Kısmeti çıkmamak Bir kız evde kalınca, "Kısmeti çıkmadı, kaderi böyleymiş"
deniyor. Kaderin rolü nedir? CEVAP
Her şey takdir iledir. Evlenmek, nasibi çıkmak veya çıkmamak da takdire bağlıdır. Allahü teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Mesela bir kız dua eder, (Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle!) der. Duası kabul olursa evlenir. Evlenmek için tedbir almak ve sebeplere yapışmak gerekir. Mesela kötü birisi ile evlenip de suçu kadere yüklemek doğru değildir. İnsan, irade-i cüziyyesini kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap, kötülük yaratılmasını isterse günah kazanır. İnsan günah işlerse cezasını, sevap işlerse mükafatını görür. Yani Allahü teâlâ hiç kimseye zorla günah işletmez. İnsan, irade-i cüziyye ile yaptığı işleri kendi yaratmıyor. Bu işlerin, hayrın ve şerrin yaratıcısı yalnız Allahü teâlâdır. (Benim Cehenneme gideceğim alnıma yazılmışsa, yani kaderimde
varsa, günah işler, Cehenneme giderim. Benim bunda ne suçum var. Suç
kaderimdedir) diyenler çıkıyor. Halbuki, Allahü teâlâ kimseye zor ile
günah işletmez. Kader Allah’tandır. Ancak, cenab-ı Hakkın, kaderi kaza
haline getirmesi, yani yaratması, insanın iradesini kullandıktan sonra
oluyor. Mesela, (Filan kimse, kendi isteği ile şu günahları işleyecektir)
şeklindedir. Kader nedir? CEVAP Kader, Allahü teâlânın ezeli ilmi ile, kullarının kendi istekleri
ile yapacakları işleri bilmesidir. Allahü teâlâ, ezeli ilmi ile, kullarının yapacakları işleri,
Cennete ve Cehenneme gideceğini bilir. Bilmeyen ilah olmaz. İmam-ı Gazali
hazretleri buyuruyor ki: Kulların bütün işlerini Allahü teâlâ yaratır.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Her şeyin
halıkı Odur.) [Rad 16] (Sizi de,
yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96] (Yaratan,
sinelerde olanları da bilir. Yaratan hiç bilmez mi?) [Mülk 13,
14] Allahü teâlânın kullarının ne yapacaklarını bilmesi, kulun
yapacağı işlere tesir etmez. İşte Allahü teâlânın da, kulların kendi
istekleri ile günah veya sevap işleyeceklerini, Cennete veya Cehenneme
gideceklerini bilmesi kulların işlerine müdahale sayılmaz. Mesela bir
öğretmenin, tembel talebesinin imtihanı kazanamayacağını önceden bilmesi,
o talebenin imtihanına tesir etmez. Talebe imtihanı kazanamayınca (Sen
benim kazanamayacağımı imtihana girmeden önce söyledin) diyerek suçu
öğretmene yüklemesi haksızlık olur. Kadere inanmak, iman esaslarından
mıdır?
CEVAP
Evet iman esaslarındandır.
İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş
yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır.
Bu kitaptaki bilgilere kader
deniyor. Kader hakkında birçok âyet-i kerime vardır. Birkaçının meâli
şöyledir: (Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse
yoktur.) [A.İmran 145] (Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.) [Enam 2] (Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) [Kamer 52,
53] (Herkesin bir eceli vardır, gelince ne bir
an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [Araf 4] (Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda
bırakılacağı mekanı bilir. Hepsi açık bir kitapta
[levh-i mahfuzda] dır.) [Hud
6] (Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir
musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i
mahfuzda yazılmış] olmasın. Elbette bu, Allah’a kolaydır.) [Hadid 22] (Biz, her şeyi kader ile [bir ölçüye
göre] yarattık.) [Kamer 49] (Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey,
O’ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.) [Sebe 3] (Allah’ın bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe
kalır, ne doğurur. Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da
mutlaka bir kitaptadır.) [Fatır 11] Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerimeleri açıklamıştır. Kadere
inanmak, imanın altı şartından biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor
ki: (İman, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere,
ahiret gününe, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme,
hesaba, mizana, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.) [Nesai] (Kadere inanmak, iman esaslarındandır.) [Ebu Davud, Tirmizi] (Kadere iman etmek, tevhidin nizamıdır.) [Deylemi] (Ahir zamanda şerli kimseler kader hakkında
konuşur.) [Hakim] (Kaderden bahsedilince dilinizi tutunuz!) [Taberani] (Kaderi inkâr eden helak olur.) [Taberani] (Allahü teâlâ, “bana iman edip de kadere,
hayır ve şerrin benim takdirimle olduğuna iman etmeyen, benden başka
Rab arasın” buyurdu.) [Şirazi] (Allahü teâlâ, ilk önce Kalemi yaratıp, “Kaderi,
olanı ve sonsuza kadar olacak olanı yaz” buyurdu.) [Tirmizi,
Ebu Davud] (Her şey ezelde yazıldı. Allah’ın ilmine göre,
kalem kurudu.) [Tirmizi] [Takdir son buldu ve kaleme yazacak bir şey kalmadı.] (Kadere, hayra ve şerre iman etmedikçe, başına
gelenin asla şaşmayacağına, başına gelmemesi mukadder olanın da asla
gelmeyeceğine inanmadıkça, hiç kimse iman etmiş sayılmaz.) [Tirmizi] Salih bir genç bana talip iken, işsiz güçsüz ama boyunu posunu beğendiğim biri ile evlendim. Ahlakı da iyi çıkmadı.
Sıkıntı içerisindeyim. Kaderim mi böyle idi? CEVAP Siz istemişsiniz, Allahü teâlâ da onu yaratmıştır. İnsan, irade-i
cüziyyesini kullanarak iyilik yaratılmasını isterse sevap, kötülük yaratılmasını
isterse günah kazanır. İnsan, günah işlerse cezasını, sevap işlerse
mükafatını görür. Allahü teâlâ, sizin ne yapacağınızı bildiği için bunu
levh-i mahfuza yazıyor. Buna kader veya alın yazısı deniyor. Levh-i
mahfuzda yazılı olduğu için siz onu yapmıyorsunuz. Yapacağınız bilindiği
için levh-i mahfuza yazılmıştır. Bundan dolayı, kötü bir iş yapıp, (Ne
yapayım, kaderim böyle imiş) demek yanlış olur. |