Suizan hüsnü
zan
Suizannın
dindeki yeri nedir?
CEVAP
Suizan,
birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. Kalbe gelen kötü düşünce,
o hâliyle suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması suizan olur. Mesela
birisinde bir kalem görünce, (acaba bu kalemi çalmış olabilir mi) diye
sadece düşünmek suizan olmaz. Ama (çalmış olabilir) diye zannetmek suizan
olur. Kur’an-ı kerimde (Kötü zanda bulunduğunuz için helâke mahkum
kavim oldunuz) buyuruldu (Feth 12)
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Suizan yanlış
karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını
görmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, kardeş gibi birbirinizi sevin!)
[Müslim]
Zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul eden, onu gıybet
eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir. Bu da, helâkine sebep
olur. (İhya)
Müslümanın bir işinde veya sözünde birçok küfür alameti
ile bir iman alameti bulunsa, hüsnü zan edip buna kâfir dememelidir.
Ama küfrü açıksa kâfir olur, tevil fayda vermez. (Bezzâziyye)
Bir zat, bir kadınla Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin
fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahiy
ile durumu öğrenen Peygamber efendimiz, üç kişiye emretti. Onlar da,
kadına yetişip mektubu istediler. Kadın, inkâr etmişse de, (Resulullah
yalan söylemez, mektubu çıkarmazsan...) diye tehdit edilince, kadın
saçlarının arasındaki mektubu çıkarıp verdi. Mektup getirilince, o zat,
(Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin zararı dokunmasın diye bunu
yazdım) dedi. Hz. Ömer, (Ya Resulallah, izin ver, şu münafığın kellesini
uçurayım) dedi. Peygamber efendimiz, onun münafık olmadığını bildirerek,
(Allahü teâlâ, Bedir’de bulunanları
affetti. Bu zat da onlardandır) buyurunca, Hz. Ömer ağladı. (Mevahib-i
ledünniyye)
Fakat o zatın yaptığı bu iş uygun olmadığı için, (Ey iman edenler, düşmanımı ve düşmanlarınızı
dost edinmeyin!) âyet-i kerimesi indi. (Mümtehine 1)
Bir menkıbe: Bir âlim
talebelerine (Şafii mezhebinde alametlere bakarak kesin karar verilmez.
Mesela bir köpeğin burnunda yoğurt bulaşığı varken evden çıktığı görülse,
eve girince yoğurt çanağında köpeğin burnu kadar iz görülse, kesin olarak
bu yoğurdu köpek yedi denemez) der. Talebenin birisi, içinden. (Bu kadarı
olmaz) diye hocasına itiraz eder. Hocası, o gence, bir koyun kesip getirmesini
söyler. O da koyunu keser. O arada sıkışır, evin kenarındaki ormanlığa
kolları sıvalı ve kanlı bıçakla gidip hacetini def eder. Zaptiyeler,
yeni öldürülmüş bir adamın katilini ararken bunun eli kanlı bıçakla
ormana kaçtığını görürler. Hemen bunu yakalayıp, mahkemeye çıkarırlar.
O gece karakolda kalır. Sabah mahkemeye çıkınca, hakim, (Bu genç, eli
kanlı bıçakla kaçarken görülmüşse de, Şafii’de alametlere bakarak kesin
hüküm verilmez. Bu genci serbest bırakın) diye karar verir. Genç, hocasına
yaptığı suizannın cezasını çektiğini anlar.
Bir hikaye:
Dağ evinde, kocası yeni ölmüş tek başına yaşayan hamile bir kadın, kendisine
arkadaş olması için dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde
beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Evcil
bir hayvan haline gelir. Bir süre sonra kadının çocuğu doğar. Gelincik
zarar vermesin diye çok dikkat eder. Bir gün bir kaç dakikalığına da
olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.
Aradan biraz zaman geçer ve anne eve koşarak gelir. Gelinciği kanlı
ağzındaki kanları yalarken görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır,
hemen öldürür. O sırada içerden bebeğin ağlaması duyulur. Anne odaya
girer. Odada beşiğin içindeki bebeğin yanında duran parçalanmış bir
yılanı görür.
Suizannını gerçek gibi başkasına söylemek de, yani söz
taşımak da daha kötüdür.
