Peygamberlik iddiası zındıklıktır

 

Peygamber efendimiz, ahir zaman peygamberi olduğuna ve ondan sonra peygamber gelmeyeceğine göre, nasıl oluyor da, Amerika’da Mısırlı R.Halife, Pakistan’da A.Kadıyani, İran’da Bahaullah, Türkiye’de birkaç kişi için peygamber deniyor?

CEVAP

Peygamber denilen kimselerin, müslümanlıkla hiç alakaları yoktur. Çünkü Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Muhammed [aleyhisselam] Allah’ın resulü ve Hatem-ün-nebiyyin, yani nebilerin sonuncusudur.) [Ahzab 40]

 

Eğer, (Hatem-ün-nebiyyin) değil de, (Hatem-ür-rüsul) denseydi, kötü maksatlılar, (Resul gelmez, ama nebi gelir) derlerdi. Bunun için, (Hatem-ün-nebiyyin) denmiştir.

 

Artık bir zındık, (Nebi gelmez, ama resul gelir) dese de, bir kıymeti yoktur. Çünkü, resullük makamında

nebilik makamı da vardır. Yani her resul nebidir; fakat her nebi resul değildir. Yeni bir şeriat getiren peygambere (Resul) denir. Yeni din getirmeyip, insanları önceki dine davet eden peygamberlere (Nebi) denir. Emirleri tebliğ etmekte ve insanları, dine davette resul ile nebi arasında bir ayrılık yoktur. Resul ile nebi eşanlamlıdır. Bunun için, Peygamber efendimize, resul de, nebi de denmiştir. Mesela nebi geçen bir âyet-i kerime meali:

(Allah ve melekleri, Nebi’ye çok salevat getirir. Ey müminler, siz de ona salevat getirin!) [Ahzab 56]

 

Nebi de, resul de gelmez

Demek ki, resul olan bir peygamber, aynı zamanda nebidir. (Nebi gelmez) demek, resul de gelmez demektir. Peygamber efendimiz de, kendisinin, Hatem-ün-nebiyyin veya Hatem-ül-enbiya olduğunu bildirmiştir. (Buhari)

 

 

Allahü teâlâ, Resulüne, (Sana indirdiğim Kur’an-ı kerimi, insanlara açıkla) buyurmaktadır. (Nahl 44)

Resulullah da açıklıyor. Son peygamber ile ilgili açıklamalarından bazıları şöyledir:

(Nebilik ve resullük sona ermiştir. Benden sonra nebi de, resul de yoktur.) [Tirmizi]

 

(Resullerin ilki Âdem ve sonuncusu Muhammed [aleyhisselam]dir.) [Hakim]

(Övünmek için söylemiyorum, ben nebilerin efendisi ve hepsinin sonuncusuyum. Şefaat edicilerin de ilkiyim.) [Darimi]

 

(Ya Ali, Musa’nın yanında Harun nasıl idi ise, sen de, benim yanımda öylesin. Yalnız, şu fark var ki, benden sonra peygamber gelmeyecektir.) [Taberani]

 

(Bana has olan 5 isim vardır: Muhammed [Yerde gökte çok övülen], Ahmed [En çok övülmüş],

Mahi [küfrü silen], Haşir [önce haşrolan] ve Akib [Hatem-ül-enbiya]) [Buhari]

 

Uzun bir hadis-i şerifte ise, ahirette kendilerinden şefaat istenen bütün peygamberler, insanları Muhammed aleyhisselama gönderecekler. İnsanlar da, Peygamber efendimize, (Sen Allah’ın resulü ve hatem-ül-enbiya’sın, bize şefaat eyle) diyeceklerdir. (Buhari, Müslim)

 

Mevahib-i ledünniyye’de buyuruldu ki:

Resulullahın getirdiği din, diğer peygamberlerin şeriatini nesh etmiş ve kıyamete kadar devam edecektir. Bu bakımdan, Resulullahın ümmeti, diğer ümmetlerden çok olacaktır. Peygamber efendimize ait haslet çoktur.

 

Her milletin peygamberi

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Kıyamette tebaası en çok olan peygamber ben olurum.) [Buhari]

(Bütün nebilere altı hasletle üstün kılındım. Ben bütün insanlara gönderildim. Nebiler benimle tamamlandı.) [Müslim]

(Her nebi, kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise, kızıl kara her millete gönderildim.) [Buhari]

 

İslamiyet’ten önce, zina çok olurdu. Bir kadın, bir erkek ile uzun zaman, flört edip metres olarak yaşar, sonra evlenirdi. Hz. Âdem, öleceği zaman, oğlu Hz. Şit’e, (Yavrum, alnında parlayan bu nur, son peygamber olan Muhammed aleyhisselamın nurudur. Bu nuru, mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyet et) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

 

Kur’an-ı kerimde, son nebi Muhammed aleyhisselamın gelmesi ile, İslam binasının tamamlandığı bildirilerek buyuruluyor ki:

(Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

Allahü teâlâ, İslam’ı beğenip, dini tamamladığına göre, başka bir resulün yeni bir din [şeriat] getirmesini düşünmek ilme de, akla da aykırıdır.

 

Bu vesikalar, Allahü teâlâya, Onun peygamberi Muhammed aleyhisselama ve Kur’an-ı kerime inanan müslümanlar içindir. İnanmayanlara vesikanın faydası olmaz.

Allahü teâlâ, son peygamberini gönderip dinini tamamladığına göre, artık başka din ve başka peygamber aranmaz. Aramaya kalkmak, Müslümanlığa inanmamak olur.

 

Her resul, nebidir. Her nebi, resul değildir

Mezhepsiz türediler, her gün yeni bir yorum getirerek, 14 asırdır bozulmadan gelen dinimizi dört koldan bozmaya, yıkmaya çalışıyorlar. Hadis-i şerifleri inkâr için adeta birbirleri ile yarış ediyorlar. Kimi hayzlı iken namaz kılınır, oruç tutulur diyor. Kimi cünüpken Kur’an okutuyor. Kimi de, akraba dışındaki kadınlarla yapılan zina günah değil, cinsel hizmet vermektir diyor. Kimi mehdi olduğunu ilan ediyor, R. Khalife, A.Kadıyani, Bahaullah ve daha başka zındıklar da kendilerine peygamber diyor.

 

19’cu Reşat Halife ve bazı zındıklar peygamberim (Resulüm) diyebilmek için, Ahzab suresinin, (O, [Muhammed aleyhisselam] Allah’ın resulü ve nebilerin sonuncusudur) [mealindeki 40. âyet için, “Nebi gelmez ama resul gelir” diyorlar. Halbuki “Nebi” gelmezse, “Resul” hiç gelmez. Çünkü nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir. Risalet=Resullük makamı, nübüvetten=nebilikten daha özel ve yüksektir. Her resul nebidir; fakat her nebi resul değildir. Artık peygamber gelmeyeceğini âyet ve hadislerle tekrar yazalım.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Nübüvvet ve risalet sona ermiştir. Benden sonra nebi de, resul de yoktur.) [Tirmizi]

(Nebiler benimle son buldu.) [Müslim]

(Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer olurdu.) [Buhari]

 

(Resullerin ilki Âdem, sonuncusu Muhammed’dir.) [Hakim]

(Ben peygamberlerin efendisiyim, hepsinin sonuncusu ve şefaat edicilerin ilkiyim.) [Darimi]

 

(Benim durumum, diğer peygamberlere göre şu misale benzer. Güzel bir ev yapılmıştır; fakat bir kerpici noksandır. Ziyarete gelenler, evi beğenir. Yalnız, “Şu boşluğa da bir kerpiç konsaydı” derler. İşte ben o kerpicim. Peygamberlerin sonuncusu, tamamlayıcısıyım.) [Buhari, Müslim]

 

Kur’an-ı kerimde ise buyuruluyor ki:

(Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]

 

Allahü teâlâ, son peygamberini gönderip dinini tamamladığına ve dinde noksan kalmadığına göre artık başka din ve başka peygamber aramak, Kur’an-ı kerimi inkâr olur. Peygamberlere ve onlara gönderilen kitaplara inanmak, imanın şartlarındandır.

 

Yeni bir din getiren, kendisine kitap verilen Peygambere resul dendiği gibi nebi de denir. Yani her resul, nebidir. Her nebi, resul değildir. Yeni din getirmeyip, önceki dine davet edenlere nebi denir. Fussilet suresinin (Resulüm!) Sana söylenen, senden önceki resullere söylenmiş olandan başka bir şey değildir) mealindeki âyet-i kerimesi de, resullere kitap verildiğini göstermektedir. Allahü teâlâ, dinini bildiren kitap göndermedikçe ceza vermiyor. İsra suresinin (Biz resul göndermedikçe azap etmeyiz) mealindeki 15. Âyet-i kerimesi de, resulün kitap getiren peygamber olduğunu bildirmektedir. Peygamber Farsçadır, resul veya nebi anlamında kullanılır. Nebilik resullük makamı içindedir, nebi gelmezse, resul hiç gelmez. Sapıkların dediği gibi, resullük nebilik makamı içinde değildir.

 

Nisa suresinin, (Kıssalarını sana bildirmediğimiz resuller de gönderdik) mealindeki 64. âyeti, Peygamber sayısının Kur’an-ı kerimde bildirilmediğini göstermektedir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Nebiler 124 bin, resuller ise 313’tür.) [Hakim]

 

Kur’an-ı kerimde bir resul için, o bir nebi idi denmesi onun resul olmadığını göstermez. Resulullah olan Peygamber efendimizin de nebi olduğu birçok âyette geçiyor. Ankebut suresinin, (İshak ve Yakub’u ona bağışladık. Nebiliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere verdik) mealindeki 27. âyetinde, İbrahim aleyhisselamın soyundan gelenlere nebilik verildiği gibi kitap verilenler yani resuller de vardır.

 

Kendilerine kitap verilen resullerden bazıları şunlardır:

Hz. Nuh resul ve nebi idi. (Şuara 107, Araf 61)

Hz. İbrahim, resul ve nebi idi. (A. İmran 84, Meryem 41)

Hz. Musa, resul ve nebi idi. (Meryem 51, Araf 104, Zuhruf 46)

Hz. İsa, resul ve nebi idi. (Nisa 157, Maide 75)

Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Lut, Hz. Şuayb resul idi. (Şuara 125, 143, 162, 178)

 

Nebilere örnek:

Hz. Harun nebi idi. (Nisa 163, Meryem 53) [Hz. Musa zamanında ona nebilik verildi, Museviliği tebliğ etti.]

Hz. Yahya nebi idi. (A. İmran 39) [ Hz. İsa zamanında İseviliği tebliğ etti.]

 

Resul, elçi, haberci anlamında da kullanılır. Melekten veya peygamber olmayan insanlardan da resul olur. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allah meleklerden de resuller=elçiler seçer, insanlardan da.) [Hac 75]

(Gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki resullerimiz=elçilerimiz [hafaza melekleri de] yazmaktadır.) [Zuhruf 80]

 

(Birinize ölüm gelince, resullerimiz=elçilerimiz [görevli melekler] onun canını alır.) [Enam 61]

(Melekler dediler ki: Ey Lut, Biz Rabbinin resulleriyiz=elçileriyiz.) [Hud 81]

 

(O , Kur’an, itibarlı bir resulün=elçinin [Cebrail’in] getirdiği sözdür.) [Tekvir 19]

(Melikin elçisi Yusuf’a geldiği zaman...) [Yusuf 50]

([Melike Belkıs dedi ki] hediyelerle gönderdiğim mürseller=elçiler ne ile dönecek.) [Neml 35]

 

Âlemlere rahmet olan zat 

19’cu diyor ki: Allah’ın elçisi olan Reşat Halife ile Muhammed arasında ayrım yapmak Kur’ana aykırıdır. Muhammed, diğer elçilerden üstün olmadığı gibi, Reşat Halife’den de üstün değildir. Çünkü Kur’anda, (Resuller arasında ayrım yapmayız) deniyor. (Bekara 285)

CEVAP

Kur’an-ı kerimde (Muhammed aleyhisselam Allah’ın resulü ve nebilerin sonuncusudur) diye bildiriliyor. (Ahzab 40) Hadis-i şerifte de, (Nebilik ve resullük sona erdi. Benden sonra nebi de, resul de yoktur) buyuruldu. (Tirmizi)

 

Reşat Halife’nin Kur’an ve Sünnete rağmen, resul=elçi olduğuna delil nedir?

(Resuller arasında ayrım yapmayız) âyeti, (Yahudi ve Hıristiyanlar gibi, Peygamberlerden bazısını kabul edip, bazısını inkâr ederek ayrım yapmayız, hepsi de peygamberdir) demektir.

 

Çünkü Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.) [Bekara 253]

(Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.) [İsra 55]

 

Demek ki, Resullerin de, nebilerin de birbirinden üstün olanları vardır. Her peygamber kendi milletine geldi, fakat Muhammed aleyhisselam bütün alemlere [insanlara, cinlere] geldi:
(Alemlere [Cin ve insanlara ilâhi azap ile] korkutucu [uyarıcı] olsun diye Furkanı [Kur’anı] kuluna [Muhammed aleyhisselama] indiren [Allah’ın şanı] ne yücedir.) [Furkan 1]

 

(De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.) [Araf 158]

(Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.) [Enbiya 107]

 

Bu rahmet, yalnız insanlar için değil, bütün mahluklar içindir. Hatta kâfirler bile faydalanır. Nitekim (Sen içlerinde bulunduğun sürece, Allah onlara [kâfirlere] azap etmez) buyuruluyor. (Enfal 33)

 

19’cuların Resulullaha hakaret ettikleri gibi, müşrikler de mecnun demişlerdi:

(Habibim, Rabbinin verdiği nimetlerle sen mecnun değilsin. Senin için bitmeyen, sonsuz mükafat vardır. Elbette sen en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 2-4]

(Sen razı olana kadar, Rabbin sana [çok ihsanda bulunacak, çok nimet] verecek.) [Duha 5]

(Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyorlar. İman edenler, siz de salevat getirin.) [Ahzab 56]

 

Bir hadis-i şerifte de, (Beni insanların en iyisi bilmeyen kâfir olur) buyuruldu. (Hatib)

Allahü teâlâ, bütün peygamberlere (Ya Âdem, Ya Musa, Ya İsa) diyerek ismi ile hitap ederken, Muhammed aleyhisselama, (Ya eyyühennebiyyu, ya eyyüherresul) diye özel hitap ediyor. Bu hitap şekli de Onun diğer peygamberlerden üstün olduğunu göstermektedir.

Fatiha suresinde bildirdiği gibi Allahü teâlâ (Âlemlerin Rabbi)dir. Resulullah da âlemlerden üstün olduğu için, (Rabbüke), (Rabbike) yani (Senin Rabbin) buyuruluyor. (Bekara 30, Saffat 180)

Bizim Peygamberimiz âlemlere rahmet olarak gönderildi. Sizin elçiniz Reşat Halife, ne olarak gönderildi? Benim görüşüm senet olmaz ama, nasıl şeytan insanları saptırmak için gönderilmişse, Reşat Halife de fitne olarak gönderildi.

 

Hz. İsa’nın Müjdesi 

İncilde Peygamber efendimizin geleceği bildirilmiş midir?

CEVAP

Barnabas İncilinde, Hz. İsa’nın, son Peygamberin geleceğini, isminin [Muhammed ile aynı manadaki] Ahmed olacağını) bildirdiği açıkça yazılıdır.

Bu İncilde Hz.İsa diyor ki:

Ben günah affedemem, günahları ancak Allah affeder. (71. bab),

Ben, Allah’ın resulünün yolunu hazırlamak için geldim. Bu Resul, sizden birkaç yıl sonra, İncil tahrif edilip hakiki inananların 30 kişi kadar kalacağı bir zamanda gelecektir. O zaman, Cenab-ı Hak, elçisini gönderecektir. Onun başının üzerinde beyaz bir bulut bulunur. O, putları kırar. Onun sayesinde, insanlar Allah’ı tanır ve ben de hakiki olarak tanınırım. (72. bab),

O resul güneyden gelecektir. (96. bab),

O resulün adı Ahmeddir. (97. bab)

 

Bu husus, Kur'an-ı kerimde de bildirilmektedir:

(Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, benden önce gelmiş olan Tevratı tasdik eden, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olan bir Peygamberi müjdeleyen, size gönderilmiş bir Peygamberim" demişti. Ancak, o kendilerine apaçık delillerle [mucizelerle] gelince, bu apaçık bir sihirdir dediler.) [Saf 6]

 

Gayrı müslimler, Peygamber efendimizin mucizelerine sihir dedikleri gibi, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın mucizelerine de sihir demişlerdi.

 

Hz. İsa, peygamber olduğunu bildirince, yahudiler, mucize göstermesini istediler. "Bu hastayı iyileştir" dediler. O da mübarek elini sürünce hasta iyileşti. "Şu körün gözünü aç" dediler. O da mübarek elini sürünce gözleri açıldı. Baktılar dedikleri oluyor. Daha zor bir şey istediler. "Şu ölüleri dirilt" dediler.

Hz. İsa, dua edince, istedikleri ölüler de dirildi. Daha zor bir şey aradılar. "Çamurdan bir kuş yap, memeli ve dişleri olsun, hayz görsün, yavru doğursun" dediler.

 

Hz. İsa, çamurdan yaptığı şekle üfürünce, bildirdikleri vasıfta bir hayvan [yarasa] meydana geldi. (Al-i İmran 4)

 

Hz. İsa beşikte konuştu ve çeşitli mucizeler gösterdi. Peygamber efendimizin de bin kadar mucizesi görüldü. Buna rağmen yahudiler ve diğer kâfirler "Bu bir sihir" diyerek inanmadılar.

 

Hz. İsa, son peygamber Muhammed aleyhisselamı müjdeleyince, havariler, Onun ümmetinin nasıl olacağını sual ettiler. Hz. İsa da (Bizden sonra gelecek ümmet, âlim, hakim, takva ehli iyi insanlardır. Allahü teâlâdan gelen az rızka razı olacaklar. Allahü teâlâ da, onların az ameline razı olacaktır) buyurdu. Bu vasıfların hepsi Eshab-ı kiramda var idi. (Tibyan)