İnsanlara iyilik etmek

 

İyilik etmenin dindeki yeri nedir?

CEVAP

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:

Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi ve rahat yaşamaya sebep olan şeyleri yapar. İnsanlara hizmet etmek için çalışır. İnsanlara iyilik etmek, ahirette azaptan kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Müslüman, müslümanın kardeşidir. Onu incitmez, üzmez. Bir kimse bir müslümanın ayıbını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamette onun ayıplarını, kabahatlerini örter.) [Buhari]

 

(Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azap korkusu olmaz.) [Taberani]

 

(Allahü teâlâ, bazılarına çok nimet vermiştir. Bunları, herkese faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa, azalmaz, dağıtmazlarsa bunlardan alıp, başkalarına verir.) [Taberani]

 

(Bir müslümanın, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılaması on yıl itikaftan iyidir. Allah rızası için bir gün itikaf ise, insanı Cehennem ateşinden pek çok uzaklaştırır.) [Taberani]

 

(Din kardeşinin bir işini yapana, melekler dua eder. O işi yapmaya giderken, her adımı için bir günahı af olur ve kıyamette çeşitli nimetlere kavuşur.) [İbni Mace)

 

(Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve ona 70 sevap verilir. Bu iş bitinceye kadar böyle devam eder. İş yapılınca, bütün günahları affedilir. Bu işi yaparken ölürse, sorgusuz sualsiz Cennete girer.) [İ.E.dünya]

 

(Din kardeşinin rahata kavuşması veya sıkıntıdan kurtulması için idarecilere gidip uğraşana, sırat köprüsünden, herkesin ayağı kaydığı zaman, Allahü teâlâ ona yardım eder.) [Taberani]

 

(Allahü teâlânın en sevdiği iş, elbise vererek veya yedirip içirerek yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak, bir mümini sevindirmektir.) [Taberani]

 

(Saygısızlık edene yumuşak davranan, zulmedeni affeden, vermeyene veren, kendisini arayıp, sormayan ahbabını, akrabasını gözeten, Cennette yüksek derecelere kavuşur.) [Taberani]

 

(Din kardeşine güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek, sorana yol göstermek, sokaktaki pis ve zararlı şeyleri temizlemek, birer sadakadır.) [Tirmizi]

 

(Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur. ) [İ.E.dünya]

(Seferde, topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehitlik hariç, hiçbir amel onun sevabına erişemez.) [Hakim]

 

(Kim, bir müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allahü teâlâ, kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.) [Buhari]

 

(İnsanlar, Allah’ın ıyali [çoluk çocuğu gibi] dir, Allahü teâlâya en sevimli olan, Onun ıyâline iyilik edendir.] [Bezzar]

 

(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.) [Müslim]

(İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.) [Kudai]

(Müslümanın işini gören, hac ve umre sevabına kavuşur.) [Hatib]

 

(Allahü teâlânın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir.) [Taberani]

(İmanı en kuvvetli olan, ahlakı en güzel ve hanımına karşı en yumuşak olandır. ) [Tirmizi]

(Söz veriyorum, tartışmayan, haklı da olsa, kimseyi incitmeyen Cennete girer.) [Tirmizi]

 

İyi insan olmak için

İyi insan olmak için kâmil yani olgun müslüman olmak gerekir. Allah indinde mümin çok kıymetlidir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Müminler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden [Allah’ın razı olduğu yerlere] harcarlar.) [Enfal 2-3]

 

(Müminler, kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahitlerine riayet ederler.) [Müminun 1-8]

 

(Onlar, Allah’ın ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızasını isteyip sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar.) [Rad 20-22]

 

(Büyük günahlardan ve hayasızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlar ve işlerini aralarında istişare ederler.) [Şura 37,38]

 

(İnanıp hayırlı iş işleyen [mümin]lerin kötülüklerini örteriz, yaptıklarının en güzeli ile de mükafatlandırırız.) [Ankebut 7]

 

(Allah müminlerin kötülüklerini örter, işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını da verir.) [Zümer 35]

 

(Allah, inanıp emirlerini yapan müminlere mağfiret ve büyük ecir vâd etmiştir.) [Feth 29]

(Elbette müminler kardeştir.) [Hucurat 10]

 

Müminlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir:

(Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların emin olduğu kimsedir.) [Buhari]

(Mümin akıllı, basiretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızasını gözetir. Acele etmez, ilim sahibidir, haramlardan kaçar.) [Deylemi]

 

(Mümin, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır.) [Taberani]

 

(Müminler, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olur. Oranın tedavisi ile meşgul olurlar. Müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşar.) [Buhari]

 

(Mümin ülfet eder[ iyi geçinir] ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur.) [Beyheki]

(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.) [Deylemi]

 

(Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz.) [Hakim]

(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyheki]

 

(Mümin, yumuşaktır. Munis bir deve gibi boyun eğer, ıh denince, yer sert olsa da çöker.) [Beyheki]

 

(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]

(Mümin geçim ehlidir, rahatlık verir. Münafık geçimsizdir, sıkıntı verir.) [Dare Kutni]

(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]

 

(Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz.) [Buhari]

(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.) [Haraiti]

 

İyiliği sayarak değil saçarak yapmalı

İslam âlimleri buyuruyor ki:

(Allahü teâlânın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle muamele ediniz.)

(İyiliği sayarak değil, saçarak yapınız.)

(Cömert verene değil, verdiğine sevinene denir.)

(Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler, vermek üzerinedir.)

 

Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullaha, (Fakir kocama yardımda bulunsam, sadaka yerine geçer mi?) diye sual ettirdiğinde Peygamber efendimiz, (İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri de sıla-i rahim sevabı) buyurdu.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Senden yüz çeviren akrabana verilen sadaka daha faziletlidir.) [Taberani]

(Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın sevabı iki misli fazladır.) [Taberani]

 

(Paranızı önce kendi ihtiyaçlarınıza, artarsa çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin! Bundan da artarsa akrabalarınıza yardım edin!) [Müslim]

(Bir kimseden amcasının oğlu yardım ister de, o da gücü yettiği halde, vermezse, kıyamet günü Allah’ın fazlından mahrum kalır.) [Taberani]

 

(Bir müslümana ödünç veren iki misli sadaka sevabı kazanır.) [İbni Mace]

(Müslüman kardeşini sevindirmek mağfirete sebep olur.) [Taberani]

(Bir müslümanın sıkıntısını giderene, Allahü teâlâ iki nur verir. Bu iki nurla Sıratta o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak Allah bilir.) [Taberani]

 

(Duam kabul, kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın!) [İbni Ebiddünya]

(Kim, arkadaşının ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını karşılar.) [Taberani]

 

(Amellerin en faziletlisi, bir müminin aybını örtmek, karnını doyurmak ve bir ihtiyacını karşılamak suretiyle sevindirmektir.) [Taberani]

(Hayra vesile olan, hayır işlemiş gibidir. Allahü teâlâ, sıkıntıya düşene yardım edeni sever.) [İbni Neccar]

 

(Layık olana da, olmayana da iyilik et. Eğer layık olana iyilik edersen ne iyi. Eğer o kimse iyiliğe layık değilse, sen, iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccar]

(Cehennemlik biri, Cennetlik birine rastlayınca ona der ki:

- Beni tanıdın mı?

- Sen kimsin?

- Benden abdest suyu istemiştin, ben de onu sana hediye etmiştim.

Cennetlik olan, ona şefaat eder. Yine Cehennemlik biri Cennetlik olana şöyle der:

- Beni tanıdın mı?

- Sen kimsin?

- Bana bir iş söylemiştin, ben de o işini yapmıştım.

Bunun üzerine ona şefaat eder ve şefaati kabul edilir.) [İbni Mace]

 

(Fakire verilen bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler:

1- Bir tane iken beni çoğalttın.

2- Küçük idim, büyüttün.

3- Düşman iken, beni dost ettin.

4- Fâni, yok olmak üzere iken, beni sonsuz kalıcı ettin.

5- Bugüne kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim.) [Ey Oğul İlmihâli]

 

Müslümana yardım etmenin fazileti

Müslümana yardım etmenin, onu sevindirmenin fazileti nedir?

CEVAP

İyi kimse, hem kendisi iyi olan, hem de başkalarının iyi olmasına çalışan kimsedir. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Bir mümini sevindiren, beni sevindirmiş olur.) [Ebuşşeyh]

(Müslümana sözle yardım eden veya onun için bir adım yürüyen, kıyamette peygamberlerle emin olarak haşrolur ve 70 şehid sevabına kavuşur.) [Hatib]

 

(Kim bir mümini ferahlatırsa, Allah da Kıyamette onu ferahlatır.) [İ.Mübarek]

(Allah’ın kullarını üzmeyin. Onları ayıplamayın, gizli kusurlarını araştırmayın. Kim müslüman kardeşinin aybını ararsa Allahü teâlâ da onun aybını arar. Hatta öyle ki, evinden çıkmasa da onu rezil eder.) [İ.Ahmed]

 

(En iyi kimse, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder.) [Begavi]

(Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu üzmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ Kıyamet sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ Kıyamette sevindirir.) [Nesai]

 

(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allah’ın yarattığı bir melek, bu kimse ölünceye kadar hep ibadet eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelerek, "Beni tanıyor musun?" der. Ölü, "Hayır, sen kimsin?" diye sorunca, "Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek için, sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat edip Cennetteki makamını göstereceğim" der.) [İ.Ebiddünya]

 

(İki şey var ki, ondan daha iyisi yoktur: Allahü teâlâya iman ve Onun kullarına iyilik etmek, şefkatli olmak. İki şey var ki, ondan daha kötü iki şey yoktur: Şirk ve insanlara kötülük etmek.) [İ.Askalani]

(Hasene yapınca sevinen, seyyie yapınca üzülen mümindir.) [Ebu Ya’la]

(Hasenen seni sevindiriyor, seyyien de seni üzüyorsa, sen müminsin.) [Diyâ]

[Hasene; iyilik, güzellik, sevap. Seyyie; günah, kötü iş]

 

Layık olana da, olmayana da iyilik et!

(İyilik ettiğin kimsenin şerrinden sakın) buyuruluyor. Dinimiz ise, herkese iyilik etmeyi emrediyor. Bu hadis-i şerifin açıklaması nasıldır?

CEVAP

Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik edenlere zararları dokunabilir.

Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir:

(İyilikten maraz doğar)

(İyilik et kele, duyursun seni ele)

(İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı)

 

Bu sözler, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini gösteriyor. En hafif ve leziz kuş etinin bile bazı hastalara dokunması gibidir. Bu anlamda hadis-i şerifler hatta âyet-i kerime bile vardır. Hz. Ali, (Kötü kimse, kendisine iyilik yapılınca katılaşır, iyilik edene bir zarar verebilir) buyuruyor. Yine büyük bir zat, (kötüye iyilik edince, ahmağa acıyınca, onlardan gelecek kötülükten sakının!) buyuruyor.

Demek ki birisine iyilik ettik, ondan kötülük gelirse, o kimsenin kötü birisi olduğu anlaşılıyor. Mesela bayramlaşmaya gelen bir şeker hastasına, onun hastalığını bilmeden baklava versek, onun hastalığı artar. Kabahat baklavada ve baklava ikram edende değildir. Kötü kimse de iyiliğe tepki olarak kötülük yapıyorsa, kabahat iyilikte değildir. Kötü kimseler, mürüvvetsizdir, kadirşinas değildir, nankördür.

Allahü teâlânın, (Kendisine iyilik edene kötülük eden, benim nimetime nankörlük etmiş olur, kendisine kötülük edene iyilik eden de, bana şükretmiş olur) buyurduğu bildirilmiştir. Bir menfaat elde etmek için seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın! Çünkü beklediği şey kesilince; özür kabul etmez. (Şu’âb-ül-iman)

 

Yine genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat beklemeden Allah rızası için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez. Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden zarar gelebilir. Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızası için iyilik etmekten korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla başarılı olamaz. İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız, (İyilikten kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik bulur), (İyilik et, denize at, balık bilmezse Hâlık bilir) demişlerdir. Demek ki, iyilik balık için değil, Hâlık için, yani Allah rızası için yapılırsa zararı olmaz.

 

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:

İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, (İhsan sahibi kimseyi sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyuruldu. (Deylemi)

 

İnsan, ihsanın, iyiliğin kölesidir. Gönül, kendine iyilik edeni sever, kötülük edenden nefret eder. İnsan, ister istemez iyilik edene karşı sevgi duyar. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi:

(Ya Rabbi, kötü birinin, bana iyilik etmesini nasip etme!) [Deylemi]

 

Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve ahirette çeşitli nimetlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine kavuşturur. Ahiret azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlânın en çok sevdiği kulu, Onun nimetlerinin, kullarına ulaşmasına vasıta olandır.) [Deylemi]

(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı Allah’tır.) [Müslim]

(Her iyilik sadakadır.) [Tirmizi]

 

(İnsanların iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir.) [İ. Ahmed]

(Arkadaşın iyisi, arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik eden kimsedir.) [Tirmizi]

(En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz, kendisinden iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayandır.) [Tirmizi]

 

(Layık olana da, olmayana da iyilik et! İyilik ettiğin kimse, buna layıksa ne iyi. Layık değilse, sen iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccar]

(İnsan, kendine iyilik edene sevgi, kötülük edene de nefret duyacak şekilde yaratılmıştır.) [Ebu Nuaym]

 

(İyilikler fenalıkları giderir.) [Ebu Nuaym]

(İyilik zâyi olmaz, kötülük unutulmaz, herkes ettiğini bulur.) [Beyheki]

O halde, maddi bir menfaat beklemeden herkese iyilik etmeye çalışmalıdır.

 

İyilikte yarış

Hizmet eden insanlara gıpta ederek, onlarla yarış olur mu?

CEVAP

Yarış, yardımlaşma iyilikte olur. Kötülükte, bölücülükte yardımlaşma, yarış olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İyilik etmekte, kötülüğü önlemekte birbirinizle yardımlaşın! Günah işlemekte, zulümde, haddi aşmakta yardımlaşmayın!) [Maide 2]

(İyi işler için yarışanlar bunun [iyiliğe koşmak, kötülüğe mani olmak, ibadete devam etmek] için yarışsınlar) [Mutaffıfin 26]

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Şu iki kişiye gıpta edilir: Bunlardan biri, ilmi ile amel eden ve başkalarına da öğreten, diğeri de, meşru yolda kazandığını, meşru yolda sarfeden.) [Müslim]

(Ani ölüm, mümine rahmet, facire nedamettir.) [İ.Ahmed]

 

Süfyan-ı Sevri hazretleri, (ani ölümü istemezdim. Ama fitnelerden korktuğum için ani ölümü istiyorum) buyurdu. Orada bulunan Yusüf bin Esbat hazretleri, (Hayır ben ani ölümü istemiyorum. Hatta fazla yaşamayı istiyorum. Belki günahlarıma tevbe eder, salih ameller işlerim) buyurdu. Orada bulunan Hz. Vüheyb de, (Ben her ikisini de istemem. Çünkü hangisinin hakkımda hayırlı olduğunu bilemem. Allahü teâlâ hakkımda neyi takdir etti ise, onu sever, onu kabul ederim) buyurdu. Süfyan-ı Sevri hazretleri bu sözü duyunca, (Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, bu Allah adamlarındandır. Doğrusunu bu söyledi) diyerek onu alnından öptü. Bayezid-i Bistami hazretleri de (Ya Rabbi senin güzel gördüğün şeyi senden isterim) diye dua ederdi.

 

İnsanlığa hizmet nasıl olur

Kimi kumarhane açıyor. Bunu bir hizmet olarak gösteriyor. Hatta dini yıkıcı faaliyetlerine "insanlığa hizmet" diyorlar. İnsanlığa hizmet nasıl olur?

CEVAP

Herkes, insanlığa hizmet etmenin en şerefli vazife olduğunu ve bunun için çalıştığını söyler. Kendi keyfi, zevki için ve para kazanmak için olan çalışmalarını, didinmelerini, bu hizmet maskesi ile örtenler pek çoktur. İnsanlara hizmet, onları dünyada ve ahirette, huzura kavuşturmak demektir. Bunun da tek yolu, tek başarıcısı, insanları yaratan, yetiştiren, merhameti ve ihsanı sonsuz bol olan Allahü teâlânın gösterdiği saadet yolu, yani İslamiyettir. O halde, insanlığa hizmet, İslama hizmet ile olur. İslama hizmet, insanlığa hizmettir. İnsanlığa düşman olanlar, İslamiyeti yok etmeye çalışmıştır. Saldırmalarının en tesirlisi, müslümanları aldatmak, içerden yıkmak olmuştur. Onları bölmüşler, birbirine düşman etmişler, dinsizlerin pençesine düşmelerine sebep olmuşlardır.

 

Bu zamanda İslama hizmet nasıl olur? Müslüman olarak ne yapmamız gerekir?

CEVAP

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymak için, keramet sahibi olmak, âlim olmak şart değildir. Her müslümanın bunu yapmak için uğraşması gerekir. Fırsatı kaçırmamalıdır. Kıyamette her müslümana bunu soracaklar, "İslama niçin hizmet etmedin?" diyeceklerdir. Dine hizmet için uğraşmayanlara, din bilgilerini yayan kurumlara, kimselere yardım etmeyenlere, çok azap yapılacaktır. Özür, bahane kabul edilmeyecektir.

 

Peygamberler, insanların en üstünleri, en kıymetlileri iken, hiç rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini, seadet-i ebediyye yolunu yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Mucize isteyenlere de, (Mucizeyi Allahü teâlâ yaratır. Benim vazifem, Allahü teâlânın dinini bildirmektir) buyurdu. Bu yolda çalışırlarken, Allahü teâlâ da bunlara yardım eder, mucize yaratırdı.

 
Hizmetlerdeki sıkıntı

Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymamız ve kâfirlerin, düşmanların, müslümanlara iftira ve eziyet edenlerin, kötü, alçak, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz gerekir. Bu yolda malı ile, kuvveti ile, mesleği ile çalışmayanlar, azaptan kurtulamayacaklardır. Bu yolda çalışırken, sıkıntı çekmeyi büyük saadet, büyük kazanç bilmelidir.

 

Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken, cahillerin, soysuzların hücumlarına uğrardı. Çok sıkıntı çekerlerdi. O büyüklerin en üstünü, seçilmişi, Allahü teâlânın sevgisi olan Muhammed aleyhisselam, (Benim çektiğim eziyet gibi, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu. [c.1, m.193]

 

Her müslümanın, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesi ve sözü geçenlere öğretmesi gerekir. Ehl-i sünnet âlimlerinin sözlerini bildiren kitapları ve gazeteleri bulup almalı, bunları gençlere, tanıdıklara göndermeli, okumaları için çalışmalıdır! İnsanlara, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmek, kıymetli bir hizmettir. Ancak cenab-ı Hakkın sevdikleri bu hizmet ile şereflenir

 

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:

(İşte bugün, her müslüman, elinden gelen yardımı yapmayıp, İslamiyet baskı altına düşerse, yardımı esirgeyen her müslüman, ahirette mesul olur. Bunun için kuvvetim olmadığı halde, yardıma koşmaya özeniyorum. Güçlükleri yenerek, İslamiyete ufacık bir hizmet edebilmek yolunu arıyorum. "İyilerin çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır" buyuruldu.) [c.1, m.47]

 

(Bugün İslamiyete yardım için az bir şey vermek, binlerce altın vermiş gibi kıymetlidir. Hangi talihli kimseye, bu büyük nimet ihsan edilirse, ona müjdeler olsun! Dinin yayılmasına hizmet eden, cihad sevabına kavuşur. Hele bu zamanda müslümanlara yardım etmek daha güzel, daha sevaptır.) [c.1, m.193]

 

Eğer bir müslüman, diğer müslümanlara eli ile, malı ile yardım edemiyorsa, dua ederek yardım etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Müslümanın, müslüman üzerindeki hakkından biri, ona gıyabında dua etmektir.) [Deylemi]

 

İmam-ı Rabbani hazretlerinin, sultana yazdığı mektup şöyle:

(Kahraman askerlerinize yardım ve zafer ihsan etmesi için Allahü teâlâya dua ediyorum. Dua ordusunun askerlerinin kalbleri kırık olduğu için savaş ordusunun askerlerinden daha ileridir. Dua ordusunun askerleri gaza ordusu askerlerinin ruhu gibi, gaza ordusunun askerleri de onların bedenleri gibidir. O halde, gaza ordusunun askeri, dua ordusu olmadıkça, iş başaramaz. Çünkü ruhsuz bedene hiçbir yardımın ve kuvvetin faydası olmaz.) [c.3, m.47]

Bunun için dünyadaki bütün müslümanlara dua etmelidir!

 

Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese iyilik etmeli

İyi veya kötü olduğu bilinmeyen herkese dolmuşlarda ve belediye otobüslerinde yer vermek caiz midir?

CEVAP

Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese iyilik etmelidir! Belediye otobüslerine, genç-yaşlı, sağlam-sakat, kadın-erkek, zengin-fakir, âlim-cahil gibi çeşitli sınıflardan insanlar binmektedir. Güçsüzlere yardım etmek, otobüse binerken, inerken yardımcı olmak, onlara yer vermek, ihtiyarlara, muhtaçlara yardım etmek dinimizin emirlerindendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Güçsüzlere, hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet ediniz!) [Şir’a]

(Büyüklerimizi saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir.) [Buhari]

(Yaşlılarımıza hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır.) [Buhari]

 

(Bir müslüman kardeşine ikram eden, Allahü teâlâya ikram etmiş gibidir.) [Taberani]

(Bir genç, bir ihtiyara, yaşından dolayı hürmet ederse, onun yaşına varınca, Allahü teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.) [Şir’a]

 

İhtiyarlara hürmet eden kimsenin ömrü uzun olur. İnsanlara iyilik, hürmet ederken zengin-fakir farkı gözetmemelidir! Çünkü insanlara zenginliklerine göre değer biçmek doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Zengine zenginliğinden dolayı tevazu edenin, dininin üçte ikisi gider.) [Beyheki]

 

Malından dolayı zengini yücelten, yoksulluğundan dolayı fakiri aşağılayan kimse lanete müstehaktır. Hayırsever bir zenginin hakkını hafife almamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Üç kişinin hakkı hafife alınmaz: Zelil bir toplumun azizi, fakir bir milletin zengini, cahillerin kıymetini bilmediği İslam âlimi.) [Askeri]

 

İyilikten zarar gelmez. Kötülük edenlere dahi iyilikle karşılık vermeliyiz! İyi insan, sadece başkalarına kötülük etmeyen kimse değildir. Başkalarından gelecek sıkıntılara, eziyetlere katlanan kimsedir. Atalarımız, (Kötülük her kişinin kârıdır, iyilik er kişinin kârıdır) demişlerdir. Böyle er kişi olanlar, dünya ve ahirette saadete kavuşurlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Bir kimsenin kederini gidereni veya bir mazluma yardım edeni, Allahü teâlâ, yetmiş üç misli fazlasıyla mağfiret eder.) [Şir’a]

 

Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacağı gibi, Allah indinde hiçbir iyilik de karşılıksız kalmaz. İyilik boşa gitmez. Onun için (İyilik et denize at, balık bilmezse Halık bilir) demişlerdir.

 

Örnek insanlar          

Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır. Yani insanın hâl ve hareketi, sözünden daha tesirlidir. Hakiki müslümanların hâllerine bakıp müslüman olanlar çoktur. Bunlardan biri şöyle:

Gayrı müslimlere ait bir ticaret kervanı gelip, gece Medine’nin dışına kondu. Yorgunluktan hemen uyudular. Halife Hz. Ömer, şehri dolaşırken bunları gördü. Abdurrahman bin Avfın evine gelip, (Bu gece bir kervan gelmiş. Hepsi kâfirdir. Fakat bize sığınmıştır. Eşyaları çoktur ve kıymetlidir. Yabancıların, yolcuların bunları soymasından korkuyorum. Gel, bunları koruyalım) dedi. Sabaha kadar bekleyip, sabah namazında mescide gittiler.

 

Kervandakilerden bir genç uyumamıştı. Arkalarından gitti. Soruşturup, kendilerine bekçilik eden iki şahıstan birinin Halife Ömer olduğunu öğrendi. Gelip, arkadaşlarına anlattı. Roma ve İran ordularını perişan eden, adaleti ile meşhur, yüce halifenin, bu merhamet ve şefkatini görerek, İslamiyetin hak din olduğunu anladılar ve seve seve müslüman oldular. (Menakıb-ı Çihar-ı Yâr-ı Güzin)

 

Otobüste hiç kimseye yer vermesek kul hakkı yemiş olur muyuz veya kimlere yer vermek gereklidir?

CEVAP

Yer vermemekle kul hakkı geçmez. Kim olursa olsun iyilik etmek sevaptır. İyi kimseye iyilik daha çok sevaptır.

 

Herkese yumuşak davranmalı

Müslümanlara iyilik etmeye çalışırken neye dikkat etmeli

CEVAP

Her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak davrananlara ihsan eder. Başkalarına vermez.) [Müslim]

(Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim]

 

(Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur.) [Müslim]

(Kendisine yumuşaklık verilene dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizi]

(Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir.) [Tirmizi]

 

İhsan sahibini sevmek

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:

İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, (İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyuruldu. Bütün iyilikleri yaratan, insana can, mal, sıhhat veren, zararlardan, korkulardan koruyan Allahü teâlâyı sevmek, insanlık icabıdır.

Sevmenin üç alameti vardır:

1- Onu sevenleri sevmek,

2- Ona itaat etmek,

3- Onu, dil ile, beden ile övmek.

Bunlardan ikincisine Şükür, üçüncüsüne Hamd etmek denir. Onu sevenleri, O da sever. İhsanlarını arttırır. Allahü teâlânın sevgisini kazanmaya çalışana Salih kul denir. Bu sevgiyi kazanmış olana Veli denir.

 

Başkalarının da kazanması için çalışan Veliye, Vesile denir. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimin Maide suresinde, (Vesile arayınız!) buyuruyor. Vesilenin bu iyiliği, bu ihsanı, dünya ve ahiret nimetlerinin en kıymetlisidir. O halde, onu sevmek, hem bu ihsanın sahibi olduğu için, hem de, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğu için, çok gerekir ve insanın birinci vazifesidir. Hakiki vesileye kavuşmak, en büyük saadettir. (C.1, m.27)

 

Müslüman olmayanlara da, merhamet etmek, saygı göstermek gerekir mi?

CEVAP

Allah indinde herkes, insan olarak eşittir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İnsanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir.) [İbni Lal]

(Rabbiniz bir, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Ancak takva bakımından biri diğerinden üstün olabilir.) [İbni Neccar]

[Acem, Arap olmayan milletler demektir.]

 

Bunun için mümin olsun, kâfir olsun, bir kimseden kendini üstün görmek kibirdir. Kibir ise çok büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez) [Taberani]

 

Başkalarının kendisine saygı göstermelerini sevmek de doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kendisi için ayağa kalkılmasından hoşlanan, Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]

 

Gayrı müslim de olsa

İkram için, iyi geçinmek için, müdara için gayrı müslim olsa da ayağa kalkmak caizdir. Buradaki ölçü, müslüman olmayanlara sevgi beslememektir. Merhamet ile sevmeyi karıştırmamalıdır. Hz. Aişe validemiz bildirir:

 

Bir gün içeri girmek için birisi geldi. Resul-i ekrem, (Müsaade edin, içeri girsin! O kabilesinin en kötüsüdür) buyurdu. O kimse, odaya girince gülerek karşılayıp iltifat etti. O kimse gidince merak edip sordum, ya Resulallah, kötü insan dediğiniz halde ona iltifat etmenizin sebebi nedir?

Buyurdu ki:

(İnsanların kötüsü, zararından korunmak için kendisine ikram edilendir.) [Buhari]

 

Kâfir-mümin herkese, hatta bütün hayvanlara merhamet etmek gerekir! Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayan imanlı olmaz) buyurunca, Eshab-ı kiram sual etti:

- Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz.

- Bir arkadaşa merhamet kâfi değildir. Bütün mahlukata merhametli olmak gerekir. [Taberani]

 

Dinimizde merhametin, saygının yeri büyüktür. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Büyüğünü saymayan, küçüğüne acımayan bizden değildir.) [Tirmizi]

(Yerdekilere merhametli olmayana, göktekiler merhamet etmez.) [Taberani]

(İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.) [Taberani]

Görüldüğü gibi, müslümanlara denmiyor. (İnsanlara) deniyor. O halde bütün insanlara ve hayvanlara acımak gerekir. "Kâfire, zalime nasıl acınır ki?" denebilir. Kötülük etmelerini önleyip iyi bir insan, yani salih bir müslüman olmaları için çalışmakla onlara merhamet edilmiş olur. Kim olursa olsun yaşlıya saygı göstermelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Yaşlılara saygı göstermek, Allahü teâlâya tazimdendir.) [Ebu Davud]

Yaşlı kimse gayrı müslim ise, ona yapılan saygı dini için değil, insan olduğu içindir.

 

İhtiyaç arzetmek

İhtiyacını her zaman insanlara arz etmekte mahzur var mıdır? Sık sık ihtiyacını arz eden birisine yardım etmemekte mahzur var mıdır?

CEVAP

Zaruret ve fazla bir ihtiyaç hasıl olmadıkça ihtiyaçlarını insanlara bildirmek doğru değildir. Mümkün mertebe ihtiyacını bildiren kimselere malı ile, dili ile yardım etmek çok sevaptır. Mükaşefetül-kulubda diyor ki:

 

İhtiyacını gidermesi için sık sık müslüman kardeşine gitme! Çünkü buzağı anasını emerken ifrata kaçarsa, anası onu süsebilir. Allahü teâlâ buyuruyor ki:

(İyilik etmek ve fenalıktan sakındırmak hususunda birbirinizle yardımlaşın!) [Maide 2]

 

Hz.Ali buyurdu ki:

(Kim bir kalbe sevinç verirse, Allahü teâlâ o sevinçten bir lütuf yaratır. O kimseye bir musibet geldiği zaman, bu lütuf o kimsenin kalbine su gibi akar. Suyun kirleri temizlediği gibi, lütuf da, kalbdeki kederleri siler.)

 

Her iyilik sevaptır

Otobüste birine yer versek, görmeyen birini yoldan geçirsek sevap olur mu?

CEVAP

Allah rızası için yapılan her iyiliğe sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Her iyilik sadakadır) buyuruldu. Her iyiliği Allah rızası için yapınca sevap alınır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Mümin, [Allah rızası için] yaptığı her işten sevap alır. Yoldaki bir şeyi kaldırsa, birisine yol tarif etse, sözünü anlatamayana yardım etse, birine keçisini sağarak yardım etse, sevap alır.) [Ebu Ya’la]

 

Hele görmeyenlere [a’malara] yardım etmek elbet daha sevaptır. Hadis-i şerifte, (A’mayı kırk adım götüren Cenneti hak eder) buyuruldu. (Beyheki)

 

Yemek yedirerek veya başka iyilik ederek insanları sevindirmek de büyük sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Darda kalana kolaylık gösterene, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim de bir müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette onun aybını örter. Kul, kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allahü teâlâ da kendisine yardım eder.) [Müslim]

(Duasının kabul olmasını ve kederinin giderilmesini isteyen, darda kalanı feraha kavuştursun!) [İ. Ebiddünya]

 

(Allah katında amellerin en sevimlisi, bir müslümanı sevindirmek yahut bir sıkıntısını gidermek veya sabrını taşıran bir kederini ortadan kaldırmak yahut borcunu ödemektir.) [Ebuşşeyh]

(Bir müslümana elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allah’ın hıfzı emanında olur.) [Hakim]

 

Üzerek sevindirmek

Bir arkadaşın kalemini sakladım. Arkadaş, kaybettim diye epey aramış, çok üzülmüş. Fakat kalemini verince sevindi. Arkadaşları böyle sevindirmek sevap olur mu?

CEVAP

Birinin malını, parasını şaka olarak alıp saklamak caiz değildir. Böyle yapmakla o kimse üzülmüş olur. Başkasını üzmek ise haramdır. (Hadika)

 

Diyelim ki; arkadaşa aldığınız kalemi vermekle on sevap yazılmışsa, onu üzdüğünüz için yüz günah yazılmıştır.

 

Neticede kârda değil, zarardasınız. Sizin arkadaşa yaptığınız iyilik şuna benziyor:

Cemaatle nafile namaz kılmanın mekruh olduğunu bilen bazı kimseler, cemaatle nafile kılmayı adıyorlar. Sonra da cemaatle nafile kılıyorlar. Bu çok yanlıştır. Günah olan bir şey adansa da yapılmaz.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Az bir haramdan kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.) [Deylemi]

(Bir zerrecik bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir.) [R.Nasıhin]

 

Ölmek üzere olan bir hıristiyana su vermek caiz midir?

CEVAP

Evet. Susamış bir köpeğe bile su vermek çok sevaptır.

 

Cennete müslüman olan girer

İnsanlara da hizmet etmek sevap mıdır? Sevapsa, bazı kâfirlerin hizmetleri pek çoktur. Onların da Cennete gitmesi gerekmez mi?

CEVAP

İmanı olmayanın hiçbir amelinin kıymeti yoktur. İbadetler ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak, fürû’âttır, yani ikinci derecededir, imandan sonra gelir. İmanın ve iman ile birlikte olan iyi işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar. İmansız olan iyi işler, insanı, dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette faydası olamaz.

 

İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün iman sahibi olmak gerekir. Bir kâfirin yaptığı hiçbir iyiliğin Allah katında kıymeti yoktur. Hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa hiç kıymeti olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İmansızların yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydası olmaz.) [İbrahim 18]

 

(Kâfirlerin [beğenerek] yaptığı bütün işler, kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, ebedî kalacaklardır.) [Tevbe 17]

 

(Kıyamette onların yaptıkları her işi toz duman ederiz.) [Furkan 23]

(Kıyamette en çok ziyana uğrayanlar, iyi işler yaptıklarını sanıp da, bütün çabaları boşa gidenlerdir.) [Kehf 103-104]

 

(Ahirette onlara ateşten başkası yoktur, yaptıkları işler boşa gitmiştir.) [Hud 16]

(Kâfir olarak ölenlerin yaptıkları işler, dünyada da, ahirette de boşa gider, Cehennemde devamlı kalırlar.) [Bekara 217]

 

(Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.) [Nisa 48]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Cennete ancak müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]

(Beni duyup da iman etmeyen yahudi ve hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.) [Hakim]

(İmanı olmayan Cennete girmez.) [Tirmizi]

 

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Ey iman edenler, yahudileri de, hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardandır. Allah, [gayri müslimleri dost edinerek kendilerine] zulmeden kavme hidayet etmez.) [Maide 51]

 

(Hak din yalnız İslamdır.) [Al-i İmran 19]

(İslam dininden başka din isteyenlerin, dinlerini Allah kabul etmez. Bunlar ahirette en büyük zarara uğrayacaklardır.) [Al-i İmran 85]

 

Kâfirlerin iyilikleri, müslüman olmalarına sebep olabilir. Fakat iman etmedikçe, kâfirlerin hiçbir iyiliğine sevap verilmez. Müslümanların yaptığı iyilikler de, günahlarının affına sebep olur. Hadis-i şerifte bildiriliyor ki, müslüman bir kadın, susuz bir köpeğe pabucu ile kuyudan çıkarıp su verdiği için, Allahü teâlâ onun günahlarını affetmiştir.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İman edip, sâlih amel işleyenler Cennete girer.) [Kehf 107]

 

İman doğru olmazsa, ibadetlerin, hizmetlerin hiç kıymeti olmaz. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, ibadetleri yapıp haramlardan sakınmak lazımdır. Kalbde doğru imanın bulunmasına alamet, dinin emirlerini seve seve yapmak ve kâfirleri düşman bilmektir.

 

Mülk Allah’ındır. Mülkün sahibi Odur. Allahü teâlâ, Cennete girmek için, sadece imanlı olma şartını koymuştur. Suç ve günah işlese de, iman kaydı bulunan mümin Cennete gider. İman kaydı bulunmayan kâfir de, yararlı işler yapsa da Cehenneme gider.

 
Hizmeti nimet bilmelidir

Şimdi ilk suale cevap verelim. Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki:

Allahü teâlânın kullarına hizmet etmek için çalışmalı! Rabbimizin kullarına hizmet etmekle dünyada ve ahirette nimetlere kavuşulacağını düşünmeli! İnsanlara karşı yumuşak olmanın, onlara iyilik etmenin, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmanın, Allah sevgisine kavuşturan yol olduğunu bilmeli! Ahiretin azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olacağında, hiç şüphe etmemelidir! İnsanlara hizmet etmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak, dünya ve ahiret derecelerine kavuşmaya sebeptir.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Seferde, topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehidlik hariç, hiçbir amel onun sevabına erişemez.) [Hakim]

(İnsanlar, Allah’ın ıyali [çoluk çocuğu gibi] dir, Allahü teâlâya en sevimli olan, Onun ıyâline iyilik edendir.] [Bezzar]

 

(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.) [Müslim]

(İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.) [Kudai]

(Müslümanın işini gören, hac ve umre yapmış gibi sevaba kavuşur.) [Hatib]

(Bir müslümana elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allah’ın hıfzı emanında olur.) [Hakim]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri