İlk insan, ilk Peygamber idi 

 

Bir hoca, (Âdem ve Havva ilk insan değildir. Biz, başka mahluklardan türedik) diyor. Bu sözün ilmi bir değeri var mıdır?

CEVAP

Bu söz; akılla, mantıkla, ilimle bağdaşmaz. Herkes Hz. Âdem’in neslinden gelmiştir. Kur’an-ı kerimde, Allahü teâlâ, insanlara hitap ederken, (Ya beni Âdem’e = Ey Âdemoğulları) buyuruyor. [Araf 26, 27, 31, 35, Yasin 60]

 

Bu husustaki âyet-i kerime mealleri şöyledir:

(Rabbin, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dediği zaman, melekler, “Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek kimseler yaratacaksın?" dediler. “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu. Âdem’e bütün eşyaların isimlerini [neye yaradıklarını, ilmini, sanatını] öğretti, sonra meleklere, “Siz de biliyorsanız söyleyin” buyurdu. Melekler, “Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur”dediler. Âdem’e, “Her şeyin ismini [ne işe yaradığını] söyle buyurdu. Âdem de, hepsini söyleyince, Rabbin, “Ben göklerde ve yerde, görülmeyen, gizli açık her şeyi bilirim demedim mi” buyurdu.) [Bekara 30-33]

 

(Allah, birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ve İmran ailesini âlemlere üstün kıldı.) [Âl-i İmran 33]

 

(Ey Âdemoğulları, şeytan, ana-babanızı [Hz. Havva ile Hz. Âdem’i], Cennetten çıkardığı gibi, sizi de aldatmasın.) [Araf 27]

 

(Rabbin, Âdemoğullarının [Âdem’in] sulbünden neslini devam ettirmiştir.) [Araf 172]

(Sizi bir tek nefisten, candan [Âdem aleyhisselamdan], ondan da eşini [Havva validemizi] yaratan Allah’tır.) [Araf 189, Zümer 6]

 

İnsanlar bir kişiden, Hz. Âdem’den yaratılmıştır. (Nisa 1, Enam 98)

İlk insan topraktan, nesli nutfeden yaratıldı. (Fatır 11, Hac 5, Kehf 37, Mümin 67)

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraklardan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi de temiz oldu.) [Ebu Davud]

 

(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yarattıktan sonra, “Git şu meleklere selam ver. İşte senin ve neslinin selamlaşması böyle olacaktır” buyurdu.) [Buhari]

 

(Allah Cehennemdeki azabı en hafif olana "Dünyadaki her şey senin olsaydı, Cehennemden kurtulmak için onları feda eder miydin?" buyurur. O da "Evet" der. "Sen Âdem’in sulbünde iken, çok az şey istedim, şirk etme dedim. Ama sen şirk ettin” buyurur.) [Hakim]

 

(Hz. Âdem’e kadar olan soyumda, zina eden hiç kimse yoktur. Hepsi temizdir.) [İbni Sa’d]

(Hz. Âdem’den babama kadar hep nikahlı ana-babadan geldim.) [Deylemi]

(Yecüc ve Mecüc de, Âdem aleyhisselamın sulbündendir.) [Beyheki]

 

(Allahü teâlâ, Hz. Âdem’e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Evlat ve zürriyetin, bir sanatla rızkını talep etsin! Dini geçim vasıtası yapmasın!) [Hakim]

(Hepiniz Âdem aleyhisselamın çocuklarısınız.) [Bezzar]

 

Bu delillerden sonra, (Biz Âdem’den değil, maymundan, başka mahluktan geldik) diyerek insanlığı hazmedemeyene, gözü hayvanlıkta olana, kim, ne anlatabilir ki?

 

İlk insan ve ilk Peygamber

Avrupa’dan bir okuyucumuz, Tevhid inancı diye Türkçeye çevrilen bir Vehhabi kitabını göndermiş. Kitabın yazarı İbni Hudayri diye birisidir. Bu kitabın 19 ve 20. sayfalarında ilk peygamber Hz. Nuh idi diyor. Ondan önce gelen İdris, Şit ve Âdem (aleyhimüsselam)ın peygamberliklerini inkâr ediyor.

İdris aleyhisselam, Şit aleyhisselamın torunlarındandır. Hz. Şit, Hz. Âdem’in oğludur. Daha önce de İbni Baz’ın kitapları gönderiliyordu. İbni Baz’a da gerekli cevaplar verilmişti. Keşf-üş-şübühât isimli kitaplarının başında da, (İlk peygamber Nuh’tur) deniyor. Hz. Nuh’tan önce gelen üç peygamber inkâr ediliyor. Şit aleyhisselamın peygamber olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. Diğer ikisinin Kur’an-ı kerimde peygamber olarak isimleri geçmektedir. Bunları inkâr, Kur’an-ı kerimi inkâr olur. Kur’an-ı kerim tevili imkansız bir şekilde şöyle bildiriyor:

(İdris de pek doğru bir insan, bir peygamberdi.) [Meryem 57]

 

Her âyeti inkâr gibi, bu âyeti de inkâr küfürdür. Hz. İdris’in peygamber olduğu hadis-i şerif ile de sabittir. İşte iki hadis-i şerif meali:

 

(Miracta, ikinci göğe vardık. Cibril, bekçisine “Kapıyı aç” dedi. Melek O’na dünya semasının bekçisininkine benzer sorular sordu. Hz. İdris’e uğradığımda bana şöyle dedi: “Merhaba ey salih Peygamber ve salih kardeş.” Ben “Bu kim?” diye sordum. Cebrail, “Bu İdris Peygamberdir” dedi.) [Buhari, Müslim, İ. Ahmed]

(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed’dir. İsrail oğullarının nebilerinin ilki Musa ve sonuncusu İsa’dır. Kalem ile yazan ilk peygamber ise İdris’tir.) [Hakim-i Tirmizi] 

 

Âdem aleyhisselamın ilk insan ve ilk peygamber olduğu da bütün kitaplarda yazılıdır. Kur’an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem‘i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini [peygamber] seçip âlemlere üstün kıldı.) [Al-i imran 33]

 

(İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58]

 

Âdem aleyhisselamın ilk peygamber olduğunu bildiren bir hadis-i şerif de şöyledir:

(Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.) [Taberani]

 

Ehl-i sünnet itikadı da böyledir. Nitekim Ehl-i sünnetin reisi ve Hanefi mezhebinin kurucusu imam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki:

Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. (Fıkh-ı ekber)

 

Nebi ve resul nedir

Nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir. Her resul=nebidir; fakat her nebi resul değildir. Kitap gönderilen peygambere Resul denir. Yeni din getirmeyip, önceki dine davet eden peygamberlere Nebi denir. Peygamber Farsçadır, resul veya nebi anlamında kullanılır. Kur’an-ı kerimde bir resul için, nebi de denmesi onun resul olmadığını göstermez. Peygamber efendimize nebi de denmektedir. Kendilerine kitap verilen resullerden bazıları şunlardır:

Hz. Musa, resul ve nebi idi. (Meryem 51, Araf 104, Zuhruf 46)

Hz. İsa, resul ve nebi idi. (Nisa 157, Maide 75)

Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Lut, Hz. Şuayb resul idi (Şuara 125, 143, 162, 178)

Hz. Harun nebi idi. (Nisa 163, Meryem 53) [Hz. Musa devrinde, Museviliği tebliği etti.]

Hz. Yahya nebi idi (A. İmran 39) [ Hz. İsa zamanında İseviliği tebliğ etti.]

 

İlk insanlar vahşi miydi?

İlk insanlar işaretle mi anlaşıyorlardı? Taş-tunç devrinin aslı var mıdır?

CEVAP

Taş devri, tunç devrinin aslı yoktur. İnsanların maymundan gelmesi, uzay insanları, Ufo yalanları gibi bu da hayal mahsulüdür. Bir karıncayı, bir hücreyi bile yaratmaktan aciz olan dinsizler, bütün kainatı yoktan yaratan Allah’ı inkâr maksadıyla böyle şeyler uyduruyorlar. Her şeye gücü yeten Cenab-ı Hak, ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem'e her ilmi öğretti. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Âdem'e bütün isimleri öğretti.) [Bekara 31]

 

Bu husustaki hadis-i şeriflerden ikisi de şöyle:

(Âdem, Cennetten dünyaya inince, Hak teâlâ, ona her sanatı, her ilmi öğretti.) [Taberani]

(Hak teâlâ, Âdem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Evlatların, torunların, bu sanatlardan biri ile rızkını talep etsin! Dini geçim vasıtası yapmasın! Din ile dünyayı talep edene yazıklar olsun!) [Hakim]

 

İlk insanların işaretle anlaştıkları da yalandır. Hıristiyan ve yahudiler de, Hz. Âdem’in Cennette meleklerle konuştuğunu kabul ederler. Hadis-i şerifte, (Âdem, Allahü teâlâ ile konuşan bir peygamberdir) buyuruldu. (Beyheki)

 

Hz. Âdem’in çocukları, kafilelerle başka başka ülkelere gittiler. Ayrı dil ile konuştular. Böylece babalarının bildiği dilleri unuttular. (Mirat-i Kâinat)

 

Hz. Âdem’in çocukları

Hz. Âdem’in çocukları da, ilimsiz, fensiz, görgüsüz değildi. Hz. Âdem ve ona iman eden torunları şehirlerde yaşarlardı. Okumak, yazmak bilirlerdi. Demircilik, iplik yapmak, kumaş dokumak, çiftçilik gibi sanatları vardı. Yazı, ilk insan Hz. Âdemle birlikte dünyaya yayılmıştır. Bugün, Asya, Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında vahşiler yaşadığı gibi, Hz. Âdem’den sonra da bilgisiz, basit yaşayanlar vardı. Fakat, bundan dolayı ne bugünkü, ne de ilk çağdakilerin hepsi için, vahşi denilemez. Allahü teâlânın, Hz. Âdem'e gönderdiği kitaplarda, iman edilecek hususlar, çeşitli dillerde lügatler, namaz, oruç, gusül, birçok sanatlar, tıb, ilaçlar, aritmetik, geometri gibi şeyler bildirilmişti. Altın para basılmıştı.

Hz. Âdem’den sonra medeniyette gerileyen kavimler olmuştur. Buna rağmen Hz.Nuh zamanında da maden ocakları işletilip, çeşitli aletler, makineler yapılmıştı. Hz.Nuh’un gemisinin, kazanı kaynayarak hareket ettiği, yani buharlı gemi olduğu Kur'an-ı kerimde bildiriliyor. (Hud 40)

 

Kazılarda medeniyetlere rastlanması, eski insanların vahşi olmadıklarını göstermektedir. Kazılarda ilkel toplumlara da rastlanması, medeniyetlerin, zirveye çıktığını, sonra çeşitli sebeplerle yıkıldığını göstermektedir. Medeniyetler zirvede iken, tıb çok ilerlemişti, her hastalığın çaresi bulunuyordu. Bugünkü radarlar eskilerin yanında çok ilkel kalır. Bir aletle dünyanın her tarafını görmek mümkündü. Her medeniyet yok olunca, yenisini kurmak için sıfırdan başlamak gerekir.

 

Medeniyet grafiği inip çıkmıştır. Medeniyetlerin zirvedeki durumlarını görüp, eski insanların hepsine medeni demek nasıl mümkün değilse, medeniyetlerin yıkılıp yeni kurulan medeniyet seviyesi çok düşük olanlara bakıp hepsi vahşi idi de denilemez. Putlara tapınılan bir toplum bulununca, ilk insanların çok tanrıya taptığı da söylenemez. Yani ilk insanlar çok tanrıya tapardı, sonra tek tanrıya taptılar görüşü çok yanlıştır. İlk insan Hz. Âdem tek ilaha ibadet ederdi. Asırlar sonra puta tapanlar çıkmıştır. Şimdi bile yeryüzünde çeşitli dinler mevcuttur. Ateşe, ineğe tapanlar vardır. Herhangi bir sebeple bugünkü medeniyet yıkılsa, Hindistan’da bir kazı yapılsa, bütün dünya ineğe tapıyordu mu denir?

 

Dillerin meydana çıkışı

Dinsizler, hiçbir vesikaya dayanmadan, sırf dinleri inkâr için, ilk insanın konuşma bilmediğini, işaretle anlaştığını söylüyorlar ise de hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Âdem aleyhisselam, Allahü teâlâ ile konuşan bir peygamberdir.) [Hakim]

(Âdem aleyhisselam Cennetten dünyaya inince, Allahü teâlâ, ona her şeyin sanatını, ilmini öğretti.) [Taberani]

 

Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselama, şu anda dünyada mevcut bütün dilleri öğretti. Âdem aleyhisselam da, Arapça, Süryanice, İbranice ve diğer bütün dillerde kitaplar yazıp her dil ile konuşmuştur. Bu husustaki delillerden biri Bekara suresinin, (Allahü teâlâ, Âdem'e bütün isimleri öğretti) mealindeki âyet-i kerimesidir.

 

Hz. Âdem, Hak teâlâdan öğrendiği için, varlıkların adlarını, bütün dil ve lügatları biliyordu. Çocukları bütün dilleri konuşuyordu. Hz. Âdem vefat edince, çocukları kafileler halinde başka başka ülkelere gittiler. Her kafile, ayrı bir dil ile konuşuyordu. Böylece çocukları babalarının konuştuğu diğer dilleri unutmuşlardı. O anda konuştukları dil ile kaldılar. (Mirat-ı Kâinat)

 

Irkların meydana gelişi

Bütün insanlar, Hz. Âdem’in neslinden geldiğine göre, zenciler ve diğer ırklar nasıl meydana çıktığı merak edilen konular arasındadır.

 

Biyolojide modifikasyon denilen görünüş değişikliği yanında, mutasyon denilen genlerde değişiklik olayı vardır. Beyaz insandan siyah, esmer veya sarı insanların türemesi mümkündür. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraktan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Bazısı yumuşak, bazısı sert, bazısı da halis ve temiz oldu.) [Ebu Davud]

 

Dağda, Afrika ve Amerika ormanlarında, Demirperde gerisinde kalıp da, İslamiyet’i duymadan ölenler, Cehenneme girip girmeyecekleri hususunda, âlimler başka başka bildirdiler. Allah’ın varlığını akılları ile bulmaları gerektiğini, bulmayanların Cehenneme gideceklerini söyleyenler olmuştur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

 

Bunlar, imanlı olmadıkları için Cennete giremez. İslamı duymadıkları için de Cehenneme girmez. Ahirette hesaba çekilip, hak sahiplerine haklar verildikten sonra bunlar, hayvanlar gibi yok edilecektir. (Müjdeci Mektublar 259)

 

Hz. Âdem’in ilk insan olmadığı, ilk insanların dört ayaklı olduğu söyleniyor. Bu yalan değil midir?

CEVAP

Kur'an-ı kerimde Hz. Âdem’in çamurdan yaratılan ilk insan olduğu açıkça bildirilmektedir. (Bekara 30 ve Hicr 28-43)

 

Kur'an-ı kerime inanmayan veya bir âyetinden şüphe eden müslümanlıktan çıkar. Bir hadis-i şerif meali:

(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu Muhammed’dir [aleyhimesselam].) [Hakim] 

 

Evrimcilerin, ilk insan olarak kabul edilen Neandertaların, bugünkü insan haline geldiğini söylemeleri ilmi değildir. Hele insanın önce dört ayağı üzerinde yürüdüğünü ve birçok asır sonra ayağa kalktığını ileri sürmek, hiçbir zaman ilme uymaz. Çünkü, bu kadar ilkel olan bir mahlukun bugünkü mükemmelliğe ulaşması mümkün değildir. O halde, dört ayak üzerinde yürüyen türün, insan olmadığını, başka bir mahluk olması gerektiğini ve diğer birçok eski mahluklarla birlikte yok olduğunu kabul etmek icap eder.

 

Bütün din kitapları, ilk insanın homo sapien [iki ayak üzerinde yürüyen ve düşünebilen] bir mahluk olduğunu bildirmektedir. Hiçbir evrimci, dört ayak üzerinde yürüyen ve bir hayvandan farkı olmayan bir varlığın bugünkü insana dönüşebileceğini iddiada bulunamamıştır. İlk insan, dünyanın oldukça geliştiği bir zamanda yaratılmış ve dört ayakla yürüyen mahluklarla hiçbir alakası yoktur. 

 

Cahil bir sosyal bilimci ve Kan grubunun dört olması

13 yıl boyunca günde 18 saat kitap okuduğunu söyleyen bir Sosyal Bilimci ile görüşmelerimiz sonucu, aşağıdaki soruları soruyor:

1- Bir takım inançsız insanlar İsa aleyhisselamın geçmişine ait bir takım belgeler bulunamadığından dolayı soyundan gelen insanlar olabileceği tezini savunuyorlar. Bu konuda kaynak var mı? Bu insanlara ne cevap verilebilir. (Bu insan Hz.İsa'nın dünyaya gelişinde tereddütlerin olduğu görüşünde.)

CEVAP

Bu sosyal bilimci müslümanlığa inanıyor mu? İnanıyorsa mesele yok. Kur’an-ı kerimde Hz. İsa’nın nasıl doğduğu bildiriliyor. Müslüman değilse ona Kur'an-ı kerimden başka ne kaynak gösterelim!

2- Âdem aleyhisselamın tek olup olmama tartışmasındalar. Eğer kanın dört gruba ayrılması bir geçiş sürecinden kaynaklanıyor ise evrim teorisine inanılması gerekir. Aksi halde dört farklı insanın olduğu tezini sosyal bilimcilerin şu an araştırdığı görüşünde. İki kişiden dört farklı kan grubu oluşmaz. Demek ki ilk insan iki kişi değildi.

CEVAP

Bu sosyal bilimci çok cahil birisi imiş. Kan grubunun dört olması, dört farklı insanın olmasını gerektirmez.

 

Çocuğun kan grubu, baba veya anasınınkine benzer. Bazen her ikisine de benzer veya her ikisine de benzemez. Eğer çocuğun kan grubu, ana-babasının kan grubundan başka türlü olmasaydı, yeryüzünde yalnız iki çeşit kan grubu bulunurdu. Çünkü bütün insanlar, bir erkekle bir kadından meydana gelmişlerdir.

 

Âdem aleyhisselamın kan grubu (A), Hz. Havva validemizin kan grubu (B) ise, (A) grubunda, (B) grubunda ve (AB) grubunda çocukları olacağı gibi, 0 (Sıfır) grubunda da çocukları olabilir. Çünkü A ve B’nin yarısı 0 (Sıfır) genini taşır. Hamilelik, lohusalık, narkoz, radyoterapi ve arsenikli ilaçlar bazen kan grubunu değiştirir. Bir insanın kan grubu değişince anasının da, babasının da kan grubuna benzemeyebilir. Bu bakımdan aynı ana-babadan meydana gelen çocukların kan grupları iki çeşit değildir.

 

Kan grupları sistemler şeklinde incelenmektedir. Mesela, AB0, Rh sistemi gibi başka kan grubu sistemleri de bilinmektedir. Daha başka bilinmeyenlerin de bulunduğu söylenmektedir. Her kan grubu sistemi, diğer sistemlerden müstakil olarak çalışmaktadır. Tıbbi tatbikatta, yani hastalık ve tedaviyi ilgilendiren kan grubu uyuşmazlıklarında herkesin bildiği yukarıdaki AB0 ve Rh sistemleri önemlidir.

Dört çeşit kan grubu

AB0 sisteminde dört çeşit kan grubu vardır:

1- Sıfır (0) grubunda, kişiler 0 ve 0 genlerini taşır ve homozigottur. (İki geni aynı.)

2- A grubundakinin genleri, A ve O’dır. (Heterozigot, yani iki geni farklı veya A ve A’dır. (Homozigot.)

3- B grubundakiler, ya B ve B’dir. (Homozigot) veya B ve 0’dır. (Heterozigot.)

4- AB grubundakinin genleri ise, A ve B’dir. (Heterozigot.)

 

Mesela, A grubundaki heterozigot bir spermin yarısı A, yarısı da 0 genini taşır. B grubundaki heterozigot yumurtanın yarısı B, yarısı da 0 genini taşır. Bu vasfa haiz kimseler, evlendiklerinde aşağıdaki şemada görüldüğü gibi, AB0 sisteminin dört grubunda da, yani A, B, AB, 0 gruplarında da çocukları olabilir.

Bunu açıklayalım!

1- Birinin A genini taşıyan yumurta veya sperm, diğerinin 0 genini taşıyan üreme elemanı ile bir embriyon yaparsa bundan A grubunda çocuk olur.

2- B geni 0 ile birleşince B grubunda,

3- A geni B geni ile birleşince AB grubunda,

4- 0 geni 0 geni ile birleşince 0 grubunda çocuk veya çocuklar olur.

 

Rh sisteminde de Rh (+) olan bir kimse, heterozigot ise, yani genlerinden biri (+), diğeri (-) ise, kan grubu Rh (-) olan biri ile evlenince, çocukların kan grubu Rh (+) da olabilir, Rh (-) de olabilir.

Yukarıdaki sistemde genlerin A,B ve (+) genleri, 0 ve (-) genlere karşı baskın (Dominant) olup, onların özelliklerini örter. Diğer kan grubu sistemlerinde de durum böyledir.