Sebecilerle Yahudilerin benzer inanışları Seyyid ve şerif Abdülkadir-i
Geylani hazretleri, Gunye’de
buyurdu ki: (72 bid’at fırkasından biri olan Yahudi İbni Sebe’nin fırkası (Hurufilik), birçok yönden Yahudilere benzemektedir.
Şöyle ki: 1- Yahudiler,
imamlık belli bir zümreye mahsustur, derler. Sebeciler de, Halifelik
yalnız imam-ı Ali ve onun soyundan olanların hakkıdır. 2- Yahudilere
göre, Deccal çıkıncaya kadar, cihad [savaş] caiz değildir. Sebecilere göre de, Hz. Mehdi çıkıncaya kadar cihad caiz değildir.
3- Yahudiler
de, Sebeciler de yıldızlar çıkıncaya kadar oruç bozmaz. 4- Yahudiler
çoraba mesh eder. Sebeciler de çoraba veya çıplak ayaklara mesh ederler.
5- Yahudi’nin,
Müslümanı öldürmesi helaldir. Sebecilerin
de Ehl-i sünneti öldürmesi helaldir. 6- Yahudiler,
boşadığı kadınla iddet beklemeden evlenirler. Sebeciler de, iddet beklemez.
Bir saatliğine de evlenip boşarlar ve arkasından başka bir Sebeci o
kadınla evlenebilir. 7- Yahudilerde
üç boşanma nikaha mani olmaz. Sebeciler de üç kere boşadığı kadınla
yine evlenebilirler. [Selefiyecilerin piri İbni Teymiye de, bir anda
üç kere boşamayı bir boşamak kabul eder.] 8- Yahudiler
Tevrat’ı ve İncil’i değiştirdiler. Sebeciler de, bazı âyetleri değiştirerek
yazdılar. Kur’anı Eshab topladığı için, Eshaba olan düşmanlıklarından
dolayı, Kur’anda eksik ve fazlalık var derler. 9- Yahudiler,
Cebrail aleyhisselama düşmandır. Sebeciler de, vahiy Ali’ye gelecek
iken, Cebrail Muhammed’e indirdi diyerek,
Cebrail aleyhisselama düşman oldular. 10- Tevrat’ta
tavşan haram edildiği için Yahudiler yemez. Sebeciler de tavşan eti
yemez. Halbuki dinimizde tavşan eti helaldir. (Dürer) Tezkiye-i ehl-i beyt kitabının müellifi Osman efendi
anlatıyor: Maarif meclisine gittiğim zamanlarda, Sebecilerin
bir sandık içinde tefsirleri geldi. Basılmasına izin verilmedi. Sebebini
sordular: (İslamiyet’e uymayan bir yeri mi var?) dediler. Evet, (Hz.
Ali’nin kâfir ve zalim olduğunu yazıyorsunuz) dedim. Hiddetten gözleri
döndü. Kızma, az dinle dedim: Kitabın başında yazılmış ki: (Talha, Ali’ye sordu ki, Osman Kur’andan 70 âyeti, Ömer de,
80 âyeti çıkardı deniyor. Bu söz doğru mu? Ali evet doğrudur, dedi.
Talha yine sordu ki: Değişmemiş olan Mushaf sende imiş, öyle mi? Ali,
evet bendedir. Hem de, bu Kur’anın iki katı bende var, dedi. Sende bulunan
Kur’anı Müslümanlara göstermeyecek misin? dedi. Eğer Ebu Bekir yerine,
beni halife yapsalardı verirdim. Bana biat etmedikleri için, vermem
ve vasiyet edip, kıyamete kadar evladımın elinde gizli kalacak, buyurdu.) Tefsirinizde böyle yazıyor. Yahudiler, Tevrat’taki Muhammed
aleyhisselamı bildiren 20 âyeti sakladıkları için, Allahü teâlâ, bunlara
kâfir diyor. Hz. Ali, Kur’anın iki mislini ki üç binden fazla
âyeti saklamış oluyor. Bu yazınız ile, Hz. Ali’ye kâfir demiş oluyorsunuz,
dedim. [Hz. Ebu Hureyre diyor ki: (Bekara
159, Al-i imran 187) âyetleri olmasa idi, hiçbir hadis rivayet etmezdim.
Bir hadis-i şerifte de, ilmini saklayanların kıyamette ağzına ateşten
gem vurulacağı bildirildi. (Buhari, İ. Mace)] Sebeci, şaşırıp kaldı, bir cevap veremedi. Daha sonra “Ben
ne Şii, ne de Sünni’yim, ben Masonum” dedi. [Masonluğu da Yahudiler
kurmuştur. Her tefrikanın, her oyunun içinde bir Yahudi parmağı niçin
vardır?] Bu yalanları çıkaran kimseler, açıkça gösteriyor ki, ne Şii,
ne de Sünni’dir. İbni Sebe denilen bir Yahudi ve onun oyununa gelen
zavallılardır. (Tezkiye-i ehl-i beyt) |