Dinimizde
niyetin önemi Mubahlar iyi niyet ile, güzel düşünce ile yapılınca, sevap kazanılır. Kötü
niyetlerle yapılırsa veya bunları yapmak, bir farzı vaktinde edaya mani
olursa, günah olur. Farzlar yapılırken, kötü niyetler karışırsa, borç
ödenmiş, cezadan kurtulmuş olunur ise de, sevap kazanılmaz, hatta günah
olur. Haram işleyenin ibadetleri sahih olur. Yani borçları ödenmiş olursa
da, sevap kazanmaz. Haramdan iyi niyet ile [Allah’tan korkarak] vazgeçen
sevap kazanır. Başka bir sebep ile haram işlemezse, sevap kazanmaz.
Yalnız, günahından kurtulur. (Hadika) Haramların iyi niyet ile yapılması, bunları haramlıktan çıkarmaz.
(Ameller, niyete göre iyi veya kötü olur) hadis-i şerifi, taatlere
ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Bir kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse, yahut
haram para ile cami yaptırsa, bunlara sevap verilmez. (Şir’a) Taat, kötü niyet ile yapılırsa, günah olur. Güzel niyetlerle
taatin sevabı çoğalır. Mesela, camide oturmak, taattir. Mescidin, Allahü
teâlânın evi olduğunu düşünerek, Allahü teâlânın evini ziyareti de niyet
ederse, sevabı daha çok olur. Namaz kılmayı beklemek için de niyet ederse
ve dışarıda gözü, kulağı günah işlemesin diye de ve mescitte itikaf
ederek ahireti düşünmeyi de, mescitte, Allahü teâlânın adını anmayı
da, orada emr-i maruf ve nehy-i münker etmeyi, yani vaaz etmeyi de,
vaaz dinlemeyi de, yahut Allahü teâlâdan hayâ ederek edepli olmayı da
niyet ederse, her niyeti için ayrı sevaplara kavuşur. (Redd-ül Muhtar) Birkaç niyet Koku sürünen, iyi giyinen; dünya lezzeti için veya gösteriş
yapmak, öğünmek için yahut yabancı kadın ve kızlara şık görünmek için
güzel giyinirse, günah işlemiş olur. Bu kimse, sünnet olduğu için koku
sürünür, şık giyinirse, camie saygı için, camide yanına oturan müslümanları
incitmemek için, temiz olmak için, sıhhatli olmak için, İslam’ın vakarını,
şerefini korumak için niyet edince, her niyeti için ayrı sevaplar kazanır.
Her mubah işte, hatta yiyip-içmede, uyumada ve helaya girmekte bile
iyi niyet etmelidir. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, sizin suretlerinize,
mallarınıza, bakmaz. Kalblerinize ve amellerinize bakar) buyuruldu.
[Müslim] Yani, Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, hayrat
ve hasenatına, malına, rütbesine bakarak sevap vermez. Bunları ne düşünce
ile, ne niyet ile yaptığına bakarak, sevap veya azap verir. Bir işe
başlayan kimsenin niyeti, Allah için olmazsa, o işi yapmamalıdır. Bir kimse, iyi bir amel işlemeye niyet etse, fakat onu işlemek
nasip olmasa, ona niyetinin sevabı yazılır. Niyete de sevap varmış diyerek,
yapmak istemediği halde niyet eden, sevap alamaz. İslamiyet’in emrettiği bir şey, dünya menfaati için yapılınca
sahih ve makbul olmuyor. Dünya işi sayılıyor. Herhangi bir dünya işi
de, ahiret menfaati için yapılınca, ibadet halini alıyor. Düşüncesini temizleyen ve niyetini düzelten bir kimse, yiyip-içmekte
ve her türlü dünya işlerinde ahiret faydasını gözeterek, sevap kazanmak
fırsatını elden kaçırmaz. Tatarhaniyye fetva kitabında, kazaya kalmış namazı olup olmadığını
bilemeyen kimsenin öğle, ikindi ve yatsının sünnetlerinde zammı sure
okuması daha iyi olduğu bildiriliyor. Bundan maksat, kazaya da niyet
etmesi ve zammı sure okuması daha iyi olur demektir. (Uyun-ül-besair s.100) Camiye girip farz kılan, Tehiyyet-ül-mescid namazı da kılmış
olur. Fakat, Tehiyyet sevabına da kavuşabilmek için, buna da ayrıca
niyet etmek gerekir. Çünkü, hadis-i şerifte, (İbadetler, niyetlerine
göredir) buyuruldu. Amelin sevabına kavuşmak için, niyet edilmesi
şarttır. Bir ibadetin yapılması ile, başka bir ibadetin de yapılmış olacağı bildirilmiş
olan yerlerde, ikinci ibadetin sahih olması için, bunun için de ayrıca
niyet etmek gerekmez ise de, ikinci için de niyet edilmedikçe, bunun
sevabı hasıl olmaz. (Redd-ül
Muhtar) Kaza namazına niyet ederken, sünnet namazlar için vâd edilmiş
olan sevaplara kavuşmak için, vaktin sünneti için de niyet etmelidir.
Böyle iki niyet, imam-ı a'zama, imam-ı Ebu Yusuf’a ve imam-ı Muhammed’e
göre de sahih olup, hem sünnet sevabı da hasıl olmaktadır. (Nevadir-i fıkhiyye) İbadetleri dünyevi faydası için yapmak, mesela vücudun sıhhati
için oruç tutmak caiz midir? CEVAP İslamiyet’in emirlerinde ve yasaklarında, kulların dünyaları
ve ahiretleri için nice faydalar bulunmakla beraber, ibadet ederken,
Allahü teâlânın emri ve kulluk vazifesi olduğunu niyet etmek, düşünmek
gerekir. Böyle düşünmeden yapılan iş, ibadet olmaz. Din ile ilişiği
olmayan bayağı bir iş olur. Mesela, namaz kılan adam, Allahü teâlânın
emrini yerine getirmeyi ve kulluk vazifesini yapmayı niyet etmeyip,
namazın bir jimnastik, beden terbiyesi olduğunu düşünerek kılarsa, namazı
sahih olmaz. İbadet etmiş olmaz, spor yapmış olur. Niyet o kadar mühimdir ki, dinimizin emrettiği bir şey, dünya
menfaati için yapılınca sahih ve makbul olmuyor. Dünya işi sayılıyor.
Herhangi bir dünya işi de, ahiret menfaati için yapılınca, ibadet halini
alıyor. Mümin, hanımına verdiği bir lokmayla bile sevap kazanıyor. Bu
durumu göz önüne alarak, düşüncesini temizleyen ve niyetini düzelten
bir kimse, yiyip içmekte ve her türlü dünya işlerinde, ahiret faydasını
gözeterek, sevap kazanmak fırsatını elden kaçırmaz. İnsanlar bütün işlerinde,
hatta ibadetlerinde, dünya menfaati, maddi kazanç aramaya alıştırılırsa,
menfaatperestlik, egoistlik hasıl olur. Halbuki İslamiyet, nefslerin
böyle kötü isteklerini yatıştırmayı, menfaatlerimizden fedakârlık etmeyi,
ahlakın ve ruhun temizlenmesini, yükselmesini istemektedir. Dünya menfaati İslamiyet’e uymanın, ibadet etmenin, dünya menfaatleri üzerine
kurulmayacağı, akıl sahipleri için pek meydanda olan bir gerçektir.
Böyle olduğunu şu âyet-i kerime mealleri de göstermektedir: (Ahireti kazanmak için çalışanların kazançlarını arttırırız.
Dünya menfaati için çalışanlara da, ondan veririz. Fakat, ahirette bunların
eline bir şey geçmeyecektir.) [Şura 20] (Menfaatleri ve lezzetleri çabuk geçen, tükenen dünyayı isteyenlerden,
dilediğimize, istediğimize veririz. Ahiret menfaatleri için çalışan
müminlerin mükafatları boldur.) [İsra 18,19] (Dünyada yaşamayı ve eğlenmeyi isteyenlerin çalışmalarının
karşılığını bol bol veririz. Bunlara ahirette yalnız Cehennem ateşi
verilecektir. Emekleri ahirette boşa gider. Yalnızca dünya için yaptıkları
işlerine, ahirette bir karşılık hasıl olmaz.) [Hud, 15,16] Sevap kazanmak için niyetin halis olması gerekir. Amel mümkün
olmasa da halis niyet, yalnız başına hayırdır. Hatta bir hadis-i şerifte
de (Müminin niyeti amelinden hayırlıdır) buyuruluyor. (Taberani) İslam âlimleri de niyet için buyuruyorlar ki: (Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür, nice büyük ameller
vardır ki, niyetleri onları küçültür.) (Amelden önce, amel için niyeti öğren! Hayır niyet ettiğin
müddetçe hayır üzeresin.) (Kimin niyeti tam olursa, Allahü teâlânın ona yardımı da tam
olur.) İlimsiz iyi niyetin zararı Dinimizde niyetin önemi büyüktür.
Kötü niyet için günah, iyi niyet için sevap vardır. İyi bir iş yapmaya
niyet edip, fakat onu yapamasa, yine sevap alır. Hadis-i şerifte (Müminin
niyeti işinden hayırlıdır) buyuruluyor. Mubah iyi niyetle yapılırsa
taat olur; sevap verilir. Kötü niyetle yapılırsa günah olur. Üç örnek: 1- Yiyip içmek
mubahtır. Yiyip içerken, Allah’ın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden
kaçmak için kuvvet kazanmaya niyet edilirse; taat olur, sevap olur.
Günah işlemeye kuvvet kazanmak için yenirse, günah olur. 2- Uyumak mubahtır.
İbadetleri rahat yapmak niyetiyle uyumak sevap olur. Bir haramı işlemek
niyeti ile yatan, günah işlemiş olur. Hiçbir şey düşünmeden gafletle
yatan, sevap kazanamaz. 3- İyi ve temiz
giyinmek, koku sürünmek mubahtır. Sünnete uymak, İslam’ın vakarını korumak
niyetiyle yapılırsa sevap, gösteriş veya öğünmek için yapılırsa günah
olur. Çünkü Allahü teâlâ, bir kimsenin yeni, temiz elbisesine bakarak
sevap vermez. Bunları ne niyetle yaptığına bakarak sevap veya günah
yazar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, sizin şeklinize, malınıza
bakmaz, kalblerinize, amellerinizi ne niyetle yaptığınıza bakar.) [İbni Mace] Taat kötü niyetle yapılırsa, günah
olur. Üç örnek: a- Camiye gitmek,
orada oturmak taattir. Caminin; Allah’ın sevdiği yer olduğunu düşünerek
ziyaret etmek daha çok sevap olur. Namaz kılmayı beklemek için, ahireti
düşünmek için, vaaz dinlemek için de niyet edilirse her niyet için ayrı
sevaba kavuşulur. Kötü niyetle, mesela ayakkabı çalmak için veya namaz
kılanları tespit edip zalimlere bildirmek için camiye gitmek günah olur. b- Fen bilgilerini
[fizik, kimya, biyoloji, astronomi gibi bilgileri] öğrenmek taattir.
Allah’ı tanımak ve insanlığa hizmet etmek, yurdu düşmanlardan savunmak
niyetiyle bu ilimleri öğrenmek çok sevaptır. Bu bilgileri kötüye kullanmak
niyetiyle, mesela topluma zarar vermek için bomba yapmayı öğrenmek günahtır. c- Topluma karışmak
onların hukukuna riayet için olursa taattir. Fakire, sadaka vermek sevaptır,
ancak kumar oynayan ve bir günlük yiyeceği olan fakire sadaka vermek
günah olur. (Ameller niyete göredir) hadis-i şerifi,
taat ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Günahlar, iyi niyetle de işlense,
günah olmaktan çıkmaz. Üç örnek: 1- Bir kadın,
farz olan haccını eda niyeti ile mahremsiz hacca gitse haram işlemiş
olur. Bir kız, Amerika’da İslamiyet’e hizmet için mahremsiz gitse günah
olur. İyi niyet haramları helal hâle getirmez.
2- Bir Hıristiyan
kızı, bir Müslüman erkeğe, (Benimle dans edersen müslüman olurum) dese,
Müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi veya başka günah işlemesi
caiz olmaz. Bir kâfiri Müslüman yapmak için onunla içki içmek yahut
başka günah işlemek caiz olmaz. 3- Birinin
gönlünü almak için, (Mümini sevindireni Allahü teâlâ sevindirir)
hadis-i şerifine uyabilmek için,
içki içenlerin masasına oturmak sevap olmaz, günah olur. Haram
para ile cami yaptırmak da caiz değildir. Haramdan iyi niyet ile [Allah’tan
korkarak] vazgeçen sevap kazanır. Başka bir sebep ile vazgeçen sevap
kazanmaz. Yalnız, günahından kurtulur. Bir iyi niyet hikayesi şöyledir:
Ormanda bir ayının ayağı, kütük arasına
sıkışır, kurtaramaz. Adamın biri bunu görüp, ayının ayağını kütüğün
arasından çıkarır. Ayı da bu adama, bir iyilik düşünür. Ormandaki arıların
yaptığı petekleri alıp getirir. Adam balı yiyince orada uyumaya başlar.
Fakat tatlının kokusunu alan sinekler, adamın yüzüne konarak rahatsız
eder. Ayı ise, kendisine iyilik eden adam rahat uyusun diye sinekleri
kovar. Bakar ki kovmakla gitmiyor, sinekleri öldüreyim bari diye, kocaman
bir taş alıp, adamın yüzüne konan sineklere vurur. Netice malum… Ayının
ilmi olmadığı için, iyi niyeti fayda yerine zarar vermiştir. Dinimizde bazen söze, bazen niyete veya işe itibar edilir.
Niyetin geçersiz, sözün geçerli olduğu yerlerden bazıları şunlardır: Nikahta: Bir kimse, şakadan veya rol icabı, iki şahit yanında evlense,
gerçekten evlenmiş olur. Boşamakta: Bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle
“seni boşadım” dese, hanımı boş olur. Hadis-i şerifte, (Bir kadınla
nikahlanan veya hanımını boşayan kimse, “ben şakadan yaptım” dese, nikahı
da boşaması da geçerli olur) buyuruldu. (Taberani) Vazgeçmek: Bir kimse, hanımına “seni boşadım” dese, sonra, şakadan boşamaktan
vazgeçtiğini bildirse, boşamaktan vazgeçmiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Üç şeyin şakası da, ciddisi gibi sahihtir. Nikah, boşamak,
boşamaktan vazgeçmek.) [Tirmizi] Köle azadında: Şakadan, kölesine “seni azat ettim” diyenin, kölesi azat edilmiş
olur. Adakta: Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa
da, adağını yapması vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek,
ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta, “Allah için, bir gün oruç
tutmak üzerime borç olsun” diyeceği yerde, “bir ay oruç tutmak” diye
ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir. Söz geçerli, niyet geçersizdir.
(Dürer) Alış verişte: Alış veriş yapıldıktan sonra, alıcı veya satıcıdan birisi, ben şaka yapmıştım,
bu alış verişten vazgeçtim dese de itibar edilmez. Alış verişte de söze
bakılır, niyete bakılmaz.Hediyede: Alacağı olduğu bir parayı borçlusuna
veya başkasına hediye eden, şakadan söylemiştim
dese de, hediyesinden vazgeçemez. Niyet geçersiz, söz geçerlidir. Yeminde: Kalpten yemin geçerli olmaz, söz geçerlidir. Küfürde: Bir kimse şakadan ben Hıristiyanım dese veya günah işleyene
helal olsun dese kâfir olur. Niyet geçerli, söz geçersizdir: Bir kimse, öğle vakti, öğle namazına niyet ederken, dili ile,
bugünkü ikindi namazına diye niyet etse, kalbi ile de öğle olduğunu
bilse, öğleyi kılmaya niyet etse öğle için niyet etmiş sayılır, dil
ile söylediğine itibar edilmez. Tersine, öğleyi kılarken, ikindi sanarak,
ikindiye niye etse, fakat dili ile de öğleye niyet etse, namazı sahih
olmaz. Dil sürçmesi: Sen benim Rabbimsin diyeceği yerde, şaşırıp kulumsun diyen
günaha girmez. Niyet geçersiz, iş geçerlidir: Günah olan işler böyledir. Mesela dinlenmek niyetiyle müzik
dinlemek de günahtır. Kâfir kız, “Benimle dans edersen müslüman olurum”
dese, müslümanın, iyi niyetle onunla dans etmesi veya başka günah işlemesi
caiz olmaz. İyi niyeti geçersiz, günahı geçerlidir. (Ameller niyete
göredir) hadis-i şerifi, taat ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini
bildirmektedir. Günahlar, iyi niyetle de işlense, günah olmaktan çıkmaz. İş geçersiz, niyet geçerlidir: Su içerken içki içiyormuş gibi bardakları tokuşturmak bile günahtır. Çünkü fasıklara benzemek
olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Suyu alkollü içki içenler gibi içmek haramdır.) [R.Muhtar]
Elin evinden, yanlışlıkla kendi malını çalan da günaha girer.
Niyet de iş de geçerlidir: Kur’an okuyan sevap kazanır. Sevap için niyet ederse daha çok
sevap kazanır. |