa da, bizim ölülerimiz olduğu için ve Allahü teâlâ onların kusurunu affettiği için bunları söylemek caiz olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Eshabımın
ismini işitince, susun, şanlarına yakışmayan söz söylemeyin!) [Taberani] (Eshabımın
kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Allahü teâlâ, onları bana bağışlayacak,
kusurlarını affedecektir.) [İbni Asakir] (Eshabımın
kusurlarından bahsetmeyin, onlardan soğuyabilirsiniz. Eshabımın iyiliklerinden
bahsedin ki, kalbleriniz onlara ısınsın!) [Deylemi] (Eshabım
arasında fitne çıkacaktır. Allahü teâlâ benimle olan sohbetlerinin hürmetine
o fitnelere karışanları, af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler ise,
bu fitnelere karışan Eshabıma dil uzatarak Cehenneme girecektir.) [Müslim] (Allah’tan
korkun, Eshabıma dil uzatmayın! Onları seven, beni sevdiği için sever.
Onları sevmeyen, beni sevmediği için sevmez. Onlara el ile, dil ile
eziyet eden, Allah’a eziyet etmiş olur.) [Buhari] (Eshabım,
cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar] Mezhepsizlerin hedef tahtası haline
getirdikleri Hz. Osman, Allah resulünün damadı olduğu gibi, Cennetle
müjdelenmiş on kişiden biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Osman bendendir,
ben de Osman’danım.) [Taberani] (Yüz kızım
olsa, hepsini de Osman’a verirdim.) [İbni Asakir] (Meleklerin
haya ettiği zattan [Osman’dan] ben
haya etmez miyim?) [Beyheki] (Osman’ın
şefaati ile Cehennemlik 70 bin kişi, hesap görmeden Cennete girer.) [İ.Asakir] Tebük gazvesinde Hz. Osman, kendi ticaret malından üç bin deve, yetmiş at,
on bin altın getirdi. Resulullah efendimiz, bunları askere dağıttıktan
sonra, (Bugünden sonra Osman’a günah yazılmaz) [Bundan sonra Allah Osman’ı günah işlemekten
korur] buyurdu. (Tirmizi)
Ve şöyle dua
etti: (Ya Rabbi,
Osman’ın geçmiş, gelecek, gizli-açık, Kıyamete kadar bütün günahlarını
affet!) [Ebu Nuaym] Bir gün Hz. Fatıma, Hz. Ali’nin bir
hareketine incinmişti. Hz. Ebu Bekr ile Hz. Ömer Peygamber efendimize
ricada bulundularsa da, Resulullah efendimiz sükut etti. Hz. Osman rica
edince damadı Hz. Ali’yi affetti. İki kayınpederinin ricasını kabul
etmeyip de, damadı Hz. Osman’ın ricasını niçin kabul ettiği sual edilince,
(Öyle birinin şefaatini [ricasını, af talebini] kabul ettim ki, yer ile göğün yerini değiştir
diye, dua etse, Allahü teâlâ değiştirir) buyurdu. (Mesabih) |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |