İnternet ve diğer yayın vasıtaları Temiz gençleri aldatmak için, (İslamiyet ilerlemeye engel olmaktadır.
Hıristiyanlar ilerliyor. Gözleri kamaştıran her türlü fen vasıtası yapıyorlar.
Biz de Hıristiyanlara uymalıyız) gibi sözlerle, İslamiyet’teki güzel
ahlakı, kardeşliği bıraktırmaya uğraşanlar var. Dinimizin ilme verdiği
önem ile internet ve diğer yayın vasıtaları hakkında açıklama yapar
mısınız? CEVAP (İslamiyet ilerlemeye engel olmaktadır) sözü kuru bir iftiradan
başka bir şey değildir. Çünkü İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor.
Peygamber efendimiz, (İlim Çin’de
de olsa talep edin! Öğrenin!) buyuruyor. Çin, eskiden olduğu gibi
yine müslüman değildir. Çin’den alınacak ilim, elbet fen ilmidir. Her
türlü teknolojidir. Bazı din simsarcıları da batıdan geldi diye fen
vasıtalarına zararlı diyor. Böyle söylemek, böyle düşünmek çok yanlıştır.
(Fen ve sanat müminin yitik malıdır. Nerede
bulursa alsın!) hadis-i şerifine uymamız gerekir. İnternet
ve faydaları Dünyadaki en büyük bilgi deposu 20 milyon bilgisayarın birleşmesinden
meydana gelen 250 milyon kullanıcılı internet bilgisayar ağıdır. İnternetle
ilgili bir gencin verdiği bilgiler şöyledir: Günümüzde internet temelde şu 5 farklı hizmeti sunmaktadır:
Web, e-mail, chat,
news, ftp. Web, şahısların veya şirketlerin düşüncelerini açıkladıkları, reklamlarını
yaptıkları sayfaların oluşturduğu ortamın adıdır. Ticari kuruluşlar,
web sayfaları üzerinden ürünlerini online
olarak satabilmekte, kullanıcılar, borsa, döviz kurları gibi değişen
bilgileri anında takip edebilmekte, her türlü habere, akademik, siyasi,
coğrafi bilgiye ulaşılabilmektedir. Kütüphanelere, müzelere bağlanmak,
hatta evde üniversite dersleri alarak mezun olmak, seyahat için bilet
almak, rezervasyon yaptırmak, aynı zamanda çeşitli eğlence faaliyetlerine
de web üzerinden ulaşmak mümkündür. Her türlü yazılı, sesli, görüntülü
metne web üzerinde rastlayabiliriz. Çocukların zihinsel gelişimleri için faydalı bir çok eğlenceler
var. İnternette iş ya da eş aranabiliyor. Birçok çöp çatan siteleri
var. Gazetelerde zaman zaman haberler çıkıyor:
İnternette tanıştılar evlendiler diye. Dünyanın bir ucundan, mesela Amerika'dan kitap sipariş edip
kısa zamanda almak mümkündür. E-mail hizmeti,
ışık hızıyla dünyayı dolaşan elektronik mektuplardır. Chat sayesinde
de klasik telefon haberleşmesi sanal dünyaya taşınmakta, her kültürden
insan, demokratik bir platformda bir araya gelip, yazılı, sesli hatta
görüntülü olarak sohbet edebilmektedir. News denilen
haber gruplarına üye olarak ilgi alanları ne olursa olsun ortak merakları
olan insanlar bir araya gelebilmekte ve fikir alış-verişinde bulunabilmektedir.
Ftp ise internet
üzerinden bilgisayar dosyalarının transferine imkan sağlamaktır. Bu
yönleriyle internet, sınırları kaldırarak dünyanın her tarafındaki insanlara
ticari ve kültürel alanda birçok işbirliği sağlamaktadır. Artık vakit kaybetmeden online eğitime
gidilmeli, zaman ve mekan gibi problemleri ortadan kaldıran, eğitimde
fırsat eşitliğini sağlamanın en kolay yollarından biri olan internetten
azami şekilde faydalanmaya çalışmalıdır. Her aile çocuklarını yarının
şartlarına göre yetiştirmelidir. Herkesin evinde bir bilgisayar bulunmalıdır. İnternetin şu andaki kontrolsüz yapısı, onu kötü niyetlerle
kullanmak isteyenlere de fırsat tanımaktadır. Dünyanın her yerinde kutsal
sayılan aile, namus, ahlak, insan hakları gibi kavramlara yönelik saldırılar,
internet kullanıcılarını tehdit etmektedir. Çeşitli kuruluşlar bir araya
gelip bu tür zararları engellemek için projeler üretmektedir. Bunun
yanı sıra, devletler de kendi rejimlerine yönelik saldırıları ve terörist
fikirleri engellemek istemektedirler. İnternete
müptela olmak Yukarıda internetin bazı faydalarını anlattık. Gerçekten de
internetten herkes faydalanmalıdır. Çocuklarımızı yarının şartlarına
göre yetiştirmeliyiz. İnternetin bu muazzam faydaları yanında, bazı
zararları da var. Adamın biri kalkıyor, İslam sitesi diye bir site kuruyor.
Orada, kendi düşüncelerini İslamiyetmiş gibi anlatıyor. Ne kadar büyük zarar. İsteyen
her sapık bir site kurabilir. İntihar metodlarını
ve bomba yapımını anlatan siteler var. Devlet büyüklerini kötüleyen
siteler var. Satanist siteleri var. Porno siteler var. Çeşitli sapık siteler
var. Var da var. Bir de internete bağımlılık kazanmak da sıkıntılar
doğuruyor. Birçok tanıdığımız var. Evlerine geç gittiklerinden veya
hiç gidemediklerinden dolayı yuvaları yıkılmaya yüz tutmuştur. Milliyet
Gazetesinden sayın Meral Tamer
hanım bir yazı yazmış. Yerimiz dar olduğu için yazısının özetini veriyoruz: (Kızım İnternet'in başında sabahlamaya
ilk başladığında çok tedirgin olmuştum. Telefon faturalarımız da hatırı
sayılır ölçüde kabardı. İnternet kızıma yeni bir dünyanın kapılarını
açtı. Önce sıradan sitelerde "chat" yaptı. Sonraları belli
bir düzeyi olan siteler buldu. O sitelerde karşılaştıklarından bazılarıyla
yüz yüze tanışıp arkadaşlıklar kurdu. Bu arada dünyanın dört bir yanından
değişik uluslardan gençlerle "chat" yaparak İngilizcecini
geliştirdi. Bir okurumuzdan gelen mektubu okuduğumda ne yapacağımı bilemedim.
Bir yandan kızımın İnternet'le ilk tanıştığı günlerdeki tedirginliğimi
anımsadım. Yer yer kendisine hak verdim. Diğer
yandan "zaaf"a dönüşen her tür tutkunun benzeri sonuçları
olabileceğini düşündüm. Okurumuz anne diyor ki: "Her şey eşimin işyerinden eve
getirdiği bilgisayarla başladı. Nereden bilebilirdik ki eve giren bu
aletin, medeniyetin tek dişi kalmış bir canavarına dönüşebileceğini.
Ve bu canavarın bir aileyi maddi manevi çökertebileceğini. Oğlumuz internetin
faydalarını anlattığında her şey kulağa hoş geliyordu, ta ki internetin
tutsağı haline gelene kadar! Bilgisayara bir kumar tutkusuyla bağlandı.
Telefonumuz haziran ayında gelen yüklü telefon faturaları ve kendi imkanlarımızla
ödenmesi mümkün olmayan borçlar nedeniyle kesildi. Bu arada bilgisayar
bozuldu. Eğer tamir ettirmezsek oğlumuz kumar alışkanlığından kurtulur
diye düşünüp çok sevinmiştik, ama boşuna sevinmişiz. İnternet kafeler
sabaha kadar açıkmış. Oralara dadandığı ilk gün eve geç geldi. Gece
2'de merak içinde polisi aradık. Polisin "Kaza v.s. yok, biraz
daha bekleyin" demesi bizi rahatlatmadı. Nerede olduğunu ancak
gecenin geç vakti eve geldiğinde öğrenebildik. İnternetin başına oturduğunda
zaman mefhumunu unutuyor, paralar da suyunu çekiyor. Kumara nasıl para
dayanmıyorsa bilgisayara da para dayanmıyor. Biz çok üstüne gitmedik,
ama oğlumuz sarhoş [morfinman] gibiydi, ikazımızdan etkilenmiyordu.
Sonunda iflas ettik. Borçlarımızı ödeyebilmek için evimizi satılığa
çıkardık, fakat kriz nedeniyle satamadık. Bu İnternet canavarının verdiği
zararlar, yararlarını çoktan aştı. Bu olaydan sonra oğlumun okul hayatı
söndü. İş hayatı da yok. Gençlik en güzel çağını bu aletin başında geçiriyor.
Bu canavardan kurtulmak için kurum ve kuruluşlar neler yapabilir?
Bu gidişi durduracak etkili bir merci yok mu? Benim oğlum bu
örneklerden sadece biri." İşin maddi boyutunu sorduk: Haziran-Temmuz ayı telefon faturası
faizleriyle birlikte 100 milyon liranın üzerinde. Faizleriyle diyoruz,
çünkü fatura ödemelerini oğulları yapıyormuş, ancak internete merak
sardıktan sonra ailesinin bankaya yatırsın diye verdiği paraları da
internet kafelerde harcamış. Kredi kartlarından çektiği para 500 milyon
lirayı buluyor. Babasının arkadaşlarından aldıklarıyla toplam borç 1
milyarı aşıyor. Bu arada emekli baba, ikramiyesiyle oğluna bir muhasebe
bürosu açmış. Ancak oğul internetten zaman bulup da ilgilenememiş.) İnternetin
bazı zararları İnternet de, bıçak gibidir, faydalı işlerde kullandığı sürece
kıymetlidir. Web’de internetin büyük yararları inkâr edilemez. İş yerime
gitmeden de evdeki bilgisayarımla, birçok kütüphaneye erişme imkanı
buluyorum. Birçok gazete ve dergileri okuma imkanı vardır. Hazırladığımız
yazıları Gazeteye gönderme imkanı vardır. Okuyucularımızdan gelen birçok
suali, e-mail ile en kısa zamanda cevaplandırma
imkanını buluyoruz. Daha sayılamayacak kadar çok faydaları vardır. Her
nimetin bir külfeti olduğu gibi, yerinde kullanılmadığı zaman birçok
zararları da vardır. Genç bir okuyucum diyor ki: (İnternet de günümüzde süratle yayılmaktadır. İnternet uçsuz
bucaksız olduğu kadar da denetimsiz veya denetimi çok azdır. Çeşitli
TV kanallarındaki uygunsuz filmler, az da olsa sansüre uğruyor veya
gece yarısından sonra yayınlanıyor. Ama internet öyle değil, her türlü
kepazelik her an herkese açık. İnternetteki müstehcen sitelerin bazılarında
(18 yaşından küçüklere sakıncalıdır) yazıyor. Müstehcenliğin, 18 yaşından büyüklere zararı olmayacağını vurgulamaya
çalışıyor. Evinde kendisini gözetleyen, engelleyen olmadığı müddetçe,
kaç yaşında olursa olsun herkes, bu siteleri kolayca bulabilir. İzlemeye
devam ederse, ahlakının erozyona uğramaması imkansızdır. Evinde internette
gezemeyenler, internet cafe denilen yerlerde gizli veya açık bu uygunsuz sitelere
ulaşabiliyorlar. Hatta internet kafelerden
bazıları, ilgi çekmek için akşamları bilgisayara porno film koymaktan
çekinmiyorlar. Oğlunuzun veya kızınızın bilgisayarda sadece oyun oynadığını
ve ders yaptığını sanmayınız. Müstehcen sitelere giriyor veya karşı
cinslerle chat yapıyordur. Bütün haramlar nefsin hoşuna gider. Zamanla
morfinman gibi internete bağımlılık kazanır. Artık kurtulması güçleşir.
Bir kimsenin elinde etli kemik varsa, bunun kokusunu alan köpek kemiği
yalamak için fırsat kollar. Nefis de köpek gibidir. Çocukların internetteki
girdiği siteler mutlaka kontrol edilmelidir. Çocuğun yalnızken internete
girmesine izin verilmemelidir. İnternete bağlanmak için gereken şifreyi
çocuk bilmezse internete bağlanamaz. Bir de internetin Chat
(çet) denilen programı vardır. Chat sohbet manasına geliyor. Chat yapmak, porno bir siteye girmekten
daha zararlıdır. Chat insanı yavaş yavaş zehirler.
Chat işinde, tanınmıyorum gerekçesiyle, en ağza alınmayacak sözleri,
yaptıkları utanç verici ahlaksızlıkları hiç çekinmeden anlatabiliyorlar.
Chat işini randevu yerine çevirmek işten bile değil. Normalde karşı
cinsle konuşmaktan utanan gençler, chat’in
kolaylığı yüzünden bu duygularını tatmin etmek için hiç çekinmeden,
utanmadan karşı cinsle her şeyi konuşabiliyorlar. İlk önceleri chat’te
isimlerini açıklamayıp lakap kullanmaları veya erkekse kız, kız ise
erkek ismi kullanıp kimliklerini saklamaları gençlere müthiş bir cesaret
veriyor. Genç kız, nasıl olsa beni tanımıyorlar diyerek, erkeklerle
her türlü müstehcen konulara giriyor. Zamanla onlarla samimi olunca,
kimliklerini açıklamaktan da çekinmiyor. Resim istiyor, kendi resmini
gönderiyor. Ondan sonra da olanlar oluyor, yosma olup çıkıyor. Bilgisayarı olan çocuk kontrol altında tutulmalıdır. İnternette
gezerken o istemese bile porno site reklamlarıyla karşılaşabilir. Gençler,
satanistlerle
internet yolu ile tanışıyorlar. Birçok sapıklığı internet vasıtası ile
öğreniyorlar. Ana babalar ve devlet bu işe vakit geçmeden el atmalıdır.) Genç okuyucumun yazısı gerçekten ilgi çekicidir. Gerekli tedbiri
almakta gecikmemelidir. Web'de internetin zararları ABD gündemini de girmiştir. Bazı
şikayetler ve gençleri korumaya yönelik talepler sonuç vermeye başlamıştır.
İnternet sektöründeki şirketler Web'de zararlı yayınları engellemek
üzere ortak bir karar almışlar. İnternet üzerindeki pornografi, ırkçılık
ve şiddet içeren Web sitelerinden nasıl koruyabilecekleri konusunda
bir site kurdular. GetNetWise adlı bu site internette gençlerin pornografi
ve diğer uygunsuzluklardan korunmak için neler yapılabileceği hakkında
bilgi veriyor. Gençlerin, çocukların internetten güvenli, eğitici ve
eğlendirici bir şekilde yararlanmalarına yardımcı olmaya çalışıyor. America Online, Microsoft gibi firmaların
ana sponsorluğunda yürütülen GetNetWise Internet sektörünün pek çok
firma tarafından da destekleniyor. Disney Online, Yahoo!, IBM, Net Nanny gibi kuruluşlar GetNetWise'a
destek veriyorlar. Bu kadarı bile ümit vericidir. Her aile çoluk çocuğuna
dikkat etmeli, bu büyük zarardan korumaya çalışmalıdır. Televizyonun
önemi Bazı fanatikler, televizyon ve radyo batıdan geldi diye TV
seyretmenin radyo dinlemenin ve diğer fenni buluşların günah olduğunu
söylüyorlar. Halbuki Batıdan geldiği için televizyona ve radyoya zararlı
demek doğru olmaz. Bugün tıpta, sanayide ve diğer alanlarda kullandığımız
makinelerin çoğu Avrupa’dan gelmiştir. Hadis-i şerifle de bildirildiğine
göre, dinimizde fen, müminin kaybedilmiş malıdır, nerede bulursa alması
gerekir. Televizyon çok iyi bir haber ve eğitim vasıtasıdır. Televizyon, bir bıçak gibidir, iyi bir silahtır. Bıçakla faydalı
çok işler yapılır. Bu faydalı alet, düşmanın eline geçerse, gözümüzü
oyar, gırtlağımızı kesebilir. Düşman, bıçağı, böyle kötü bir işte kullandığı
için "Bıçak kötü alettir" denemez. Bıçağı kötü işte kullanan
kimse kötülenir. Modern silahların müdafaada büyük rolü olur. Bu silahlar
anarşistlerin veya başka düşmanların eline geçerse, çeşitli katliamlara
girişebilirler. İşte televizyonlar da böyledir. İyi kimselerin elinde
bulunursa, insanlığa büyük hizmetleri olur. Kötülerin elinde olursa
insanlığa büyük zararları olur. Gösterilen filmin, bir sahnesinde, din ile alay eden bir şey
olsa, bunu seyreden müslüman da buna gülse, o müslümanın imanı gider.
Ayrıca dine aykırı hususlar, müstehcenlik, iyi bir şey gibi gösterilmeye
devam edilirse, ister istemez seyircilerin beyni menfi yönde yıkanır.
Bu bakımdan güzel yayın yapan televizyonlar varsa, onları seyretmelidir. Radyo, kitap,
gazete, dergi Radyo da böyledir. Radyo da
tv
gibi neşir vasıtasıdır. Kitap, gazete, dergi gibidir. Bunlar, tabanca
gibi, birer alettir. Tabancayı, suçsuz bir kimseye karşı kullanmak günahtır.
Savaşta düşmanlara karşı kullanmak ise, çok sevaptır. Bunun gibi, gazete, radyo ve tv, iyi insanlar tarafından hazırlanır, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri bildirir, İslamiyet’in faydalarını, ahlak, ticaret, sanat, fabrikaların çalışması, tarih olayları, askerlik gibi din ve dünya bilgileri verirse, böyle radyoyu dinlemek, böyle tv'leri seyretmek, mubah olur, iyi olur. İlme hizmet
için Kibir çok kötü ise de, savaşta düşmana karşı kibretmek sevaptır. Dine, yani ilmin her çeşidine hizmet için,
dinin izin verdiği her imkandan faydalanmak gerekir. Şimdi internet ile Avrupa, Amerika ve diğer kıtalardan, mesajlar
geliyor. Çeşitli sualler soruyorlar. Anında cevaplandırma imkanı buluyoruz.
Gerçekten büyük hizmetlere vesile oluyor. Yabancılardan, Hıristiyanlardan
da, e-mail [elektronik posta] gelmektedir. Görmeyen vatandaşların, radyo ve tv'deki
din bilgilerinden, duymayan vatandaşların da, gazetelerden istifade
etmeleri çok normal değil midir? Herkes kitaptan anladığına göre hareket etse, değişik görüşler
meydana çıkar. Zaten piyasada dini bilgiler hakkında farklı görüşlerin
bulunması, buradan kaynaklanmaktadır. Herkes kendi anlayışını esas kabul etmektedir. Halbuki 14 asırdan beri gelen İslam âlimlerinin bildirdiklerine uyulsa farklı görüş meydana çıkmaz. Dine hizmet için, teknik imkanlardan, her çeşit modern vasıtadan
faydalanmak şarttır. Cihada hazırlanmayıp, yeni vasıtaları kullanmadan
yapılan duaları Allahü teâlâ kabul etmez. Duanın kabul olması için,
önce sebeplerine yapışmak gerekir. Düşman atom bombası kullanırken,
tüfekle karşı koymak akıl kârı değildir. Düşman, her çeşit vasıta ile dini yıkmaya çalışırken, dine
hizmet için gazete, radyo ve tv'yi kullandırmamak,
internetten istifade ettirmemek düşmanın ekmeğine yağ sürmektir. TV ve video iyi bir eğitim vasıtasıdır demiştik. Mesela namazın
nasıl kılınacağını tatbiki olarak göstermek çok iyi olur. Fakat namaz
kılan imamın filmini alıp, imam yerine ekrandaki bu görüntüye uymak
caiz olmaz. Bunun gibi, ezan okuyan müezzinin filmini videoya alıp,
vakit gelince videodan ezan okutturmak da caiz olmaz. Çünkü TV ekranındaki
resim, müezzinin kendisi değil, görüntüsüdür. TVdeki
ses de, müezzinin bizzat kendi sesi değil, benzeridir.
İnternet
ile hizmetinizdeyiz
Peygamber efendimiz, (İlim, Çin’de de olsa alınız) buyurdu.
Yani ilim, dünyanın en uzak yerinde olsa, hatta kâfirlerde bulunsa da,
gidip almak gerektiğini bildirdi. Dinimizi yaymak, dinimizin güzel ahlakını
herkese tanıtmak için gerekli vasıtaları, en uzak yerde bile olsa arayıp,
bulup öğrenmek, yapmak, insanlığın hizmetine sunmak, namazdan sonra,
en birinci vazifedir. Kur’an-ı kerimde, bütün insanları, sonsuz saadete kavuşturmak
için, her müslümanın gücü yettiği kadar durmadan çalışması, günün şartlarına
uygun en mükemmel vasıtaları yapması emrediliyor. (Enfal 60) İnsanlara huzur veren dinimizi tanıtabilmek için, müslümanların
mevcut teknik vasıtaların hepsini yapmaları ve kullanmaları şarttır.
Bunu yapmayan müslüman dinini, milletini koruyamaz ve büyük günaha girer.
Bu günahın vebali ağırdır. Hatta, bir İslam şehrinde, fennin yeni bulduğu
bir âlet, bir vasıta yapılmayıp, bu yüzden bir müslüman zarar görürse,
o şehrin idarecileri, âmirleri mesuliyet altında kalır. Zamanımızda her türlü yayın ve propaganda yolu ile herkes bir
şeyler yapma gayretindedir. Kitap, dergi, gazete, tv,
radyo ve filmler ile herkes belli bir gaye için yoğun bir propaganda
yapmaktadır. Doğru ile yanlış, hak ile bâtıl karışmış haldedir. Gün
geçtikçe de yanlışların içinden doğruları ayırabilmek zorlaşmaktadır.
Eğer, nakil esas alınarak İslamiyet’in üstünlüğü, faydaları müslümanlara
anlatılıp bütün dünyaya yayılırsa, hak ile bâtıl birbirinden ayrılmış
olur. Doğruyu ayırma Doğru ile yanlış, her gün birbiri ile mücadele etmektedir.
Tabii ki, doğruyu, insanlar için faydalı olanı yayma gayreti içinde
olanlar, dünyada ve ahirette bunun karşılığını bulacaklardır. Yanlış
üzerinde ısrar edenler de, dünyada sıkıntı içinde bir ömür sürecekleri
gibi, ahirette de sonsuz azaba düçâr kalacaklardır. İnsanlık için faydalı çalışmalara destek olanlar, elinden geldiği
kadar yardım edenler, dinimizde en büyük sevap olan emri maruf ve nehyi
münker [İyiliği emretme, kötülüğü nehyetme]
sevabına kavuşurlar. İslam ahlakının yayılmasına mani olan; milletleri
sömürerek, bütün gelirlerini kendi zevk ve eğlenceleri için, insanları
köle yapmak için kullanan kimselerin elinden, masum insanları kurtarmak
ve saadete kavuşmalarına vasıta olmak akl-ı
selim sahibi her insanın vazifesidir. Zamanımızın kültür savaşında, önemli bir yeri olan İnternet
bütün dünyaya hızla yayılmakta, her inançtaki insanlar, düşüncelerini
bu vasıta ile de yaymaya çalışmaktadır. İşte bu maksatla biz de, dinimizin
güzel ahlakını bütün dünyaya yaymak, doğruyu, faydalıyı bulmada insanlara
yardımcı olmak için İnternete geçmiş bulunuyoruz. Maksadımız insanların
dünya ve ahiret saadetine kavuşmalarıdır. İslam’ın güzel ahlakı ile ahlaklanan
kimseden, kimseye zarar gelmez. O, herkesin iyiliğine, yardımına koşar.
Vatanına, milletine zarar vermez. Vatanını, milletini sever. Peygamber
efendimiz, müslümanı şöyle tarif etmiştir: (Müslüman,
elinden ve dilinden hiç kimsenin zarar görmediği kimsedir.) [Müslim]
1- www.dinibilgiler.org adresine girdiğiniz
zaman, merak edip öğrenmek istediğiniz her bilgiye, konu başlığını tıklatmak
suretiyle ulaşabileceksiniz. Burada en emin, en doğru, en doyurucu bilgiyi
bulabileceksiniz. İstifadenize sunulan bilgiler, konularında uzman bir
kurul tarafından hazırlanmaktadır. 2- Bu bilgilerin
dışında özel olarak sorup öğrenmek istediğiniz, merak ettiğiniz her
türlü dini meselenizi çözmek için de adresimize e-mail göndermeniz kâfidir.
En güvenilir kaynaklardan alınacak sağlam bilgi en kısa zamanda adresinize
ulaştırılır. 3- Yine www.hakikatkitabevi.com adresine girdiğiniz
zaman, Türkçe ve birçok yabancı dillerde, binlerce kaynaktan derlenen
hazine değerinde kitaplarla karşılaşacaksınız. Öğrenmek istediğiniz,
merak ettiğiniz her türlü dini konuyu en geniş şekilde burada bulabileceksiniz.
Burada istediğiniz konuyu arama imkanına da sahip olacaksınız. Bu zamanda İslam’a hizmet nasıl olur? Müslüman olarak ne yapmamız
gerekir? CEVAP İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: (Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymak için,
keramet sahibi olmak, âlim olmak şart değildir. Her müslümanın bunu
yapmak için uğraşması gerekir. Fırsatı kaçırmamalıdır. Kıyamette her
müslümana bunu soracaklar, "İslam’a niçin hizmet etmedin?"
diyeceklerdir. Dine hizmet için uğraşmayanlara, din bilgilerini yayan
kurumlara, kimselere yardım etmeyenlere, çok azap yapılacaktır. Özür,
bahane kabul edilmeyecektir. Peygamberler, insanların en üstünleri, en kıymetlileri iken,
hiç rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini, seadet-i ebediyye yolunu
yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Mucize isteyenlere de, (Mucizeyi Allahü teâlâ yaratır. Benim vazifem, Allahü teâlânın dinini
bildirmektir) buyurdu. Bu yolda çalışırlarken, Allahü teâlâ da bunlara
yardım eder, mucize yaratırdı. Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymamız ve kâfirlerin, düşmanların, müslümanlara iftira ve eziyet edenlerin, kötü, alçak, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz gerekir. Bu yolda malı ile, kuvveti ile, mesleği ile çalışmayanlar, azaptan kurtulamayacaklardır. Bu yolda çalışırken, sıkıntı çekmeyi büyük saadet, büyük kazanç bilmelidir. Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken, cahillerin,
soysuzların hücumlarına uğrardı. Çok sıkıntı çekerlerdi. O büyüklerin
en üstünü, seçilmişi, Allahü teâlânın habibi
olan Muhammed aleyhisselam, (Benim
çektiğim eziyet gibi, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu.
[C.1 m.193] Her müslümanın, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesi ve sözü geçenlere
öğretmesi gerekir. Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerini bildiren kitapları
ve gazeteleri bulup almalı, bunları gençlere, tanıdıklara göndermeli,
okumaları için çalışmalıdır! İnsanlara, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını
bildirmek, kıymetli bir hizmettir. Ancak cenab-ı Hakkın sevdikleri bu
hizmet ile şereflenir. |