Helal rızık aramak

 

Her canlının rızkını Allah verir

Rızık için üzülmemeli deniyor. Rızık hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP

Her canlının rızkını Allahü teâlâ verir. Çocuk, ana karnında çalışmaktan âciz olduğu için, göbeğinden ona rızık gönderir. Çocuk dünyaya gelince, rızık olarak, anasının göğsünden süt gönderir. Bir şey yiyebileceği yaşa gelince de, dişlerini yaratır. Çocuğun ana-babası ölüp, yetim kalırsa, önceden yalnız şefkatle annesi bakarken, sonradan, herkesin kalbini, ona karşı merhametle doldurur. Daha büyüyünce de, çalışmak için kuvvet ve para kazanma arzusu ihsan eder. O kimse, bu arzudan vazgeçip, takva yolunu tutar, kendini yetim hâline korsa, ona karşı kalbleri, yine şefkatle doldurur. Herkes, (Bu kimse Allah yolundadır. Herşeyin iyisi buna layık) der. Para kazanırken, kendine, yalnız kendi acırdı. Şimdi herkes acır. Fakat, takva yolundan ayrılır, nefsine uyar ve çalışmazsa, kalblerde ona karşı şefkat hasıl etmez. Böyle kimselerin, tevekkül ediyorum diye çalışmaması, tembel oturması, hiç caiz değildir.

 

Kendini düşünen kimsenin, çalışıp, ihtiyaçlarını elde etmeyi de düşünmesi lazımdır. Demek ki, Allah yolunda olup, yetim gibi olana karşı, herkesin kalbinde şefkat, merhamet yaratır.

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, “Allahü teâlâ emrettiği için çalışmalı, rızık için üzülmemeli” buyurdu. Rızık için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir. Müslüman, Allahü teâlâ, çalışmayı emrettiği için çalışıp kazanır. Nefsinin kötü arzularına, zevklerine kavuşmak için çalışıp para kazanmak ve çalışırken, helalı haramdan ayırmamak, başkalarının haklarına saldırmak, onlara olan borçlarını ödememek, suç işlemek, dünyaya düşkün olmayı gösterir.

 

Dünyaya düşkün olmak, büyük günahtır. Allahü teâlâ emrettiği için çok çalışıp, çok kazanmak ve O’nun emrettiği gibi çalışıp, kazandığını, O’nun emrettiği yerlere sarfetmek, ibadet yapmak olur. Çok sevap olur.

 

Rızık için çalışmak

Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızık hiç değişmez. Azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bu konudaki âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:

(Allahü teâlânın rızık vermediği, bir canlı yoktur.) [Hud 6]

(Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Allah verir.) [Ankebut 60]

(Rabbin, rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır.) [İsra 30]

Allah’ın kimine çok, kimine az rızık verdiğini çok kimse bilmez. (Sebe’ 36)

Allah’tan korkana ummadığı yerden rızık gelir. (Talâk 2,3)

 

Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızık, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızık ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.

İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızık gönderir. Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızıklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ.Hibban]

(Rızık için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızık seni bulur.) [İsfehani]

(Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]

(Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızık için sıkıntı çekerseniz, Allah’ın emrine uygun hareket edin.) [Taberani]

(Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur.) [Taberani]

(Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz.) [Tirmizi]

 

Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızık, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızık, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak lazımdır. Çünkü, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlâhiye böyledir. Fakat, bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut, sebepsiz de, hasıl olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Rızkının bol olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!) [Buhari]

(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar!) [İbni Mace]

(Cömerdin evine rızık, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha tez gelir.) [İbni Mace]

(İstiğfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır.) [İ.Mace]

(Namaz kılmak rızkın bereketine sebep olur.) [Miftah-ül cenne]

(Hanımı ile [iyi geçinip] şakalaşanın, rızkı artar.) [İ.Lâl]

 

Bazı şeyler fakirliğe yol açar, rızkın güçlükle gelmesine sebep olur. Mesela tırnağı uzun olanın rızkı meşakkat ile, sıkıntı ile hasıl olur. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Günah işlemek, rızıktan mahrumiyete sebep olur.) [İbni Mace]

(Yalan söylemek rızkı azaltır.) [İsfehani]

(Zina fakirliğe yol açar.) [Beyheki]

(Sabah uykusu rızka mânidir.) [Beyheki]

[Rızıkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevi rızıkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envâr)]

(Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya çalışın!) [Taberani]

(Hak teâlâ rızıkları, fecr ile güneşin doğacağı vakitler arasında verir.) [Beyheki]

(Rızka kavuşan çok hamd etsin!) [Hatib]

 

Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü teâlâdan geldiğine inanmak lazımdır.

Allahü teâlâ, Hz.Musa’ya buyurdu ki:

(Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]

Sabah uykusu ve rızık 

Erken kalkanın nasibi gür olur derler. Sabit ücretli de, erken kalksa, nasibi gür olur. Ücretin kendisi değil, bereketi artar. Bereket, az bir şeyden çok faydalanmaktır. Az bir yemek, çok kişiye yetmişse, bereketli olmuş demektir. Çok kazandığı halde, maaşını yetiremeyen, bereketsizliği sebebiyle borçlanır. Sabah erken kalkmak, hayra, berekete sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ya Rabbi, işine erken gidenin çalışmasını bereketli kıl.) [Tirmizi]

(Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya çalışın!) [Taberani]

(Hak teâlâ rızıkları, fecr ile güneşin doğacağı vakitler arasında verir.) [Beyheki]

(Rızık için çalışmaya erken gidenin işi bereketli olur ve başarı kazanır.) [Bezzar]

 

Rızıkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevi rızıkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! 

 

Zaruret olmadan, ikindiden sonra ve sabah namazından işrak vaktine kadar uyumayı âdet haline getirmemeli, ayrıca akşamdan yatsı namazına kadar da uyumamalıdır! Çok uyumak zararlıdır. Çok yiyip içen, istemese de çok uyur. Az yiyip içmek ve az uyumak gerekir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Cehennemden kaçıp, Cenneti isteyenin gözüne uyku girmez.) [İ.Mende]

(En çok korktuğum şeylerden birisi, çok uyumaktır.) [Deylemi]

(En üstün amel, herkes uykuda iken gece namaz kılmaktır.) [C.Yolu]

 

(Yemekten sonra uyumak kalbi katılaştırır.) [İbni Mace]

(Çok uyumak, insanı ahirette fakir eder.) [Beyheki]

(Sabah uykusu, acizlik, tembellik, gevşeklik ve unutkanlığa sebep olur.) [İ.Maverdi]

 

(Sabah namazından sonra, güneş doğana kadar uyumayın!) [Beyheki]

(Sabahları uyuyan sırt ve bel ağrılarına müptela olur.) [İ.Şarani]

(Kuşluk uykusu zamansız, kaylule faydalıdır. Akşam üstü uyumak ahmaklıktır.) [İ.Maverdi]

 

(Gündüzün başında uyumak aklı azaltır, ortasında uyumak [kaylule] enbiya ve evliyanın güzel huylarındandır. Gündüzün sonunda uyumak tembelliktir.) [Şir’a]

(Çok yiyip içene ve çok uyuyana Allah buğzeder.) [İ.Gazali]

(Annesi, Hz. Süleymana "Çok uyuma, çok uyku kıyamette insanı fakir bırakır" dedi.) [İbni Mace]

(Sabah uykusu rızka mânidir.) [Beyheki]

 

Hz.Fatıma anlatır: Sabah namazından sonra yattım. Babam, beni uyandırıp, (Kızım kalk, gafillere benzeme! Allahü teâlâ rızıkları, sabah namazının vaktinde verir) buyurdu. [Beyheki]

Allahü teâlâ, (Beni sevdiğini söyleyip de, sabaha kadar uyuyan, yalancıdır. Çünkü dost, dostla sohbet ister. Gafleti bırakıp beni anar, sohbetime kavuşur) buyurdu. (M.Name)

 

Çalışmak ibadettir

Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hz. Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:

- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.

- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.

Fahr-i kâinat efendimiz, Hz. Muazı öpüp buyurdu ki:

- Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)

Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir.) [Taberani]

 

Görüldüğü gibi bir müslümanın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. (Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir) demek çok yanlıştır. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir. (K. Saadet)

 

Zarardan dönmek gerekir

Zararın neresinden dönülürse kârdır. Rızk endişesiyle, harama el uzatmamalı ve şu hadis-i şeriflerin muhatabı olmamalıdır:

(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünür, helalini ve haramını düşünmezler.) [Buhari]

(Bir zaman gelir, insanın bütün kaygısı midesi olur, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olur. Böyle kimseler, halkın kötüleridir.) [Sülemi]

 

Allahü teâlâ, herkesin rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. Rızk değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü teâlânın 99 isminden biri Rezzak'tır, her varlığın rızkını vericidir. Allahü teâlâ, (Herkesin rızkı bana aittir) buyuruyor. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir! Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir.) [Hud 6]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Rızk için üzülmeyiniz, ezelde ayrılan rızk sizi bulur.) [İsfehani]

(Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Allahü teâlâdır.) [R.Muhtar]

(Allah’tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helalı al, haramı terk et!) [İbni Mace]

(Rızkını gecikmiş sayma! Hiç kimse, rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]

(Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir.) [Hakim]

(Allah’a tam tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok dönen kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı.) [Tirmizi]

 

(Hak teâlâ, Hz.Adem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim vasıtası yapmasın!) [Hakim]

(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.) [Beyheki]

(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını kâfi [yetecek kadar] verir.) [Ebuşşeyh]

(Allah’ın verdiği rızka kanaat eden mümin kurtulmuştur.) [Müslim]

(Helal kazanmak için sıkıntı çekene, Cennet vacip olur.) [İ.Gazali]

(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır.) [Nesai]

 

Peygamber efendimiz, (Eğer Allah korkusunu kendinize sermaye edinirseniz, rızkınız, ticaretsiz ve sermayesiz gelir) buyurup şu mealdeki âyeti okudu:

(Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir.) [Taberani-Talak 2,3]

 

Allahü teâlâ emrettiği için çalışan, rızkını helal yoldan arayan, ezeldeki rızkına kavuşur. Rızkı da bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış olan rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur, kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.

 

Hz.Hızır'ın tamir ettiği binanın altındaki altın levhada şunlar yazılı idi:

(Ölüm hak iken gülüp eğlenen, kadere inandığı halde üzülen, rızka Allahü teâlâ kefil iken zahmetlere giren, Kıyamette sorgu-sual varken gaflete dalan, fâniliğini bildiği dünyaya bel bağlayan kimseye nasıl hayret edilmez?)

 

Dünya için çalışmak

Dinimiz, dünyaya da, ahirete de çalışmayı emretmektedir. Kur'an-ı kerimde mealen (Dünyadan da nasibini unutma!) buyuruluyor. (Kasas 77)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Dünyanızı ıslaha, düzeltmeye çalışınız! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel ediniz!) [Deylemi]

(Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız!) [İbni Asakir]

(Sizin hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.) [Deylemi]

 

(Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.) [Tirmizi]

(Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.) [Beyheki]

(İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.) [A.Rezzak]

 

Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

(Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller, Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.) [Kehf 46]

 

İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:

Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, (Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi ahirete kavuştursun!) buyuruluyor. Dünya mutlak manada kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur. İbrahim aleyhisselam, (Ya Rabbi ne zamana kadar daha dünyayı takip edeceğim) dediği zaman Allahü teâlâ buyurdu ki:

(Ya İbrahim, böyle konuşma! Çoluk çocuğunun nafakası için çalışmak dünya talebi değil ki ondan şikayet edilsin!) [Edeb-üd-dünya]

 

Dünya bir âlet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Mesela size yeni, güzel bir araba veriyorlar. (Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki köprüyü geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz) deniyor. Siz de, arabaya bakıp (Ne kadar da güzelmiş) diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen zaman içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar, köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sahile çıkaran bir gemi de olabilir. Bu vasıtaya zamanında binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Dünya, ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

(Dünya, ahiretin köprüsüdür.) [Deylemi]

 

(Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, dünya ne kötü yerdir. Bir kimse, "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona, "Hangimiz Rabbimize asi oluyorsa, Allah onu rezil etsin!" der.) [Hakim, İbni Lal]

 

(Dünyaya sövmeyin; çünkü mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir, şerden onunla kurtulunur.) [Deylemi, İbni Neccar]

 

Dinimiz, bu bineğin sevgisini kötülemiştir. Yani "Binek ne güzelmiş" diyerek, onunla meşgul olup hedefe varmamak kötülenmiştir. Nitekim, hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.) [Beyheki, İbni Ebiddünya]

 

Demek ki, bineği sevmekle meşgul olmayıp, binip bir an önce saadet diyarına gitmeye çalışmalıdır!

Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için Allah’ın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri yerinde kullanmalıdır! Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istememizi emrediyor. (Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de iyilik, güzellik ver!) diye dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)

 

Haksız kazanç

Muhammed aleyhisselam peygamber olarak gönderilince, şeytanlar İblisin başında toplanıp üzüntülerini bildirdiler. Bunun üzerine İblis onlara, (Bunlar dünyayı sever mi) dedi. Onlar, evet deyince, (Öyleyse üzülecek bir şey yok. Onlara haksız kazanç sağlatırım. Lüzumsuz masraf yaptırır, lüzumlu yere de harcatmam. Zaten her kötülük bu üç şeyden meydana gelir) dedi.

 

Dünyalık için ne kadar üzülürsen o nispette ahiret sevgisi kalbden çıkar. Ahiret için ne kadar üzülürsen, o nispette dünya sıkıntısı kalpten çıkar. Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya mümine zindan, kâfire Cennettir.) [Müslim]

 

Mümine dünyanın zindan olması, Cennete nispetledir. Cennette Müminler, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akla ve hayâle gelmeyen büyük nimetlere kavuşacaklardır. Hiçbir sıkıntı görmeyeceklerdir. Cennetin sonsuz nimetleri karşısında dünya hayatı, müminler için bir zindan, bir Cehennem azabı gibi gelecektir. Kâfirler için Cehennem azabı o kadar şiddetli olacaktır ki, dünyadaki en şiddetli işkence bile onlar için çok hafiftir.

 

İşe kabiliyet

Bir kimsenin, (Haram işlere elim yatkın, mubah işleri beceremiyorum) demesi çok yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Herkese dünyalıktan nasibi neyse, o şeyler ona kolaylaştırılır.) [Hakim]

Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını aramalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ey insanlar, Allah’tan korkun ve rızkınızı aramada güzel yol tutun! Çünkü hiçbir kimse, rızkını ele geçirmeden ölmez. O halde Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollarla elde edin, helalı alın, haramı terk edin!) [İbni Mace]

(Elbette, hiç bir kul, takdir edilen son rızkını elde etmedikçe ölmez. O halde rızkınızı ararken güzel bir yol tutun, helali alın, haramdan kaçın!) [Hakim]

 

Rızık endişesi

Dünya sıkıntıları, ahiret rahatlığına sebep olur. Rızık için endişe etmek doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Çoluk çocuğu çok ve rızkı az olup, namazlarını, şartlarına uygun olarak kılan ve müslümanları gıybet etmeyen, Kıyamette benimle birlikte haşr olur.) [M.Masumiyye]

(Hac yolunda ölenlere ve Allah yolunda gaza edenlere müjdeler olsun! Çoluk çocuğu çok ve kazancı az olup, halinden şikayet etmeyerek, evine neşe ile girip, gülerek çıkan kimse de, hacılardan ve gazilerdendir.) [Deylemi]

 

(Bir müslüman, helal kazanıp kimseye muhtaç olmaz, komşu ve akrabalarına yardım ederse, kıyamette ayın ondördü gibi parlak olur.) [Beyheki]

(Helal kazanmak için sıkıntı çekene Cennet vacip olur.) [İ.Gazali]

(Allah, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ.Hibban]

(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını yetecek kadar verir.) [Ebuşşeyh]

(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.) [Beyheki]

 

İbrahim Edhem hazretleri sırtı ile odun taşıyarak rızkını kazanıyordu. (Kardeşlerin seni hiçbir şeye muhtaç bırakmazken niçin odun çekiyorsun) diye sordukları zaman, "Hadis-i şerifte, (Helal kazanmak için sıkıntı çekenlere, zillete katlananlara Cennet vacip olur) buyurulduğu için bu işi yapıyorum" dedi. (K.Saadet)

 

Çok kazanmak için çok çalışmak

Çok kazanmak için çok çalışmak dine aykırı mıdır?

CEVAP

Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Çalışıp kazanmak farzdır.) [Taberani]

 

Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]

 

Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Çalışmak rızkı artırmaz. Çalışmak takdir edilen rızka kavuşturmaya vesiledir. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)

 

Kur'an-ı kerimde mal için hayır adı verilmiş ve mal övülmüştür. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:

(Bir zaman gelir ki, kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilir.) [Taberani]

 

Dinimiz, parayı değil, paranın sevgisini kötülemiştir.

İbrahim aleyhisselam, peygamber olup puta tapmaktan çok uzak olduğu halde, (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!) diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir.

 

Demek ki, parayı sevmek, puta tapmaya benzetilmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Paraya tapan helak olur.) [Tirmizi]

(Altın ve gümüşün [paranın] kuluna lanet olsun!) [Tirmizi]

(Paraya gönül vermek, sizden öncekileri mahvettiği gibi sizi de mahvedebilir.) [Taberani]

(Bir zaman gelir ki, kaygısı mide, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olan kimseler çıkar. Bunlar halkın şerlileridir.) [Sülemi]

Hadis-i kudside de buyuruldu ki:

(Hak teâlâ buyurdu ki, "Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.") [Ebu Nuaym]

 

Zenginlik ve saltanat

Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve ahiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve makam sahibi olmak çok iyidir. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzdüğü halde, Cenab-ı Hak, Kur'an-ı kerimde, (O ne iyi kuldur) diye övmektedir. (Sad 30)

 

Peygamber efendimizden sonra insanların en üstünü olan Hz. İbrahim’in ovaları dolduran davarları yanında yalnız yarım milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır.

 

İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur'an-ı kerimde, Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

("La ilahe illallah" diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allah’ın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya [haramlara] sarılırsa, Allahü teâlâ, ona; "Yalan söylüyorsun" buyurur.) [Hakim]

(Dünya işi için üzülen Allah’a karşı öfkelenmiş olur.) [Taberani]

(Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allah’a hamd eden şükretmiş olur.) [T.Gafilin]

(Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

 

Çalışmadan rızk beklemeyin

Fakirlikten kurtuluş için dua var mıdır?

CEVAP

Dinimiz çalışarak kazanmayı emretmektedir. Hz.Ömer, (Çalışın, kazanın! Çalışmadan rızk beklemeyin! Allahü teâlâ gökten para yağdırmaz) buyurdu. Hz.Lokman Hakim de, (Çalış, kazan! Çalışmayıp muhtaç olanın dini ve aklı noksandır) buyurdu. Rızk için endişe etmemelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Her canlının rızkı Allah’a aittir.) [Hud 6]

(Şeytan, sizi fakirlikle korkutup, fahşaya sürükler [cimriliğe, her türlü kötülüğe teşvik eder.]) [Bekara 268]

(Yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından rızkınızı arayın!) [Cuma 10]

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Rızk için üzülme, takdir edilen rızk seni bulur.) [İsfehani]

(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile kazanılandır.) [Nesai]

(Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır.) [Taberani]

(İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]

(Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir.) [Taberani]

 

(Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever.) [Taberani]

(Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye muhtaç olur.) [Tirmizi]

(Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir.) [Deylemi]

(Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir.) [İ.Asakir]

 

Çalışmak farzdır

Nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Cafer Huldi hazretleri, (Büyüklerimiz, kendi için değil, din kardeşlerine yardım için, çalışıp kazanmıştır) buyuruyor. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]

Şu duayı okuyan fakirlikten kurtulur demek, o dua kabul olmuşsa, ona bir çalışma kapısı açılır veya ummadığı yerden rızka kavuşur demektir. Hastalığı için dua eden de şifaya sebep olan ilaca veya başka bir sebeple sıhhate kavuşur. Çalışmak rızkı artırmaz. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)

 

İhtiyaçtan kurtulmak, bereketli rızka kavuşmak için sebeplere yapışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ömrüm uzun, rızkım bol olsun diyen, akrabasını ziyaret etsin, görüp gözetsin!) [İ. Ahmed]

(Sabah uykusu rızka mânidir.) [Beyheki]

(İhtiyaçlarını insanlara açan, ihtiyaçtan kurtulamaz. Allahü teâlâya arz eden ise, ihtiyaçtan kurtulur.) [Hakim]

 

(Allah korkusunu sermaye edinen, rızka ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur. Kur'an-ı kerimde, "Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir" buyuruldu.) [Talak 2, 3 - Taberani]

 

(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalırsa istiğfar etsin!) [Hatib]

[Hamd, "Elhamdülillah", İstiğfar, "Estağfirullah" demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır.]

 

(Eve girerken "İhlas" suresini okuyan, fakirlik görmez.) [T.Kurtubi]

(Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere "La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim" derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.) [Şir’a]

[Duaların kabul olması için Ehl-i sünnet itikadında olmak, Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçmak gerekir.]

 

Evde bereketsizlik varsa

Efendim evde bereketsizlik varsa bereketi kazanmak için nelere dikkat etmek gerekiyor, ne yapmak gerekiyor?

CEVAP

Haram ve mekruhlardan kaçanın evi ve rızkı bereketli olur.

Bereket, az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan çok mal vardır ki, sahibinin dünyada ve ahirette felaketine sebep olur. O halde malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir!

 

Rızk hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Hiç kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Eğer, rızkını Allahü teâlânın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur.

 

İslam âlimleri buyurdu ki:

(Evde Mushaf bulundurmak berekettir. İyilik edenin malı bereketli olur. Eshab-ı Kehfin ve Eshab-ı Bedrin isimleri yazılı kağıdı evde ve üstünde taşımakta bereket vardır. Tarlayı abdestsiz sürmek bereketsizliğe sebeptir. Ustasına hürmet etmeyenin de kazancının bereketi olmaz. Seher vakti kalkmak berekettir.

 

Eğer kalbde üzüntü, vücutta halsizlik, rızıkta bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir!

 

Çalgı aletleri olan evde bereketsizlik olur. Evin duvarlarında canlı resmi varsa o ev bereketsiz olur. Haram işlemeler ve mekruhlar bereketsizliğe sebep olur. Aşağıdaki hadis-i şeriflere uymayan bereketsiz olur uyan bereketli olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Yemeği, toplu olarak yemekte bereket vardır.) [İbni Mace]

(Besmele ile yenen yemek bereketli olur.) [İbni Mace]

(Bereket, yemeğin ortasına iner, kenarından yiyin, ortasından yemeyin!) [Tirmizi]

 

(Sahurda ve sahur yemeğinde bereket vardır.) [Taberani]

(Yemekten önce ve sonra, elini yıkayanın evinin bereketi artar!) [İ.E.Şeybe]

(Sıcak yemekte bereket olmaz). [Deylemi]

 

(Balda bereket ve şifa vardır.) [T.Gafilin]

(Sirkede, hurmada, sütte bereket vardır.) [İbni Mace]

(Rızkına razı olanın bereketi artar, razı olmayanınki bereketsiz olur.) [Ahmed]

 

(Alış verişte çok yemin etmek, malın bereketini giderir.) [Müslim]

(Ticarette bereket vardır, ticarete yalan karışınca bereket gider.) [Buhari]

(Çocuksuz ev bereketsiz olur.) [Ebuşşeyh]

 

(Evine girince, ev halkına selam ver ki, evin iyiliği ve bereketi artsın!) [Haraiti]

(Kur'an okunmayan ev, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.) [Darimi]

(Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir.) [Nisab-ül ahbar]

 

(Evinden erken çıkanın işi bereketli olur.) [Bezzar]

(Mehmed isimli kimse bulunan ev bereket olur.) [Deylemi]

(Sabahın sünnetini evde kılmak, rızkın bereketine sebep olur.) [İmad-ül-islâm]

 

(Namaz kılanın rızkı bereketli olur, kılmayanın bereketsiz olur.) [M.cenne]

(Evde çöp bulunması bereketsizliğe sebeptir.) [Deylemi]

(Bereket büyüklerinizdedir.) [İ.Rafii]

 

(İlk çocuğunun kız olması, kadının bereketindendir.) [İbni Asakir]

(Kız çocuğu bereketlidir.) [Deylemi]

(Dua, ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]

 

(Yola çıkarken arkadaşları ile vedalaşan, onların duaları ile berekete kavuşur.) [Deylemi]

(Ana babasına hizmet edenin ömrü bereketli, onlara karşı geleninki bereketsiz olur.) [İ.Ahlâkı]

 

(Vadeli alış verişte, ödünç vermekte ve arpa karışmış ekmekte bereket vardır.) [İ.Mace]

(Şarkıcı ve faizcilerin kazancında bereket olmaz.) [Deylemi]

(Bir toplumda birisi söylerken diğerleri sussa, orası bereketsiz olur.) [Beyheki]

 

Zenginlik-fakirlik iyi mi kötü mü?

Zenginlik iyi, fakirlik kötü değil midir?

CEVAP

Mal iyi yolda kullanılırsa, zenginlik elbette iyidir. Kötü yolda kullanılırsa kötü olur. İmam-ı Gazali ve İmam-ı Birgivi hazretleri, Kur’an-ı kerimde mal için Hayırlı şey isminin verildiğini bildirmektedir. (Bekara 180, Âdiyat 8) Define [altın paralar] Rabbin rahmeti olarak bildirilmiştir. (Kehf 82)

 

Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac, cihad sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı görüp gözetmek, fakirlerin imdadına yetişmek mal ile olur. Mescitler, okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak, asker yetiştirerek insanlara hizmet de mal ile olur. Peygamber efendimiz, (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır) buyuruyor. (Kudâi)

 

İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nafile ibadet etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile kavuşulur. İslam âlimlerinin büyüklerinden İmam-ı Sevri hazretleri, malın, insanın silahı olduğunu, canını, sıhhatini, dinini ve şerefini mal ile koruyacağını bildirmektedir.

 

Mal, silah gibidir. Silah iyidir. Ancak bu silahı kötü işte kullanmak kötüdür. Silahın sahibi iyi ise, iyi işlerde; kötü ise kötü işlerde kullanır. Malı iyi işte kullananlar övülmüştür. Bu yüzden Peygamberlerden ve evliyadan zenginler var idi. Mesela Hz.İbrahim, Hz.Süleyman, Cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf hazretleri çok zengin idi. Evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri de çok zengin olup, 1300’den fazla çiftliği vardı ve her birinde 3.000 amele çalışırdı. Mal kıymetli olduğu için, malı israf etmek, telef etmek haramdır. Bu konudaki iki hadis-i şerif meali şöyle:

(Malı uğrunda öldürülen kimse, şehiddir.) [Taberani]

(Allah, malı telef etmeyi haram kılmıştır.) [Taberani]

 

Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete uymayan israf, tenzihen mekruhtur.

Zenginliği öven hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Allahü teâlâ birine çok mal verir, bu da malını Allah’ın razı olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek gerekir.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.) [Tirmizi]

(Ya Rabbi, buna [Enes bin Malik’e] çok mal ve çok çocuk ver ve bunlarla kendisini bereketlendir!) [Birgivi]

 

(Ahir zamanda müminler için zenginlik saadettir.) [İ.Rafii]

(Mal, salih olan kimse için, ne güzeldir.) [Taberani]

(Mal ile şeref kazanılır.) [İ.Ahmed]

 

(Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o zaman din ve dünyasını ancak para ile korur.) [Taberani]

(Müminin izzeti, halktan müstağni olmasıdır.) [Taberani] [Müstağni, ihtiyaçsız demektir.]

 

Mal kıymetli olduğu için Kur’an-ı kerimde mal ve can ile cihad edenler övülmektedir. (Nisa 95, Tevbe 20, 41, 85, Enfâl 72, Hücurât 15, Saf 11)

 

Allahü teâlâ, Habibine verdiği nimetleri hatırlatırken, malsız iken Ona, kimseye muhtaç olmayacak kadar, mal verdiğini bildirmektedir. (Duhâ 8)

 

Büyükler, (Mal, gurbette vatandır. Fakirlik vatanda gurbettir. Bir kimse, fakirse, nerede olursa olsun gariptir) buyuruyor. Fakirliğe sabredilmesi kolay olmayacağı ve Allah’a isyan edilebileceği için Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Fakirlik, iki cihanda da, yüzkarasıdır.) [R.Nasıhin]

(Fakirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.) [Deylemi]

(Fakirlik küfre sebep olur.) [Beyheki]

(Ya Rabbi, fakirlikten sana sığınırım.) [Nesai]

 

Mal, kılıç gibidir. Kullanmasını bilmeyen, onunla kendisini keser. Bu bakımdan mal, kimisi için iyi, kimisi için kötüdür. Kimisini zenginlik, kimisini fakirlik azdırır.