Bu insan iyi biri değil ondan uzak durun denildiğinde
hüsnü zan edilmesi lazımdır, suizan etmemeli deniliyor. Doğru mu? CEVAP Çok yanlış. Kötü kimseye hüsnü zan
edilmez. İçki içene veya başka günahı işleyene suizan edilmez mi? Suizan
etmemeli demek de yanlış. Tam İlmihalde diyor ki: (Kimseye suizan etmemeli) sözü yanlıştır.
Bunun doğrusu (Müslümana suizan etmemeli)dir. Yani, Müslüman olduğunu
söyleyen ve küfre sebep olan bir sözde ve işte bulunmayan kimsenin bir
sözünden veya işinden hem imanı olduğu, hem de imansız olduğu anlaşılırsa,
imanı olduğunu anlamalı, (dinden çıktı) dememelidir.
Fakat bir kimse, dini yıkmaya, gençleri
kâfir yapmaya uğraşır veya haramlardan birinin iyi olduğunu söyleyerek
bunun yayılması, herkesin yapması için uğraşırsa, yahut Allahü teâlânın
emirlerinden birinin gericilik, zararlı olduğunu söylerse, buna kâfir
denir. Müslüman olduğunu söyler, namaz kılar, hacca gitse de buna, (Zındık)
denir. Müslümanları aldatan böyle iki yüzlüleri Müslüman sanmak, ahmaklık
olur. Suizandan
kurtarmak için
İnsanları suizandan kurtarmak için ne yapmalı? CEVAP
İnsanları suizandan kurtarmak için, töhmet yerlerinden
uzak durmalıdır. Onların dedikodularına kendisi sebep olduğu için işleyecekleri
günaha ortak olur. Peygamber efendimiz, hanımı
ile konuşurken, oradan geçenlere buyurdu ki: - Bu benim
zevcemdir. - Ya Resulallah, sizden de
mi şüphe edilir dediler. - Kan, insanın
damarlarında dolaştığı gibi, şeytan da insana nüfuz eder, kalbine şüphe
sokar. (Buhari)
Başkalarının suizannına sebep olacak hareketlerden kaçmalıdır.
Salih bir kimse, şişe ile evine bir şey getirirken şişeyi
kapalı bir torba içine koymalıdır. Böyle yapmayıp da bir gazete kağıdına
sararak açıktan getirirse, suizanna sebep olabilir. "Acaba içki
mi?" diyenler çıkabilir. Böyle, şüphe uyandıracak hareketlerden
uzak durmalı, başkalarının kendi hakkında dedikodu etmesine sebep olmamalıdır.
Bir kişi, bir kadınla şüphe uyandıracak şekilde konuşuyordu.
Hz. Ömer, onun yanına varıp, öfkeli şekilde bakınca o kişi dedi ki: - Bu benim hanımımdır. Hz. Ömer
o zaman buyurdu ki: -Peki hanımın ise ne diye üzerinize şüphe çekecek şekilde
konuşuyorsunuz?
Günahının
affolunmayacağını zannetmek
Günahının affolunmayacağını zannetmek yanlış değil mi? CEVAP
Elbette yanlış. Allahü teâlâya da suizan etmemelidir.
Günahının affolunmayacağını zannetmek, Ona suizan olur.
Şartlarına uygun tevbe yapılınca, her türlü günahı muhakkak
affeder. Dilerse, ahirette küfürden başka günahları tevbesiz de affeder.
Hadis-i kudside, (Kulum
beni nasıl zannederse, ona zannettiği gibi muamele ederim) buyuruldu.
Kabul edeceğini ümit ederek tevbe edeni affeder. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâya
hüsnü zan ediniz!) [Müslim] (Allahü teâlâya
hüsnü zan etmek, ibadettir.) [Ebu Davud] (Allahü teâlâya
yemin ederim ki, Allahü teâlâya kendisine hüsnü zan ederek yapılan duayı,
elbette kabul eder.) [Berika]
(Kıyamet
günü, Allahü teâlâ bir kulunun Cehenneme atılmasını emreder. Cehenneme
götürülürken arkasına dönerek, "Ya Rabbi! Dünyada sana hep hüsnü
zan ettim" deyince, "Onu Cehenneme götürmeyiniz! Kulumu bana
olan zannı gibi karşılarım" buyurur.) [Beyheki]
Peygamber efendimiz, ölüm
halindeki bir gence sorar: - Kendini
nasıl buluyorsun? - Günahlarımdan korkuyor;
fakat Allah’tan ümit kesmiyorum. - Bu korku
ile ümit, şu ölüm anında kimde bulunursa, Allahü teâlâ ona umduğunu
verir ve onu korktuğumdan emin kılar. (İ. Gazali, Tirmizi)
Allah’ın rahmetinden ümidini kesmek çok tehlikelidir.
Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Kötü zanda
bulundunuz. Bu yüzden helake mahkum kavim oldunuz.)
[Feth 12] (Rabbinize
olan [ümitsizliğiniz, kötü] zannınız
sizi helak etti.) [Fussilet 23] Allahü teâlâ, Hz.Davuda vahyetti ki: - Beni sev,
beni seveni sev ve beni kullarıma sevdir! Beni sevsinler. - Ya Rabbi bunu nasıl yapayım? - Nimet ve
ihsanlarımı onlara hatırlat, onlar benden ancak iyilik beklesinler.
Kadi Yahya bin Eksem hazretleri vefat edince, rüyada
görüp halini sordular. O da, (Allahü teâlâ bana, (Ey kötü ihtiyar, şunları niçin yaptın?) diye beni azarlayınca beni
büyük bir korku kapladı. Ben de, "Ya Rabbi, böyle sorguya çekileceğimi
bildirmediler" dedim. (Ne
bildirdiler) buyurdu. Ben de râvilerin ismini sayarak, (Ben azimüşşan müslüman olarak saçı sakalı ağaran kuluma azap etmekten
hayâ ederim) buyurduğunu bildirdiler, dedim. (Sen ve râviler sadıksınız. Ben de seni mağfiret ettim) buyurdu.
Bir kişi, insanları Allah’ın rahmetinden ümitsizliğe
düşürür, onlara hep zorluk gösterirdi. Kıyamette Allahü teâlâ buna,
(Sen kullarına rahmetimden ümit kestirdin.
Bugün sen de rahmetimden mahrum kaldın) buyuracaktır.
O halde her mümin, Allahü teâlânın azabından korkmakla
beraber, rahmetinden de ümidini kesmemelidir! (İ.Gazali) Ölürken mutlaka
Müslüman ömrünün sonuna doğru, öleceği zaman daha çok
Allahü teâlâya hüsnü zan etmelidir. Yani (Ben çok günahkâr isem de Allahü
teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (Ölürken mutlaka Allahü teâlâya hüsnü zan edin.) [Müslim] (Allahü teâlâ buyurdu ki: Kulum beni nasıl zannederse, ona
zannettiği gibi muamele ederim.) [İ.Ahmed, İbni Hibban] (Yani
Allah beni affeder diye ümit ediyorsa onu affeder. Allah’tan ümidini
kesmişse, ben mutlaka Cehennemliğim diyorsa Cehenneme gider.)
Allahü teâlâya hüsnü zan etmenin
ibadet olduğunu düşünerek Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu
bilmelidir. Günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini
düşünmek hüsnü zan olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi
kesmeyin! Allah günahların hepsini affeder. O sonsuz mağfiret ve nihayetsiz
merhamet sahibidir.) [Zümer 53]
Suizan ve hüsnü zan
Suizan nedir? Kur'an-ı kerimde bazı suizanların günah
olduğu bildiriliyor. Bunlar hangisidir? CEVAP
Suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki: (Ey iman
edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.)
[Hucurat 12]
Günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. Günahının
affolunmayacağını sanmak, Allahü teâlâya suizan olur. Müslümanı fasık
zannetmek suizan olur. Suizan haramdır. Haram işleyen kimseyi bilir
ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.
Müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli,
teviline çalışmalıdır! Kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. Kalbin
o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. Hadis-i şerifte, (Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur) buyuruldu. (Müslim)
Salih veya fasık olduğu bilinmeyen müslümana hüsnü zan
etmelidir! Hüsnü zan, suizannın tersidir. Bir kimseyi iyi zannetmektir.
Hüsnü zan edileceklerin başında Allahü teâlâ gelir. Hadis-i şerifte,
(Allahü teâlâya hüsnü zan etmek ibadettir)
buyuruldu. Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. Günahlarımız
çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur.
Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki: (Ey günahı
çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allahü teâlâ,
bütün günahları affeder. O sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.)
[Zümer 53]
Elbette bu günahların içinde şirk, küfür yoktur. Ahirette
Allahü teâlâ dilerse her günahı affedeceğini fakat şirki, küfrü asla
affetmeyeceğini bildiriyor. Dünyada iken şirkten, küfürden tevbe edeni
de affeder. İmansız olarak öleni ise asla affetmez.
Müslümanın hüsnü zannı şöyle olmalıdır: Bir çocuk görünce,
bunun günahı yoktur, benim günahım vardır. O halde bu çocuk benden daha
faziletlidir. Bir yaşlı müslüman görünce, bunun ibadeti benden daha
fazladır, o halde benden daha faziletlidir. Bir islam âlimi görünce,
ben cahilim, bu benden ziyade âlimdir, öyle ise, benden daha faziletlidir.
Bir cahil görünce, bu bilmeden günah işler. Ama ben bilerek işlerim,
öyle ise, bu benden efdaldir. Bir kâfir görünce, olur ki, dünyadan iman
ile gider. Benim imanla gidip gitmeyeceğim ise, belli değildir. Şu halde,
benden daha faziletli olabilir diye düşünmeli! (İslam Ahlakı)
Suizan ve
münafıklık Bir arkadaş,
elinde kesin bilgi olmadığı halde, hasetten midir, nedir, müslüman olduğunu
yakinen bildiğim bazı yazar ve liderlere, münafık, sapık, mason gibi
laflar ediyor. Onun böyle söylemesi tehlikeli değil midir? CEVAP İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Kim, zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul ederse,
onu gıybet eder, ona dil uzatır. Onu kötü, kendini iyi bilir. Bu da,
helakine sebep olur.
La ilahe
illallah diyen birini, korkusundan söylüyor zannı ile öldüren
kimseye, Peygamber efendimiz (Nereden
bildin, karnını yarıp kalbine mi baktın?) buyurarak, onu azarladı.
Hadis-i şerifte, (İnsanların
kalblerini yarmak, gizli şeylerini anlamak için emrolunmadım) buyuruldu.
(M. Kâinat)
Zan ile hareket etmek yanlıştır. Zan kesin bilgi değildir.
Kur'an-ı kerimde de buyuruldu ki: (Zan, haktan
[ilimden] hiçbir
şeyin yerini tutmaz.) [Yunus 36] (Ey iman
edenler! Suizan etmekten kendinizi koruyun!) [Hucurat
12]
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Suizan etmeyin.
Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini
araştırmayın, kusurlarını görmeyin, düşmanlık ve haset etmeyin, birbirinizi
kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona
zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.) [Buhari]
M. Hadimi hazretleri
buyuruyor ki: Bir müslümanın bir işinde veya sözünde 99 küfür ihtimali
olsa, bir iman ihtimali olsa, bu kimseye kâfir denilmez. Müslümana hüsnü
zan etmek gerekir. Sözlerini, işlerini mümkün olduğu kadar iyiye yormalıdır.
Müslümanın hayırlı ve salih olduğuna inanmak, ibadet olur. Bir müslümana
suizan ederek ona inanmamak, kötü huylu olmayı gösterir. İşittiğini
sormalıdır. Söz sahibine hemen suizan etmemelidir. Şeytanın kalbe getirdiği
vesveselerden en çok başardığı, suizan vesvesesidir. Suizan etmek haramdır.
Bir sözden iyi mana çıkarmaya imkan bulunamazsa, bunun yanlışlıkla veya
unutarak söylenebileceği düşünülmelidir. (Berika)
İmam-ı Rabbani
hazretleri de buyuruyor ki: Bir müslümanı suçlu sanarak, dedikodu yapmak, çok çirkindir.
Zan ile, bir müslümana sapık demek, münafık demek, kincilik olur. Bu
iftiralar doğru değilse, söyleyen sapık ve kâfir olur. Hadis-i şerifte
(Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur)
buyuruldu. (Buhari)
Münafık, müslüman
görünen kâfirdir. Fakat, günah işleyen müslümana kâfir denmez. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki: (Mümin, gıpta
eder, imrenir münafık ise, haset eder.) [İ. Maverdi] (Müslüman
hayırlı olur. Haset edince hayır kalmaz.) [Taberani]
İbni Hacer hazretleri
buyurdu ki: Nifak,
yani
münafıklık, zahirin batına uymaması demektir. Sözü, özüne uymaz. İtikad
edilecek şeylerde münafıklık yapmak küfürdür. İşlerinde ve sözlerinde
münafıklık yapmak, haram olur. İtikadda, imanda münafıklık, diğer küfürlerden
daha fenadır. İfa etmek, yerine getirmek niyetiyle söz vermek caizdir,
hatta sevaptır. Böyle vaadi ifa etmek vacip değildir, müstehaptır. İfa
etmemek tenzihen mekruh olur. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Bir kimse,
yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz.)
[Tirmizi]
Yalan söylemek münafıklık
alametidir. Fakat her yalan söyleyene münafık denmez. (Münafığa en ağır gelen namaz, yatsı ile sabahı cemaatle kılmaktır)
hadis-i şerifinden dolayı, sabah namazına mescide gelmeyen herkese münafık
demek doğru olmaz. (Buhari)
Bir müslüman, yabancı bir diyarda, dinsizlerin arasında
kalıp, namazlarını gizli kılsa, zaruretlerden dolayı mümkün mertebe
müslümanlığını gizlese, bu kimseye münafık denmez. Buna müdara denir.
Müdara, dini zarardan kurtarmak
için dünya menfaatinden vermek, insanlarla iyi geçinmektir. Hadis-i
şeriflerde (Allahü teâlâ, farzları yapmamı emrettiği
gibi, müdara etmemi de emretti) ve
(Müdara sadakadır) buyuruldu. [Deylemi]
Müdaranın zıddı, müdahenedir, dünyalık ele geçirmek için dinden taviz vermektir, haramdır. Hadis-i
şerifte (Gücü yettiği halde günah
işleyene müdahene edip, nehy-i münkeri terk eden, kabrinden maymun ve
domuz şeklinde kalkar) buyuruldu. (Şir’a)
Kendine veya başkasına zarar
gelme korkusundan dolayı iyiliği emredip haramı men etmek mümkün olmazsa,
böyle durumlarda fitneye mani olmak için susmaya müdara denir.
Cihadda hile yapmak, yalan
söylemek caiz ve gerekir. Mesela, düşmanın biri, Hz. Ali’nin karşısına
aniden kılıçla çıkıp, (Şimdi seni benim elimden kim kurtarabilir?) der.
Hz. Ali de, parmağı ile adamın arkasını gösterip (Peki dövüşelim, fakat
iki kişiyle mi?) der. Düşman, arkamdaki kim diye bakınca, Hz. Ali, kılıcını
çekip, düşmanını zararsız hâle getirir. Düşmanı, (Bana hile yaptın?)
der. Hz. Ali de (Harb hiledir) hadis-i şerifini bildirip,
ama sen de beni gafil avlayacaktın der. Yani senin yaptığın hile değil
miydi demek ister. O halde müslümana suizandan sakınmalıdır! İşin aslını öğrenmeden suizan etmemelidir Eskiden halkın, padişaha "Kulunuz" diye kendini
takdim ettiği, padişahın da halka, "Kulum" dediğini işitiyoruz.
Yalnız Allah’a kul olunmaz mı? CEVAP
Bazı kelimeler
birkaç manaya gelir. Cümledeki yerlerine göre manaları değişir. Kul,
mahluk, insan, köle, bende, emir altında bulunan, tabi, mensub gibi
manalara gelir.
Sultana bağlı askerlere Kapı kulu denirdi. Bende kelimesi
de kul demektir. Bendeniz, kulunuz demektir. Bu tabir bugün bile tevazu
ifadesi olarak kullanılmaktadır. Padişahlar, tebeasından olan sadık
yardımcıları için "Kulum" tabirini kullanırlardı. Burada kulum,
sağ kolum demektir. Mevla kelimesi de yedi manaya gelir. Meşhur olan üç
manası ilah, köle ve efendi demektir. (Mevlamızın rahmeti boldur) cümlesinde mevla, ilah manasındadır.
