Vefa
Vefa nedir?
CEVAP
Vefa, sevgide
devamlılık demektir. Vefa demek, ihtiyaç hâlinde ona yardım etmektir.
Arkadaş, öldükten sonra, onun çoluk çocuğunu, yakınlarını sevmek, onlarla
ilgiyi kesmemek de vefadandır. Müslüman vefakâr olur. Vefakâr olmanın,
yani sırf Allah rızası için sevmenin mükafatı büyüktür.
Hadis-i şerifte buyuruldu
ki:
(Kıyamette
hiç bir himayenin bulunmadığı zaman, Allah’ın himayesinde bulunacak
yedi kişiden biri, birbirini [sırf Allah rızası için] sevenlerdir.) [Buhari]
Vefa, dostlukta,
bağlılıkta sebat etmektir. Arkadaşa yaptığı iyiliği az görmek, onun
yaptığını çok bilmek vefadandır.
Vefa demek, gerek hayatta iken ve gerekse öldükten sonra
sevgi ve ilgiyi devam ettirmek demektir. Ölen bir kimseye az bir vefa
göstermek, hayatta yapılan çok iyiliklerden daha makbuldür. Çünkü insan,
hayattaki arkadaşına bir iyilik edince, belki bir karşılık bekleyebilir.
Öldükten sonra yapılacak iyiliğe riya karışması zor olur. Ölüler için
dua ve istiğfar edilir. Yapılan iyiliklerin sevabı bağışlanır. Hayattaki
akrabalarına, dostlarına iyilik edilir. Peygamber efendimiz, ihtiyar
bir kadına ikramda bulundu. Sebebini soranlara, (Bu
kadın, Hatice hayatta iken bize gelir giderdi. Ahde vefa, dindendir)
buyurdu.
Vefanın gereğindendir ki, insan sevdiği arkadaşının
dostlarını, akrabaları da sevip haklarını gözetmelidir! Çünkü insan,
yakınlarına gösterilen ilgiye daha çok memnun olur. Sevgi, sevgilinin
her şeyini, ona yakından uzaktan ilgili olan her şeyi sevgili kılar.
Bunun için, “Sevgilinin kapısındaki köpek, sevenin kalbinde, diğer köpeklerden
üstün ve ayrı bir yer tutar” denmiştir.
Âlimler, “Evlada
hizmet, babasına hizmet demektir” buyurmuşlardır. Evlada hizmet babayı
sevindirdiği gibi, evlâda düşmanlık da babayı üzer. Diğer yakınlarının
durumu da böyledir. Arkadaşının dostu ile düşman olmamak veya düşmanı
ile dost olmamak da vefadandır. Arkadaş vefat ettikten sonra da, onun
yakınlarına ilgi göstermek, sağlığında ilgi göstermekten daha kıymetlidir.
Arkadaşın yanında, “Şu benim, şu senin” dememeli! İbrahim bin Şeyban
hazretleri, “Bu benim kalemim, diyenle arkadaşlık etmezdik” buyururdu.
“Bunu senin için yaptım!”
demek de onu minnet altında bırakmak olur, soğukluğa sebep olur.
Âlimler, “Çağırdığımız zaman nereye, diye soranla arkadaşlık etmezdik”
buyurmuşlardır. Arkadaşın kusurlarını görmemek, mürüvvetten, vefadandır.
Arkadaşın
dost ve akrabalarını arayıp sormak vefakârlığın şartlarındandır. Onların
haklarına riayet, arkadaşa ikram etmekten daha kıymetlidir.
Vefasızlık şeytanın hoşuna gider. Mesela arkadaşlar
arasındaki sevginin azalması, kırgınlığın zuhur etmesi şeytanı çok sevindirir.
Şeytanı sevindirmemek, onun oyununa gelmemek için vefakâr olmalı, arkadaşın
kusurlarını fazilet, hakaretlerini de iltifat kabul etmeli. İki arkadaştan
biri, diğerine sert bakınca, şeytan sevinip oynar. Allahü teâlâ, (Şeytan, aralarını bozmaması için, kullarım
güzel konuşsun!) buyuruyor. (İsra 53)
Onun için
kırıcı ve üzücü konuşmaktan ve sert bakmaktan uzak durmalıdır! Allah
dostlarının duruşu bile sevgi telkin eder. Böyle bir kimse, makam sahibi
de olsa, eski arkadaşlarını arar. (Kerem sahibi, darlık zamanlarında
kendileriyle düşüp kalkanları, genişlik zamanlarında da ararlar) denmiştir.
Sıkıntılı anında arkadaşın yardımına koşmalı, “Kara
gün dostu” olmalıdır. Şeytan, nefs ve kötü arkadaş, ara bozmaya çalıştığı
için arkadaşlığı devam ettirmek zor olur. Bunun için, “Arkadaşlık ince
ve lâtif bir cevherdir. Korunmasını bilmezsen kazaya uğrar!” demişlerdir.
Bu cevheri korumak; arkadaşta kusur aramamak ve hiçbir hatasını görmemekle
olur. Çünkü kusursuz insan olmaz. Kusurunu görünce, onu bırakmamalı
ve demeli ki:
Bu seferlik
affet belki de bilmez
Sürçen atın
başı hemen kesilmez.
Kusursuz insanla
herkes geçinir. Asıl yiğitlik, kusurlu arkadaşla iyi geçinmektir. Daima
onu kendine tercih etmelidir! Vefakâr olmanın şartlarından biri de,
dostun sevmediklerini, düşmanlarını sevmemektir. Dostun düşmanı ile
birlikte gezmek, düşmanlıkta ortak olmak demektir.
Eski zatlardan birinin oğluna vasiyeti
şöyle:
(Oğlum, herkesle arkadaşlık edilmez.
İhtiyaç içinde olduğun zaman senden uzaklaşan, genişlik zamanında malına
göz diken ve yükseldiği vakit sana üstünlük taslayan kimse ile arkadaş
olma!)
O halde, ihtiyacı olan arkadaşa yardım
etmeli, ondan bir menfaat beklememeli ve ona karşı hiçbir üstünlük göstermemelidir!
Her şeye itiraz eden, hayır öyle değil, diyen, arkadaşlarını düşman
etmekle kalmaz, bütün insanların nefretini kazanır.
Vefalı, bir okuyucumuz, yayınlarımızdan istifade
edip bizi tanıdıktan sonra, uzun bir mektup yazmış. Mektubunu yayınlamak
yerine, sadece bir beytini yayınlamak bize kâfi fikir verir. Vefalı
dostumuz diyor ki:
Herkes dost
gibiydi, siz yabancıydınız bize,
Şimdi herkes
yabancı, sizler dostsunuz bize.
|