İsraf
İsraf nedir?
CEVAP
Malı,
dinin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya israf denir. Mürüvvet,
faydalı olmak, iyilik yapmak arzusudur. Dine uymayan israf, haramdır.
Mürüvvete uymayan israf tenzihen mekruhtur.
İsraf, malı helak etmek, faydasız hâle getirmek, faydalı
olmayacak şekilde sarf etmektir.
İsraf,
malı, elden çıkmasına sebep olan yerlere atmak, onu helak etmektir.
Kullanılmayacak hâle sokmak, kırmak, ağaçtan meyveyi toplamayıp çürütmek,
tarlayı hasat etmeyip, mahsulü telef etmek, hayvanları, soğuktan, sıcaktan
ve açlıktan ölmelerini önleyecek kadar beslememek ve barındırmamak da
helak etmektir, israftır.
Günah işlemek için ve günah işlenilmesi için verilen
mal ve paralar da israf olur.
Mahsul toplandıktan sonra, bunları iyi saklamayıp bozulmaları
veya nem alarak çürümeleri veya kurt, güve, fare ve benzeri canlıların
yemeleri israftır.
Elbise, ayakkabı gibi giyim eşyasını iyi kullanmayıp,
çabuk eskitmek, onları yırtmak, yıkarken suyu, deterjanı çok harcamak,
elektriği, tüp gazı boş yere yakmak, israftır.
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(İktisat
eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.) [Bezzar]
İsrafla cimriliğin ortasına iktisat veya cömertlik denir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İktisat
eden, sıkıntı çekmez.) [Taberani]
(Kurtarıcı
üç şeyden biri, varlıkta, yoklukta, zenginlikte, fakirlikte, iktisada
riayet etmektir.) [Beyheki]
(İktisat
etmek, maişetin yarısıdır.) [Hatib]
(Tedbirli
olmak, geçimin yarısıdır.) [Deylemi]
(Geçimde
iktisat etmek, peygamberliğin yirmide biridir.) [Ebu Davud]
(Kıyamette
herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü
nasıl geçirdi?
2- İlmi ile
nasıl amel etti?
3- Malını
nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcetti?
4- Cismini,
bedenini nerede yordu, hırpaladı?) [Tirmizi]
İsraf cimrilikten kötüdür
Dinimizde abes, lüzumsuz şeyleri yapmak, caiz değildir.
Mesela boş ve lüzumsuz yere bir şeyler karalamak, israf ve abestir.
Burada birkaç israf vardır. Zaman, emek, enerji, kağıt, kalem, mürekkep.
Hepsinden mühimi de faydalı bir şeyle meşgul olunmamak...
Eğer dünyadaki herkesin boşa harcadığı zaman, enerji
ve emek hesaplansa, dünyada açlık ve yokluk içinde kıvranan milyonlarca
insanın ihtiyaçlarına kâfi gelebilecek zaruri meta üretilebilirdi.
İsrafın miktarı ne olursa olsun zararı büyüktür. Küçük
sanılan şeyler, yan yana geldiği zaman büyük rakamlar, değerler ortaya
çıkar. Damlaya damlaya göl olur, atasözünü duymuşuzdur. Dakikada on
damla kaçıran bir musluk ayda 170 litre su akıtıyormuş.
Malı, dinin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya
israf denir. Mürüvvet, faydalı olmak, iyilik yapmak arzusudur. Dine
uymayan israf, haramdır. Mürüvvete uymayan israf tenzihen mekruhtur.
Semavi dinlerin hepsinde Allahü teâlâ kötü bir huy olan
israfı yasak etmiştir. Dinimizin boşu, abesi, haramı, israfı yasaklamasında
insanların saadeti, refahı, adaleti ve her şeyi yatmaktadır.
Dinimizde,
cimriliğin, israftan daha çok kötülenmesi, israfın cimrilik kadar kötü
olmadığını göstermez. Cimriliğin daha çok kötülenmesi, insanlardan çoğunun
mal biriktirmeye meyilli olmasındandır. İsrafın kötülüğünü göstermek
için, Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Yiyin, için,
fakat israf etmeyin! Allahü teâlâ israf edenleri elbette sevmez.)
[Araf 31]
(İsraf etme!
İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir.) [İsra 26,27]
(Müsrifleri
helak ettik.) [Enbiya 9]
(Mallarını
israf edenlere bir şey vermeyin!) emri ile müsrifleri en kötü
şekilde vasıflandırıp, (Mallarınızı
sefihlere vermeyin!) buyuruyor. (Nisa 5)
Ne israf etmeli, ne de kısmalıdır. Bunların ortasını
bulmak ise makbuldür. Buna iktisat etmek denir. Cömertlik de malını
iktisat ile kullanmaktır. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Cimri olma,
israf da etme!) [İsra 29]
Cömertleri överken de buyuruyor ki:
(Onlar sarf
ettikleri zaman ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında orta
bir yol tutarlar.) [Furkan 67]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İktisat
eden sıkıntı çekmez.) [İ. Ahmed]
(İktisat
eden zenginleşir, israf edeni fakirleşir.) [Bezzar]
(Yiyip için,
giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!)
[Buhari]
İsrafın zararları, israf edenlerin şeytana, Firavuna
ve Hz. Lut’un kötü kavmine benzetilmesi ve Allahü teâlânın bunları sevmemesi
ve bunlara sefih demesi ve ahirette azap çekmeleri, dünyada aşağı, muhtaç
duruma düşmeleri ve pişman olmalarıdır.
İsrafın kötü olmasının birinci sebebi, malın kıymetli
olmasıdır. Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak,
mal ile olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac,
cihad sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal
ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek,
akrabayı dolaşmak, fakirlerin imdadına yetişmek mal ile olur. Mescitler,
okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak insanlara hizmet
de mal ile olur. Peygamber efendimiz (İnsanların
en iyisi, onlara faydası çok olanıdır) buyuruyor. (Kudai)
İnsanlara yardım etmek için çalışıp
para kazanmak, nafile ibadet etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek
derecelerine mal ile kavuşulur. Mal kıymetli olunca, onu israf etmek
elbette kötüdür.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ,
bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır, akrabasını
sevindirir, malından hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek
derecesine kavuşur.) [Tirmizi]
(İki şeyden
birine kavuşana gıpta etmek, imrenmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir
kimseye İslam ilimlerini ihsan eder. Bu da, her hareketini, bilgisine
uygun yapar. İkincisi, Allahü teâlâ, birine çok mal verir. Bu da malını,
Allah’ın razı olduğu, beğendiği yerlere harceder.) [Müslim]
(İyi kimseye
malın iyisi, ne güzel yakışır.) [Berika]
Süfyan-ı Sevri hazretleri
(Bu zamanda mal, insanın silahıdır. İnsan canını, sıhhatini, dinini
ve şerefini mal ile korur) buyurdu. Büyük bir nimet olan malı israf, Allahü teâlânın nimetine
kıymet vermemek, nimeti elden kaçırmak, küfran-ı nimet, yani şükretmemek
olur. Bu ise, nimeti verenin azap etmesine sebep olacak büyük bir suçtur.
Nimetin kıymeti bilinmez, hakkı gözetilmezse elden gider. Şükredilir
ve hakkı gözetilirse elde kalır ve artar. Cenab-ı Hak (Şükrederseniz, verdiğim nimetleri artırırım) buyuruyor. (İbrahim
7)
Çeşitli israflar
İsraf, malı helak etmek, faydasız hâle getirmek, faydalı
olmayacak şekilde sarf etmektir. Malı, elden çıkmasına sebep olan yerlere
atmak, onu helak etmektir. Kullanılmayacak hâle sokmak, kırmak, ağaçtan
meyveyi toplamayıp çürütmek, tarlayı hasat etmeyip, mahsulü telef etmek,
hayvanları, soğuktan, sıcaktan ve açlıktan ölmelerini önleyecek kadar
beslememek ve barındırmamak da helak etmektir, israftır. Günah işlemek
için ve günah işlenilmesi için verilen mal ve paralar da israf olur.
Meyve ve ekin toplandıktan sonra, bunları iyi saklamayıp
kendiliklerinden bozulmaları veya nem alarak çürümeleri veya kurt, güve,
fare ve benzeri canlıların yemeleri hep israftır. Hurma, karpuz gibi
meyvelerin ve kuru incir, kuru üzüm gibi kuru meyvelerin ve buğday,
arpa gibi hububatın ve elbise, kitap gibi eşyanın, böylece israf edildikleri
çok görülmektedir.
Sofrada düşen ekmek ve yemek kırıntılarını atmak da
israftır. Bu kırıntıları toplayıp kedi, köpek, koyun, kuş, tavuk gibi
hayvanlara yedirmek israf olmaz. Fasulye, pirinç gibi şeyleri yıkarken
dökmek ve dökülenleri toplamamak israftır. Elbise, ayakkabı gibi giyim
eşyasını iyi kullanmayıp, çabuk eskitmek, onları yırtmak, yıkarken suyu,
deterjanı çok harcamak, elektriği, tüp gazı boş yere yakmak, hep israftır.
Malı kıymetinden aşağı satarak veya kiraya vererek ve
kıymetinden yukarı fiyatla satın alarak aldanmak israf olur. Böyle alış
verişe zaruri ihtiyaç olursa veya yardım, sadaka gibi niyetle böyle
yaparsa israf olmaz.
Acıkmadan veya doyduktan sonra fazla yemek de israftır.
Nefis yemekler yemek, kıymetli, yeni elbise giymek, büyük binalar yapmak
ve haram olmayan daha bunun gibi şeyler, helalden kazanıldığı, kibir
ve öğünmek için olmazsa, israf değildir. Ahireti kazanmak isteyenlere,
gereken ile kanaat edip, fazlasını hayra vermek yakışır.
Sadaka vermekte de israf vardır. Hz. Sabit bin Kays
bir anda, 500 ağaçtaki hurmaların hepsini sadaka verip evi için bir
şey bırakmayınca (Hepsini vermeyin)
diye âyet indi.
Borcundan çok malı olmayan, çoluk çocuğu sıkıntıya sabredemediği
halde, bunların ihtiyacını karşılayacak maldan fazlası bulunmayan veya
sıkıntıya katlanamadığı halde, kendi muhtaç olanın sadaka vermesi israf
olur.
İsrafın sebepleri
1- Sefahat. Çok kimseyi israfa alıştıran bir hastalıktır. Sefihlik
aklın az ve hafif olmasıdır. Aksine rüşd denir ki, aklın kuvvetli olmasıdır.
Allahü teâlâ (Mallarınızı sefihlere vermeyin!) dedikten
sonra (Onların halinde rüşd görürseniz,
mallarını kendilerine teslim edin!) buyuruyor. (Nisa 5, 6)
Bazısı sefih olur. Çalışmadan eline geçen paraya konmak
için kötü arkadaşlar tarafından kandırılır. Bunun için, kötü arkadaştan
kaçmakla emrolunduk. Bazı zengin çocukları böyle israfa alışıyor, sefih
oluyorlar. Sefahati artıran bir sebep de, insanlardan çok saygı görmek
ve methedilmek.
2- İsrafı
ve çeşitlerinden birkaçını tanımamak. İsraf olduğunu bilmez, hatta
cömertlik sanır. Lüzumsuz yere, yasak, zararlı yerlere verilen mal,
cömertlik sanılır.
3- Riya,
gösteriş yapmak.
4- Gevşeklik,
tembellik.
5- Haya,
sıkılmak.
6- Dini kayırmamak,
dini gözetmemek.
İsraftan
kurtulmanın çaresi:
1- İsrafın,
anlatılan zararlarını bilmek ve bunları düşünmek.
2-
Malı lüzumsuz dağıtmamaya gayret etmek ve güvendiği birine bu derdini
anlatıp, malına ve harcadıklarına dikkat etmesini, israfını görünce,
kendine hatırlatmasını, hatta uygun şekilde önlemesini rica etmek.
3- İsrafa sebep olan şeylerden kaçmak.
Pahalı kumaşlardan elbise giymek israf ve haram mıdır?
CEVAP
Bazı kimseler, israfın mahiyetini bilmedikleri için,
mubah olan birçok içeceğe bile haram demişlerdir. Harama helal, helale
haram demek çok tehlikelidir. İsraf haramdır. Fakat kendi görüşüne göre,
(Şunlar israf olduğu için haramdır) demek çok yanlıştır. Dinde herkes,
kendi görüşünü ortaya koyarsa, insan sayısı kadar din ortaya çıkar.
Buna da din değil, felsefe denir. Eğer islam âlimlerinden nakil yapılırsa,
fetva verilen kavil seçilirse, sadece bir hüküm meydana çıkar.
Mubah olan işlerde niyet önemlidir. Niyet iyi olursa
sevap, kötü olursa günah olur. Fakat haramlar, iyi niyetle de işlense
haram olmaktan çıkmaz. Gücü yetenin pahalı kumaştan güzel elbise giymesi
caizdir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (
(Allahü teâlâ
cemildir, cemal sahiplerini sever.) [Müslim]
(Bahr-ür-raık)da
buyuruluyor ki:
(Cemal ile ziyneti birbirine
karıştırmamalıdır! Cemal, çirkinliği gidermek vakar sahibi olmak ve
şükretmek için nimeti göstermek demektir. Allahü teâlâ cemal sahibi
olmayı övmektedir. Cemal için temiz, güzel giyinmek mubahtır. Kibir,
gösteriş için giyinmek haram olur.) [Oruç Bahsi]
Vakar için giyinmek
Cemal, çirkinliğe, başkalarının iğrenmelerine, alay
etmelerine, hakaretlerine sebep olacak şeyleri yapmamak, bunları izale
yani yok etmektir. Ziynet [süs] ise, başkalarını imrendirecek, onlara
üstünlük sağlayacak ve övünülecek şeyleri yapmak demektir. Cemal sahibi
olmak için bulunduğu yerde âdet olan şeylerden, haram olmayan en iyi
elbiseyi giyinmek gerekir. Hz.
Ömer, (İki çeşit elbiseniz olsun, biri şık, diğeri de mütevazı. Elbisenin
şık, temiz olması, insanın şerefinin icabıdır) buyurdu.
İbni
Ömer hazretleri de (Nasıl elbise giyineyim?) diye sual soran birine,
(Aşağı kimselerin alayına, kültürlü kimselerin de seni ayıplamasına
sebep olmayacak bir elbise giy!) buyurmuştur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki:
(Güzel giyinin
ki, Allah’ın size verdiği nimetlerin eseri görülsün!) [Taberani]
(Allah bir
kuluna nimet verdiğinde, o nimetin eserinin o kulun üzerinde görülmesini
sever.) [Taberani]
Peygamber efendimiz, perişan kılıklı birine, malının
olup olmadığını sordu. O kimse de her çeşit malının bulunduğunu söyledi.
Bu kimseye buyurdu ki:
(Allah sana
bir mal verince, bu nimetin eseri senin üzerinde görülsün.)
[Nesai]
Hikmet ehli buyuruyor ki:
(Öyle bir elbise giy ki, sen ona değil, o sana hizmet
etsin!)
Gösteriş için giyinmek
Süs ve gösteriş için giyinmek ise haramdır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Süsten kaçınmak
imandandır.) [İbni Mace]
(Allahü teâlâ
mütevazı elbise giyineni sever.) [Beyheki]
(Süs ve gösteriş
için giydiği elbiseyi, üstünden çıkarmadığı müddetçe Allahü teâlâ, ona
rahmet etmez.) [Taberani]
(Kibir ve
gösteriş için, şöhret sahibi kimselerin giydiği elbiseyi giyineni, Allahü
teâlâ, o elbiseleri ile birlikte ateşe atar.) [Ruzeyn]
Görüldüğü gibi süs ve gösteriş için elbise giyinmek
haram, cemal için, müslümanlık şerefi için şık giyinmek mubahtır.
Elbise eski de olsa, temiz olmalıdır! Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Ya Âişe,
şu iki elbiseyi yıka, bilmiyor musun elbiseler tesbih eder, kirlenince
tesbih etmeleri kesilir.) [İbni Asakir]
Mühim mevkide bulunan veya önemli bir zatın huzuruna
çıkan kimsenin şık, temiz elbise giymesi gerekir. Allahü teâlânın huzuruna
çıkıldığı zaman buna daha çok dikkat etmelidir! (Her namaz kılarken, süslü, temiz, sevilen elbiselerinizi giyiniz!)
mealindeki âyet-i kerime ile (Güzel
koku gamı, güzel, temiz elbise kederi azaltır) mealindeki hadis-i
şerife uymaya çalışmalı, eski bile olsa temiz elbise giymelidir! (M.Rabbani,
Edeb-üd-dünya, Bostan)
Lüks hayat
Muhtaçların bulunduğu bir ülkede zenginlerin lüks hayat
yaşaması, villalar yaptırması israf ve haram değil midir?
CEVAP
Zekatını fakirlere veren ve alın teri ile helalinden
kazanan kimsenin villalar yaptırması haram değildir. Helal ve mübarektir.
Tembel oturup, çalışmayıp, fakir kalmak, yahut kazandıklarını haram
şeylere verip, basit meskende kalmak uygun değildir. Böyle tembellerin
ve malını haramlara israf edenlerin yüzünden, çalışkanlar niçin suçlu
olsun! Zekatını verenlerin köşklerde, villalarda oturmaları, şık giyinmeleri,
fennin bulduğu bütün kolaylıklardan faydalanmaları, helaldir. Allahü
teâlâ, (Verdiğim nimetleri, kullananları severim)
ve (Çalışana veririm) buyuruyor.
Çalışıp kazanmak ibadettir. Zenginlik günah değildir. Allahü teâlâ şükreden
zenginleri sever. Zengin olduğu için, kendini beğenmek, kendini başkalarından
üstün görmek haramdır.
Hz.Zübeyr
tüccar
idi. Medine, Basra, Kufe ve Mısırda mülkleri, geniş arazileri ve bin
hizmetçisi vardı. Gelirlerini fakirlere dağıtırdı, ölünce mirasçılarının
herbirine kırkbin dirhem gümüş kaldı.
Hz.Talha
da
çok zengindi, günlük geliri bin altın idi. Şık giyinir, süslü gezerdi.
Yüzüğünde çok kıymetli yakut taşı vardı.
Abdurrahman
bin Avf hazretleri, ayrılan hanımına, son hastalığında mirasının
yirmidörtde birinin verilmesini söylemişti. Buna 83 bin altın verildi.
Hz.Osman
da
zengin tüccardı. Tebük gazasında on bin altın ve mal yüklü bin deve
verip Resulullahın duasına kavuştu.
Bunların dördü de aşere-i mübeşşereden [Cennete gideceği
müjdelenen on kişiden] idi.
Zekat ve ganimet ve ticaret sebebi ile Medine’de fakir
kimse kalmadı.
Peygamberlerden Hz.İbrahim, Hz.Davud ve Hz.Süleyman
çok zengin idi. Zenginlik nimettir. Eshab-ı kiramın fakirlerinden çoğu,
zenginler de bizim gibi ibadet ettikten başka, malları ile de hayırlı
işler yaparak çok sevap kazanıyorlar diye, agniya-yı şakirine [şükreden
zenginlere] imrenirlerdi. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahir zamanda
zengin olmak saadettir) [İ.Rafii]
Kırılan şeyler
Kırılan şey belayı önlermiş. Kırılmazsa, kırmak mı gerekir?
CEVAP
Belayı önlemesi doğrudur. Fakat kırmak israftır.
|