Dinimiz
bir düşünce, bir görüş değildir Özellikle Mısırlı, Suriyeli bazı yazarlar ile onların etkisinde
kalan kimseler, İslam dini yerine, İslam nazariyesi,
İslam düşüncesi, İlahi şuur, İlahi görüş birliği tabirlerini
çekinmeden kullanıyorlar. Acaba bunlar müsteşrikler gibi, İslamiyet’in
semavi din olduğuna inanmıyorlar mı? Küfre düşürücü ifade kullananın
imanının gideceğini bilmiyorlar mı? Yoksa, Ehl-i sünnet itikadına
uygun inanmaya önem vermiyorlar mı? CEVAP Ya dinimizi bilmiyorlar veya haindirler. Piyasada Allah’ı
tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi
tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle
doludur. Kaynakça olarak gösterilen kitapların çoğu da asrımızdaki sapık
yazarların eserleridir. İmam-ı Rabbani, imam-ı Gazali, Seyyid Abdülkadir-i
Geylani gibi büyük İslam âlimlerinin kitaplarından nakil yoktur.
Milyonlarca hadis-i şerif, âlimlerin ictihadları ve hikmetli sözleri
varken, bunlardan nakil yapılmayıp, şahsi görüşe, şahsi yoruma yer verilmiş.
Anlaşılan bu tip yazarlar, küfre düşürücü sözleri bilmiyorlar.
Zaten Allah’ın varlığını ispat ile uğraşanlar, genelde küfre düşürücü
ifadeler kullanıyorlar. İslam âlimleri, Allah’ın
yaratmak, var olmak gibi sıfatlarını insana vermek veya insanın, akıl,
şuur, hafıza ve düşünce gibi yaratılmış olan sıfatlarını Allah’a vermek
küfürdür buyuruyorlar. Mesela bir kimse, (Allah akılsızdır) dese, bu bir hakaret
olacağı için küfre düşer. (Allah akıllıdır) dese, bu sefer de, onu yaratık
kabul ettiği için küfre düşer. (Allah iyi düşünür) dese yine kâfir olur.
Çünkü akıl, şuur, hafıza, düşünme işi, görüş mahluktur, yani yaratıktır.
Allah’ın böyle sıfatları yoktur. Bu Yazarlar ise bunun gibi büyük hatalara
düşmüştür. Yaratılmış olanın
özelliklerine bakarak, yaratanın özelliklerini bulmaya çalışacağız diyorlar.
İslam âlimleri, Bilinenle bilinmeyen mukayese edilmez buyuruyor.
Yani yaratıcı ile onun yarattıkları mukayese edilemez. Bu Yazarlar işe yanlış başladığından yanlış sonuçlar çıkarıyorlar.
İnsan vasfı sayar gibi, Allah’ın vasfını sayıyorlar. Allah çok akıllıdır, hafızası çok geniştir,
çok hızlı düşünür, çok çalışkandır diyorlar. Senâüllah
Pâni-püti hazretleri,
Allahü teâlânın varlığı, sıfatları, razı olduğu
şeyler, ancak Peygamberlerin bildirmesi ile anlaşılır. Akıl ile anlaşılamaz
buyuruyor. (Allah özenerek yaratır) da diyorlar. Bu da Allah’ı aciz
sanmaktan ileri gelir. Bir âyet-i kerime meali: (Bir şeyin olmasını
istediğimiz zaman, ona sadece ol deriz, o da, hemen oluverir.) [Nahl 40] Bu yazarlar kaderi de iyi bilmiyorlar, (İnsan, kendi kaderine
tesir eder) diyor. Kader, değişmeyen son şekildir. Kaderi Allah da değiştirmez.
Allah’ın vasıflarını bildirirken, âlimlerin kitaplarından alarak, sıfat-ı
zatiyye ile sıfat-ı sübütiyyeyi
yazsalar, büyük hizmet etmiş olurlar. Kendi görüşleri, kendi akıllarını
din gibi ortaya atıyorlar. Hadis-i şerifte, (Dini
aklı ile ölçen kadar zararlı kimse yoktur) buyuruldu. (Taberani) Düşünce, bir iş için düşünülen çare
veya kıyaslanan neticedir. Görüş
de düşünce demektir. Nazariye de, akli, zihni esaslara
dayanan görüş, teori demektir. Allahü teâlânın bildirdiği hükümlere ilahi düşünce, ilahi görüş, ilahi nazariye,
ilahi şuur denmez. Kur'an-ı kerimdeki hükümlere bile "Kur'ani görüş" diyorlar. Yeni ifadeler kullanmayı marifet
sanıyorlar. Bunları kullanmak küfürdür. Böyle küfür dolu yazılara itibar
etmemelidir. |