Ekonomi sistemi
İslamiyetin ekonomi sistemine liberalizm denebilir mi? CEVAP
Kâfire de, müslümana da insan dendiği gibi, İslamın ekonomi sistemine de arz ve talep esasına göre yürüdüğü için, liberal ekonomi deniyor. Fakat devletin iktisadi hayata dokunmamasını isteyen Adam Smith liberalizminden ve diğer sistemlerden çok farklıdır. Uşur, harac, cizye, narh koymak, Beyt-ül-malın diğer gelirleri devletin elinde olduğu için, İslam iktisadı, başı boş bir liberalizm değildir. Üretimde özel teşebbüse imkan verir, milli gelirin fertlere taksiminde sosyal adaleti gözetir. İslamiyet, kapital hakimiyetini önlemiş, işçi ile patron arasındaki uçurumu kaldırmak için, işçinin sermayeye ve kâra ortak olmasını sağlamıştır. Herkes parasını, bir işletmeye yatırabilir. Fazla kâr alır. Bundan başka, zenginlerin, fakirlere zekat vermesini emir buyurmuştur. İşte sosyal adaletin temelini bu teşkil eder. Dinimizde Beyt-ül-mal
müessesesi ile, fakirliğin, açlığın önü alınmıştır. Ayrıca patron-işçi
yerine, ortaklık, şirket üyeliği
meydana gelmiştir. Herkes seve seve çalışmakta,
her emek sahibi, emeğinin karşılığın bulmaktadır. Hadis-i şerifte, (İşçiye, alnının teri kurumadan hakkını veriniz)
buyurulmaktadır. (İbni Mace) Kırkta bir verilir
Zekat, malının kırkta
birini, müstehak olana vermek demektir. İslam dininde, eli, ayağı tutup
da çalışabilenlerin dilenmesi haramdır. Zekat, çalışamayacak derecede
hasta ve sakat olanlara ve çalışıp da, güç geçinenlere verilir. Allahü
teâlâ, böyle fakirleri, milletin içinden kırkta bir olarak yaratmıştır.
Bunlara zekat veren zengin bir müslüman, hem dini ibadetini yaparak,
Allahü teâlânın rızasını kazanır, hem de sosyal yardım yaparak, malını,
servetini fakirlerin hak ve tecavüzlerinden korumuş olur. İslam dini,
ticaret ahlakını da koyarak, sınıf mücadelesini kaldırmıştır. Adalet
karşısında, devlet reisi de çoban da, eşit hakka maliktir ve eşit mesuliyetleri
taşır. Batı hayranları, Arabi
menşeli kelimelere karşı çıktığı gibi, kendilerinden başka herkese kâfir
diyenler de batı menşeli [kökenli] kelimelere, hatta buluşlara karşı
çıkıyorlar. Birincilerin bu hâli din düşmanlığından, ikincilerinki ise
cahilliklerinden ve dünya menfaatlerinden ileri gelmektedir. Dinimize göre, zaruretsiz
narh koymak caiz değildir. Yani hiçbir şeyin satışında kâr haddi yoktur.
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: Medine’de pahalılık
olunca, (Ya Resulallah, fiyatlar yükseliyor. Bize kâr haddi koyunuz)
denildi. Peygamber efendimiz, (Fiyatları
koyan Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Odur.
Ben Allahü teâlâdan bereket isterim) buyurdu. Başka bir hadis-i
şerifte ise, (Kâr haddi koymayın, fiyat koyan Allahü teâlâdır)
buyuruldu. (Redd-ül muhtar) Aynı kitapta, karaborsacılar, fırsatçılar
tarafından [mallar saklanarak] fiyatlar yükseltilip, millete zarar ve
zulüm hâline geldiği zaman narh [kâr haddi] koymanın caiz olduğu bildirilmektedir.
Dinimiz, her şeyin çaresini göstermiştir. Batılılar, çeşitli ekonomik
sistemleri incelemişler, özel ve hür teşebbüs bulunduğu, serbest rekabete
imkan verdiği için islamın serbest ekonomi sistemini beğenmişler ve
bunu kendilerine mal etmişlerdir. Bir de buna isim bulmuşlar, Liberal
ekonomi demişlerdir. [Liberal, eli açık, kerim, cömert, hürriyet taraftarı,
hürriyete uygun gibi manalara gelir.] Liberal kelimesinin
ifade ettiği manalar, dinimize aykırı değildir. Ama batının elinde,
Adam Smithe ve faizci zihniyete göre değişik şekiller almıştır.
Dinimizde ihtikâr, karaborsa, tefecilik gibi şeyler yoktur. Adaletli bir sistem
Şu halde, islam ekonomisi,
ilme, ahlaka, doğruluğa, adalete, hürriyete dayanan bir sistemdir. Bunu
günümüzde en iyi şekilde "Liberal" kelimesi anlatmaktadır.
Bu güzel sistemi başka bir kelime ile anlatmak yerleşmediği için bu
kelime kullanılmaktadır. Batı, İslami sistemlerin
hepsini kullansa, hepsine de kendine göre birer isim bulsa, biz de o
isimleri alsak ne çıkar? Dinimizde bu manâda kelime değil, mahiyet mühimdir.
Mesela Efendi kelimesi Yunancadır. Bugün Türkçeye
o kadar yerleşmiş ki, en çok saygı duyduğumuz zatlar için kullanıyoruz.
Batıdan gelmiş diye kullanmamak yanlış olur. Batılı, müslümanların bulunduğu
bir çok keşifleri, matematikteki, cebirdeki, tıptaki ve daha başka ilimlerdeki
buluşları kendilerine mal etmiştir. Bunları batı bile bulsaydı, müslümanların
onlardan almalarında bir mahzur yoktu. (Fen
ve sanat müminin kaybettiği malıdır, nerede bulursa alsın!)
ve (İlim Çin’de de olsa alın)
hadis-i şerifleri, dünyanın en uzak yerinde, hatta kâfirlerde bile olsa
ilim öğrenmeyi emretmekte, batıdan gelme diyerek fenni reddetmemek gerektiğini
bildirmektedir. (Mevduat-ül-ulum) Liberal ekonomi gibi, "Cumhuriyet" sistemleri de
farklı uygulanmaktadır. Mesela Rusya’da komünizm, İngiltere’de krallık,
Libya’da sosyalizm, Mısır ve Suriye gibi yerlerde ise gayrı islami bir
idare şekli olarak uygulanmaktadır. Nasıl ki, beşeri sistemlerin başına
İslam kelimesini koymakla mesela "İslam Cumhuriyeti" demekle,
o sistemin İslami olması mümkün değilse, liberal kelimesini de, müslümanlar
kullanmakla, dine aykırı bir şey yapmış olmazlar. İslamiyet şahsi ve
siyasi menfaatlere alet edilmemelidir! |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |