Kumar ve Oyunlar Dünyadaki
müslümanlara gönderilen Kumar
Oyunları hakkındaki bildiriye cevap verir misiniz? CEVAP Dinimizde
bir şeyin haram ve küfür olduğu dört delil ile bilinir. Bunlar Kitab,
Sünnet, İcma ve Kıyastır. Bundan başka delil yoktur. Gönderilen bildiride
çeşitli kumar oyunlarının kağıt sayısından dolayı haram veya küfür olduğu
bildiriliyor. Halbuki İbni Abidin
hazretleri buyuruyor ki: (Oyun ile vakit
geçirmek, tavla, 14 taş ve benzeri oyunlar tahrimen mekruhtur. Bunlar,
para ile, mal ile yapılırsa kumar olur, haram olur.) [R. Muhtar c.5,
s.253] Demek
ki, ne çeşit oyun olursa olsun, çayına bile olsa, oynanınca haram, parasız
oynanırsa tahrimen mekruhtur. Hiçbir kitapta, kumar oynayan dinden çıkar
diye yazmaz. Bildiride,
(Pişpirik oynarsan 54 farzla oynarsın, tavla oynarsan islamın 32 şartı
ile oynarsın) gibi indi görüşler vardır. Dinimizde rakamlar üzerinden
manalar çıkarmak doğru değildir. Amerika’da peygamber olduğunu söyleyen
R.Khalife isimli bir din düşmanı da, 19 rakamının kutsallığından
bahsetmiştir. 19 rakamı üzerine başka numara döndürenler de olmuştur. İslamın
şartı 32 değil, beştir. Dominodaki sayılar farsçadır. Yahudilikle, Hıristiyanlıkla
bir ilgisi yoktur. Abdestin farzı Hanefi’de dört ise de, diğer mezheplerde
farklıdır. Böyle
bildiriler, ya yabancıların bir oyunu veya cahil kimselerin bir düzmesidir.
Kumarın haram olduğu edille-i şeriyye ile de sabittir. Rakamlara göre
haram olduğunu söylemek çok yanlıştır. Kumar oyunları, bildiride açıklanan
rakamlarla değil de, başka rakamlarla oynansa haram olmaktan çıkacak
mıdır? Elbette çıkmaz. Hurafelerden uzak durmak gerekir. Almanya’dan
yazıyorum. Burada piyango tertiplemek, sigorta acentası
veya kumarhane açmak ve banka reklamı yapmak caiz midir? CEVAP Caizdir.
Rum
suresi, nübüvvetin 5. yılında, Roma-Fars savaşı esnasında nazil olmuştur.
O zaman, Husrev, Fars; Herakl da, Roma hükümdarı idi. Suriye, Filistin, Mısır ve Anadolu, Romalıların
elindeydi. Farslılar, Suriye ve Anadoluya
taarruz edip, Roma ordularını müthiş bir hezimete uğratmışlar, bütün
mabedleri tahrip etmişlerdi. Fars orduları, Anadoluyu istila edip Boğaziçine
kadar gelmişlerdi. Yirmi bin yahudi, altmış bin hıristiyan kılıçtan
geçirilmişti. Doğu Roma diye bir şey kalmamış gibiydi. Roma’da
iç isyanlar başlamış, orduları dağılmış ve hazinesi boşalmıştı. Farsın
kumandanları, zafer sarhoşluğu ile Romalılara barış teklif etmişlerdi. Roma
İmparatoru, Farsın istediği her şeyi verecekti. Bin yük altın, bin yük
gümüş, bin yük ipek, bin at ve bin kadın ilk verilecek şeyler arasında
idi. Herakl, şeref ve itibar
kırıcı bütün bu şartları kabul etmek zorunda kalmış ve bu esaslar dahilinde
barışı imzalayacak delegelerini Husreve göndermişti.
Fakat Husrev, bunu da kâfi görmeyerek, (Bizzat
İmparator, zincirler içinde karşıma gelmeli, ateşe ve güneşe tapmalıdır)
demişti. Müşrikler sevindi
Doğu
Roma, kitap ehli, hıristiyandı. Fars ise mecusi, müşrik idi. Harbin
neticesi müslümanları üzmüş, Mekke müşriklerini de, pek sevindirmişti.
Müşrikler, müslümanlara, (Bir savaş çıksa, sizin de akıbetiniz, hıristiyanlar
gibi olur) demişlerdi. Bu
olaylar esnasında, hiç kimse, savaş gücünü kaybeden Romanın yeniden
güçleneceğine ihtimal bile veremiyordu. Rum suresinde, (Rumlar, en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden
sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir) buyuruldu. Ama müşriklere
göre bu, inanılacak şey değildi. Halbuki Allahü teâlânın vâdi mutlaka
gerçekleşecekti. Hz.Ebu
Bekir, sure-i celilenin inişinden sonra, müşriklere,
(Sevinmeyin, birkaç yıl sonra Roma, Farsa galip gelecektir) demişti.
Müşrikler, (Bu birkaç yıl ne kadar) diye sordular. (3 yıl) diye cevap verdi. Übeyy ibni Halef, (Yalan)
diyerek, on deveye Hz.Ebu Bekir ile bahse girdi. Hz.Ebu
Bekir, durumu Resul-i ekreme haber verdi. Peygamber efendimiz, (Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir. Deve
sayısını çoğalt ve müddeti de uzat) buyurdu. Hz.Ebu Bekir, Übeyyi arayıp
buldu. Übeyy, (Ne o, pişman mı oldun?) dedi.
Hz.Ebu Bekir, (Bahsi artır. Yüz deve ve 9 yıl olsun) dedi. Übeyy,
durumdan çok emindi. Romanın yeneceğine ihtimal vermediği için, (Peki)
dedi. Dokuz
yıl sonra, Bedir’de Müslümanlar, müşriklere Allahın yardımı ile galip
geldikleri sırada, Roma da, Farsa galip gelmiş, Hz.Ebu Bekir bahsi kazanmıştı. Übeyy, Uhudda yaralanıp, dönüşte öldüğünden, Hz.Ebu Bekir, develeri
Übeyyin vârislerinden aldı. Bu
durum müşrikleri çok düşündürdü. İçlerinden bir çoğu, müslümanlığı kabul
etti. Böylece Kur'an-ı kerimin bir mucizesi daha meydana çıktı. (Medarik, Tibyan) Mekke,
o zaman İslam ülkesi olmadığı ve Hz.Ebu Bekirin kazanması garanti olduğu
için, bu bahis caiz görülmüştü. Bunun için İmam-ı a'zam ile İmam-ı Muhammede göre, riba ve kumar gibi
şeylere ait fasid akidler, dar-ül-harbde,
müslüman ile gayri müslim arasında caizdir. (Mülteka) Dar-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu gösteren
bir misal daha verelim: Meşhur
bir pehlivan olan Rükâne, koyunlarının üçte
birini bahse koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu.
Resulullah efendimiz, defalarca Rükâne’yi
yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da ihsan ederek hepsini geri verdi.
Rükâne müslüman oldu. (Mebsut,
Mevahib-i ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve) Sigortacı
ile Dâr-ül-harpte sözleşme yapmak ve vereceği paraları almak helal olur.
(İbni Âbidin) Fasid
akidler de caizdir
Daha
açık bir ifade ile, dar-ül-harbde, yani Almanya, İngiltere gibi İslamiyetle idare edilmeyen yerlerde, bir müslüman, kazanmak
şartı ile, kumar, piyango, faiz ve sigorta yolu ile, oradaki herkesin
parasını, malını alabilir. (Kuduri, Cevhere, Vikaye, R.Muhtar, Hindiyye, Mebsut) Mecmaul-enhür ve Dürer’deki hadis-i
şerifte, (La riba beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dar-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında
faiz yoktur) buyuruldu. Diyanet Ansiklopedisinde ise şöyle diyor: Ebu
Hanife ve İmam-ı Muhammede göre dar-ül-harbde
müslümanla harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi
mezhebine göre, fasid kabul edilen alış veriş ve ticari muameleler,
bu arada kan, domuz ve ölü hayvan eti [leş] satmak, bahse girmek ve
kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması
şarttır. (Faiz maddesi s.121) Bu
vesikalardan da anlaşıldığı gibi, faiz almak caiz olan yerlerde, banka
reklamı yapmak da caizdir. Üstelik bankalar, sadece faizli işlem yapmaz,
fabrikalara, şirketlere hissedar olmak, bina yapıp satmak, alacaklıların
senedini tahsil etmek, para havalesi yapmak gibi birçok faizsiz işlem
de yapar. Böyle kazancı haram-helal karışık bir kimsenin verdiği hediyeyi
almak, onunla alış veriş ve kira işlemleri yapmak caiz olur. (Hadika)
Top
yarışı yaptırmak, topu en ileri atana hediye vermek caiz mi, kumar mı?
Hangi şans oyunları, hangi yarışlar, kumardır, hangileri kumara girmez?
Kur’a çekmek, piyangoya girer mi? CEVAP Bir
şeyin kumar olabilmesi için bahse giren iki veya daha fazla kişinin
zarar veya kâr etme ihtimalinin bulunması şarttır. Mesela (Sen kazanırsan
ben sana vereceğim, ben kazanırsam sen bana vereceksin) şeklinde bahse
girmek kumar olur. (Sen kazansan da, ben kazansam da ben vereceğim veya
sen vereceksin) şeklinde olursa kumar olmaz. Yahut, birisi, iştirakçilerden
para almadan (Hanginiz kazanırsa ona para veya araba vereceğim) dese
kumar olmaz. Kazanma olmadan, (Kur’a çekeceğim. Kim kur’ada
çıkarsa ona vereceğim) demek de kumar olmaz. Mubah
olan herhangi bir şey ile yarışmak caizdir. Yarışan iki kimseden yalnız
birinin, (Beni geçersen, sana şunu vereceğim. Ben geçersem, senden bir
şey istemem) demesi veya yarışmaya karışmayan birinin, (İkinizden kazanana
şunu vereceğim. Kazanmayan bir şey vermeyecek) demesi caizdir. (Kazanamayan,
kazanana şunu verecek) denirse, kumar olur. Kumarcılardan herbirinin
malının artmak ve azalmak ihtimali vardır. Eğer, üçüncü bir kimse, ikisinin
atlarını geçmesi şüpheli olan bir at ile yarışa katılıp, (Sizi geçersem,
ikinizden de alırım. Siz beni geçerseniz, size bir şey vermem, hanginiz
ötekini geçerse, ondan alır) demesi de caiz olur. (R. Muhtar) Huzur Tv’deki çekilişler Huzur
Tv, fazla puan alana, kapıyı önce açana, mayını
patlatmayana çeşitli hediyeler veriyor. İştirakçilerden hiç para almıyor.
İştirak eden herkesten az da olsa para alsa, kumara girer. Bu hususta,
muteber eserlerden aldığım yazı aşağıdadır: Her
şey ile yarış etmek ve bulmaca çözmek helaldir. Bunları kumar ile yapmak
haramdır. Koşarak veya at ile ve silah ile, ok ile hedefe atmak gibi
harbde kullanılan şeylerle yapılan yarışlarda, bir taraftan mal şart
etmek de caiz olur. Yani iki kişiden yalnız biri, (Sen kazanırsan, ben
sana vereceğim. Ben kazanırsam, sen bana vermeyeceksin) derse veya bir
üçüncü kimse, Yarışa katılanlar arasından kazanana ben vereceğim) derse
caiz olur. İki tarafın da mal vermesi şart edilirse, kumar olur. Bir
üçüncü kimse de yarışa katılıp, ikisini de geçerse, ikisinden de alması,
ikisini de geçemezse, ondan bir şey alınmaması şartı ile, ikisinden
geride kalanın, geçene mal vermesini şart etmek caiz olur. Kur’a çekmek caiz
ve sünnettir. Mülk sahiplerinin haklarının miktarlarını değiştirmek
veya ortaklardan birinin hakkını yok etmek yahut hakkı olmayana pay
vermek için yapılan kur’a, piyango olur, haram olur. Kumar,
yarışlarda olduğu gibi, tavla ile, dama taşları ile, iskambil kağıtları
ile yapılan her oyunda, futbol oyunlarında da olur. Bunların hepsinde
ve ilim adamları arasındaki kumarda, sözleri, tahminleri yanlış çıkanlar,
tahminleri doğru çıkanlara mal, para vermektedir. Kumara katılanların
herbirinde, hem almak hem de vermek ihtimali vardır. Kumar oynatmak,
yarışmak demek değil, tahminde yanılıp yanılmamak demektir. Kumarla sömürenler Kumarda,
sonu tahmin edilen işin oyun olması, kazançlı, başarılı olması veya
zararlı olması arasında fark yoktur. Canbazın
düşüp düşmeyeceğini, geminin batıp batmayacağını tahmin edenlerin, birbirlerine
para vermek için sözleşmeleri de kumar olur. Bunun içindir ki, oyun,
yarış yapılmaksızın, kumarcıların isimleri veya para ile aldıkları biletlerin
numaraları arasında piyango çekerek, çekilen numara sahiplerine biletlerden
toplanan paraların hepsini veya bir miktarını dağıtmak kumar olur. Çünkü,
piyangoya katılanların hepsi kendi numarasının çekileceğini ümit etmektedir.
Bu tahminleri doğru çıkanlar, yanlış çıkanların önceden vermiş oldukları
paralardan almaktadır. Aldıkları para ile, önceden bilete verdikleri
paranın farkını, tahminleri yanlış çıkanlardan almış olmaktadır. Tahminleri
yanlış çıkacaklardan para toplamak güç olacağı için ve bunlar önceden
belli olmadıkları için, piyangoya katılanların hepsinden, önceden bilet
ücreti ismi altında para toplanmakta, tahmini doğru çıkanların vermiş
oldukları, sonra kendilerine iade edilmektedir. Önceden toplanan paraların
hepsini piyango sahibi almakta, bundan "aslanpayı"nı kendine ayırıp, geri kalanını tahminleri doğru çıkanlara
vermektedir. Piyango
sahibi, kumara iştirak etmese bile, harama sebep olduğu için, büyük
günah işlemekte iştirak edenleri sömürmektedir. (R. Muhtar S. Ebediyye,
İ. Ahlakı) Çekiliş
yaparak araba vermekle piyango arasında fark var mıdır? CEVAP Piyango
bileti alınınca verilen paraya karşılık bir mal alınmıyor. Kuponsuz
olarak Gazetenin vereceği çekilişe katılan kimse, verdiği para ile gazetenin
yanında ayrıca ansiklopedi ve kaset de alıyor. Okuyucuların
gazeteden bir alacakları kalmıyor. Gazete fazla olarak kur'a ile araba
vs. veriyor. Gazete bunu da sorulan sualleri bilene veriyor. Bunun piyango
ile hiç alâkası yoktur. Üç çeşit kur'a, yani çekiliş vardır: 1- Haram olan
kur'a.
(İştirakçilerinden birkaçı hariç, hepsi zarar eder. Her çeşit piyango
çekilişleri böyledir.) 2- Caiz olan
kur'a. (İştirakçilerden hiç birinin zarar etmediği kur'a. Gazetenin
verdiği arabalar, buzdolapları ve çamaşır makineleri böyledir.) 3- Müstehap olan
kur'a. Müşterek hakka sahip olanlar arasında
çekilen kur'a. (Kurban etini tarttıktan sonra ortakların kur'a ile hisselerini
almaları böyledir.) [Mecelle Şerhi] Din adamları
ne diyor? Ankara
müftülüğü'nün de bu konudaki fetvasının özeti şöyle: Gazetelerin okuyucularına verdiği araba,
daire gibi şeyler, piyango hükmünde değildir. Çünkü ödenen para ile
gazete satın alınmaktadır. Alınan gazetenin, emsâli gazeteler yanında,
tespit edilen değeri verilmektedir. Araba, daire gibi hediyeler, gazete
sahibinin, kazancının bir kısmından alınarak, okuyucularına kur'a yani
çekiliş ile hediye edilmektedir. Bunu maddi hiçbir değeri olmayan piyango
bileti veya toto kağıdı ile karıştırmamak lazımdır. Bu hususta Din İşleri
Yüksek Kurulu'nun birçok fetvası mevcuttur. Diyanet
İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun kur'a yani çekiliş ile
hediye vermenin caiz olduğunu bildiren fetvalarından biri şöyle: Para
ödeyerek bilet alan kimselerden bir kısmına ikramiye çıkıp, bir kısmına
çıkmadığı için kumardır. Gazetelerin okuyucularına vermekte oldukları,
otomobil, daire gibi şeyler, piyango hükmünde değildir. Çünkü bunda,
ödenen para ile gazete satın alınmaktadır. Gazeteden çekiliş ile, okuyucularına
çıkan otomobil vs. gibi şeyler hediye hükmündedir. Haram
bir şeyi sevmek, "Kumar haram ama seviyorum" demek küfür olur
mu? CEVAP İnsanın
nefsi haramlardan hoşlanır. Haramlardan hoşlanmak insanın elinde olmadığı
için küfür ve günah olmaz. Haram işlemek günah olur. "Haram ama
seviyorum" demek suretiyle günahı duyurmak, ilan etmek, teşvik
etmek de günahtır. (Hadika) Bir
kilo baklavayı yiyebilirsen fiyatını ben ödeyeceğim. Yiyemezsen kendin
ödersin diyerek bahse girmek kumar sayılır mı? CEVAP
Karşılıklı
zarar etme olduğundan kumar sayılır. Kendi getirdiği baklavayı arkadaşına
(Hepsini yiyebilirsen sana şu kadar para vereceğim. Yiyemezsen bir şey
yok) dese, kumar olmaz. İki taraftan birinin zarar etme ihtimali varsa,
karşılıklı bahisler kumar olur. Büyük
ikramiyeli yarışmalara katılıp oradan kazanılacak parayı yemek caiz
midir? CEVAP Para vermeden
yarışmaya katılma imkanı varsa mahzuru yok. Az da olsa para veriliyorsa
kumar olur, haram olur. Okey, kağıt vs. gibi
oyunlar, çayına veya vakit geçmesi için oynandığında günah olur mu? CEVAP Çayına
oynamak da kumardır ve haramdır. Bu oyunları oynamak tahrimen mekruhtur.
Devamlı oynanırsa haram olur. Oyun oynamak malayanidir,
boş iştir. İnsan,
dünyaya oyun ve eğlence için gelmemiştir. Dünya iş ve kazanç yeridir.
Dünya ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekilirse, ahirette o biçilecektir.
Boş vakit fırsat ve ganimettir. Faydalı iş yapmadan vakit geçirmek vakti
öldürmek olur. Dünyada yapılan her işin, her nefesin hesabı kıyamette
sorulacaktır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kıyamet günü, herkes ömrünü ve gençliğini nerelerde geçirdiğinden,
malını nereden kazanıp nerelere harcadığından ve ilmi ile amel edip
etmediğinden sorguya çekilecektir.) [Tirmizi] Ömür,
ilim, mal ve beden, Allahü teâlânın kullarına verdiği bir sermayedir.
Bu sermayeyi Allahü teâlânın bildirdiği yerlerde harcamalıdır. Vakit
geçtikten sonra pişmanlığın faydası olmaz. Onun için gençliğin, malın,
sağlığın kıymetini bilmeli, dünyada ahireti kazanacak işler yapmalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce
gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölümden önce
hayatın kıymetini bil!) [Ebu Nuaym] Peygamber
efendimiz, tavla oynayan bir grup insana buyurdu ki: (Oyunla meşgul olan el ve kalblere, boş ve bâtıl sözlere yazıklar
olsun!) [Beyheki] Böyle oyunları parasız, eğlence için oynamak
da uygun değildir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Satranç ve dama oynayan, ellerini domuz kanına bulaştırmış
gibi olur.) [Müslim] (Tavla oynadıktan sonra kalkıp namaz kılan, irin ve domuz kanı
ile abdest alıp namaz kılana benzer.) [İ. Ahmed] (Satranç, tavla ve benzeri haram olan oyunları oynayanlara
rastladığınız zaman, selam vermeyin! Selamlarını da almayın!) [Deylemi] Yukarıdaki
hadis-i şeriflerin açıklaması olan fıkhi hüküm ise şöyledir: (Tavla,
satranç, 14 taş gibi oyunları oynamak tahrimen mekruhtur. Devamlı oynanırsa
haram olur. Eğer bir farzı yapmaya mani olursa yahut para için oynanırsa
yine haram olur.) [Redd-ül muhtar 5/253] Görüldüğü
gibi, parasız olarak ara sıra oynamak harama yakın mekruh, devamlı oynanırsa
haramdır. Çayına da oynamak kumar olduğu için yine haramdır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki: (Bir kimsenin boş şeylerle vakit geçirmesi, Allahü teâlânın
onu sevmediğinin alametidir.) [Mektubat-ı Rabbani] İmam-ı Malik hazretleri buyurdu
ki: (Satranç ve dama oynayan Allah ve Resulüne
asi olmuş sayılır.) [U. Kübra] İmam-ı Gazali hazretleri ile
İmam-ı Şafii hazretleri,
ara sıra satranç oynamanın mubah, devamlı oynamanın ise tenzihi mekruh
olduğunu bildirdiler. Nitekim, İmam-ı Şafii hazretleri, (Satranç oynamak, din ve mürüvvet sahiplerinin âdeti değildir) buyurdu.
Bu yazılardan anlaşıldığına
göre, Hanefilerin satranç dahil bütün oyunları oynamaları doğru değildir.
Şafiilerin ise, ara sıra yalnız satranç oynamaları caizdir. İctihad kapısı kapalı
deniyor. Örneğin günümüzde ortaya çıkan bazı oyunlar, at yarışı, loto ve diğer konular hakkında dinimizin bildirdikleri söylenirken
kıyas ya da icma mı yapılmış oluyor yoksa İslam âlimlerinin bildirdikleri
vasıtasıyla mı hüküm veriliyor? CEVAP
Kumarı tarif etmişler,
adına loto de, toto de, piyango de, at yarışı
de, fark etmez yani yeni bir şey yok. Kıyas falan yapılmıyor. İçki,
kumar ve diğer haramlar isim değiştirse de yine haramdır. Bunlar için
yeni ictihada ihtiyaç yoktur.
|
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |