Kul hakkı

 

Bir müslüman olarak insanlara karşı nasıl davranmalıyız?

CEVAP

Herkes çevresinde ve işyerinde çeşitli karakterde insanlarla karşılaşıyor. Bir müslüman olarak onlara karşı hareketlerimizi bilmemiz gerekir. İmam-ı Gazali hazretleri insanları dört kısma ayırmaktadır:

1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenler.

2- Şiddet, zulüm ile hareket edenler.

3- Hile ile etrafındakileri aldatanlar.

4- Güzel ahlak sahibi olan, gerçek müslümanlar.

 

Unutmamak gerekir ki, her insanın kalbinden Allahü teâlâya giden bir yol vardır. Bütün mesele, bu yoldan İslam nurunun insanlara ulaştırılmasıdır. O nuru kalbinde hisseden bir insan, hangi kısımdan olursa olsun, yaptığı kötülüklere pişman olur ve doğru yolu bulur.

 

Eğer bütün insanlar, İslam dinini kabul etseler, dünyada kötülük, hile, savaş, anarşi ve zulüm kalmazdı. Bunun için, tam ve mükemmel bir müslüman olmaya gayret etmek ve müslümanlığın esasını ve inceliklerini izah ederek ve kendimiz de yaşayarak bütün dünyaya yaymak, herkesin boynuna düşen bir borçtur. Bunu yapmak cihad olur.

 

Hangi dinden olursa olsun bütün insanlara, dinimizin emrettiği şekilde, daima tatlı dil ve anlayışla hitap etmelidir. Müslüman olmayanın yüzüne karşı, kâfir, dinsiz diyerek, onun kalbini incitmenin günah olduğu, böyle söyleyenin cezalandırılması gerektiği, fıkıh kitaplarında yazılıdır. Maksat, herkese İslam dininin yüceliğini anlatmaktır. Bu cihad da, ancak tatlı dille, sabır, ilim ve imanla olur.

 

Bir kimseyi bir şeye inandırmak isteyenin önce kendisinin ona inanması şarttır. Mümin ise, hiçbir zaman sabrını kaybetmez ve inandığını anlatmakta zorluk çekmez. İslam dini kadar, açık ve mantıki hiçbir din yoktur. Bu dinin esasını anlayan, herkese bu dinin biricik hak din olduğunu kolaylıkla ispat edebilir.

 

Kâfir olmak, yani Müslüman olmamak, her zaman ve her yerde kötüdür. Çünkü küfür, insanı dünyada ve ahirette felakete götüren zararlı bir inanış ve bozuk bir yaşayıştır. Bununla beraber, başka dinden olan kimselerin hepsini, kötü huylu bir insan kabul etmemelidir. İçlerinde iyiliğe elverişli kimseler bulunabilir.

 

Allahü teâlâ, İslam dinini, insanların dünyada rahat ve huzur içinde, kardeşçe yaşamaları ve ahirette sonsuz azaplardan kurtulmaları için göndermiştir. Kâfirler, yani müslüman olmayanlar, bu saadet yolundan mahrum kalmış zavallı kimselerdir. Bunlara, acımalı ve incitmemelidir! Bunları gıybet etmek bile haramdır. Bunlar, şeytanın veya Müslümanlıktan haberi olmayanların aldattıkları zavallı kimselerdir. Bunların çoğu, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için, yanlış yola saptırılmış insanlardır. Biz bunlara sabır ile, tatlı dille, akıl ve mantık ile doğru yolu göstermeliyiz!

 

İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, dil ve tahsil seviyesi ayırmaksızın, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder. Herkes aynı haklara, aynı itibara sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil, bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emreder. Bu sebeplerden dolayı da, yabancılar arasında Müslümanlık yayılmaktadır. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde bütün insanları doğru yolda bulunmaya davet ediyor. Doğru yola kavuşan insanın, geçmişteki bütün günahlarını affedeceğini vaad buyuruyor.

 

Yirmi yıl önce birkaç arkadaş, bir şirkete para yatırıp hisse senedi almıştık. Şirket yetkilileri, senedimizin ne aslını, ne de kârını veriyorlar. Şirketin adını da değiştirmişler. Bize "Siz şirketten ayrılmak istediğinize göre, bizden değilsiniz. Yabancının parasını vermeyiz. Kanuni olarak da her tedbiri aldık. Beğendiğiniz yere gidin" diyorlar. Müslüman olan bu kişiler, kul hakkından hiç mi korkmuyorlar? Acaba bizi kâfir mi zannediyorlar? Dinimizde kâfirin hakkı önemli değil midir?

CEVAP

Üzerinde kul hakkı olan buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de gerekir. Mal sahibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine bağışlamalıdır. (Sefer-i Ahiret)

 

Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. (Mektubat-ı Rabbani c.2, m.66, 87)

 

Kıyamet günü, hak sahibi, hakkından vazgeçmezse, bir dank [yarım gram gümüş] hak için, cemaat ile kılınmış, kabul olmuş yediyüz namazı alınıp, hak sahibine verilecektir. (Dürr-ül-muhtar)

 

Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. (Hadika)

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.) [Buhari]

(Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennete girer.) [Nesai]

(Kul hakkı, müminin aybı, kusurudur.) [Ebu Nuaym]

 

Üzerinde kul hakkı bulunanların ruhları Cennete girmez. Salihlerin ruhları kabirlerine gelerek, cesetlerini ziyaret ederler. Vefat eden müminlerin ruhları gelip, dünyada tanıdıklarını sorarlar. (Feraid-ül-fevaid)

 

Üzerinde kul hakkı ile ölen kimse, Cennete giremez mi?

CEVAP

Kul hakkı kâfirlik değildir. Sevaplarından bir kısmını vererek kul hakkını öderse, Cehenneme girmez. Sevapları yoksa, kul hakkı olanın günahlarının bir kısmını yüklenir. Cezasını çektikten sonra Cennete gider. Cennete yalnız kâfir girmez. Ne kadar çok günahkâr olursa olsun, müslüman, günahlarının cezasını çektikten sonra muhakkak Cennete girer. Fakat Cehennemde ceza çekmek öyle kolay değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, amel defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine verilir. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine

yükletilip Cehenneme atılır.) [Müslim]

 

İşlenen günahta kul hakkı da varsa, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de gerekir.

 

Mal sahibi, hakkı olan kimse ölmüşse, ona dua etmeli, çocuklarına ve vârislerine borcunu verip ödemelidir. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı, fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine niyet etmelidir.

 

Kul hakkını, Allah’ın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, onunla helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehennemde cezalarını çeker. (Hadika)

 

Demek ki, kul borcu olan helalleşmelidir. Kul borcu ile ölürsek, birçok sevabımız hak sahibine verilir, sevabımız kalmazsa, onun günahlarını yüklenmek zorunda kalırız.

Şehid olan kimselerin kul borçlarını Allahü teâlâ öder.

 

Gayrı müslimlerle çalışıyoruz. Onların hakkını yesek günah olur mu?

CEVAP

Gayr-i müslimlere [müslüman olmayanlara] kâfir denir. Bunların inançları, ibadetleri sevilmez. Fakat onları incitmek, kalblerini kırmak haramdır. Gayrı müslimleri gıybet eden, yüzlerine karşı kâfir diyen müslüman cezalandırılır. Çünkü bunları incitmek, mallarına zarar vermek günahtır. (Mülteka) [Kâfirler kendilerini kâfir kabul etmedikleri için kâfirin bile yüzüne karşı kâfir demek günah olur.]

 

Zimmiye [yani gayrı müslim vatandaşa] zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha kötüdür. Hayvanlara işkence, zimmiye işkenceden daha kötüdür. Zimmiyi üzmemek için selamlaşmak ve tokalaşmak caiz olur. Açıkça günah işleyen fasığa selam vermek de böyle caizdir. (Dürr-ül-muhtar)

 

Üzerinde kul hakkı bulunanların ibadetleri kabul olmaz, Cennete giremez. Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa ahirette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, müslümanın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayrı müslimlerin mal ve canlarına saldırmak caiz olmadığı gibi kadın ve kızlarına saldırmak da caiz değil, haramdır. (R. Muhtar)

 

Savaş hâli hariç, kâfirleri öldürmek de haramdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Arkadaşını öldüren, ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir olsa da yine böyledir.) [Hadika]

(Zimmiyi öldüren, Cennetin kokusunu alamaz.) [Hadika]

(Zimmiyi öldürene, Cennet haramdır.) [Ebu Davud]

 

Almanya’da Mısırlı bazı fellahlarla çalışıyoruz. Bunlar, "Almanya gayrı müslim ülkedir. Bunların mallarını hile ile almak caizdir" diyerek büyük marketlerdeki etiketleri değiştirip hile yapıyorlar. Kâfirlerin hakkı mühim değil midir?

CEVAP

Kâfirleri incitmek, kalblerini kırmak haram olduğu gibi, hile yapmak, mallarına zarar vermek de haramdır. (Mülteka)

 

Kâfirin hakkı için de, onunla helalleşmek gerekir. Gönlü alınmazsa ahirette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, müslümanın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayrı müslimlerin mallarına, canlarına saldırmak caiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da caiz değil, haramdır. (R. Muhtar)

 

Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. (Mektubat-ı Rabbani c.2, m.66, 87]

 

Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günahların affı güç ve azapları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sahipleri ile helalleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunanı Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezalarını çekeceklerdir. (Hadika)

 

Dâr-ül-harpte, kâfirlerin mal, can ve ırzlarına saldırmak haramdır. Kâfir kadınların başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak haramdır. Kâfirin malını almak, kalbini kırmak, müslümanın malını almaktan daha büyük günahtır. Kâfirlerin haklarına dokunmamak, kimseyi dolandırmamak, müslümanlık icabıdır.

Kâfirlerden de gasp, hırsızlık gibi gayrı meşru yol ile alınan şey, mülk-i habistir, kullanılması haramdır, sahibi bulunmazsa, fakirlere sadaka olarak vermek lazımdır. Hayvan hakkı, insan hakkından, kâfirin hakkı da, hayvan hakkından daha büyük günahtır. Başkasının malını ondan izinsiz alıp, kullanıp, zarar yapmadan yerine bırakmak da haramdır. (Hadika)

 

Gayrı müslim vatandaşlara da, dünya işleri için, dargın olmak caiz değildir. Onların da, güler yüzle, tatlı dille gönüllerini almak, incitmemek, haklarını ödemek lazımdır.

 

Müslüman olsun, kâfir olsun, nerde olursa olsun, hiçbir insanın malına, canına ve ırzına, namusuna dokunmak caiz değildir. Kâfir turistler, muamelatta, müslümanların hak ve hürriyetlerine maliktir. Kendi dinlerinin icaplarını yapmakta, ibadetlerini yapmakta serbesttirler. İslamiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.

 

Müslüman, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir.

Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence yapmamalıdır.

Müslümanlığın güzel ahlakını, şerefini, her yerde herkese göstermeli, her milletin İslam dinine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır. (İslam Ahlakı)

 

Yabancı bir ilim adamı, İslamiyet’i inceleyip müslüman olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki müslümanların yanlış hareketlerini görüyor. (İyi ki sizleri görmeden müslüman oldum. Hayatınızı inceleseydim, müslüman olmazdım) diyor. Ne kadar mühim bir teşhis.

Hiçbir müslümanın, yanlış hareketlerle İslama gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslüman, İslamın güzel ahlakı ile süslenmeli, Allah’a karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır.

 

İngiltere’de yaşayan bir insan bir dükkandan bir şey çalsa, ancak geri götürüp verdiğinde polise    yakalanma tehlikesi varsa ne yapması gerekir? Çaldığı değerdeki parayı bağış olarak fakirlere verse Allahü teâlâ indinde sorumluluktan kurtulur mu? Bu problemi bu insan nasıl halledebilir?

CEVAP

Sen bir insanın herhangi bir şeyini çal, fakirlere onu veya o kadar para ver, peki o insanın hakkı ne oldu? Yani öyle borçtan kurtuluş olamaz.

Bunun birçok yolu vardır. Mesela gider, aynı şeyi parası ile satın alır. Sonra evine getirir. Öteki şeyi alır. Fiş de elinde olduğuna göre, polis falan bir şey diyemez. Götürür, satın aldığı yere, soran olursa, çantamdan iki tane çıktı ben birisinin parasını vermiştim der. Bırakır gider. Habersiz koyabilirse habersiz koyar, sorarlarsa ona benzer bir şeyler söyler.

Yahut çaldığı şeyi, gönderenin adresini yazmadan mağazaya postalayabilir. İçine de ben bir tane almıştım, iki tane çıktı gönderiyorum der. 

 

Kâfir hakkını ödemek, müslüman hakkını ödemek gibi mi?

CEVAP

Evet.

 

Kitapsız kâfirlerin de hakkı geçer mi?

CEVAP

Evet.

 

Almanya’da yaşıyorum. Kâfir komşuyla çocuklar dövüştüğü için sesli tartıştık, karşılıklı kalb kırdık. Ben kendimin haklı olduğuna inanıyorum. Helallik gerekir mi?

CEVAP

O da kendisini haklı kabul ediyordur. Helalleşmek her zaman iyidir. Hele kâfirle daha önemlidir.

 

13-14 yıl önceleri okulda bir Alman arkadaştan bozuk para almıştım ve daha sonra geri vermek nasip olmadı... şimdi ne yapmalıyım?

CEVAP

Bulma imkanı yoksa, mirasçılarını da bulamazsan, müslüman bir fakire o kadar sadaka vermelisin. Bulabilirsen parasını vermen gerekir veya vermeden de helalleşmek ve hediye ettim, senin olsun gibi bir söz söylemesi gerekir.

 

Ödünç bir şey alınmışsa (mesela kalem veya kitap) ve geri verilmesi unutulmuşsa, ne yapmalı?

CEVAP

Bunlar da aynı, ya bulup vereceksin veya parasını vereceksin veya helalleşeceksin. Yahut hiç birisi mümkün olmazsa, fakire sadaka vereceksin.

 

Birini korkutmak

Şaka olarak, bir arkadaşı herhangi bir şekilde korkutmak veya bir eşyasını alıp saklayarak, arattırmak günah mıdır?

CEVAP

Her ne şekilde olursa olsun, üzmek, korkutmak caiz değildir, günahtır. Peygamber efendimiz bu hususla ilgili olarak buyuruyor ki:

(Arkadaşınızın bir şeyini ciddi olarak da, şaka olarak da almayın!) [Tirmizi]

(Bir kimse, bir mümini korkutursa, Allahü teâlâ da, uzunluğu bin yıl olan günde, onun korkusunu artırır.) [Deylemi]

 

(Bir Müslümanı korkutan, kıyamet korkularından emin olmaz.) [Beyheki]

(Korkutucu şeyler söylemeyin!) [Deylemi]

(Allah’a ve ahirete inanan kimse, bir Müslümanı korkutmasın.) [Taberani]

 

(Bir Müslümana, haksız olarak, korkutucu bir gözle bakan kimseyi, Allahü teâlâ da kıyamette korkutur.) [Taberani]

 

(Müjdeleyici olunuz, korkutucu olmayınız, kolaylık gösteriniz, güçlük göstermeyiniz!) [Ebu Davud]

 

(Bir demir [veya yaralayıcı, öldürücü bir alet] ile arkadaşına işaret edip korkutan kimseye, melekler lanet eder.) [Müslim]

 

Bir kimse, arkadaşı uyuklarken, onun ok kabından bir ok aldığı sırada, arkadaşı korkarak uyandı. Bunu gören Resulullah buyurdu ki:

(Müslümanı [herhangi bir şekilde] korkutmak helal değildir.) [Taberani]

 

Yine bir kimse, arkadaşının ayakkabılarını gizlice alıp sakladı. Arkadaşı gelince, oradakilere, ayakkabılarını sordu. Onlar görmedikleri için, bilmediklerini söylediler. Ayakkabıyı saklayan kimse, (Ayakkabıların burada ya) dedi. Bunu gören Resulullah, (Nasıl olur da mümini korkutursun) buyurdu. O kimse, şaka yaptığını söyleyince, iki defa daha, (Nasıl olur da mümini korkutursun) buyurdu. (Taberani)

 

Yine şaka ile arkadaşını korkutan birisine de Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Müslümanı korkutmak büyük zulümdür.) [Bezzar, Hakim]

 

Bıçakla, silahla işaret ederek veya ne şekilde olursa olsun insanları korkutmak doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Müslümanı korkutmak caiz değildir) [Ebu Davud]

 

Birisinin unuttuğu eşyasını saklayıp onu arattırmak da korkutmak hükmüne girdiği bildiriliyor. (Envar-ül-kudsiyye)

 

Bir kimse hakkını bana helal etti. Aradan bir müddet geçtikten sonra, sana hakkımı helal etmiyorum dedi. Hangisi geçerlidir?

CEVAP

İkisi de geçerlidir. Helal ettim demekle o zamana kadar olan haklarını helal etmiş olur. Helal etmiyorum dedikten sonra da, helal ettiği günden itibaren olan haklarını helal etmemiş olur. Eski kararından vazgeçemez.

 

Bir kimse benim malımı çalsa, kapımın önüne kuyu kazıp benim kuyuya düşmeme bir yerimin incinmeme sebep olsa, anama sövse, gıybet etse, ben de bu kimsenin bana böyle kötülüklerini olduğunu hiç bilmesem, bu kişi bana gelip, (Senin bana hakkın geçmiş olabilir, bildiğin bilmediğin bütün haklarını bana helal et) dese, ben de, (Bütün haklarımı helal ettim) desem, haktan kurtulur mu?

CEVAP

Evet kurtulur, helal etmiş olursunuz.

 

Kalbini kırdığımız bir insandan defalarca özür dileyip, helallik istesek ama o insan ısrarla affetmese ve bize kötü laflar ve beddualar ediyor olsa ne yapmamız gerekir? (O da bizim kalbimizi kırıyor ama biz helal ediyoruz.)

CEVAP

Hak onun helal etmeyebilir. Ahirette terazi kurulacak, sizin ondaki hakkınız alınacak, onun sizdeki hakları alınacak ve helalleştirilecektir. Kabul etmezse, sevaplarınızdan vereceksiniz, sevabınız yoksa, onun günahını yükleneceksiniz. Onun için hiç kimsenin kalbini kırmamalıyız.

Hakkını helal et demekle, helal olsun demek arasında ne fark vardır? Birisi hakkının geçtiğini zan ettiği bir kimseye hakkını "helal et"dese o da "helal olsun" dese karşı taraf haktan feragat eder mi?

CEVAP

Helal olsun demekle hakkını helal etmiş olur.

 

Bir insan bir diğer insana kötülük ettiği zaman buna karşılık kötülük gören kişi beddua ederse bu kişi hakkını almış olur mu?

CEVAP

Daha fazla ederse hakkını alır, hem de daha fazla alırsa bu sefer ötekinin hakkı buna geçer.

 

Ve beddua eden kişi ahirette hak talep edecek mi?

CEVAP

Hakkı kadar beddua etmişse hak talebinde bulunamaz. Daha fazla etmişse, bu sefer öteki hak talebinde bulunur.

 

Bir insan diğer bir insana sıkıntı veriyor ve bu sıkıntı gören insan hiç karşılık vermiyor yalnız kalbinde sıkıntı veren kişiye karşı kırıklık hissederse bu sıkıntı veren kişinin dünyada ve ahirette akıbeti ne olur?

CEVAP

Ne kadar alacağı varsa ahirette o kişiye verir. Dünyada başına bela da gelebilir.

Yazılarınızı ve cevaplarınızı kaynaklara dayanan sağlam delillerle bildirmenizden, müslümanları bilgilendirmenizden ve aydınlatmanızdan dolayı yaptığınız hizmet için, Allahü teâlâ sizlerden razı olsun. Bir bayan olarak şu hususta bilgi almak istiyorum. Şimdiki zamanda kul haklarına riayet eden veya dikkatli davranan hemen hemen yok gibi bir şey. Kul hakkının ödenmesi gerektiğini anlayan kişiler de her neden ise, helalleşmeye gelince, bu işi o kadar basit ve kolay, genel, yuvarlak bir ifadeyle bu yoldan halletmeye kalkıyorlar ki, buna da şaşmamak elde değil.

 

Biz müslümanız elhamdülillah. Buna göre, iki müslüman birbiriyle helalleşirken, ben sana şunu yaptım veya bilmeyerek bana şundan dolayı hakkın geçti veya ihtiyacım olduğu için çaresiz ve çok zaruretten dolayı şöyle bir hak geçmiş oldu gibi mesnedi söylenerek helalleşmenin daha şık ve dürüst, islama uygun bir şekilde olması gerektiğini biliyorum.

 

Samimi olarak helalleşmek isteyen, gerçekten Allahü teâlâdan korkan bir kimsenin bir başkasını yuvarlak genel bir ifade ile kandırmasına gerek var mı? Helalleşmeye gelince kaçamaklar var. Bu nedenle kardeş hakkını helal et deyip kısa yoldan sıvışmanın yoluna bakıyorlar. Hele böyle işleri şimdi, o kadar kolay halletmenin yollarını buluyorlar ki, yüz yüze gelmeden, telefon cihazlarının, elektronik haberleşmelerin arkasına sığınarak bu işi gerçekleştirdik zannediyorlar. Bir kurnazlık yolu ile hallettim derken, kendi kendini kandırmak olmuyor mu?

CEVAP

Müslüman sizin bildirdiğiniz gibi olmalı. Ancak, İslam âlimleri, fitne çıkacaksa, kalb kırılacaksa, darılma olacaksa, o zaman genel helalleşme olmalıdır diyorlar. Konu iyi anlaşılsın diye ağır örnekler vereyim: Mesela bir bayan arkadaşınız size gelip, (Kocanla bir kerecik öpüştük, hakkını helal et dese) ne yaparsın? Gerçeği söyledi diye belki teşekkür edersiniz ama, içinizi bir kurt yemeye başlar. Belki olaylar büyür de büyür. Yahut kocanız, o bayanın kocasına gidip, (beyefendi, hanımınızla bir kerecik öpüştüm, hakkını helal et) dese, ne olur? Eğer adam, hınzır gibi birisi ise, bir problem çıkmaz, normal karşılar. Köpek kadar olsun kıskançlığı varsa, parçalar adamı. Bir başka şey, (evinize geldiğimde, siz çay yaparken özel defterlerini karıştırdım, sırlarını hep okudum, altın kolyenizi aldım, hakkını helal et) dese, teşekkür edersiniz ama, kendi kendinize olsun, (Bu da yapılır mıydı?) diyebilirsiniz. Onun için genel bir helalleşme iyi olur. Özelleri söylemek zor olur.

 

Bize çay ve yemek ikram eden oluyor. Hakkı geçer diye korkuyorum. İkramını gördüğümüz kişiyle muhakkak helalleşmek gerekir mi?

CEVAP

Bize herhangi bir şey ikram eden kimsenin o ikramını kabul etmekle bize hakkı geçmez. Ancak az da olsa beraber bulunduğumuz kimselerle sık sık helalleşmek iyi olur. İyilik edenlere de teşekkür etmelidir!

 

Bize yapılan haksızlıkları affetmeli mi, kendimizi savunmalı mı?

CEVAP

Şahsınıza yapılan kötülükleri, haksızlıkları affetmeniz çok iyi olur. Haklı olduğunuzu savunmaya girmeniz faydasız ve lüzumsuzdur.

 

İmtihanlarda arkadaştan kopya çekiyorum. Hakkı geçiyor mu?

CEVAP

Kopya çekmekle arkadaşın hakkı geçmez.

 

Zina ve tecavüzde insanlar arasında kul hakkı olur mu?

CEVAP

Elbette kul hakkı olur. Bunlardan daha büyük kul hakkı olur mu?

 

Hakkını, mümin-kâfir, herkese helal etmek caiz midir?

CEVAP

Caiz ve iyidir. Ahirette karşılık olarak çok sevap verilir.

 

Kalben değil de, sözle hakkını helal eden, helal etmiş olur mu?

CEVAP

Evet helal etmiş olur.

 

Biri, hakkını helal etse, sonra vazgeçse, vazgeçtiğini bize bildirmezse, ahirette yine hak talebinde bulunabilir mi?

CEVAP

Bildirse bile bulunamaz.

 

Bende, mâli, nefsi, ırzi ve mahremi hakkı olan bir kişi, bu hakları bilmeden, (bütün haklarımı sana helal ettim) dese, haktan kurtulur muyum?

CEVAP

Evet.

 

Hakkını helal et dedim. Estağfirullah dedi. Helal etmiş oldu mu?

CEVAP

Olmaz. Helal ettim demesi lazımdır.

 

Laz fıkrası anlatılınca, her lazla helalleşmek lazım mı?

CEVAP

Kızana anlatmak caiz değil. Hiç anlatmamak daha iyi.

 

Ücretli helalarda para bırakılmazsa, kul hakkı geçer mi?

CEVAP

Parayı oraya bırakmak iyi olur.

 

Sigara içene, içirmezsem hak geçer mi?

CEVAP

Geçer.

 

Biz arabanın yanından ayrılınca, çocuklar arabayı temizliyor. Para vermezsek hak geçer mi?

CEVAP

Hak geçmez ise de, vermek iyi olur.

 

İstemeden, yükümü taşıyana, para vermezsem hak geçer mi?

CEVAP

İstemediğinizi bildirdiğiniz halde, taşırsa hak geçmez. Ses çıkarmazsanız, hakkı olur.

 

Evin altındaki atölye gürültülüdür. Şikayete hakkım var mı?

CEVAP

Şikayete hakkınız var. Ancak, fitneye sebep olmamalı.

 

Kâfirlerle güreşirken kasten kollarını kırmak caiz mi?

CEVAP

Hayır.

 

Kuyrukta hastalar varken, birini içeri almakla hak geçer mi?

CEVAP

Hastalara zaman vaad edilmemiş ise, hak geçmez. Mecbur olmadıkça böyle yapmamalı.

 

Üstümüzdeki komşumuz, dikiş makinesi ile, dikiş dikerek bizi rahatsız ediyor. Yaptığı zulüm müdür?

CEVAP

Hayır.

 

Kasaba et götürüp, ücretle kıyma çektiriyoruz. Makinede, önceden kalmış kıyma da oluyor. Kasabın hakkı geçiyor mu?

CEVAP

Hayır.

 

Bahçeme giren tavukları zehirlesem, hak geçer mi?

CEVAP

Evet. Bahçeyi muhafaza etmek gerekir.

 

Mütehassıs olmayan bir doktor, hastaya cerrahi müdahale etse, hastaya eziyet verse, sakat bıraksa, kul hakkı geçer mi?

CEVAP

Evet.

 

Yüksek sesle hapşırınca, yanımdaki korkarsa hakkı geçer mi?

CEVAP

Hayır.

 

Dayım kaybolduktan sonra, dedem öldü. Malı paylaşıldı. 30 sene sonra dayım geldi. Bu malda onun da hakkı var mı?

CEVAP

Evet.

 

Sovyetlerden Erzuruma gelen turistleri kandıranlar çıkıyor. Beş bin verip ellibin diyenler oluyor. Dinimizde gayrı müslimleri de kandırmak günah değil midir?

CEVAP

Bir kimsenin hakkını yemek, kandırmak ona zulüm olur. Zulüm ise haramdır, büyük günahtır. Gayrı müslime zulmetmenin, müslümana zulmetmekten daha kötü olduğu (Dürr-ül-muhtar) ve diğer muteber kitaplarda yazılıdır. K. Saadetteki hadis-i şerifte, (Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de kimseye helal değildir) buyuruldu. Yine aynı kitapta, buğdayın yaş kısmını çuvalın iç tarafına koyan bir satıcıya peygamber efendimizin, (Yaş kısmını niçin saklayıp göstermiyorsun? Hile yapan bizden değildir) buyurulduğu bildiriliyor.

Erbain-i Selmani kitabında (Bir şeyi aldatarak pahalı satmak veya ucuza almak faiz olur, haram olur) ve (Satılan şeyin aybını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak faiz olur, haram olur) buyuruldu.

 

Nazımız geçen arkadaşlara ücretsiz iş yaptırmam caiz midir?

CEVAP

Zaruret olmadan bir şey istemek haram olduğu gibi, ücretsiz olarak başkasına iş gördürmek de haramdır. Başkasının çocuğuna iş gördürmek daha büyük günahtır. (Hadika c.2, s.267)

İsteyerek iş yapan arkadaşla helalleşilirse, ücretsiz iş yapması haram olmaz.

 

İhtiyaç halinde birinin malını almak caiz midir?

CEVAP

İhtiyaç, halinde de kimsenin malına dokunmaya İslamiyet, izin vermemiştir. Zaruret halinde olan, yani bunalan kimse bile, başkasının hakkına dokunamaz. Aç kalan kimsenin, başkasının ekmeğini, izni olmaksızın yemesi caiz ise de, sonra kıymetini ödemesi gerekir. Onun aç olması, ölüm tehlikesinde bulunması, bir kimsenin kendi mülkündeki hakkının yok olmasına sebep olamaz. Zaruret halinde bile başkasından alınan malın ödenmesi gerekir. Zaruretlerin, yasak olan şeylerin yapılmasına sebep olmaları, kimsenin hakkının gitmesine sebep olamaz. (Mecelle Şerhi)

 

Arkadaşla tartışıp birbirimizi üzmüştük. "Hakkımı helal etmem" diyor. Ne yapılması gerekir?

CEVAP

Yapılacak iş, tekrar tekrar rica edip hakkını helal etmesini istemektir. Yine de helal etmezse, bir şey denemez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:

Günahlar ikiye ayrılır. Birincisi Allahü teâlânın hakkına dokunan günahlar, ikincisi ise, insanların, mahlukların hakkı bulunan günahlar. İkincisi birinciye göre daha mühimdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helalleşsin! Çünkü ahirette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevaplarından alınır, sevapları olmazsa, hak sahibinin günahları buna yüklenir.) [Buhari]

İşlenen günahta kul hakkı da varsa, kul hakkını hemen ödemek, onunla helalleşmek, ona iyilik ve dua etmek de gerekir. Mal sahibi, hakkı olan kimse ölmüşse, ona dua etmeli, çocuklarına ve vârislerine borcunu verip ödemelidir. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, o miktar parayı, fakirlere sadaka verip, sevabını hak sahibine niyet etmelidir. (C.2, m 66)

 

Haklı da olsa, hatta karşısındaki özür dilemese de hakkını helal etmek faziletli midir?

CEVAP

Elbette çok faziletlidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kıyamette bir münadi "Ecri Allah’ın üzerinde olan ayrılsın, Cennete girsin" der. "Bunlar kim?" diye sorulunca, münadi, "İnsanları affedenlerdir" der. Birçok kişi hesaba çekilmeden Cennete girer.) [İ. Ebiddünya]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri