Fasid alış verişler
Almanya’dan yazıyorum.
Burada piyango tertiplemek, sigorta acentası
veya kumarhane açmak ve banka reklamı yapmak caiz midir? CEVAP Caizdir. Rum suresi, nübüvvetin
5. yılında, Roma-Fars savaşı esnasında nazil olmuştur. O zaman, Husrev, Fars; Herakl da, Roma hükümdarı idi. Suriye, Filistin, Mısır ve Anadolu, Romalıların
elindeydi. Farslılar, Suriye ve
Anadoluya taarruz edip, Roma ordularını müthiş bir hezimete
uğratmışlar, bütün mabedleri tahrip etmişlerdi.
Fars orduları, Anadoluyu istila edip Boğaziçine
kadar gelmişlerdi. Yirmi bin yahudi, altmış bin hıristiyan kılıçtan
geçirilmişti. Doğu Roma diye bir şey kalmamış gibiydi. Roma’da iç isyanlar
başlamış, orduları dağılmış ve hazinesi boşalmıştı. Farsın kumandanları,
zafer sarhoşluğu ile Romalılara barış teklif etmişlerdi. Roma İmparatoru, Farsın
istediği her şeyi verecekti. Bin yük altın, bin yük gümüş, bin yük ipek,
bin at ve bin kadın ilk verilecek şeyler arasında idi. Herakl, şeref ve itibar
kırıcı bütün bu şartları kabul etmek zorunda kalmış ve bu esaslar dahilinde
barışı imzalayacak delegelerini Husreve göndermişti.
Fakat Husrev, bunu da kâfi görmeyerek, (Bizzat
İmparator, zincirler içinde karşıma gelmeli, ateşe ve güneşe tapmalıdır)
demişti. Müşrikler sevindiDoğu Roma, kitap ehli,
hıristiyandı. Fars ise mecusi, müşrik idi. Harbin neticesi müslümanları
üzmüş, Mekke müşriklerini de, pek sevindirmişti. Müşrikler, müslümanlara,
(Bir savaş çıksa, sizin de akıbetiniz, hıristiyanlar gibi olur) demişlerdi. Bu olaylar esnasında,
hiç kimse, savaş gücünü kaybeden Romanın yeniden güçleneceğine ihtimal
bile veremiyordu. Rum suresinde, (Rumlar,
en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Hâlbuki onlar, bu yenilgilerinden
sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir) buyuruldu. Ama müşriklere
göre bu, inanılacak şey değildi. Halbuki Allahü teâlânın vâdi mutlaka
gerçekleşecekti. Hz.Ebu Bekir, sure-i
celilenin inişinden sonra, müşriklere, (Sevinmeyin, birkaç
yıl sonra Roma, Farsa galip gelecektir) demişti. Müşrikler, (Bu birkaç
yıl ne kadar) diye sordular. (3 yıl)
diye cevap verdi. Übeyy ibni Halef, (Yalan)
diyerek, on deveye Hz.Ebu Bekir ile bahse girdi. Hz.Ebu Bekir, durumu
Resul-i ekreme haber verdi. Peygamber efendimiz, (Birkaç yıl, 3-9 yıl arası demektir. Deve sayısını çoğalt ve müddeti de
uzat) buyurdu. Hz.Ebu Bekir, Übeyyi arayıp buldu. Übeyy, (Ne o, pişman mı oldun?) dedi. Hz.Ebu Bekir, (Bahsi artır. Yüz deve ve 9 yıl olsun) dedi. Übeyy, durumdan çok emindi. Romanın yeneceğine ihtimal vermediği için, (Peki) dedi. Dokuz yıl sonra, Bedir’de
Müslümanlar, müşriklere Allah’ın yardımı ile galip geldikleri sırada,
Roma da, Farsa galip gelmiş, Hz.Ebu Bekir bahsi kazanmıştı. Übeyy, Uhudda yaralanıp, dönüşte öldüğünden,
Hz.Ebu Bekir, develeri Übeyyin vârislerinden
aldı. Bu durum müşrikleri
çok düşündürdü. İçlerinden bir çoğu, müslümanlığı kabul etti. Böylece
Kur'an-ı kerimin bir mucizesi daha meydana çıktı. (Medarik,
Tibyan) Mekke, o zaman İslam
ülkesi olmadığı ve Hz.Ebu Bekirin kazanması garanti olduğu için, bu
bahis caiz görülmüştü. Bunun için İmam-ı a'zam ile İmam-ı Muhammede
göre, riba ve kumar gibi şeylere ait fasid
akidler, dar-ül-harbde, müslüman ile gayri müslim arasında
caizdir. (Mülteka) Dar-ül-harbde, kazanmak şartı ile bahse girmenin caiz olduğunu gösteren
bir misal daha verelim: Meşhur bir pehlivan
olan Rükâne, koyunlarının üçte birini bahse
koyarak Peygamber efendimize güreş teklifinde bulundu. Resulullah efendimiz,
defalarca Rükâne’yi yenip koyunların tamamını aldı. Sonra da ihsan ederek
hepsini geri verdi. Rükâne müslüman oldu.
(Mebsut, Mevahib-i
ledünniyye, Şevahid-ün-nübüvve) Sigortacı ile Dâr-ül-harpte
sözleşme yapmak ve vereceği paraları almak helal olur. (İbni Âbidin) Fasid akidler de caizdirDaha açık bir ifade
ile, dar-ül-harbde, yani Almanya, İngiltere gibi İslamiyetle
idare edilmeyen yerlerde, bir müslüman, kazanmak şartı ile, kumar, piyango,
faiz ve sigorta yolu ile, oradaki herkesin parasını, malını alabilir.
(Kuduri, Cevhere,
Vikaye, R.Muhtar, Hindiyye, Mebsut) Mecmaul-enhür
ve Dürer’deki
hadis-i şerifte, (La riba beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dar-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında
faiz yoktur) buyuruldu. Diyanet Ansiklopedisinde
ise şöyle diyor: Ebu Hanife ve İmam-ı
Muhammede göre dar-ül-harbde müslümanla harbi arasında faiz
muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine göre, fasid kabul edilen
alış veriş ve ticari muameleler, bu arada kan, domuz ve ölü hayvan eti
[leş] satmak, bahse girmek ve kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın
bu işlemlerden kazançlı çıkması şarttır. (Faiz
maddesi s.121) Bu vesikalardan da anlaşıldığı
gibi, faiz almak caiz olan yerlerde, banka reklamı yapmak da caizdir.
Üstelik bankalar, sadece faizli işlem yapmaz, fabrikalara, şirketlere
hissedar olmak, bina yapıp satmak, alacaklıların senedini tahsil etmek,
para havalesi yapmak gibi birçok faizsiz işlem de yapar. Böyle kazancı
haram-helal karışık bir kimsenin verdiği hediyeyi almak, onunla alış
veriş ve kira işlemleri yapmak caiz olur. (Hadika)
|
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |