Allahü teâlâyı sevmek -2

 

Allahü teâlâyı sevmek nasıl olur?

CEVAP

Allahü teâlâyı sevmek ikiye ayrılır:

Farz olan sevmek, farz olmayan sevmek. Farz olan sevmek Allahü teâlânın emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, kaza ve kaderine razı olmaktır. Haram işlemek ve farzları yapmamak, bu sevginin gevşek olduğunu gösterir.

 

Farz olmayan sevgi, nafileleri de yapmaktır. Şüphelilerden sakınmaya sebep olur.

Hadis-i kudside Allahü teâlâ buyuruyor ki:

(Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında bana en sevgili olanlar, ona farz kıldığım şeyleri yapmasıdır. Kulum nafile ibadetleri yapmakla bana o kadar yaklaşır ki, onu çok severim. Onu sevince, onun duyan kulağı, gören gözü ve tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Her istediğini veririm. Benden yardım isteyince, imdadına yetişirim.) [Buhari]

 

Şu halde, Allahü teâlânın en çok sevdiği ibadet, farzları yapmaktır. Burada bildirilen nafile ibadetler, farzlarla birlikte yapılanlardır.

 

Ömer bin Ali Fakihani hazretleri buyuruyor ki:

Bu hadis-i kudsi gösteriyor ki, farzlarla birlikte nafile ibadetleri yapan, Allahü teâlânın sevgisini kazanır.

 

Ebu Süleyman Hattabi hazretleri buyuruyor ki:

Bu hadis-i kudsi gösteriyor ki, bunların duaları kabul olduğu gibi dua ettikleri kimseler de, muradlarına kavuşur. (Mevahib)

 

Allah sevgisinin alameti

Allah sevgisinin alameti nedir, Allah sevgisini kimler anlayamaz?

CEVAP

Allah sevgisinin alameti yedi şeyde belli olur:

1- Allah’ı seven, ölümden korkmaz. Seven, daima ölüme hazır bekler. Çünkü ölümle, aşık maşuka, garip özyurduna kavuşmuş olur. Dinimize bir müddet daha hizmet edeyim düşüncesiyle, ölümün hemen gelmesini istememek Allah sevgisine zıt değildir.

2- Seven, sevdiğinin sevdiklerini, kendi sevdiklerine tercih eder.

3- Seven, her an sevdiğini düşünür, onu anar.

4- Seven, sevgilisinin sevdiği her şeyi sever. Yaratılanı hoş görür Yaradandan ötürü.

5- Seven, bütün engellerden sıyrılır, sevdiğini çok anar. Uykusundan fedakârlık eder. Allahü teâlâ, Hz.Davuda buyurdu ki:

(Beni sevdiğini söyleyip de, sabaha kadar yatan, yalancıdır. Zira dost, dostla sohbet ister. Gafleti bırakıp beni anar, sohbetime kavuşur.) [M.Name]

6- Sevene, bütün ibadetler kolay gelir. İbadetlere zevkle sarılır.

7- Seven, sevgilisinin dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İmanın en sağlam temeli, Allah için sevmek Allah için buğzetmektir.) [Ebu Davud]

 

İman eden ve imanın tadını bulan, Allah’ı çok sever. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(İman edenlerin Allah sevgisi çok sağlamdır.) [Bekara 165]

 

Allah’a tam ve kusursuz tâbi olabilmek için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman bilmektir. Onu beğenmeyenleri sevmemektir. Sevgiye gevşeklik sığmaz.

 

Aşıklar, sevgililerinin divanesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbte bulunamaz. iki zıttan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir.

İnsan sevgisi, hayvanlarda olduğu gibi beş duyuya bağlı değildir. Altıncı hissi inkâr eden, insanı hayvan derecesine indirmiş olur. İnsan, akıl, nur, kalb gibi özellikleriyle hayvandan ayrılır. İnsanın kalb gözü, baştaki gözden daha kuvvetlidir. Aklın anladığı güzellik, gözün gördüğünden daha büyüktür. İşte bunun için, beş duyu ile anlaşılamayan ve ancak kalb ile idrak edilen, şerefli şeylerin zevki daha büyüktür. Beş duyudan başka şey olmadığını sanıp, insanı hayvan derecesine düşürenler, Allah sevgisini anlayamaz.

 

Peygamber efendimizin, (Ya Rabbi, kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, sevgine kavuşturacak işlerin sevgisini nasip et ve sevgini susuzluktan yanan kimsenin arzuladığı soğuk sudan benim için daha kıymetli kıl!) duası, Allah sevgisinin önemini bildirmektedir. Allah’ı seven, bilmediği bir aşk ile şaşkın haldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez. Her işinde Allah’tan korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır. Sevgi kuvvetli ise buna aşk denir. Allah’ı aşkla sevmek gerekir.

 

Bu konuda Yunus Emre diyor ki:

 

Bilmeyenler bilsin ki aşk bir güneşe benzer

Aşkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer.

Taş gönülden ne biter dilinde ağı tüter

Çok yumuşak söylese sözü savaşa benzer.

Aşk dolu gönül yanar yumuşar muma döner

Kararır taş gönüller sarp katı kışa benzer.

 ***

Senin aşkının oku, demirden taştan geçer

Aşkına düşen kişi can ile baştan geçer.

Gece gündüz eder zâr, aşkın ile olur yâr

Endişesi sen olan yemekten aştan geçer.

Aşkına düşenlerin yanar durur yüreği

Sana veren kendini lüzumsuz işten geçer.

Başında aklı olan ücretle amel etmez

Her güzele kapılmaz, göz ile kaştan geçer.

Gerçek âşık olasın, can vermeye ivesin

Dostla pazarlık eden nice bin baştan geçer.

Yunus’un gönül evi doludur Hak sevgisi

Tercih eden sohbeti dosttan tanıştan geçer.

 

Sevgide gevşeklik

Bazıları hem Allah’ı seviyoruz diyorlar, hem de Allah’a inanmayanlarla dostluk kurup, onlarla birlikte olmaktan rahatsız olmuyorlar. Böyle Allah sevgisi olur mu?

CEVAP

Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler, Allahü teâlânın kâfirlere düşman olduğunu, açıkça bildiriyor. Onun düşmanlarını seven, Onu sevmiş olur mu? Kâfirler, Allahü teâlânın düşmanı olmasalardı, (Buğd-i fillah) vacip olmazdı. İnsanı Allahü teâlânın rızasına kavuşturacakların en üstünü olmaz ve imanın kemaline sebep olmazdı.

Hak Sözün Vesikaları kitabındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Bir kimse, Allahü teâlâyı sevmezse ve Allahü teâlânın düşmanlarını düşman bilmezse, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için sever ve kâfirleri düşman bilirse, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur.)

(Bir kimse, Allah’ın dostlarını sever, düşmanlarını düşman bilirse ve Allah için verir ve Allah için vermezse, imanı kâmil olur.)

 

Resulullah yine buyurdu ki:

(Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiçbir ibadetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!) [Ey Oğul İlm.]

Allahü teâlâ, Hz.Musa’ya sordu: 

- Ya Musa, benim için ne işledin?

- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekat verdim, zikrettim.

- Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekatlar, kıyamette, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların faydası sanadır. Benim için ne yaptın?

- Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?

- Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?

Musa aleyhisselam, Allahü teâlâyı sevmenin, Onun için olan en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah olduğunu anladı. (Mektubat-ı Masumiyye)

 

Cenab-ı Hak, Hz. İsa’ya da vahyetti ki:

(Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.) [K.Saadet]

 

Sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi gerekir. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin icabıdır. Burada, diğer işlerde gereken iradeye ve kesbe ihtiyaç yoktur. Kendiliğinden hasıl olur. Dostun dostları, insana sevimli görünür. Düşmanları, çok çirkin görünür. Bir kimse, birisini seviyorum derse, onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sözüne inanılmaz. Ona münafık denir.

Allahü teâlâ, Mümtehine suresinin dördüncü âyetinde mealen, (İbrahim’in ve Onunla beraber olan müminlerin sözlerinden ibret alınız! Onlar, kâfirlere dediler ki, biz sizden ve putlarınızdan uzağız. Dininizi beğenmiyoruz. Allahü teâlâya inanıncaya kadar, aramızda düşmanlık vardır) buyurdu. Bundan sonraki âyet-i kerimede mealen, (Bu sözlerinde sizin için ve Allahü teâlânın rızasını ve ahiret gününün nimetlerini isteyenler için, ibret vardır) buyurdu.

Buradan anlaşılıyor ki, Allahü teâlânın rızasını kazanmak isteyenlere, bu teberri [uzaklaşmak] gerekir. Allahü teâlâ mealen buyuruyor ki, (Kâfirleri sevmek, Allahü teâlâyı sevmemektir. İki zıt şey, birlikte sevilemez.) Bir kimse, seviyorum dese, fakat onun düşmanlarından teberri etmese, bu sözüne inanılmaz. Al-i İmran suresinin 28. âyetinde mealen, (Kâfirleri sevenleri, Allahü teâlâ, azabı ile korkutuyor) buyurdu. Bu büyük tehdit, çirkinliğin çok büyük olduğunu gösteriyor. (Mektubat-ı Masumiyye c.3, m.55)

 

Sevginin icabını yapsın!

Bir âlim, çarşıdan geçerken, çocuğun birinin bir ihtiyarın yüzüne tokat vurduğunu görür. Fakat ihtiyar, hiç ses çıkarmaz. Âlim, hayret edip sebebini sorar. İhtiyar der ki:

- Ben buna, hatta daha fazlasına layığım.

- Niçin?

- Çocuktan sor!

Âlim çocuğa sorar:

- Evladım ihtiyara niçin tokat attın!

- Amca bu ihtiyar, bizi sevdiğini söylüyor. Fakat iki gündür, bizi görmeye gelmedi. Ya seviyorum iddiasında bulunmasın! Yahut sevginin icabını yapsın!

Âlim, ağlayarak der ki:

(Bir mahluku sevdiğini söyleyip de, sevgisinin gereğini yapmayan tokat yerse, ya Halıkı sevdiğini söyleyip sevginin hakkını vermeyenin hali nice olur? Elbette Rabbinden uzaklaşmak elemine maruz kalır.)

 

Sevgi gibi, güzellikler de farklıdır

(Allah güzeldir, güzeli sever) hadis-i şerifi bana biraz tuhaf geldi. Güzelin Allah ile ne ilgisi olabilir? Bunun açıklaması nasıldır?
CEVAP

Bahsettiğiniz hadis-i şerifin daha uygun tercümesi şöyledir:

(Allahü teâlâ cemildir. Cemal sahiplerini sever.) [Müslim]

Cemal, çirkinliği gidermek, vekar sahibi olmak ve şükretmek için, nimeti göstermek demektir. Gösteriş için, övünmek için, nimeti göstermek, cemal olmaz, kibir olur. Yukarıdaki hadis-i şerif, cemal sahibi olmayı övmektedir. Bu bakımdan her işte tertipli, düzenli olmak iyidir. Cemil güzel demektir, hasen de güzel demektir. İkisinin arasında fark vardır. Güzel bina ve güzel manzara ile güzel kız arasındaki fark gibi. Sevgi de, sevilen şeye göre değişir. Allah sevgisi ile evlat sevgisi, ana-baba sevgisi, hanım sevgisi, çiçek sevgisi farklıdır. Sevgi gibi, güzellikler de farklıdır. Kur’an-ı kerimde, (Allah, her şeyi güzel yaratmıştır) buyuruluyor. (Secde 7)

 

Allahü teâlânın yarattığı her şeyde muhakkak bir güzellik, bir sanat, bir tenasüp vardır. O yaratılıştan daha güzeli düşünülemez. Kur’an-ı kerimde, (Biz insanı, en güzel şekilde yarattık) buyuruluyor. (Tin 4)

İnsanın hiçbir organı ne fazladır, ne de eksiktir. Sindirim sistemi ve diğer sistemlerinden daha güzelini düşünmek bile mümkün değildir. Kulağımız tek olsaydı veya üç tane olsaydı daha iyi olmazdı. Diğer organların durumu da böyledir. Allahü teâlâ, kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yani her bakımdan güzeldir. İsimleri de güzeldir. Kur’an-ı kerimde; (En güzel isimler [esma-ül-hüsna] Allah’ındır. O’na o güzel isimlerle dua edin) buyuruluyor. (Araf 180)

 

Allahü teâlâ, Cennete de, Kur’an-ı kerime de hüsna [en güzel] demiştir:

(Rabbinizden size indirilenin en güzeline [Kur’an-ı kerime] tâbi olun!) [Zümer 55]

(Allah, [Eshab-ı kiramın] hepsine de en güzeli [Cenneti] va’detmiştir!) [Nisa 95]

([Eshab-ı kiramın] hepsine hüsnayı [Cenneti] va’dettik.) [Hadid 10]

Faizsiz ve sırf Allah rızası için verilen ödünç için de, güzel borç anlamında “Karz-ı hasen” denmiştir. (Maide 12)

 

Dine uygun sabra da sabr-ı cemil [güzel sabır] denmiştir. (Yusüf 18, Mearic 5)

Hatta Cennet kadınları da, huyu ve yüzü güzel olarak vasıflandırılmıştır. (Rahman 70)

Çok namaz kılmak, çok oruç tutmak yani çok ibadet etmek değil de, güzel ibadet etmek gerekir. Kur’an-ı kerimde, (Hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan için...) buyuruluyor. (Hud 7, Kehf 7, Mülk 2)

 

Güzel ve güzellik hakkında hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Hayrı, iyiliği güzel yüzlü olanların yanında arayınız!) [Beyheki]

(Bana göndereceğiniz temsilcinin, yüzü ve ismi güzel olsun!) [Bezzar]

(Allahü teâlâ, birinin hilkati ile ahlakını güzel yaratmışsa, onu asla ateşe atmaz.) [İ.Adiy]

(Allahü teâlâ, kime güzel yüz ve isim verir, o da bunları küçültecek duruma düşürmezse, seçilmişlerden olur.) [Beyheki]

(Geceleri çok namaz kılanın yüzü güzel olur.) [Mevkufat]

(Güzelin güzeli güzel ahlaktır.) [İbni Asakir]

(İslam, ahlak güzelliğidir.) [Deylemi]

(Güzel saç, güzel ses, güzel yüz, fitneye düşürebilir.) [Deylemi]

(Güzellik, kiminde daha güzeldir: Adalet güzeldir, fakat idarecide daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, zenginde daha güzeldir. Vera âlimde, sabır fakirde, tevbe gençte daha güzeldir. Haya güzeldir, kadında daha güzeldir.) [Deylemi]

 

Evliyadan bir zat, (Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır) buyurmuştur.

 

Allah indinde en kıymetli amel  

Allah indinde en kıymetli amel nedir?

CEVAP

Allah indinde en kıymetli amel, sevdiklerini sırf Allah rızası için sevmek, düşmanlık ettiklerine de sırf Allah rızası için düşmanlık etmektir. Allah dostlarını sevmenin ve düşmanlarına buğzetmenin önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Üç şey imanın lezzetini artırır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen müslümanı Allah rızası için sevmek ve Allah’ın düşmanlarını sevmemek.) [Taberani]

(Kişi, dünyada kimi severse, ahirette onun yanında olur.) [Buhari]

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:

Sevgi, sevgilinin dostlarını sevmeyi, düşmanlarına düşmanlık etmeyi gerektirir. Bu sevgi ve düşmanlık, aşıkların elinde ve iradesinde değildir. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarından uzaklaşmadıkça sözünün eri sayılmaz. Buna yalancı denir. Sevgi, sevgilinin her şeyini sevmeyi gerektirir. Büyükler, (Sevdiğin zatı inciten kimseye gücenmez isen, köpek senden daha iyidir) demişlerdir. Allahü teâlânın düşmanlarını sevmek, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Onun düşmanlarından uzaklaşmadıkça, sevgiliye dost olunmaz.

 

Muhammed aleyhisselama uymak için, Onu tam ve kusursuz sevmek gerekir. Tam ve olgun sevginin alameti de, onun düşmanlarını düşman bilip sevmemektir. Sevgiye gevşeklik sığmaz. İki zıt şeyin sevgisi bir kalbte, bir arada yerleşemez. Cem-i zıddeyn muhaldir. Yani iki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir. (m. 165)

 

Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerine hakaret ve kötülemek olur. Allahü teâlâ, habibi olan Muhammed aleyhisselama, İslam düşmanları ile savaşmayı ve onlara sertlik göstermeyi emrediyor. Allahü teâlâ, kâfirlerin, kendi düşmanı ve Peygamberinin düşmanı olduklarını bildiriyor. Allah’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kimse, kendini müslüman zanneder. Kelime-i tevhidi söyleyip, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Halbuki, bilmez ki, böyle, [Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını “şu iyilikleri de var” diye sevmek] gibi çirkin hareketleri, onun imanını temelinden götürür. (m. 163)

 

Muhammed Masum hazretleri de, (Kâfirleri sevmemek Kur'an-ı kerimde açıkça emredilmiştir. Kur'an-ı kerime uymamız farzdır) buyurdu. Kâfirleri sevmeyi haram eden âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyledir:

(Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.) [Mücadele 22]

(Kâfirleri dost edinen, Allah’ın dostluğunu bırakmış olur.) [Al-i İmran 28]

(Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin, sevmeyin!) [Maide 54]

(Kâfirlerle, münafıklarla cihad et! Onlara sert davran, düşmanlık yap!) [Tevbe 73]

Allahü teâlâ, eshab-ı kiramı, (Kâfirlere gadab ederler, birbirlerine merhametlidirler) diye övmektedir (Feth 29)

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâyı sevmeyen ve Onun düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için seven ve kâfirleri düşman bilen, Allah’ın sevgisine kavuşur.) [İ.Ahmed]

(Allah’ın dostunu seven, düşmanına buğzedenin imanı kâmildir.) [Ebu Davud]

(İsyan edenlere düşmanlık ederek, Allah’a yaklaşın!) [Deylemi]

(Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.) [Taberani]

(Kâfirlere karşı malınızla, canınızla ve dilinizle cihad edin!) [R.Muhtar]

Halife Ömer’e, (Hire’li bir hıristiyan var. Çok zeki, yazısı da çok güzel, bunu kendine katip yap) dediler. Kabul etmedi. Aşağıdaki âyet-i kerimeyi okuyup, (Mümin olmayan birini dost edinemem) dedi

Ebu Musel Eşari hazretleri anlatır: Halife Ömer’e dedim ki:

- Hıristiyan katibim çok işe yarıyor.

- Niçin, bir müslüman katip kullanmıyorsun? (Ey müminler! Yahudi ve hıristiyanları sevmeyin) âyetini işitmedin mi?

- Dini onun, katipliği benim.

- Allahü teâlânın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah’ın uzaklaştırdığına yaklaşma!

- Basra’yı onunla idare edebiliyorum.

- Hıristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir!

Huzur için

Seven, ancak sevdiği ile huzura kavuşur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:

(İman edenlerin kalbleri Allah’ı anmakla itminana [huzura] kavuşur. Dikkat edin kalbler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.) [Rad 28]

Seven, sevdiğinin sözlerinden, ondan bahsedilmesinden usanmaz. Sevenin her düşüncesi sevdiği ile olur. Yani mümin her zaman Allahü teâlâyı hatırlar. Böylece huzura kavuşur. Allah’ı unuttukça sıkıntılar başlar. Yahya bin Muaz hazretleri buyuruyor ki:

(Üç haslet kendisinde bulunmayan gerçek aşık değildir. Allah’ın kelamını başka sözlere, Allah’a kavuşmayı başka şeylere kavuşmaya ve Allah’a ibadeti fanilere hizmete tercih etmeyen sevgisinde samimi değildir.)

 

Allah’ın kulunu sevmesi

Allahü teâlâ, salih kullarını sever. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever.) [Maide 54]

(Allah tevbe edenleri, temizlenenleri sever.) [Bekara 222]

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ bir kulunu sevdiği vakit, günah o kula zarar vermez.) [Deylemi]

[Yani Allahü teâlâ, o kuluna günah işletmez demektir. Peygamber efendimizin (Ya Rabbi, bugünden sonra Osman’a günah yazma!) buyurması da böyledir. Bu hadis-i şerif, Hz. Osman’ın günah işlemeyeceğini gösterir.]

 

Bir kulu Allahü teâlânın sevip sevmemesi nasıl belli olur? Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu çeşitli dertlere maruz bırakır.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, bir kulu sevdiği vakit, onu dertlere müptela kılar. Kul sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi]

 

(Allahü teâlâ bir kulunu sevdiği vakit, o kulun kalbinde, iyiye yönlendirici, kötülüklerden uzaklaştırıcı bir kuvvet verir.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ, kuluna hayır murad ettiği vakit, kusurlarını ona gösterir.) [Deylemi]

Kim, Allah’ı seviyorsa, bilsin ki Allahü teâlâ da onu seviyor.

 

Dinde fazla sevgiye aşk denir

Bazı kimseler, (Peygamber efendimiz Allahü teâlâyı çok severdi, yani Ona aşık olmuştu) veya (Allahü teâlâ Peygamber efendimize aşık olmuştu) demenin uygun olmadığını söylüyorlar. Doğru mu?

CEVAP

Yanlıştır. Şimdi nefsin şehvani arzularına aşk deniyor. Dinde ise, fazla sevgiye aşk denir.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:

Sevgi, gönlün zevk aldığı şeye meyletmesidir. Kuvvetli meyle aşk denir.

Abdullah-i Dehlevi hazretleri de, (Allah’ı seven, bilmediği bir aşk ile şaşkın haldedir. Uykusu kaçar, gözyaşları dinmez. Her işinde Allah’tan korkar, titrer. Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınır) buyuruyor.

 

Bir kulun Allah’a aşık olması, Allahü teâlânın habibini sevmesi, ona aşık olması caizdir. Buna İbni Teymiye'nin talebesi İbni Kayyım ve bunların yolunda olanlar karşı çıkmıştır. Ehl-i sünnet âlimleri ise, böyle söylemenin caiz olduğunu bildirmişlerdir. Bu bakımdan Mevlid-i şerifte de, (Gel Habibim sana aşık olmuşam) ifadesi geçmektedir. Bunu bile tenkit edenler vardır. Halbuki dinde fazla sevgiye aşk denir. Allahü teâlâ, âlemlere rahmet olarak gönderdiği sevgili peygamberini çok sevmez demek yanlıştır.

 

Allah ve Resulünü çok sevmek için

Allah ve Resulünü ve İslam âlimlerini çok sevebilmek için ne yapmalıdır?

CEVAP

1- İmanı Ehl-i sünnet itikadına göre düzeltmelidir! İman doğru olmadıkça, Allahü teâlâ ve Onun sevdikleri sevilemez. Kur'an-ı kerimde mealen, (İman edenlerin Allah sevgisi çok sağlamdır) buyuruluyor. (Bekara 165)

Sevgi, imanın esaslarındandır. Hadis-i şerifte, (Bir kimse, Allah ve Resulünü her şeyden daha çok sevmedikçe, iman etmiş sayılmaz) buyuruldu. (Buhari)

Demek ki, hakiki imana kavuşanlar, Allah ve Resulünü çok severler, sevdiklerini de Allah rızası için severler, buğzettiklerine de Allah için buğzederler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(En faziletli amel, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.) [İ. Ahmed]

 

2- Haramlardan kaçıp bütün ibadetleri yapmaya çalışmalıdır! Bilhassa bid'at işlemekten çok sakınmalıdır!

Allahü teâlâyı seven, Onun emir ve yasaklarına riayet eder. Resulü Muhammed aleyhisselamı sever, onun sünnetine riayet eder. Böyle bir kimse de elbette Cennete gider.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, beni sevene Cehennem ateşini haram kılar.) [Ebu Nuaym]

 

3- (Müjdeci Mektublar) kitabını severek çok okumalıdır! Büyüklerin feyzleri sayesinde Allahü teâlâ ve Onun dostları sevilir. [Bu kıymetli eser, www.hakikatkitabevi.com sitesinden okunabilir.]

 

4- İstediğiniz sevgiye kavuşabilmek için dua etmeye devam etmelisiniz! Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi:

(Ya Rabbi, bana kendi sevgini, seni sevenin sevgisini, beni sevgine yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip eyle ve kendi sevgini, [susuzluktan yanan kimsenin şiddetle arzuladığı] soğuk sudan benim için daha sevgili kıl!) [Tirmizi]

 

Allah’ın rızası

Bilhassa ne yaparsak Allah bizden razı olur?

CEVAP

İsrailoğulları benzer bir suali Musa aleyhisselama sual etmişlerdir. Allahü teâlâ, (Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum) buyurdu. Yani başına gelen belalara katlanmak, ona buna şikayet etmemek, Allah’tan gelen her şeye razı olmaktır.

Musa aleyhisselam, (Ya Rabbi en çok buğzettiğin kimdir?) diye sual etti. Allahü teâlâ (Bir kul, benden hayırlısını isteyip Ben de ona hakkındaki hükmü gönderince ona rıza göstermeyendir) buyurdu. Allahü teâlânın takdirine razı olmalıdır! Hadis-i kudside buyuruldu ki:

(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen, verdiğim nimetlere şükretmeyen benden başka rab arasın!) [Taberani]

 

Günah ve Sevgi

Hiçbir sebep yokken arkadaşımla aramızda bir soğukluk oldu. Sebebi ne olabilir?

CEVAP

İşin başı Allahü teâlâyı sevip günahlardan kaçmaktır. Allahü teâlâ bir kimseyi severse, iyilere de onu sevdirir. Allah’ın sevmediği kimselerden iyiler nefret eder.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, bir kulunu sevince, o kulun sevgisini meleklerin kalbine yerleştirir. [Melekler de onu sever.] Eğer Allahü teâlâ, o kula buğzederse, o buğzu meleklerin kalbine de yerleştirir. [Melekler de o kimseye buğzeder.] Allahü teâlâ o sevgi ve buğzu insanların kalbine de yerleştirir.) [Ebu Nuaym]

 

Günah işleyen, önce Allahü teâlânın sonra da insanların sevgisini kaybeder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İki kimse, Allah için birbirini severken, sonra aralarındaki muhabbet zail olmuşsa, bu ikisinden birinin işlediği günahtan dolayıdır.) [Buhari]

Dünyada Allahü teâlâdan korkup haramlardan kaçan ve ibadetleri yapan kimse için, ahirette korkacak sıkıntı kalmaz. Dünyada korkmayan ahirette çok sıkıntılara maruz kalır. Hadis-i kudside buyuruldu ki:

(Bir kuluma iki korku, iki eminlik vermem. Eğer dünyada benden emin olursa, ahirette korkar. Dünyada korkarsa, ahirette emin olur.) [Ebu Nuaym]

 

Harama bakmaktan da çok sakınmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Harama bakış, İblisin zehirli oklarından biridir. Allah korkusundan dolayı bakışına hakim olan, imanının tadını duyar.) [Taberani]

 

Allahü teâlânın bir kimseyi sevmediğinin alameti nelerdir?

CEVAP

Hz. Musa aleyhisselam, Allahü teâlâya sual etti:

- Ya Rabbi, sevdiğin ve buğzettiğin kimseleri nasıl ayırabiliriz?

Allahü teâlâ buyurdu ki:

(Sevdiğim kulun iki alameti vardır: O beni yerde anar, ben de onu, yerde ve gökte bulunan meleklerin yanında anarım. Günah işlemekten muhafaza eder, azabımdan uzaklaştırırım.

Buğzettiğim kulun da iki alameti vardır: Beni unutup, hiç anmaz, günah, isyan içinde yüzer. Buğzettiğim kimsenin gönlü kibirlidir, dili kötü söyler, gözü kötülüktedir, eli de cimridir. Böyle kimseye gazaplanıp azap ederim.)

 

Demek ki, Allahü teâlânın sevdiği kul, her zaman Rabbini anar, günahlardan kaçar. Buğzettiği kul ise, Allahü teâlâyı anmak hatırına gelmez, günahlara dalar. Yine Allahü teâlâ, Hz.Musa’ya buyurdu ki:

(Kimin içi dışından iyi olursa, benim dostlarımdandır. Kimin iç yüzü görünüşünden kötü ise, o da benim düşmanlarımdandır.)

 

Niyet kalbin amelidir

Niyet, kalbin amelidir. Kalb ise marifet kaynağıdır. Marifet kaynağında bulunanlar, dışarıdakilerden daha değerlidir. Münafık ise, çok kötülük yapmak ister, fakat niyetini gerçekleştiremez. İnsanlara yaranmak için iyi şeyler yapmaya çalışır. Bu bakımdan münafığın ameli niyetinden hayırlı olur.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, sizin güzel suretlerinize, mallarınıza bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar.) [Müslim]

 

Yani Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, makam ve rütbesine bakarak sevap vermez. Amelini ne düşünce ile, ne niyetle yaptığına bakarak sevap veya azap verir.

 

Yahya bin Muaz-ı Razi hazretlerine Allah sevgisinin, (muhabbetin) ne olduğu soruldu. Cevabında, (İyilikle artmayan, kötülükle eksilmeyen bir şeydir) buyurdu.

 

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri de, (Muhabbet, sevdiği şeyleri sevdiği için vermektir) buyurdu.

Hz. Şibli, (Sevdiğini söyleyip de, başkaları ile meşgul olan, dost ile alay etmiş olur) buyurdu.

Sevginin alameti üçtür:

Çok tefekkür, az uyku ve Allahü teâlâyı çok anmak. (T.Gafilin, R.Nasıhin)

 

Allah aşkına demek

“Allah’ını seversen” veya “Allah aşkına şunu yap” denince, o işi yapmak şart mıdır?

CEVAP

Bir müslüman, “Allah hakkı için şunu yap” dese, bunu yapmamak günah olmaz ise de, mubah olan işleri yapmak iyi olur. “Allah aşkına” diyerek bir kimseden dünyalık bir şey istemek caiz değildir. Böyle kimseler hadis-i şerifle lanetlenmiştir. (Hadika)

 

Allahü teâlânın ismini, lüzumsuz yere kullanmak da uygun değildir. Mesela çok uzak bir yere gittiğini belirtmek için, (Yürü Allah’ım yürü) ve çok yemek yendiği zaman, (Ye Allah’ım ye) demenin, Allah’ın ismini hafife almak olduğunu âlimlerimiz bildiriyor.

 

O halde şarkılarda, türkülerde, filmlerde Allah’ın ismini lüzumsuz yere kullanmak doğru değildir.

 

Allah benden razı mı?

Allah benden razı mı değil mi, bilmem mümkün mü?

CEVAP

Mümkündür. İbadet etmek tatlı ve kolay, günah işlemek acı ve sıkıntılı geliyorsa, o kimseden Allahü teâlâ razıdır.