Kâfirin suçu nedir? Allah’ın, dilediğini hidayete kavuşturacağını, dilediğini sapıklıkta
bırakacağını bildiren birçok âyet vardır. Demek ki, Allah dilese, herkesi
müslüman yapar. Dünyada yaşayan birçok dinsize niçin iman nimetini vermiyor?
Dinsizlerin bunda suçu var mı? CEVAPBu hususta imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın feyzleri, nimetleri, ihsanları, yani iyilikleri,
her an, insanların iyisine, kötüsüne, herkese gelmektedir. Rabbimiz,
herkese mal, evlat, rızk, hidayet, irşad ve selamet ve her iyiliği,
fark gözetmeden göndermektedir. Fark, bunları kabulde, alabilmekte ve
bazılarını da alamamak suretiyle, insanlardadır. Kur'an-ı kerimde, (Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık
etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri,
çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar) buyurulmaktadır. Nitekim Güneş, hem çamaşır yıkayana, hem de çamaşırlara, aynı
şekilde, parlamakta iken, çamaşır yıkayanın yüzünü yakıp karartır, çamaşırlarını
ise beyazlatır. Bunun gibi, elmaya ve bibere aynı şekilde parladığı halde,
elmayı kızartınca tatlılaştırır. Biberi kızartınca acılaştırır. Tatlılık
ve acılık hep Güneşin ışıkları ile ise de, aralarındaki fark, Güneşten
değil, kendilerindendir. İnsanın, ahiretteki nimetlere nail olmaması, ondan yüz çevirdiği
içindir. Yüz çeviren, elbette bir şey alamaz. Ağzı kapalı kap, nisan
yağmuruna elbette kavuşamaz. Evet, yüz çeviren birçok kimsenin, dünya
nimetleri içinde yaşadığı görülüp, mahrum kalmadıkları zannedilir ise
de, bunlar, dünya için çalışmalarının karşılığını almaktadır. Yalnız
dünya için çalışanlara verdiği dünyalıklar hakikatte azap ve felaket
tohumlarıdır. Bunlar, nimet şeklinde görülen musibetlerdir. Nitekim, (Kâfirler,
mal ve çok evlat gibi dünyalıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik
ettiğimizi mi sanıyorlar? Peygamberime inanmayıp din-i İslamı beğenmedikleri
için, onlar mükafatlandırdığımızı mı zannediyorlar? Hayır öyle değil,
aldanıyorlar. Bunların nimet değil, musibet olduğunu anlamıyorlar) mealindeki
âyet-i kerimede görüldüğü gibi, Haktan yüz çevirene verilen dünyalık,
hep felakettir. Şeker hastasına verilen tatlı gibidir. (Müjdeci Mekt. 164) Kalb, nefse uyup, küfür veya günah yapmak isteyince, Allahü
teâlâ, bu kula acırsa, küfür ve günah işlemesini istemez. O da, yapamaz.
Acımazsa, işlemesini ister ve yaratır. Karşılığını da verir. O halde
insanın azaplara, felaketlere sürüklenmesine sebep, kendisidir. Kalbinin
dine uymayıp, nefsine uymasıdır. Allah herkesin iman etmesini emrediyor da, niçin kâfirlerin
iman etmesini irade etmiyor, dilemiyor? CEVAP Allahü teâlâya, yaptığı şeyleri beğenmeyerek, bunların sebebi
sorulmaz. Allahü teâlâ, ileride olacak her şeyi, ezelde, sonsuz geçmişte
biliyordu. İlmi, olacak şeylere tâbidir. Yani nasıl olacaklar ise, öylece
bilmiştir. Öyle olacakları için öyle bilmiştir. Yoksa, öyle bildiği
için, öyle olmaya mecbur olmuyorlar. İşte, Allahü teâlânın iradesi, bu ilmine uygun oluyor. Kudret
ve tekvin sıfatları da, iradesine uygun oluyor. Allahü teâlânın âdet-i ilahiyesi
şöyledir ki, her şeyi sebep ile yaratmaktadır. İnsanların iradelerini
de, bunların iyi ve kötü işlerini yaratmaya sebep kılmıştır. İmanı, hayrı, sevabı kullarına bildirmek için Peygamberler
gönderdi. İman etmeyi ve ibadet ve iyilik yapmayı emretti. Küfrü ve
günah işlemeyi, kötülük yapmayı yasak etti. İnsanlara akıl verdi. Aklı
olana emretti. Akıl vermediklerini de sorumlu tutmadı. Cebriye (mürciye) denilen dalalet
fırkası
Cebriye fırkasının inancı nasıldır? CEVAP Cebriye [mürciye] denilen dalalet fırkası (Bize imanı veren
de ibadet ettiren de Allah’tır. Allah her işi zorla yaptırır. İnsan
kaderine mahkumdur. Hiç kimse, işlediği günahtan mesul değildir) diyerek
şu âyetleri delil olarak gösteriyor: (Allah, dilediğini
hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.) [İbrahim
4] (Eğer rabbin
dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi iman ederdi. O halde inanmaları için insanları zorlayacak
mısın? Allah’ın izni olmadıkça, hiç kimse, iman edemez.) [Yunus-99,100] (Sizi de,
yaptığınız işleri de yaratan Allah’tır.) [Saffat 96] Muhammed
Masum hazretleri buyuruyor ki: Hayır ve şerrin yaratılmasında, insanın irade ve ihtiyarının
da tesiri vardır. İnsanın iradesine, dilemesine kesb denir. İnsanın yapmak istediği işi, Allahü teâlâ da dilerse,
o şeyi yaratır. Demek ki, insanların yaptığı her hareket, her iş, insanın kesbi
ve Allahü teâlânın yaratması iledir. İnsan istiyor Allah da yaratıyor.
Cebriyye
= mürciye fırkası, insanın kesbini, iradesini inkâr ederek, (İnsan istese
de, istemese de her hareketini, her işini Allah yaratır. İnsanın her
işi, ağaç yapraklarının rüzgardan sallanması gibidir. Her şeyi Allah
zorla yaptırıyor) dediler. Böyle söylemek küfürdür. Elin titremesi başkadır.
İsteyerek oynatması başkadır. Kur'an-ı kerimde buyuruldu ki: (İsteyen
iman etsin, dileyen inkâr etsin. İnkârcılara Cehennem ateşini hazırladık.) [Kehf 29] Allah zorla inandırırsa niye isteyen iman etsin, dileyen inkâr
etsin diyecek ki? Demek ki Allah, insana bir irade verdi. İnanmak da
inkâr etmek de insanın elindedir. Eğer Allah zorla küfre soksa veya
zorla günah işletse, hâşâ zulmetmiş olmaz mı? Yarın ahirette kâfir,
Allah’a, “Hidayete kavuşturan sendin, dalalette, küfürde bırakan da
sendin. Bana iman ettirmedin, beni dalalette bıraktın ben de küfür işledim,
şimdi beni kendi yaptığın işten dolayı sorguya mı çekiyorsun?” demez
mi? Allahü teâlâ hiç adaletsiz iş yapar mı? İnsanlara zulmeder mi? Kur'an-ı
kerimde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, onlara zulmetmez. Onlar, kendilerine
zulmediyorlar.) [Nahl 33]
Bir cebriyeci kendisine haksız saldırana kızar, ensesine bir
tokat vursan, “ne yapıyorsun” der, ona “Kader böyle, bunları yapan Allah’tır
desen, sana hak verir mi? Cebriyeciler, (Kâfirler mazurdur. Çünkü, işleri
yapan Allah’tır. Bunlar, mecburdur) diyorlar. Bu sözleri küfürdür. Kur’an-ı
kerimde buyuruluyor ki: (Onları hesap
mahallinde durdurun! Hesap olunacaklardır.) [Saffat 24] (Rabbin hakkı
için, onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.) [Hicr 92,
93] (Zerre kadar
hayır ve şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7,8] (Kişi önceden
ne hazırladığını, ne getirdiğini görecektir.) [Tekvir
14] Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Mürciye
ve kaderiyenin [mutezilenin] İslamiyet’ten nasibi yoktur.) [Buhari] (Allahü teâlâ
kaderiye ve mürciyeye 70 Peygamber lisanı
ile lanet etmiştir.) [Taberani] (Kaderiye
ve Mürciye, Kevser havuzunun başına varamaz ve Cennete giremez.) [Ebu Davud] |