Dinimizde
kadının yeri
Günümüzde (Hayat müşterektir) denilerek, kadına zulmediliyor.
En ağır, en adi işlerde bile çalıştırılıyor. İslamiyet’te kadın ev içinde
ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda mıdır? Dinimizde kadın hakları
hususunda bilgi verir misiniz? CEVAP İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar,
kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar
çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur. Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır.
Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi,
en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna,
hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar
olmadı. Bilinen akıbete uğradı. Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir. Bir kadın yazar da diyor ki: (Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların
üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor.
Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece
durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine
sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı,
hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara
karşı öfke doluyor içim.) Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı,
huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına mâlik olduklarını bilmiş olsalar,
bütün dünya kadınları, hemen müslüman olurlardı. Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş,
erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve
dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli
değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her
ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan
kadına, devletin yardım sandığı bakar. İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında
paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi
bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı
olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı
kendisinindir. Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır.
Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin
zamanından bugüne kadar, müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır. Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı
veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık
olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin) Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Hanımlarınızı
üzmeyin. Onlar, Allah’ın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik
edin!) [Müslim] (Bir mümin,
kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim] (Kadın, zayıf
yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye
çalışın!) [İbni Lal] (Hanımının
kötü huylarına katlanan erkek, belâlara sabreden Hz. Eyyüb gibi mükafatlara
kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye gibi sevaba
kavuşur.) [İ.Gazali] (Hanımı ile
iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl] (En üstün
mümin, hanımına, en iyi, en lütûfkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi] (En iyi Müslüman,
hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai] (Hanımına
güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin] (Hanımının
haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa] (Hanımını
döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin] (Çarşıdan
aldığı meyveyi, önce kız çocuklarına verin. Kadınları, kızları sevindiren,
Allah korkusundan ağlayan gibi çok sevap kazanır. Allah korkusundan
ağlayana Cehennem haramdır.) [İbni Adiy] Kız
çocuğu
Peygamber efendimiz, (Kız
çocuklarını hor görmeyin) buyurdu. Hor görmek dini bilmemekten ileri
gelir. Dinimizde, kadının ve kız çocuklarının fazileti büyüktür. Hadis-i
şerifte, (Kim, kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü
teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız
çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete
girmesine vesile olur) buyuruldu. Şu halde, kız ve kadınlara değer
vermeyenler, Müslümanlığı bilmeyen kimselerdir. Müslüman, dinini iyi
öğrenip kadına layık olduğu değeri vermelidir!
İslamiyet
kadına değer vermiyor deniyor. İslam’da kadının yeri nedir? CEVAP Dinimizi
bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden bahsetmesi,
körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur.
Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur,
Fil duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil
yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen
de bir olmaz. Erkek
hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle
geldiği bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk
yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe
edince, hanımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini
de anlardım) buyurdu. O halde, Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir.
Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde hakları vardır. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (Hanımlarınızı
üzmeyin. Onlar, Allah’ın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik
edin!) [Müslim] (En iyi Müslüman,
hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesâî] (Hanımının
haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları
kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa] (Hanımını
döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin] Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve
sevincine ortak olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine
alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının
yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir. Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı)
diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük
nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği
çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya
şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak,
sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak
demektir. Yani bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen
sıkıntılara katlanması lazımdır. Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü
huylarına katlanan erkek, belâlara sabreden Hz. Eyyûb gibi mükâfatlara
kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek
şarttır. Kur’an-ı kerimde de, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Al-i imran19) Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek,
ahmaklık alametidir. Zâlim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri
bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar
hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona
ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü,
onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona alışmamış olduğu
hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara
kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu
pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak huysuzluğun zararı
kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı!
Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allah’ın rızasını da kazanır! Kadınlar zayıf yaratıldığı için erkeklere emanet edildiği,
erkeğin evde aile reisi olması gerektiği, erkeklerin kadından mesul
olduğu, fakat kadının erkekten mesul olmadığı söyleniyor. Böyle bir
âyet ve hadis var mıdır? CEVAP Evet vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey iman
edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki,
onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır.) [Tahrim 6] (Erkeklerin
kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak
erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptir.) [Bekara 228] (Erkekler,
kadınlar üzerine hâkimdir. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını bazısından
üstün yaratmıştır.) [Nisa 34] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kadınları,
Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onlara yaklaşmanız Allah’ın emri
ile helal kılındı. Sizin onların üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların
da sizin üzerinizde hakları vardır. Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleri
ve maruf olan hususlarda size baş kaldırmamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır.
Onlar, bu haklarınıza riayet ederlerse, maruf üzere rızıklandırılıp
giydirilmeleri onların hakkıdır.) [İbni Cerir] (Kadın, kaburga
kemiğinden yaratılmıştır. Hiç bir şekilde doğru olamaz. Onu doğrultmaya
çalışırsan kırarsın. Kadının kırılması boşanması demektir.) [Buhari] (Kadın zayıf
yaratılmış ve avrettir. Kadınların avretlerini evde tutarak örtün!)
[İbni Lâl] Kadın mı üstün, yoksa
erkek mi? CEVAP Bu soru yanlış. Bu mühendis mi üstün,
avukat mı demek gibi bir şeydir. Avukattan üstün mühendis, mühendisten
üstün avukat olur. Erkekten üstün kadın çoktur. Cinsleri, vasıfları
farklı olanlar arasında mukayese olmaz. Mesela elma armuttan veya armut
elmadan iyidir denmez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için elma ile
armut toplanmaz denir. Yüz kiloluk pehlivan ile elli kiloluk pehlivanı birbiriyle güreştirmiyorlar. Her pehlivan, kilosundaki pehlivanlarla güreşiyor. Ağır sıkletteki bir pehlivan, rakiplerine yenilse, fakat elli kilodaki bütün pehlivanları yense madalya alamaz. Aynı cinsler arasında bile bazı vasıflar aranıyor. Çalışan kadınların maaşını öğrenmek üzere, Amerika’dan iki kişi gelse, birisi, bakanlık yapan bir kadının maaşını öğrense, öteki de yeni işe giren ilkokul mezunu bir kadının maaşını öğrense, verecekleri rapor elbette birbirinden çok farklı olur. İşçi kadın ile bakan olan kadının maaşı mukayese edilmez. Kadınla erkek mukayese edilerek, Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle eşitlik olmaz denemez.
Allahü teâlâ, kadını, erkeği ayrı işler için yaratmıştır. Fiziki yapısı
birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey, birbiri ile kıyaslanamaz.
Bir erkek kalkıp da, Madem kadın-erkek
eşitliği var, niye kadınlar da bizim gibi yer altında, kömür ve maden
ocaklarında çalışmıyor dememeli. Çünkü kadının bünyesi buna müsait
değildir. Bazı ülkelerde, kadın böyle zor işlerde çalıştırılıyorsa da,
bu bir hak değil, zulümdür. Herkese, bünyesine uygun iş verilmelidir! Cenab-ı Hak, kadını da, erkeği de her işe elverişli olarak
yaratmamıştır. Kadının boksör, güreşçi olmaması onun değerini düşürmez.
Limonun ekşi olması limon için bir eksiklik değildir. Çünkü limon ekşiliği
için alınır. Allahü teâlâ da kadını ağır işlere elverişli olarak yaratmamıştır. Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği
gibi, bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Ancak vasıfları
eşit olan iki şey arasında kıyas yapılır. Vasıfları farklı olan şeyler
arasında kıyas olmaz. Mesela vapur, uçak ve otobüs binek vasıtası olduğu
halde, birinin diğerine üstünlüğü söylenemez. Uçak, denizde yüzemediği
için vapurdan aşağı sayılmaz. Vapur, karada gitmediği için bisikletten
aşağı olduğu söylenemez. Vapur başka bir vapurla, uçak başka bir uçakla
mukayese edilebilir. İkisi de kara vasıtası olduğu halde, bir tankla
bir taksi mukayese edilemez. Tank taksi kadar hızlı gitmediği için aşağı kabul edilemez.
Her birinin görevi ayrıdır. Boksta
iki kadın, ancak bir erkek kadar dövüşebilir dense, bu, kadına hakaret
olmaz. Cenab-ı Hak, kadını akıl ve beden yönünden erkeğe göre farklı
yaratmıştır. Akıllı kadın yarattığı gibi, deli erkek de yaratmıştır.
Kadınların da, erkeklerin de akılları aynı değildir. Biri kalkıp da, Ya Rabbi insanların aklını
niçin eşit yaratmadın diyemez. Yaratıcı sorguya çekilemez. Birçok bakımdan kadınla erkek, mukayese edilemez, ikisi de
her yönden eşit olmalı denemez. İki erkek de her yönden eşit değildir.
İki kadın da böyledir. Üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman
fakir bir zenci, gayri Müslim kraldan mukayese edilemeyecek kadar üstündür. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok sorumluluk yüklemiştir.
Kadın, evde ve dışarıda çalışmak
zorunda değildir. Evli ise kocası, evli değilse babası, kadına gerekli
şeyleri getirmeye mecburdur. (Hidaye) |