(Mevlana Halid-i Bağdadi, Mevlana Celaleddin-i Rumi
kıymetli zatlardır) cümlesindeki mevla kelimesi, efendi demektir. Mevlana,
efendimiz demektir.
(Hz. Bilal, Hz. Ebu Bekrin mevlası idi) cümlesinde mevla,
azat edilmiş köle manasına gelir. Bunun gibi bir çok kelime kullanıldığı yere göre mana
alır. Sultanlar veya diğer büyük zatlar hakkında şanlarına yakışmayan
bir şey duyunca, işin aslını öğrenmeden onlara suizan etmemelidir.
Kelime-i şehadet söyleyene kâfir
denmez Bir hoca, günah işlediğini sandığı veya günah işleyen
müslümanlara kâfir diyor, onlara lanet ediyor. Böyle yapması doğru mudur? CEVAP
Günah işleyen müslümana kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnete
göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz.
Bid'at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen
müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Mümine kâfir
diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari]
Müslümanım diyen, kelime-i şehadet söyleyen kimseye
kâfir denmez. Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren
kimseye, Resulullah efendimiz, (Kelime-i
şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?) buyurdu. O kimse de, (Dili
ile söylüyordu ama kalbi ile inkar ediyordu) dedi. (Kalbini yarıp da baktın mı?) diyerek onu tekdir buyurdu. Onun için mümine kâfir demekten, ona lanet etmekten
sakınmalıdır! Lanet, sahibine döner. Hadis-i şerifte, (Kul, lanet edince, lanet edilen buna müstehak değilse, kendine döner)
buyuruldu. (Beyheki)
Ebu Cehil
kazdığı kuyuya kendi düşmüştür. Müslümanlara suizan, iftira ve lanet
edenler, kazdıkları kuyuya kendileri düşebilir. Çünkü Cenab-ı Hak, mazlumun
hakkını zalimde bırakmaz.
Dinimiz zahire göre hüküm verir
Nalıncı Baba menkıbesi, yakın çevremizde hızla yayıldı.
Bazı uygunsuz gibi görünen insanlara evliya olabilir gözü ile bakılıyor. CEVAP Nalıncı baba istisnadır. İstisnalar
kaideyi bozmaz. İçki içene hüsnü zan edilmez. Dinimiz zahire göre hüküm
verir. Bir kâfir müslüman olsa, müslüman olduğunu kimseye söylemese,
iman ile ölse, bizim ona kâfir demememizde hiç mahzur yoktur. Çünkü
biz onun müslüman olduğunu bilemeyiz. Tersine, bir müslüman da kâfir
olsa, fakat küfrünü gizlese, camiye gelse, ona müslüman nazarı ile bakarız,
ölürse namazını kılar, ona dua ederiz. Bundan mesul olmayız.
Hallacı Mansur hazretleri (Enel Hak) dedi. Devrin müftüsü küfrüne fetva verdi. Çünkü din zahire göre hüküm
verir. Ama o tasavvuf sarhoşluğu ile öyle söyledi, o sözünde mazur idi,
ama o müftünün nazarında kendini ilah sayan birisiydi. Onun için müftü
fetvasından mesul değildir. Öteki de mazurdur. Böyle sözler pek az kimsede
olmuştur. Şimdi enel hak diyeni evliya sanmamız yanlış olur. İçki içene
belki evliyadır diye hüsnü zan etmek yanlış olur. Zan ile hüküm verilmez
Hırsızlık
yaptığını zannettiğimiz bir tanıdığımız var. Ailesinin durumu çok iyi.
Ben kloptemani hastalığı olduğuna inanıyorum. Ailesine söylediğimizde
kesinlikle kabul etmeyip, bizleri suçlayacaktır. Ne yapmalıyız? CEVAP
Zan ile hüküm verilmez. Bütün alametler onun üstünde
toplansa, % 99.9 onun hırsız olduğu sanılsa yine ona hırsız damgası
vurulamaz. Dinimiz işaretlere göre karar vermez. Yapılacak en iyi iyilik,
en iyi yardım ona dua etmektir. Müminin silahı duadır. Dua sayesinde
düzelebilir. |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |