Meleklere iman
İmanın ikinci şartı nedir? CEVAP İmanın ikinci şartı, Meleklere
imandır. Amentü’deki, (Ve melaiketihi)
ifadesi, Allahü teâlânın meleklerine inanmayı, iman etmeyi
bildirmektedir. Melekleri hep kanatlı kız şeklinde yapıyorlar. Kızlara melek
ismini veriyorlar. Dört büyük meleğin ismini kızlara koymakta mahzur
var mıdır? CEVAP
Melekleri kız şeklinde yapanlar, Hıristiyanlardır. Bir de onların
etkisi altında kalan cahillerdir. Meleklerde erkeklik, dişilik yoktur.
Melek ismini, kız çocuğuna değil de, erkek çocuğa koymak daha uygun
olurdu. En azından melekleri kız sanma ihtimali ortadan kalkardı. Ama
şimdi alışılmıştır. Erkeğe melek ismi koymak yadırganabilir. Ecdadımız,
dört büyük meleğin ismini erkeklere koymuşlar, böylece onların kız olmadıkları
intibaı yayılmış olmaktadır. Erkek çocuklarına Cebrail,
Mikail, İsrafil ismini koymak uygun olur. Cennet meleklerinin en
büyüğü Rıdvan’dır. Cehennem meleklerinin büyüğü de Malik’dir. Bunların ismi de erkek çocuğa konabilir. Kız çocuklarına da koymak caiz ise de,
Hıristiyanlara benzememek için koymamalı. Azrail ismi de caizdir. Ancak diğer çocukların alay etmesine yol açabilir.
Onun için Azrail ismini koymak uygun görülmemiştir. Melekler hakkında
Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Ahirete
inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar.) [Necm 27] (Rabbiniz oğulları size ayırdı da,
kendisi için kız olarak melekleri mi edindi?) [İsra 40]
(Putperestlere
de ki: Kızlar Rabbinin de erkekler onların mı? Yoksa biz melekleri onların
gözü önünde kız olarak mı yarattık?) [Saffat 149,150] Meleklere iman nasıl olmalıdır? CEVAP Meleklere iman, şöyle olmalıdır: Melekler, Hayat sahibi, diri, nurani cisimler olup, akıl sahibidirler.
Allahü tâlânın sevgili ve kıymetli kullarıdır, ortakları ve kızları
değildir. Kâfirler, müşrikler, öyle zan ettiler. Allahü teâlânın emirlerine
itaat ederler, isyan etmezler. Günah işlemezler. Erkek ve dişi değildir.
Evlenmezler, doğurmazlar, çoğalmazlar, çocukları olmaz, yiyip içmezler.
Allahü teâlâ, bunlardan bazılarını peygamber olarak seçmiştir. Diğer
meleklere vahy [haber] götürmek görevi ile şereflendirmiştir. Peygamberlerin
kitaplarını ve sayfalarını getiren de bunlardır. Mesela Enam suresini
Cebrail aleyhisselam ile birlikte 70 bin melek getirmiştir. Bunlar hata
etmez, unutmaz. Hile yapmaz, aldatmazlar. Bunların Allahü teâlâdan getirdikleri
hep doğrudur, şüpheli, ihtimalli değildir. Kendilerine verilen emirleri
yapmaktan başka işleri yoktur. En üstünleri 4 tanedir: Cebrail aleyhisselam: Vazifesi, Peygamberlere vahy getirmek, emir ve yasakları bildirmektir. İsrafil aleyhisselam: Sura üfürmekle vazifelidir. Birinci üfürmesinde hasıl olan
sesi işiten, Allahü teâlâdan başka her diri ölecek, ikincisinde hepsi
tekrar dirilecektir. Mikail aleyhisselam: Rızk gönderilmek, ucuzluk, bolluk, kıtlık, pahalılık ve her
maddeyi hareket ettirmekle vazifelidir. Azrail aleyhisselam: İnsanların ruhunu almakla vazifelidir. Bunlardan sonra dört sınıf melek vardır. Hamele-i
Arş denen melekler dört tanedir. Huzur-i ilahide bulunan meleklere,
Mukarrebin denir.
Azab meleklerinin büyüklerine Kerubiyan, rahmet meleklerine Ruhaniyan denir. Cennet meleklerinin
büyüğünün adı Rıdvan, Cehennem
meleklerinin büyüğünün adı Malik’tir. Cehennem meleklerine Zebani denir. İnsanların iki omuzunda bulunup,
iyiliklerini ve kötülüklerini yazan Kiramen katibin ismindeki iki melek ile, cinden koruyan meleklere,
Hafaza melekleri denir. Sayısı en çok
olan mahluk meleklerdir. İman ve meleklerİman nedir? CEVAP Peygamber efendimizin, Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin
hepsine kalb ile inanıp, dil ile de söylemeye İman denir. Allahü teâlâ,
kendisine inanmaktan başka, ahirete [yani, ölüme, dirilmeye, Cennete,
Cehenneme, hesaba, mizana], meleklere, [Allahü teâlânın gönderdiği]
kitaplara, peygamberlere inanmak gerektiğini bildirmiştir. (Bekara 177) Resulullah efendimiz de imanı şöyle tarif etmiştir: (İman, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete,
ölüme, dirilmeye, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana, kadere, hayrın
ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.) [Nesai] Bildirilenlerden birini inkâr etmek, hepsine inanmamak olur. Bunun için İslamiyet’in emir ve yasaklarından birini hafif görmek, Kur’an-ı kerim ile, melek ile, peygamber ile alay etmek küfürdür. Melekler, latif, nurani ve akıllı olup, insanlardaki kötülükler, meleklerde
yoktur. Allahü teâlânın emirlerine itaat ederler. Asla günah işlemezler.
Erkeklik ve dişilik yoktur. Cehennem meleklerine Zebani denir. Bunlar, Cehennemde emredilen
vazifelerini yapar. Denizin balığa zararlı olmaması gibi, Cehennem ateşi
de bunlara zarar vermez. Meleklerin en üstünü Cebrail aleyhisselamdır. Vazifesi, peygamberlere
vahiy getirmek, emir ve yasakları bildirmektir. Cebrail aleyhisselamın
günah işleyeceğini veya yanlış bir iş yapacağını sanmak çok tehlikelidir.
Çünkü Allahü teâlâ buyurdu ki: (Ey Resulüm
de ki; “Cebrail’e düşman olan, Allah’a düşmandır.” Çünkü o, Kur’an-ı
kerimi, Allah’ın izniyle, kendinden önce gelen kitapları doğrulayıcı,
bir hidayet rehberi ve müminler için müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir.) [Bekara
97] Meleklerle alay etmek Bir doktor, ölmek üzere olan bir bayan hastaya, (Azrail, bir prenstir, prensten daha yakışıklı)
diyor. Yazısı ektedir. Böyle söylemesi uygun mudur? CEVAP Bu doktorun uydurduğu bir hikayedir. Gerçekle hiç ilgisi yoktur. Ama olmuş
gibi anlatıyor. Burada birkaç hata vardır. 1- Meleklerde erkeklik dişilik yoktur. Onu prens
veya prensese benzetmek çok yanlıştır. Şehzade veya sultana benzetse
de hata olurdu ama, yabancılara benzetmesi de, kültürümüze yabancı olduğunu
göstermektedir. 2- Güya bayan
hasta, ölmeden önce Azrail aleyhisselamı görüyor, doktora, (Dediğinden de daha yakışıklı bir prensmiş)
diyor. Ölmeden önce Azrail aleyhisselamı görmek mümkün mü? Bu yetmiyor
gibi doktora tekmil veriyor, gördüklerini anlatabiliyor. 3- Bayan hasta,
ömründe hiç namaz kılmazken, ölürken iki rekat nafile namaz kılıyor.
Doktor, (Bu bir mucizedir) diyor. Mucize peygamberlerde
görülen bir harikadır. Bayanın mucizesi demek, bayana peygamber demek
olur ki çok tehlikelidir. 4- Bu doktorun yaptığı rezaletler bununla da bitmiyor.
Ölmekte olan bayan hastasına, kelime-i şehadet zor gelir düşüncesiyle,
(Sadece, Muhammed demen yeterlidir) diyor. Şimdi de bazı hocalar (Muhammedün Resulullah demeye gerek yok, sadece
la ilahe illallah demek yeter) diyorlar. Maksat Müslümanları Hıristiyanlaştırmak
mıdır? Bir ateist de, (Dansözler, hayat kadınları Cehenneme gidecekmiş.
(Demek ki, Cehenneme gitmek, Cehennemde zebani olmak ne kadar iyidir)
diyor. Kimi de, "Azrail gibi adam " veya "Zebani gibi
bir zalim" diyorlar. Meleklere hakaret eden Müslüman kâfir olur.
Müslüman olmayanların böyle söylemelerinin önemi yoktur. Mesela bir
zındık, "Azrail gibi cani, işkenceci bir zebani"
tabirlerini kullanıyor. Zındık zaten kâfirdir, vazifeli olan bu iki
meleğe hakaret etmekle sadece küfrünü kusmuş oluyor. Zındığın söylediği
bu sözleri, bir Müslüman şaka yollu da söylese kâfir olur. (Çocuğunuzu terbiye etmezseniz, anarşist olur,
Azrail ve zebani olur) demek de, anarşistle melekleri aynı kefeye
koymak olur. Bu ise küfürdür. Bütün melekler günahsızdır, cani, işkenceci
değildir. Allahü teâlânın emrini yerine getirirler. (Feraid-ül-fevaid) Meleklere hakaret eden yazarlarBir dergi yazarı, (Cebrail bile gelip parti kursa onu desteklemem.
Zira benim için önemli olan Türk toplumunun menfaatleridir) sözünü özetle
şöyle tenkit ediyor: (Önce her müslüman, hiçbir meleğin ve hele Hz. Cebrailin, Allah’ın buyruklarına karşı gelmeyeceğini ve sadece
emredilenleri yerine getireceğini ve kendi irade ve arzularına göre
iş göremeyeceğini çok iyi bilir. Zaten bu "Meleklere
İmanın" bir gereğidir. O halde Hz. Cebrailin
kuracağı partiye destek vermemek bizzat Allah’ın emrine karşı gelmek
demektir. (Hz.Cebrail bile parti kursa desteklemem) sözü, (Allah ve
Peygamber bile gelip parti kursa desteklemem) sözüyle eş değerdedir.
Üstelik Türkiye’nin maslahat ve menfaatini biz -hâşâ- Allah’tan daha
mı iyi bileceğiz? Hz. Cebrailin kuracağı partinin
Türkiye’nin zararına olacağını nereden bilebiliriz? Biz Hz. Cebraili bile küçümseyen bir seviye ve statüye nasıl erişebiliriz?) Bu tenkit, dinimize uygun mudur?) CEVAP Bu tenkidin dinimize aykırı yerleri de vardır. Birkaçı şöyle: 1- (Allah gelip parti kursa) sözü, yanlıştır.
Çünkü Allahü teâlâ, bir yerde değil ki, gelmesinden bahsedilsin. Allahü
teâlâ, mekandan münezzehtir. (Allah gelse) denmez. Tevbe etmek
gerekir. Her şeye gücü yeten, bir şeyi kün [ol] emri ile yaratan Rabbimizi parti kurmak gibi bir işe misal vermek
uygun olmaz. Öyle anlaşılıyor ki, bu yazar, sırf bizim partiyi desteklemedikleri
için o zatı tenkit ediyor. Tenkit Allah rızası için olmalıdır. Kendi
partisinden de olsa yanlış konuşanı tenkit etmelidir. Aynı gazete, seneler
önce kendilerinden olan diyanet işleri başkanının süper yanlışlarını
tenkit etmemişti. Bunu biz getirdik, tenkit edersek partimize zarar
gelir demişlerdi. Parti ile dini eş görmüşlerdi. 2- (Hz. Cebrailin kuracağı partinin Türkiye’nin zararına olacağını
nereden bilebiliriz) sözünde, Türkiye’nin zararına da olma ihtimali
mevcuttur. Yani, (Gerçekte Türkiye’nin zararına olacaksa desteklemeyiz.
Zararına olmazsa destekleriz) manası çıkabilir. Türkiye’nin zararına
da olsa, Cebrail aleyhisselamı desteklemek gerekmez mi? Allah’ın emri
mi mühim, Türkiye’nin menfaati mi? Cebrail aleyhisselam gelip, Türkiye’nin altını üstüne getirse,
yanlış mı yaptı diyeceğiz? Allah’ın emrine itiraz kimin haddine düşmüştür?
Görüldüğü gibi, (Türkiye’nin menfaatine olmazsa desetkelmem) diyen
zatla, bunu tenkit edenler aynı kafadalar. Hep menfaat esas alınıyor,
Allah’ın emri esas alınmıyor. 3- (Hz. Cebraili bile küçümseyen bir seviye ve statüye nasıl erişebiliriz?)
ifadesindeki, seviye ve statü kelimeleri çok yanlış seçilmiştir. Tevbe
gerekir. Seviye, bir kimsenin, başkalarına göre olan değeri, yücelik derecesi
demektir. Statü, bir toplum içinde bir kimsenin durumu veya kazandığı itibar
demektir. Daha çok itibar manasında kullanılır. Cebrail aleyhisselamı küçümsemek seviye midir, seviyesizlik midir? Onu kötülemek, seviyeye erişmek mi olur yoksa seviyesizliğe düşmek mi olur? Seviyeye erişmek, yükselmek yerine, derekeye inmek ifadesi kullanılsa daha az hata edilirdi. Meleklere hakaret etmek ve Allah’a mekan tayin etmek gibi derekelere
düşmekten Cenab-ı Hak bizleri muhafaza buyursun! Çünkü ikisi de küfürdür.
Görüldüğü gibi menfaat uğruna ne güneşler batıyor. (Ecelin hoyrat eli) demek küfür müdür? CEVAP Evet. Çünkü Azrail aleyhisselamın Allah’ın emri ile can alması
hoş karşılanmamış, ona hakaret edilmiş oluyor. Günahsız olan meleklere
her ne şekilde olursa olsun hakaret etmek, onları kusurlu bulmak küfrü
gerektirir. (Birgivi)
Bunun gibi, (Bu ibadetin sevabını yazacak melek yok) diyerek
melekleri, dolayısıyla Allah’ı aciz bilmek de çok tehlikelidir. Rahmet melekleriHangi hallerde eve rahmet melekleri girmez? CEVAP Günah işlenen yerlere, mesela kumar oynanan, içki içilen, herhangi
bir çalgı aleti, mesela tv bulunan yerlere
rahmet melekleri girmez. Rahmet meleklerine, Ruhaniyan denir. Böyle yerlerde namaz kılmak mekruh olur ve edilen dua da kabul
olmaz. (Nisabül-ahbâr) Mekruh olarak kılınan namaz sahih olur. Yani o kimse, namaz borcundan kurtulursa da, namaz kılmakla hasıl olacak büyük sevaba kavuşamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Canlı resmi,
köpek ve cünüp bulunan yere rahmet melekleri girmez.) [Nesai] (Sarhoş olan
kimseye rahmet melekleri yaklaşmaz.) [Bezzar] (Akraba ziyareti
yapmayan kimselerin bulunduğu yere rahmet melekleri gelmez.) [Taberani]
(Heykel [ve her çeşit
insan ve hayvan biblosu] bulunan
odaya rahmet melekleri girmez.) [Müslim] (Cers [çan, çıngırak] bulunan
odaya rahmet melekleri girmez.) [Nesai] (Cers, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim]
[Mizmar her türlü çalgı aletidir. (Müncid)] Bir ihtiyaç olmadan oyun, eğlence için cers
takılı hayvana binmek mekruhtur. Cers bulunan
kervana rahmet melekleri gelmez. (Tergib-üs-salât) Şeyh-ül-İslam Ahmet
ibni Kemal efendi
hazretleri buyuruyor ki: (Mizmarları kırmak için gönderildim) hadis-i şerifi,
(Her çeşit çalgıyı yasak etmekle emrolundum)
demektir. (Kırk hadis) Allahü teâlâ, şeytana (Senin
müezzinin mizmardır) buyurdu. (Ebu Nuaym)
Müezzin, ezan okuyan, insanları ibadete çağıran kimsedir. Şeytanın müezzini ise, insanları günah işlemeye çağırır. Bu da mizmarların her çeşididir. Kumar ve çalgı aleti, tv, canlı resmi,
haç resmi, köpek, cünüp, içki ve sarhoş bulunan yere rahmet meleklerinin
girmeyeceğini bildirmiştiniz. Rahmet melekleri girmezse, ne kaybımız
olur? CEVAP Melek girmeyen eve şeytan girer. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Misafir,
sofrada iken, melekler ev sahibine dua eder.) [Taberani] (Sirke yiyen
kimselere, iki melek, yemek bitinceye kadar dua eder.) [İbni Asakir] (Melekler,
sahura kalkan kimselere dua eder.) [İmam-ı Ahmed] Eğer sofrada içki veya meleklerin girmesine mani olan bir şey
varsa, o kişi meleklerin yapacağı bu duadan mahrum kalır. Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Bana salevat
getirenin, günahlarının affolması için melekler
dua eder.) [Ey oğul ilmihali] (Allah’ın
zikredildiği yerlere, melekler rahmet saçar.) [Ebuşşeyh]
(Kur’an-ı
kerimi hatmedene 60 bin melek dua eder.) [Hazinet-ül-esrar,
Deylemi] (Bir kimse,
uygunsuzluk yapmadıkça, namaz kıldığı yerden ayrılıncaya kadar, melekler,
“Ya Rabbi, buna rahmet et” diye dua ederler.) [Nesai] Eğer salevat getirilen, zikredilen, Kur’an okunan ve namaz
kılınan yerde, çalgı aleti veya meleklerin girmesine engel olan başka
bir şey varsa, meleklerin yapacağı duadan mahrum kalınır. Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Melekler,
insanlara iyilik öğreten kimselere dua ederler.) [Tirmizi] (Din kardeşinin
bir işini yapana binlerce melek dua eder.) [İbni Mace] (Yatağa abdestli
yatan kimse için, o gece bir melek sabaha kadar, “Ya Rabbi,
bunu affet” diye dua eder.) [Hakim] Eğer o yerlerde veya yatak odasında, canlı resmi, kumar aleti
veya rahmet meleklerinin girmesine engel olan başka bir şey varsa, meleklerin
yapacağı duadan mahrum kalınır. Ölüm hastasının bulunduğu odada, hayzlı, cünüp, canlı resmi,
kumar aleti, köpek, çalgı aleti ve rahmet meleklerinin girmesine engel
olan başka şey bulunmamalıdır. Mümin, ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini görüp,
can verme acısını duymaz. O odaya rahmet melekleri girmezse, o kimse
ölürken sıkıntılara maruz kalabilir. Bir namaz vaktini cünüp geçirmek büyük günahtır. Sarhoş olmak,
kumar oynamak ve çalgı çalmak haramdır. (Berika) Kendisi kullanmasa bile, herhangi bir çalgı aletini evinde
bulundurmak günah olur. (Hadika) Kendi yapmasa bile, kötü şeyleri evinde bulundurmak kötü, kendi
yapmasa bile, iyi şeyleri bulundurmak iyidir. Mesela, Kur’an-ı kerimi,
okumasını bilmese de, bereketlenmek için evinde bulundurmak sevaptır.
(Hindiyye) Kendi oynamasa bile evde iskambil kağıdı, tavla gibi kumar
aletlerini bulundurmamalıdır. Haramlardan,
mekruhlardan kaçılırsa, rahmet meleklerinin yapacakları dualardan istifade
ederiz. Melekler Hz. Âdem’e secde etti mi? CEVAP Melekler Âdem aleyhisselama secde etmedi. Onun istikametine
Allah’a secde etti. Biz Kâbe’ye secde etmiyoruz, Kâbe istikametine dönerek
Allah için secde ediyoruz. Melekler sevinip üzülürler mi? CEVAP Evet. Müslüman olunca
Yeni müslüman olanın veya akıl-baliğ olan çocuğun, önce Kelime-i şehadet söylemesi ve bunun manasını
öğrenip, inanması gerekir. Sonra, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında
yazılı olan itikad, yani iman edilmesi gereken bilgileri öğrenip, bunlara
inanması gerekir. Sonra Ehl-i sünnetin dört mezhebinden birinin kitaplarında
yazılı olan fıkıh bilgilerini, yani İslamın beş şartını ve helal, haram
olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara inanması ve uygun yaşaması gerekir.
Bunları öğrenmek ve uymak gerektiğine inanmayan, önem vermeyen
mürted olur. Yani kelime-i şehadet getirerek müslüman olduktan sonra,
tekrar kâfir olur. Nikahlı müslüman bir kız, baliga olduğu zaman, müslümanlığı
bilmezse, nikahı bozulur. Yani mürted olur. Allahü teâlânın sıfatlarını
ona bildirmelidir. O da, tekrar etmeli ve (bunlara inandım) demelidir.
(Dürr-ül-muhtar) İbni Abidin hazretleri bunu açıklarken diyor ki: Kız küçük iken, ana-babasına tâbi olarak müslümandır. Baliga
olunca, ana-babasının dinine tâbi olması devam etmez. İslamiyet’i bilmeyerek
baliga olunca, mürted olur. İman edilecek şeyleri işitip de, inanmamış
kimse, kelime-i tevhid söylese, yani (La ilahe illallah Muhammedün resulullah)
dese, müslüman olmaz. (Amentü
billahi...) de bulunan altı şeyi inanan ve (Allahü teâlânın emirlerini
ve yasaklarını kabul ettim) diye kimse müslüman olur. Her müslümanın, çocuklarına (Amentü billahi ve Melaiketihi ve Kütübihi ve Resülihi vel Yevmilahiri ve bil
Kaderi hayrihi ve şerrihi
minallahi teâlâ vel-basü badelmevti hakkun. Eşhedü en La
ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden
abdühü ve resulühü)
ezberletmeli, manasını iyice öğretmelidir! Çocuk bu altı şeyi öğrenmez
ve inandığını söylemezse, baliğ olduğu zaman müslüman olmaz, mürted
olur. Peygamber efendimiz imanı şöyle tarif etmiştir: (İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete,
ölüme, öldükten sonra dirilmeye, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana,
kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmaktır.) [Nesai] Amentü’deki altı esastan birini inkâr eden kâfir olur. Sadece Allah’a inandım
demek kâfi değildir. Hıristiyan ve Yahudiler, bizim peygamberimiz dahil
bütün peygamberlere inanmadıkça kâfirlikten kurtulamazlar. Yahudiler,
Hz. İsa’ya, Hıristiyanlar da, Muhammed aleyhisselama inanmadıkları için
kâfir oldular. Amentü’de bildirilen altı husustan birini, mesela kaderi
inkâr eden, kâfir olur, bütün iyi amelleri yok olur. (Redd-ül Muhtar) |