Müminler
Cennette Allahü teâlâyı görecekler mi? CEVAP Müminlerin
ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlâyı
görecekleri Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor: (Kıyamette ışıl ışıl parlayan yüzler, Rablerine
bakacaklardır.) [Kıyamet 22, 23] Bu
husustaki hadis-i şeriflerden biri şöyledir: Peygamber
efendimiz, ayın ondördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Şu ayı nasıl net görüyorsanız, [ahirette] Rabbinizi
de, böyle açıkça göreceksiniz.) [Buhari, Müslim] Yunus
suresinin, (Güzel amel edenlere,
hüsna [Cennet] ve ziyadesi
de vardır) mealindeki 26. âyet-i kerimesindeki ziyade kelimesini
Resulullah efendimiz rüyet [Allahü
teâlâyı görmek] olarak açıklayıp buyurdu ki: (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi
net görürsünüz.) [Buhari] Ahirette
Allahü teâlâyı yalnız müminler görecek, kâfirler bundan mahrum kalacaklardır.
Çünkü Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (O kâfirler o gün Rablerini görmekten mahrumdur.) [Mutaffifin 15] İmam-ı
Şafii, imam-ı Malik hazretleri gibi mezhep sahibi büyük âlimler, (Bu
âyet-i kerime, müminlerin Allahü teâlâyı göreceklerine bir delildir.
Çünkü öyle olmasaydı, Kâfirler
göremeyecek buyurulmazdı) demişlerdir. Hiç kimse denmiyor, kâfirler
göremeyecek buyuruluyor. (Hazin) Araf
suresinin 143. âyet-i kerimesinde, Musa aleyhisselamın Allahü teâlâyı
görmek istediği bildirilmektedir. Bu da Allahü teâlânın görüleceğinin
delilidir. Çünkü, bir peygamberin, imkansız olan şeyi Allahü teâlâdan
istemesi abes, hatta cahillik olurdu. Allahü teâlâ hakkında caiz olan
ve olmayan şeyleri bilmemek ise peygamberliğe aykırıdır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği
ile "Allahü teâlâ dünyada
görülmez" buyurdu. (1/283) Mevlana
Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki: (Dünyada
Allahü teâlâyı gördüm diyen zındıktır. Evliyanın kalb gözü ile görmesi
rüyet değildir. Onlara şühud hasıl olmaktadır.) (İtikadname) İmam-ı Gazali hazretleri de,
(Allah’ı dünyada görmek mümkün olmaz) buyuruyor. (İhya) Dünyada Allah’ı görmek imkansız
olduğu için Hz. Âişe, (Resulullahın
Allah’ı gördüğünü söyleyen yalan söylemiş olur) buyurmuştur. (Buhari) İmam-ı
Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi, Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri
gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miracda Allahü teâlâyı
gördüğünü, ancak bunun dünya görmesi ile değil, ahiret görmesi ile görmek
olduğunu bildirdiler. Fıkıh
ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyanın büyüklerinden S.Abdülkadir-i
Geylani hazretleri buyuruyor
ki: Biz,
Resulullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) Mirac gecesi Allahü teâlâyı
görmesinin baş gözü ile olup, kalble ve rüyada olmadığına iman ederiz.
Zira Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin Necm suresinin (Andolsun Onu, Sidretü'l-Münteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü)
mealindeki 13 ve 14. âyet-i kerimeleri üzerine (Elbette Rabbimi gördüm), (Ben sidretü’l-müntehada Rabbimi gördüm. Öyle
ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu) buyurduğunu bildirmiştir.
Allahü
teâlâ Mirac gecesinde kendisini habibine aynen göstermiş olduğunu, İbni
Abbas hazretleri İsra suresinin tefsirinde bildiriyor. Ve yine İbni
Abbas hazretleri buyurdu ki: (Mirac
gecesinde Resulullah, Allahü teâlâyı iki defa dünya gözü ile görmüştür.
Hullet Hz. İbrahim için, kelam Musa aleyhisselam için, rüyet de Muhammed
aleyhisselam için olmuştur.)
(Gunye) [Hullet,
dostluk, Kelam, konuşma, Rüyet, baş gözü ile görme demektir.] İmam-ı
Rabbani hazretleri buyurdu ki: O
Server, Mirac gecesinde Rabbini dünyada değil, ahirette gördü. Çünkü
o Server, o gece, zaman ve mekan çevresinden dışarı çıktı. Ezeli ve
ebedi bir an buldu. Başlangıcı ve sonu bir nokta olarak gördü. Cennete
gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennette oluşlarını,
o gece gördü. İşte o makamdaki görmek, dünyada görmek değildir. Ahiret
görmesi ile görmektir. Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak
söylenmiştir. Dünyadan gidip gördüğü ve yine dünyaya geldiği için dünyada
gördü denilmiştir. (m. 283) Allahü
teâlâ, dünyada görülmez. Dünyada görüleceğini söyleyenler yalancıdır.
Bu dünyada bu nimet nasip olsaydı, herkesten önce Hz. Musa görürdü.
Peygamberimiz Miracda bu devletle şereflendi ise de, bu dünyada değildi.
Cennete girip oradan gördü. Yani ahirette görmüş oldu. Dünyada iken,
ahirete karıştı ve gördü. (C.3, m.17) Necm suresinin, (Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı) mealindeki
17. âyet-i kerimesini İmam-ı Rabbani hazretleri, (Mirac gecesinde, gözü Allah’tan hiç ayrılmadı)
diye açıklamakta ve Allah’ı ahirette dünya gözü ile gördüğünü bildirmektedir.
(C.1 m.129) Mevlana
Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki: Resulullah,
Allahü teâlâyı Miracda gördü. Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi
değil idi. (İtikadname) Caiz
olmak ayrı şey, görmek ayrı şeydir. Ehl-i sünnet âlimleri, (Allah’ı dünyada görmek caiz, fakat kimse görmemiştir, gördüm diyen zındık
olur) buyuruyorlar. Rüyada görmek ise dünyada görmek değildir. Peygamber
efendimiz, Allahü teâlâyı rüyada gördüğünü Camiussagir’deki hadis-i
şerifte bildirmektedir. İmam-ı Nevevi hazretleri,
(Enam suresi 103. âyetindeki
Ona gözler erişemez demek, Onun
zatının hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir. Yoksa
rüyet haktır) buyuruyor. Bid'at fırkalarından bazıları,
(Enam) suresinin 103. âyetini delil getirerek, (Ona gözler erişemez) âyetine göre dünyada ve ahirette Allah’ı görmek
imkansızdır, dediler. Bunun yanlış olduğunu, Kur'an-ı kerim ve hadis-i
şerifler bildiriyor. (Beydavi) İmam-ı Rabbani hazretleri,
Enam suresinin 103. âyetini açıklarken, (Müminler, ahirette Allah’ı
göreceklerdir) buyuruyor. (3/44 ve 90) İmam-ı a’zam hazretleri buyuruyor
ki: Allahü teâlâ ahirette Cennette
görülecektir. (Fıkh-ı ekber) Kur'an-ı kerimde, (Dünyada kör olan, ahirette de kör olur) buyurulması,
kâfirler içindir. Müminler, ahirette Allah’ı görecektir. (Berika)
Dünyada imandan mahrum olan,
ahirette de rüyetten mahrum olur. (Medarik) Müminler, ahirette, Cennete
girmeden önce de, girdikten sonra da, Allahü teâlâyı göreceklerdir.
(Nuhbet-ül-Leali) Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile, (Allah’ı müminler görür, fakat Cehennemde kâfirler göremez) buyuruyor. Ahirette Allahü teâlânın görüleceğinde icma vardır. Bunu inkâr edenler diyor ki: (Görmek için beş şart gerek:
Görünen şey bir yerde olmalı, bir tarafta olmalı, karşısında olmalı,
çok uzak ve çok yakın olmamalı ve gözden çıkan şualar o şeye ulaşmalı!
Bakan ile bakılan şey arasında ışık olmak da şarttır. Bu şartlar Allah
için söylenemez ve görmek imkansız olur.) Bu şartlar dünya ölçüleri
ile ilgilidir. Ahiret işleri, dünya işlerine hiç benzemez. Dünyanın
batısında olan bir kör, Allahü teâlânın kudreti ile dünyanın doğusundaki
bir karıncayı görür. Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez. Ayrıca, ahirette, cisim olarak
görülecek, sınırlı görecek diyen hiçbir Ehl-i sünnet âlimi yoktur. Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri
buyuruyor ki: Dünyada
Allahü teâlâ anlaşılmadan bilineceği gibi, ahirette de anlaşılmadan
görülecektir. (Tekmil-ül-iman) İmam-ı
Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz
ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir. (c.1, m.266) Cennete giren müminler Allahü
teâlâyı istedikleri her zaman görebilirler mi? CEVAP Tecelli genel ve özel olmak
üzere iki kısımdır: Genel tecelli bir cuma günü kadar olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ Cennet ehline her cuma günü tecelli eder.) [C. Sagir] Özel tecellide Cennettekiler
eşit değildir. İlim ve ameldeki olgunluklarına göre görürler. En yüksek
derecede olanlar, her zaman müşahede ederler. (Feraid-ül-fevaid) |