 

Fakirlik, insanı küfre sürüklediği gibi, mal hırsı da insanı felakete sürükleyebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi maldır.) [Tirmizi]

(Her şeyin bir âfeti vardır. Ümmetimin en büyük âfeti, dünya, altın ve gümüşe [paraya] gönül vermektir. İyi yolda harcayan hariç, mal toplayanın çoğunda hayır yoktur.) [Deylemi]

 

Genelde zenginler malı sevdiği için mecâzen zenginler kötülenmiştir. Mesela, (Ümmetimin en kötüleri zenginlerdir) hadis-i şerifi bunu göstermektedir. Yani, (Ümmetimin en kötüleri paraya tapanlar) demektir. Bizzat mal ve zenginlik kötülenmemiş, mal sevgisi, mal hırsı kötülenmiştir.

 

Hz.İbrahim, (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru) diye dua etmiştir. Peygamberler puta tapmayacağına göre puttan maksat para sevgisidir. Parayı sevmek, puta tapmak gibidir. (Altın ve gümüşün [paranın] kuluna lanet olsun) ve (Paraya tapan helak oldu) hadis-i şerifleri, parayı çok sevenlerin âkıbetini haber vermektedir. (Tirmizi)

 

Kur’an-ı kerimde de, mealen, (Malı pek çok seviyorsunuz) buyurulmaktadır. (Fecr 20)

Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenin çok acı bir azaba düçâr olacağı bildirilmektedir. (Tevbe 34)

 

Mal ve çocuklar, Allahü teâlâyı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana sebep olacağı bildirilmiştir. (Münâfikun 9)

 

Peygamber efendimizin eline sabah bir mal gelse, akşama bekletmez, akşam eline bir mal geçse, sabaha bekletmez, hayırlı yerlere verirdi. (Beyheki)

 

Mal sevgisi, insanı azdırabilir. Az kimse bunun zararından kurtulduğu için kötü zenginler tenkide maruz kalmıştır. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Gerçek şu ki, insan, zenginliği görünce azar.) [Alâk 6-7]

 

Zengin olan herkes azmaz. Fakat çok kimse azdığı için Kur’an-ı kerimde böyle buyurulmuştur. Mal herkesi azdırsaydı, Cenâb-ı Hak, İbrahim aleyhisselamı, Süleyman aleyhisselamı ve daha birçok salih kimseyi zengin etmezdi. Mal için imtihan vardır. (A.İmran 186, Tegâbün 15)

Ekseriya zenginler, malı iyi yolda harcamadığı için malı seven zenginler kötülenmiş, sabreden fakirler övülmüştür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Zenginler helak oldu. Ancak malını hayırlı yerlere harcayanlar kurtuldu. Böyle zenginler ise çok azdır.) [İ. Mace]

(Cennete baktım, orada daha çok fakirleri gördüm. Cehenneme baktım, oradakilerin çoğunun zenginler olduğunu gördüm.) [İ.Ahmed]

 

Şükreden zengin çok kıymetli olduğu halde, sabreden fakirin ondan daha üstün olduğu (K.Saadet)te bildiriliyor. Fakirliği öven hadis-i şerifler:

(Fakirlik, dünyada mümine hediyedir.) [Taberani]

(Fakirler, Allah’ın dostudur.) [Deylemi]

(Ya Âişe, bana kavuşmak için, fakir olarak yaşa!) [Tirmizi]

(Fakirleri sevin, onlara yakın olun! Siz onları severseniz, Allah da sizi sever. Siz onlara yakın olursanız, Allah da size yakın olur.) [Deylemi]

(Allah’ın takdirine razı olan fakirden, üstün kimse yoktur.) [İ.Gazali]

(Herkesin bir sanatı vardır. Benim sanatım da fakirlik ve cihaddır. Bu ikisini seven beni sevmiş, bu ikisine buğzeden bana buğzetmiş olur.) [İ.Gazali]

(Ya Rabbi, beni fakir olarak yaşat, fakir olarak öldür, fakirlerle haşret!) [Buhari]

(Önünüzde çetin ve tehlikeli geçitler vardır. Bunlardan ancak yükü hafif [malı az] olan kurtulur.) [Bezzar]

 

(Zikrin hayırlısı hafi, rızkın hayırlısı kâfi olanıdır.) [İbni Hibban]

(Yemin ederim ki, beni sevene bela, tepeden gelen sudan daha hızlı gelir. Ya Rabbi beni sevene iffet nasip et, rızkını kâfi eyle! Beni sevmeyenin malını da evladını da çoğalt!) [İbni Asakir]

(Ya Rabbi bana inananın mal ve evladını az ver!) [Beyheki]

Netice-i kelam, mal, bıçak gibidir. Faydalı işlerde kullanılırsa hizmeti çok olur. Zararlı işlerde kullanılırsa zararı çok olur.

 

Fakirlere yardım etmek lazım mı?

CEVAP

Fakirlere yardım etmeyi nimet ve ganimet bilmelidir! İmkanları olduğu halde, fakirlere yardım etmeyenler, kıyamette pişman olacaklardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Yoksulları doyurun! Çünkü kıyamette onların üstünlüğü olacak, "Dünyada iken, bir hatadan dolayı nasıl birbirinize özür dilediyseniz, şimdi de fakirlerden özür dileyin!" denilecektir.) [Ebu Nuaym]

 

Sen kalbine danış

İslam âlimleri buyuruyor ki:

Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine uyma! Şüphe ettiğin işlerde kalbine danış! Şüpheli bir şeyle karşılaşınca, eli kalb üzerine koymalı, kalb çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı! Eğer, farzla çarparsa yapmamalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Elini göğsüne koy, helal şeyde kalb sakin olur. Günah işte çarpıntı olur. Şüpheye düşersen, din adamları fetva verseler de yapma!) [İ. Ahmed, Hakim]

(Günah olan iş yapılırken kalbde çarpıntı olur.) [Beyheki]

(Nefse sükunet ve kalbe ferahlık veren şey, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş günahtır.) [Beyheki, İ.Ahmed, Taberani]

 

(Helal haram bellidir. Şüphelilerden kaçın! Şüpheli olmayanları yapın!) [Taberani]

(Seni rahatlatan şey iyidir. Seni şüpheye düşüren, sıkıntı uyandıran şey günahtır. Sana fetva verse de böyledir.) [İ.Ahmed, Beyheki, Taberani]

 

(Kalbine danış; iyilik, kalbin mutmain olduğu, rahatladığı şeydir. Günah ise, canını sıkan, kalbinde tereddüt uyandıran şeydir. Aksine fetva verseler de.) [Taberani, İbni Asakir]

(Yapacağın bir iş için, yedi defa Rabbinden hayırlı olanı iste, sonra kalbine bak, hangisi kalbine ferahlık veriyorsa, hayırlı olan odur.) [Deylemi]

(Şüphelileri bırak, şüphe uyandırmayana bak. Doğru işlerde kalb sakin olur, yalan ise kalbde şüphe uyanır.) [Tirmizi, Nesai]

(Müftüler, fetva verseler de sen, yine kalbine danış.) [İ.Ahmed]

 

Ahir zamanda bilen bilmeyen herkes, din hakkında konuşup fetva veriyor. Bazısı, son hadis-i şerife dayanarak, bir çok sahih hadise, “Bu benim kalbime yatmıyor” diyerek uydurma damgasını vuruyor. Dinimizde, herkesin kalbi ölçü olsa idi, Kur’an-ı kerime, Peygambere ve âlimlere ihtiyaç kalmazdı.

Bid’at fırkalarından mutezile de, (Akıl, iyi ile kötüyü, hak ile batılı birbirinden ayırır) diyerek aklı ölçü kabul ediyorlar. Bugün mutezile kafasında olanlar dindeki dört delile göre değil, aklına göre konuşuyorlar. Dinimizde akıl da kalb de, bir şeyin haram olmasında kesin ölçü olamaz.

 

Mesela bir doktor, yazdığı kitabında (Dalak kandır ve haramdır) diyor. Halbuki fıkıh kitaplarında dalak yemenin haram olmadığı bildiriliyor. Bazıları da, (Ben Ankara’dan oğlumun bulunduğu İstanbul’a uçakla kısa bir zamanda geldim. Bir gün kalıp gideceğim. Ben günlerce yol gitmedim ki, hem gittiğim yer kendi evim sayılır, kendi evimden daha çok rahat ediyorum. Niye İstanbul’da seferi olacakmışım ki. Üstelik Peygamberimiz, aklı olmayanın dini yoktur, müftüler fetva verseler de sen kalbine danış, demiyor mu? Öyle ise ben de aklıma ve kalbime danıştım, Ankara’dan İstanbul’a gelmekle seferi olmam) diyorlar. Halbuki, bir kimse Ankara’dan bir saatte İstanbul’a gelse, seferi olur da, Pendik’ten Fatih’e iki saatte gelse yine seferi olmaz.

 

Eğer dindeki dört delil esas alınmazsa, herkesin aklına ve kalbine göre sayısız din meydana çıkar. Ölçüyü iyi bilmek gerekir. Bir kimse, bir memura hediye verse, müftü, bir çıkarı olmadan, kendi rızası ile vermişse bu hediye helal diye fetva verir. Ama o kimse, (Ben bunu memur işimi yapsın diye verdim, kalbim bunu hoş görmüyor) diyorsa, burada kalbin rolü vardır. Müftü o hediye diye fetva verse de sen rüşvete bulaşma.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri