İman herkese
lazımdır
İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim
akıl, yanılmayan akıldır. Birinin aklına uygun gelmeyen bir şey, selim
akıl sahibi için uygun gelebilir. Akla göre din olsa, insan sayısı kadar
din olur. İslamiyette aklın ermediği şey çoktur. Fakat, selim akla uymayan
bir şey yoktur. Ahiret bilgileri ve Allah’a ibadet şekilleri, eğer aklın
çerçevesi içinde olsaydı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilseydi, Peygamberlere
lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve ahiret saadetini kendileri bulabilirdi
ve Allah, hâşâ Peygamberleri boş yere göndermiş olurdu. Bunlar bilinemeyeceği
için, Allah, her asırda, Peygamber göndermiş ve son olarak da bütün
dünyaya, Muhammed aleyhisselamı göndermiştir. Âlimler buyuruyor ki: İman, Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği
şeyleri, tahkik etmeden, akla, tecrübeye ve felsefeye uygun olup olmadığına
bakmadan, tasdiktir. Akla uygun olduğu için tasdik etmek, aklı tasdik
etmek olur, Resulü tasdik etmek olmaz. Yahut Resulü ve aklı birlikte
tasdik etmek olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz. İtimat tam
olmayınca, iman olmaz. Allahü teâlâ, (Onlar
gayba iman ederler) buyuruyor. (Bekara 4) Ateist zihniyetli birisi, “Kur’an nazardan bahsederdi
ama ben inanmazdım, bugün fen, gözle görülemeyen şuaların iş yaptığını
açıklıyor. Mesela bir kumanda ile Tv’yi, radyoyu
veya arabamızı açıp kapatabiliyoruz. Bunun için gözlerden çıkan şuanın
zarar verebileceğine inanıyorum. Ben de müminim” demişti. Bu kişi dine
değil, kumandadan çıkan şuaya inanıyor. Yahut şua ile birlikte Kur’ana
inanıyor. Yani fen kabul ettiği için inanıyor ki bu iman olmaz. Fen
ispat edemese de yine inanmak lazımdır. Mesela Cennete, Cehenneme, cinlere
inanmak lazım. Birisine bile inanmamak
imansızlık olur. Bugün bazı din adamları cin ve meleklerin varlığını
akıllarına sığdıramadıkları için, hep tevil etmişler, mesela melek denilen
şey, rüzgardır demişlerdir. Böyle iman sahih olmaz. Hakiki iman gayba
imandır, görmeden inanmaktır. Gördükten sonra artık o iman olmaz. Mesela
güneşin varlığına ben inanırım demek tuhaf olmaz mı? İnkâr eden yok
ki senin inanmanın bir kıymeti olsun. İman ne kadar kıymetli ise, zıddı olan küfür de o kadar kötüdür.
İmanı kurtarmak için ibadetleri yapmak ve haramlardan kaçmak gerekir.
Bilhassa küfre düşürücü söz ve hareketlerden sakınmak gerekir. Mesela
imanını çok kuvvetli sanan biri, Allah dostlarından birine düşman olsa
veya Allah düşmanlarından birini sevse, yahut dinin bir emrini lüzumsuz
görse, yaptığı ibadetler kıymetsiz olur ve Cehenneme gider. Küfre düşürücü
ifade kullananın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Öyle bir
zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Ondan, gömleğin
çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi] İnanmayan bir kimse ölünce, kendi inancına göre, yok olacak.
Müslümana göre ise, Cehennemde sonsuz azap görecektir. İnanan, bir kimse
ölünce, inanmayana göre, yok olacak. İnanan kimse ölünce, kendi inancına
göre, sonsuz zevkler, nimetler içinde yaşayacaktır. Aklı, bilgisi olan
bir insan, bu ikisinden elbette, ikincisini seçer. Sonsuz azapta kalmak,
bir ihtimal bile olsa, bunu hangi akıl kabul eder? Halbuki, ahiret hayatı,
bir ihtimal değil, meydanda olan bir gerçektir. O halde aklı, ilmi olanın,
Allah’ın varlığına, birliğine ve ahirete inanması gerekir. İnanmamak,
ahmaklık ve cahillik olmaz mı? |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |