Günahın küçüklüğüne bakmayın

 

Nisa suresinin "Eğer yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter, sizi şerefli bir makama yükseltiriz" mealindeki 31. âyet-i kerimesindeki büyük günahlar nelerdir?

CEVAP

Büyük günahların sayısı çoktur. İnsan, her günahtan korkup sakınsın diye, büyük günahların hepsi kesin olarak açıklanmamıştır. Erbain-i Selmani kitabında büyük günahlardan 40ı, C. Y. İlmihâlinde 72si Zevacirde 467si bildirilmiştir.

(Günahın küçüklüğüne bakmayın, onu büyük bilip yapmayın!) ve (Küçük günaha devam edilirse büyük günah olur. İstiğfar edince büyük günah da kalmaz) hadis-i şerifleri, küçük günaha devam edilirse büyük olacağını bildirmektedir. (K.Saadet)

 

Günahların hepsi Allahü teâlânın emrini yapmamak, olduğundan büyüktür. Fakat bazısı bazısına göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile ibadetlerinden daha sevaptır. Çünkü nafile ibadet yapmak farz değil, günahlardan kaçmak ise herkese farzdır. (R.Nasıhin)

 

İbni Abbas hazretleri, (Allahü teâlânın, kullarına yasakladığı her şey büyük günahtır) buyurmuştur. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde gizlidir. Küçük görülen günah büyür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İşlenen hata kalbde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır. Hataya devam edilirse, o siyah nokta büyüyerek bütün kalbi kaplar.) [Tirmizi]

 

(Küçük sanılan günahtan sakının! Bunlar toplanınca sahibini helak eder. Bu şuna benzer ki, bir kavim bir vadiye iner, çerçöp-odun toplayıp getirirler. Böylece koca bir yığın olur. İşte küçük görünen günahlar yüzünden sahibi muaheze edilince, bunlar onu helak eder.) [Taberani]

 

Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allahü teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allahü teâlânın katında küçülür. Mümin, iman nuruyla küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte kalbi sızlar. (Mümin, günahını dağ gibi görüp, üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür) hadis-i şerifi, müminin günahtan nasıl korktuğunu göstermektedir. (Buhari)

 

Günah ne kadar küçük olursa olsun, ısrar edildiği takdirde büyük günah olur. Bir taşın üzerine devamlı damlayan su, taş üzerinde iz bırakır, zamanla taşı bile deler.

 

Günahı küçümsemek veya günahı ile övünmek de küçük günahı büyütür. "Falancanın yaptıklarını yüzüne vurarak rezil ettim" yahut "Öyle bir hile yaptım ki elindeki malı yok pahasına aldım; kendi malımın aybını da şu şekilde gizleyerek yüksek fiyatla sattım" diyerek günahın açıklanması, günahı daha da büyütür. Çünkü o günahın başkaları tarafından yapılmasını teşvik etmiş olur.

 

Hele âlim veya halka rehber ve örnek durumunda olan kimselerin yaptıkları her kabahat büyük sayılır. Çünkü iyi ile kötüyü ayıramayan birçok kimsenin o günahı işlemesine sebep olur.

 

Bir zamanlar, bir âlim, halkı dalalete sevk eder, onlara kötü örnek olur. Sonra tevbe edip, herkesi, iyiliğe, doğruluğa, hidayete davet etmeye çalışır. Allahü teâlâ, âlime söylenilmek üzere, o milletin peygamberine şöyle vahyeder:

(Eğer günahların benimle senin aranda olsaydı affederdim. Fakat birçok insanın sapıtmasına, Cehennemlik olmasına sebep oldun.) [Tibyan]

 

Günahın zararı             

Günah işlemeye devam edenler, imanlarını muhafaza edebilir mi?

CEVAP

Her ne kadar küfür hariç, büyük günah işleyenlere kâfir dememek gerekir ise de, günahlara devam eden kimsenin, zamanla kalbi kararır, haramları işlerken içi sızlamaz, imanı da zayıflayıp bir gün tamamen sönebilir. Günahların küçüğünden de büyüğünden de çok sakınmak gerekir.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Derdiniz, günahlardır. Devası da istiğfardır.) [Deylemi]

(Kendini günahtan korumayanı Allahü teâlâ da [dünya ve ahirette felaketlerden] korumaz.) [İbni Huzeyme]

 

Günahların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Peygamber efendimiz, (Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyurdu. (R. Nasıhin)

 

Allahü teâlânın hakkı olan günahlar için tevbe etmeli, pişmanlık ve üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olmak için çok sevap işlemelidir.

 

Günahların bazısı bazısına göre küçük görünse de, Allahü teâlânın emirlerini yapmamak olduğu için

hepsi de büyüktür. Çünkü Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde gizlidir. Hadis-i şerifte, (Küçük günaha devam edilirse, büyük olur) buyuruldu. Küçük görülen günah büyür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Mümin günahını dağ gibi görür, üstüne yıkılacağından korkar. Münafık ise, burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür ve hemen uçacağını sanır.) [Buhari]

(Günaha devam edenlerin zamanla kalbi mühürlenir. O kimse artık sevap işleyemez olur.) [Bezzar]

(Günahlardan çok korkan, Allah’a en çok ibadet edenlerden olur.) [İbni Mace]

 

Günah ve riyazet 

Riyazet ve mücahede nedir?

CEVAP

Günahlar kalbi karartır. Günahkâr kimsede, ibadet etme isteği kalmaz. Günahı silmek için iyilik ve ibadet yapmak gerekir. Günah işlemeden iyilik ve ibadet yapılırsa kalb daha parlar, cilalanır. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Bizim için, bizim uğrumuzda mücahede edenleri elbette kendi yollarımıza kavuştururuz.) [Ankebut 69]

 

Nefs-i emmare ile cihad, iki yolla olur. Birincisine (Riyazet), ikincisine (Mücahede) denir.

Riyazet, nefsin arzularını yapmamak demektir. Nefs ahmak olduğu için her istediği kendi zararınadır. Nefs daima haramları ister.

 

Mücahede ise, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Nefsimiz, iyilik ve ibadet etmemizi istemez. Nefse, günahlardan kaçmak, ibadet etmekten daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır.

 

Yahya bin Muaz-i Razi hazretleri buyuruyor ki:

(Riyazet dört şeyle olur: Az yemek, az uyumak, az konuşmak ve günahlardan gelecek sıkıntıya katlanmakla.)

 

Bir kimse mücahede ve riyazet yaparsa, yani bildiği hususlarda dinimizin emirlerine uymaya çalışırsa, bilmediği hususları da kolayca öğrenir. Hadis-i şerifte, (Bildiği ile amel edene, Allahü teâlâ bilmediklerini de öğretir) buyuruldu. Allahü teâlânın bildirdiği yola girip o yolda yürümeye çalışana yaptığı işler kolaylaştırılır. Allahü teâlâ bir iyiliğe on mislinden yedi yüz misline kadar, hatta daha fazla sevap verir. Allahü teâlânın ihsanı boldur. Allahü teâlâ, hadis-i kudside, (Bana bir karış yaklaşana, bir arşın yaklaşırım) buyuruyor. Elbette bu yaklaşma manevi yaklaşmadır.

 

Birisine, yakın dostum demek, evimiz yakın demek değil, dostluğumuz iyi demektir. Allahü teâlânın yakınlığını da böyle anlamalıdır. (Yere göğe sığmam, mümin kulların kalbine sığarım) ve (Müminlerin kalbindeyim) hadis-i kudsileri de böyledir.

 

Emirleri yapmalı, yasaklardan kaçmalı

İbadet yapmamak, günahlardan kaçmamak insanın kalbini karartır, zamanla küfre sokar. Yani kâfir olur. Ebedi Cehennemde kalır. Günahların hepsi Allah’ın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Hadis-i şerifte, (Çok küçük bir günahtan kaçmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. Tevbe edilmeyen günahların cezası verilirse, bu cezaya katlanmak çok zordur.

 

Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Kişi, bir günah yüzünden büyük azaba maruz kalabilir. Yüz bin sene ibadet eden makbul bir kulunu ebediyen Cehenneme koyabilir. Mesela iki yüz bin sene itaat eden İblis, kibredip secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu. Her duası kabul olan Belam-ı Baura, bir günaha meylettiği için imansız gitti. Karun zekat vermediği için malı ile helak oldu.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri