İyilerle beraberliğin önemi

 

İyilerle beraber olmanın dindeki yeri nedir?

CEVAP

Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:

1- İlim talebesinin faziletine kavuşur.

2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur.

3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer.

4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır. 

5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır.

6- Melekler ondan memnun olup, dua eder. 

7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.

 

Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur:

1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.

2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.

3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur.

4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur.

5- O da salihlerin yoluna girmiş olur.

6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.

 

Bir kimse, Peygamber efendimize, (Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu. Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu. O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. O kimseye, (Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu. (Buhâri)

 

Hikmet ehli buyuruyor ki:

1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.

2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.

3- Fasıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.

4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.

5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar. Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.) [Müslim]

 

Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Çok dostunuz olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) [Şir’a]

(Çok tanıdığınız olsun! Kıyamette hepsi de şefaat eder.) [Şir’a]

(Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir.) [İ. Ebiddünya]

(Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever.) [Ey oğul ilm.]

 

İyilerle arkadaşlık, dostluk böyle kıymetli iken, kötülerle arkadaşlık daha kötüdür. İnsanın dünyasını da, ahiretini de yıkar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. Şu halde kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin!) [Hakim]

 

Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert ve günahlardan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir. Kur'an-ı kerimde, (Benim yolumda gidenlere uy) buyuruluyor. (Lokman 15)

 

Allahü teâlâ Hz. Davuda vahyetti ki:

(Beni sevmeyenlerle arkadaşlık etme! Bunlar senin düşmanındır. Kalbini karartır ve seni benden uzaklaştırır.) [İ.Gazali]

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce arkadaş edinin! Yolculuktan önce de azık tedarikine çalışın!) [Taberani] (Ahiret yolcusunun azığı doğru iman ve arkadaşı da salih ise ne mutlu ona)

 

Kötülerden uzak durmalı

İmanımızın üç düşmanı vardır: Şeytan, nefs ve kötü arkadaş. En zararlısı kötü arkadaştır. O, nefsimizin ve şeytanın aracılığı ile bize zarar verir. Arkadaşların en kötüsü insanın dinini, imanını, edebini, hayasını, ahlakını bozmaya uğraşan, böylece dünya ve ahiretine, ebedi saadetine saldırandır. Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet, kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötülerden uzak durmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

 

Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak insanın kalbine girer. Şu halde yapılacak iş, kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene cenab-ı Hak nasip eder. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim]

 

İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir? Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur.) [Taberani]

(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.) [İbni Asakir]

 

Kur'an-ı kerimde de namaz kılanın her kötülükten korunacağı bildiriliyor. Herkes ne ekerse onu biçer. Rüzgar eken, fırtına biçebilir. İyilik eden de iyilik biçer. Hem Allahü teâlâ çok merhametlidir. Bir tohuma, bire on ve daha fazla mahsul verir. İyilik yönünden bir adım atana çok şeyler ihsan eder. Günahlarına pişman olup özür dileyenin günahlarını affeder. Yeter ki insan hatasını bilip özür veya af dilemesini bilsin! "Ben artık mahvoldum, Allah beni affetmez" diye düşünmek çok yanlış ve çok tehlikelidir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. (Allah artık beni affetmez) diyerek günahlara devam etmemeli, günahım çok diye tevbeden kaçmamalı. En büyük günahların da tevbesi olur. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Ey günahı çok olan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah günahların hepsini affeder. O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]

 

Gayrı meşru işler, dünyada da yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, ahirette kalacağın kadar çalış! Allah’a, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!) [Eyyühel veled]

Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?

 

İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık dost, arkadaşını tehlikelerden koruyan kimsedir. Böyle bir arkadaş bulunursa, bunu büyük nimet bilmeli. Onun tavsiyelerine kızmamalı. Mesela gıybetin, zinadan kötü olduğu, sevapları ateşin kuru odunu yaktığı gibi yok ettiği hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Biz gıybet ederken, bir arkadaşımız, (Sus, sevapların yanacak, Cehenneme gideceksin!) derse, bize iyilik mi etmiş olur, kötülük mü? İyilik ettiğine göre, böyle arkadaşa kızmak mı, yoksa minnettar kalmak mı gerekir?

 

Haramdan kurtulmanın en kısa yolu 

Her Müslümanın dinimizin emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçması gerekir. Haramların hepsinden kaçmak çok zordur. Ama İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği yol ile dinin emir ve yasaklarına uymak kolaylaşıyor. O da salihlerle, sadıklarla beraber olmaktır. Yani adam olmak için adam olanlarla beraber olmaktır. Kur’an-ı kerimde de böyle buyuruluyor:

(Allah’tan korkup sadıklarla [doğrularla] beraber olun!) [Tevbe 119]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.) [Ebu Davud]

(Âlimle beraber bulunmak ibadettir.) [Deylemi]

(Haramdan sakınan kimse ile oturmak ibadettir.) [Deylemi]

 

İyilerle beraber olan iyi, kötülerle beraber olan da kötü olur. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz.) [Nisa 140]

 

Zaruret olmadıkça kâfirlerle, bid’at ehli ile oturmak uygun değildir. Allah adamları ile, evliya ile salih âlimlerle birlikte bulunmaya çalışmalıdır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Onlarla beraber olan şaki olmaz.) [Buhari]

 

Peki salih ulema ve evliyayı bulamayan ne yapacak? Bunu da bildirmişler: (Onları bulamayan, kitaplarını okurlarsa, bunlar da şaki olmaz) buyurmuşlardır. O halde Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını büyük nimet bilip okumaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim evliyam şunlardır ki, ben anılırsam, onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca ben anılırım.) [Ebu Nuaym]

(Evliya görülünce, Allahü teâlâ hatırlanır.) [İbni Mace]

 

Salih bir zatın oğluna nasihati şöyledir:

Oğlum, salihlerle beraber ol! Eğer ilim sahibi isen, ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayanlarla beraber olma! İlim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazap ederse, sen de helak olursun. İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmet ederse, lâyık olmasan da, sen de o rahmetten faydalanırsın. Peygamber efendimize kimlerle beraber olmak gerektiği sual edildiğinde buyurdu ki:

(Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi ahireti düşünmenize yarayanla beraber olun!) [Ebu Ya’la]

 

Arş’ın altında şöyle yazılıdır:

(Bir kimse, salihler gibi amel işlese; fakat günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur. Bir kimse de, kötüler gibi amel işlese; fakat salihleri sevse, onlarla beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşrolur.) [Ka’b-ül-Ahbar]

 

Salih bir arkadaş bulunca, ona gerekli hürmeti göstermeli! Onun can ve malını, kendi can ve malından önce tutmalı! Ayıplarını araştırmamalı, aybı olsa bile görmemeli ve kimseye söylememeli, hatta unutmalı! Sözüne itiraz etmemeli, onunla tartışmamalı! Aleyhinde konuşan olursa, uygun şekilde susturmalı, alınacağı veya üzüleceği bir söz söylememeli! Suizanda bulunmamalı, uygunsuz hareketlerini dalgınlığa veya unutkanlığa yormalı! Yani bir mazeret arayıp suçsuz olduğunu kabul etmelidir! Çünkü güzel ahlak sahibi, insanları mazur görür. Onların kusurlarını meydana çıkarmaz, insafla hareket eder, fakat başkasından bu insafı beklemez. Böyle bir arkadaşın sevdiklerini sevmeli, sevmediklerinden uzak olmalı!  Onu kendisine dost ve kardeş bilmeli! Ona hürmet göstermedikçe, ilminden istifade edemez.

 

Kötülerle düşüp kalkmak

Kötüleri düzeltmek niyetiyle, onlarla düşüp kalkmakta mahzur var mıdır?

CEVAP

İnsana çeşitli vesveseler gelir. Günaha, hatta Allah saklasın küfre de meyledebilir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Müminin kalbi, kaynayan tencereden çok değişikliğe maruz kalır.) [Hakim]

Bunun için kötü arkadaşlardan ve kötü işlerden uzak kalmalıdır. Kötü bir kimseyi düzeltmeye çalışacağım diye onunla arkadaşlık edilirse, kendisinin bozulma ihtimali daha fazladır.

Kalb, kötü kimselerin yanında gaflete dalınca, şeytan da vesvese verir. Aydınlıkla karanlığın çarpışması gibi, Allah’ı anınca şeytan kaçar, unutunca şeytan gelir. Kur'an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Şeytan onlara galebe çaldı ve onlara Allah’ı anmayı unutturdu.) [Mücadele 19]

 

Şeytanın galebe çalmaması için kötü arkadaşlardan uzak durmalıdır.

Kötülere yaklaşanın, kötülüklerden uzak durması zordur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Uçurumun kenarında dolaşan, uçuruma yuvarlanabilir.) [Buhari]

(Töhmete sebep olacak yerlerden kaçının!) [İ. Gazali]

 

"Ben kötülerle gezerim ama, onların bana zararı dokunmaz" demek çok yanlıştır. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Farkında olmadan arkadaşının huylarına sahip olur. O halde iyilerle arkadaş olmaya çalışmalıdır!

 

İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte, (Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur) buyuruldu. (İ.Ahmed)

 

Rahmet, Cennete girmek ve Allah’a kavuşmaktır. Salihler, iyiler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer. (Kötünün bana ne zararı dokunur?) demek çok yanlıştır. Çürük bir meyve bütün meyvelerin çürümesine sebep olur.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Melekler, Allah’ı anan bir toplulukla karşılaşırlar. Allahü teâlâ meleklere buyurur:

- Şahit olun ki, ben bunların hepsini affettim.

Melekler merakla sorarlar:

- Ey Rabbimiz, bunların içinde başka bir iş için gelen günahkâr birisi de var. Onu da mı affettin?

Allahü teâlâ buyurur ki:

- Evet, onu da affettim. Salihlerle beraber olan kötülerden olmaz.) [Müslim]

 

(Salihleri anmak günahlara kefarettir.) [Deylemi]

(Fazilet ehlini ancak fazilet sahipleri tanır.) [Deylemi]

(Fıkıh öğrenilen yerde bulunmak, bir senelik ibadetten daha hayırlıdır.) [Deylemi]

(Kırk gün içinde, bir ilmi sohbette bulunmayanın kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü ilim, kalbe hayat verir.) [Müjdeci Mek.]

 

(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevaptır.) [Deylemi]

(Ya âlim, ya talebe veya bunları dinleyenlerden olun! Yahut ilim ehlini sevenlerden olun! Bunlardan gayrısı olan helak olur!) [Beyheki]

 

(Evliyayı görünce, Allah hatırlanır.) [H.Tirmizi]

(Her şeyin kaynağı vardır. Takvanın menbaı ariflerin kalbleridir.) [Taberani]

(Büyüklerle oturun, âlimlere sorun ve hikmet ehli ile beraber olun!) [Taberani]

 

Böyle salih kimseler bulunmazsa kötülerden uzak durmalıdır.

Dağda yaşayan birisine, (Burada ne yapıyorsun) demişler. O da (Köpek çobanlığı yapıyorum) demiş. (Hani burada köpek yok) demişler. (Benim nefsim köpek gibi ısırıcıdır. Kimseye zararı dokunmasın diye onu insanların arasından çıkardım) demiş.

 

Bid’at ehli ve fasıklarla, ıslah için onlarla görüşüp tartışmakta mahzur var mıdır?

CEVAP

Çok mahzuru vardır. Onları düzelteceğiz derken, kendimiz bozulabiliriz. İslamiyet’e uymayanlardan, günah işleyenlerden ve bid'at ehlinden uzlet etmeli, yani bunlardan uzak durmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Hikmet, on kısımdır. Dokuzu uzlette, biri de, az konuşmaktadır.) [Beyheki]

Böyle insanlarla zaruret kadar görüşmelidir! "Halk bozuldu aşikâre, müdaradır tek çare" buyurulmuştur. Yani onlarla iyi geçinmek gerekir.

 

Vakitleri, çalışmakla, Allah’ı anmakla, tefekkürle ve ibadetle geçirmelidir! Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır! Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir! Zararlı kitapları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyretmemelidir. İslam düşmanlarının kitapları, gazeteleri, radyoları, tvleri; dini, İslamiyet’i yok etmek için sinsice çalışıyor. Gençleri, dinsiz, ahlaksız yapmak için, planlar kuruyorlar. Bunların tuzaklarına düşmemelidir!

 

Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir! Kahkaha ile gülmek, kalbi karartır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü teâlâdan beklemelidir! Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır! Yalnız Ona güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, yalnız Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar) buyuruldu. Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyurdu ki:

(Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.)

 

Ebu Muhammed Abdullah Raşi hazretleri de buyurdu ki:

(Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini düşünmesidir ve kendisi gibi aciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.)

Aileye ve çocuklarına karşı tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır! Onların haklarını yerine getirecek kadar aralarında bulunmalıdır! Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar olmamalıdır! (Mektubat-ı Masumiyye c.2, m.110)

 

Üç şey insanı harap eder: Kibir, öfke, şehvet. Müslüman, başkalarının yükünü çeker, başkalarına yük olmaz. Sıkıntı ne kadar artarsa, ibadet de o kadar kıymetli olur. Gönül kırıcı latife yapmamalıdır! Hadis-i şerifte, (İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir) buyurulmuştur. (Buhari)

 

İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte, (İnsanın dini arkadaşının dini gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi)

 

Gayrı meşru işler, dünyada insan için yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. "Ben ölmem" veya "Cehennem ateşi bana zarar vermez" diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!) [Eyyühel veled]

Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, nasıl kötülük işleyebilir?

 

Sevdiğini dil ile de söylemeli

Takdir edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz kâfi midir?

CEVAP

Kâfi değildir. Dil ile de söylemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Arkadaşını seven, onun yanına gidip "Seni Allah rızası için seviyorum" desin!) [İ.Ahmed]

Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı verme! Ona buna arkadaşının hâlini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep olabilir.) [Ebu Nuaym]

 

Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında çalışır.) [Deylemi]

(Allahü teâlâ bir kuluna hayır, murat edince rüyasında onu ikaz eder.) [Deylemi]

 

Dostlarla nasıl geçinmeli

Dost ve arkadaşlarla nasıl geçinmeli?

CEVAP

Arkadaşla iyi geçinmek için ona yük olmamak gerekir. İmkan dahilinde ihtiyaçları ondan gizlemeli, yardım talebinde bulunmamaya gayret etmelidir! Mal, para gibi şeyler de istememelidir! Bir makama geçmek için ondan yardım talebinde de bulunmamalıdır!

 

Fazla hürmet, ikram ve lüzumsuz hizmetlerle ona ağırlık vermemelidir! Kendisinin yapmak istemediği bir şeyi arkadaşından beklemek, ona zulmetmek demektir. Arkadaşa bir iş yapma teklifinde bulunmayan fazilet göstermiş olur. Âlimler buyuruyor ki:

 

Dostların kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur bırakandır. (Hz. Ali)

 

İki arkadaşın aralarının açılması, fuzuli külfetler yüzündendir. Ziyaretine gittiği arkadaşı, lüzumsuz bir sürü zahmete, külfete girince, insan bir daha ziyaretine gitmez. (Fudayl bin Iyad)

 

İki arkadaştan birinin diğerinden çekinmesi, mutlaka birinin kusurundandır. (Cüneyd-i Bağdadi)

 

Arkadaşlarından bana en çok ağırlık vereni benim için külfet ve zahmete giren ve bu suretle kendisinden çekindiğim kimsedir. Yalnız iken nasılsam, onunla beraber bulunduğum zaman da davranışımı değiştirmediğim kimseyi ise çok severim. (Cafer-i Sadık)

 

Çeşitli zahmetlere giren bir kimse, arkadaşına ağırlık vermiş olur. Bu suretle kendisinden çekinilir. Yalnız iken nasıl hareket ediyorsa, arkadaşı varken de öyle hareket eden kimse ile arkadaşlık kolay olur. Yanımızda ev kıyafeti ile duramayan arkadaş bizden çekiniyor demektir. Bu ise samimi olamamanın alametidir. İki arkadaştan biri diğerinden çekiniyorsa, biri kusurlu demektir.

Ülfetin şartı, külfeti terk etmektir. Külfeti olmayanın ülfeti ve sevgisi artar. Hadis-i şerifte, (Kendine reva gördüğünü, sana reva görmeyenin arkadaşlığında hayır yoktur) buyuruldu. (İ. Adiy)

 

Arkadaşlarla iyi geçinmek, sadece onlara yük olmamak, onlara sıkıntı vermemek değil, onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmak demektir. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselama, (Beni seven, arkadaşının eziyetine katlanır) diye vahyetti. (İmam-ı Gazali)

 

İhtiyaçlarımızı görecek, sıkıntılarımıza katlanacak arkadaş arıyorsak, arkadaş değil, bir hizmetçi arıyoruz demektir. İhtiyaçlarına koşacağımız, eziyetlerine katlanacağımız, dertlerine ortak olacağımız insanlarla Allah için arkadaş olmalıyız. Hz. Aişe validemiz, (Mümin, müminin kardeşidir, onu ne ganimet bilir, ne de ondan çekinir) buyurdu. Lüzumsuz tekliflerde bulunarak arkadaşa yük olmamalıdır! Mümkün mertebe ihtiyacını arkadaştan gizlemelidir! Ondan mal ve mevki istememelidir! Hadis-i şerifte, (Sakın kimseden bir şey isteme! Kırbacın düşse de, başkasından isteme, inip kendin al!) buyuruldu.

 

Hz. Ebu Bekir, deve ile giderken, yular düştü, inip yuları aldı. Oradakiler, (Bize izin verseydin de biz alıp sana verseydik) dediler. Hz. Ebu Bekir, dedi ki: (Resulullah "Halktan bir şey isteme" buyurdu.)

 

Eshab-ı kiramdan Hz. Sevbanın, deve üzerinde iken kırbacı yere düşerdi de hiç kimseye, (Şunu bana verir misiniz) demez, deveden iner, kendisi alırdı.

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Salihler, iyiler, külfet ve zahmet vermez.) [Dare Kutni]

(Halktan bir şey istemiyeceğine söz verenin Cennete girmesine kefilim.) [Nesai]

(Sakın kimseden bir şey isteme! Kırbacın düşse bile, başkasından isteme, inip kendin al! Emanet bir şey de almamaya gayret et!) [İ. Ahmed]

(Veren el, alan elden üstündür.) [Buhari]

 

İyi bir arkadaş olmak için, arkadaşımız, günah işleyince bizim istiğfar etmemiz, hata edince bizim özür dilememiz, sıkıntılı anlarında yardımına koşmamız ve hiçbir surette ona yük olmamalıyız.

Arkadaşımıza daima iyi haber vermeli, üzücü olanları söylememeliyiz!

 

Kişi sevdiği ile beraber olur

Ahirette, kişi sevdikleri ile beraber olacağına göre, bir kimse, hem Cennete gidecek iyileri, hem de Cehenneme gidecek kötüleri severse, nereye gider?

CEVAP

İyi ile kötüyü sevmek, temiz ile pisliği karıştırmak demektir. Karışım pis olur. Bir kimse, hem Peygamber efendimizi, hem de Ebu Cehil'in itikadını sevse Cehenneme gider.

(Allah ve Resulünü seviyorum) diyen bir zâta, Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Kıyamette sevdiklerinle beraber olursun.) [Müslim]

 

Allahü teâlâyı ve Onun peygamberini sevmek, emirlerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçmak demektir. Allahü teâlâyı sevmenin alameti, dostlarını sevmek, düşmanlarına düşmanlık etmektir. Hadis-i şerifte, (İbadetin efdali, müslümanı müslüman olduğu için sevmek, kâfiri kâfir olduğu için sevmemektir) buyuruldu. Allahü teâlânın düşmanını, mesela Ebu Cehil'i sevenin, (Allah’ı da seviyorum) demesi yalan olur. Allah’ın sevdiğini sevmeyen de, Allahü teâlâyı sevmiş olamaz. Mesela Hıristiyanlar, Peygamber efendimizi sevmedikleri için, (Allah’ı ve Hz. İsa'yı seviyoruz) deseler de, faydası olmaz. Yahudiler de, Hz. İsa'yı sevmedikleri için, (Hz. Musa'yı seviyoruz) deseler de, kıymetsizdir.

 

Âlimler, (Kişi sevdiği ile beraber olur) hadis-i şerifini şöyle açıklıyor:

Bir kimse, salih bir mümini sever, onun gibi itikada sahip olup, onun gibi amel işlemeye gayret eder, Allah dostlarını dost, Allah düşmanlarını da düşman bilirse, ahirette sevdiği kimse ile birlikte Cennette olur.

 

Bir kimse de hem müslümanları, hem de gayrı müslimleri sever, gayrı müslimlerin itikadlarını beğenirse, gayrı müslimlerle birlikte Cehenneme gider. (Kişi sevdiği ile birlikte olur) demek, sevdiği kimsenin derecesine kavuşur demek değildir. Fakat iyileri sevdiği için, Cennette onlarla birlikte olur. Herkes imanının parlaklığına, kuvvetine göre farklı derecelerde bulunur. (Mektubat-ı Rabbani, Hadika)

 

Bu yazıdan anlaşılıyor ki, imansızları sevmek, onların itikadlarını beğenmek, insanı ebedi Cehenneme sürükler. Ahirette iyilerle beraber olabilmek için, dünyada da onlarla beraber olmak, onları sevmek, onların yolundan gitmek gerekir.

 

Hiçbir menfaat beklemeden sırf müslüman olduğu için bir kimse ile dost olmak çok iyidir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Cennette öyle güzel saraylar vardır ki, bunlar Allah rızası için birbirini sevenler içindir.) [Ebuşşeyh]

 

Üç kişiyle evlense

Kocası öldükten sonra, birisi ile evlenen, ondan da ayrılıp başka bir erkekle evlenen kadın, ahirette bu üç kişiden hangisi ile evlenecektir?

CEVAP

Ümm-i Habibe validemiz, böyle bir suali sorunca, Resulullah efendimiz buyurdu ki:

(Böyle bir kadın, serbesttir. Hangi kocası güzel huylu ise ahirette onunla olur. Güzel ahlak sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliğine kavuşur.) [B. Arifin]

 

Demek ki, kadın, üç kişiden hangisini daha çok seviyorsa, onunla beraber olur. Üçünü de istemiyorsa, hiçbirisi ile beraber olmaz.

 

Cennette üzüntü yoktur. Çocuk veya bekâr olarak ölenler de Cennette evlenecektir.

Cennete gitmek için iyilerle beraber olmak gerekir. Peygamber efendimize, kimlerle beraber olmak gerektiği sual edilince buyurdu ki:

(Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun!) [Ebu Ya'la]

 

Kıyamet günü, dünya günlerinin uzunluğu ile mukayese edilmez. Çok uzundur ve çok sıkıntılıdır. Fakat salihlere çok kısa gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ istediği kula, kıyamet gününün uzunluğunu bir farz namazı vakti kadar kısa hissettirir.) [Beyheki]

O halde, namazı kılıp salihlerden olmaya çalışmalıdır!

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri