İnsanlara
iyilik etmek
İyilik etmenin dindeki
yeri nedir? CEVAP Muhammed Masum hazretleri
buyuruyor ki: Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında,
insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı
olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette
iyi ve rahat yaşamaya sebep olan şeyleri yapar. İnsanlara hizmet etmek
için çalışır. İnsanlara iyilik etmek, ahirette azaptan kurtulmaya ve
Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki: (Müslüman,
müslümanın kardeşidir. Onu incitmez, üzmez. Bir kimse bir müslümanın
ayıbını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamette onun ayıplarını,
kabahatlerini örter.) [Buhari]
(Bazı kimseler,
başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır.
İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azap korkusu
olmaz.)
[Taberani]
(Allahü teâlâ,
bazılarına çok nimet vermiştir. Bunları, herkese faydalı olmak için
yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa, azalmaz, dağıtmazlarsa bunlardan
alıp, başkalarına verir.) [Taberani]
(Bir müslümanın,
din kardeşinin bir ihtiyacını karşılaması on yıl itikaftan iyidir. Allah
rızası için bir gün itikaf ise, insanı Cehennem ateşinden pek çok uzaklaştırır.) [Taberani]
(Din kardeşinin
bir işini yapana, melekler dua eder. O işi yapmaya giderken, her adımı
için bir günahı af olur ve kıyamette çeşitli nimetlere kavuşur.)
[İbni Mace)
(Din kardeşinin
bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve ona
70 sevap verilir. Bu iş bitinceye kadar böyle devam eder. İş yapılınca,
bütün günahları affedilir. Bu işi yaparken ölürse, sorgusuz sualsiz
Cennete girer.) [İ.E.dünya]
(Din kardeşinin
rahata kavuşması veya sıkıntıdan kurtulması için idarecilere gidip uğraşana,
sırat köprüsünden, herkesin ayağı kaydığı zaman, Allahü teâlâ ona yardım
eder.) [Taberani]
(Allahü teâlânın
en sevdiği iş, elbise vererek veya yedirip içirerek yahut başka bir
ihtiyacını karşılayarak, bir mümini sevindirmektir.) [Taberani]
(Saygısızlık
edene yumuşak davranan, zulmedeni affeden, vermeyene veren, kendisini
arayıp, sormayan ahbabını, akrabasını gözeten, Cennette yüksek derecelere kavuşur.) [Taberani]
(Din kardeşine
güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek,
sorana yol göstermek, sokaktaki pis ve zararlı şeyleri temizlemek, birer
sadakadır.) [Tirmizi]
(Selam
verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur. ) [İ.E.dünya] (Seferde,
topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehitlik hariç, hiçbir amel
onun sevabına erişemez.) [Hakim]
(Kim, bir
müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirse, Allahü teâlâ, kıyamette
en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtarır.) [Buhari]
(İnsanlar,
Allah’ın ıyali [çoluk çocuğu gibi] dir, Allahü teâlâya en sevimli
olan, Onun ıyâline iyilik edendir.] [Bezzar]
(Din kardeşine
yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.) [Müslim]
(İnsanların
en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.) [Kudai]
(Müslümanın
işini gören, hac ve umre sevabına kavuşur.) [Hatib]
(Allahü teâlânın
farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir.)
[Taberani] (İmanı en
kuvvetli olan, ahlakı en güzel ve hanımına karşı en yumuşak olandır.
)
[Tirmizi] (Söz veriyorum,
tartışmayan, haklı da olsa, kimseyi incitmeyen Cennete girer.) [Tirmizi]
İyi insan olmak içinİyi insan olmak için kâmil yani olgun müslüman olmak
gerekir. Allah indinde mümin çok kıymetlidir. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor
ki: (Müminler,
öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın
âyetleri okununca, imanları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp
güvenirler, namazı doğru kılar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden
[Allah’ın
razı olduğu yerlere] harcarlar.)
[Enfal 2-3]
(Müminler,
kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden
yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahitlerine
riayet ederler.) [Müminun 1-8]
(Onlar, Allah’ın
ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızasını isteyip
sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar.) [Rad 20-22]
(Büyük günahlardan
ve hayasızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman da kusurları bağışlar
ve işlerini aralarında istişare ederler.) [Şura 37,38]
(İnanıp hayırlı
iş işleyen [mümin]lerin
kötülüklerini örteriz, yaptıklarının en güzeli ile de mükafatlandırırız.) [Ankebut 7]
(Allah müminlerin kötülüklerini
örter, işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını da verir.)
[Zümer 35]
(Allah, inanıp
emirlerini yapan müminlere mağfiret ve büyük ecir vâd etmiştir.) [Feth
29] (Elbette
müminler kardeştir.) [Hucurat 10]
Müminlerle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da şöyledir: (Müslüman,
elinden ve dilinden müslümanların emin olduğu kimsedir.)
[Buhari] (Mümin akıllı,
basiretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızasını gözetir. Acele etmez,
ilim sahibidir, haramlardan kaçar.) [Deylemi]
(Mümin, koku
satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya
ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır.) [Taberani]
(Müminler,
birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibidir. Vücudun bir
yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olur. Oranın tedavisi ile
meşgul olurlar. Müslümanlar da böyle birbirine yardıma koşar.) [Buhari]
(Mümin ülfet
eder[ iyi geçinir]
ülfet etmeyen ve ülfet edilmeyende hayır yoktur.) [Beyheki] (Müminin
yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.) [Deylemi]
(Mümin lanet
etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz.) [Hakim] (Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz,
oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyheki]
(Mümin, yumuşaktır.
Munis bir deve gibi boyun eğer, ıh denince, yer sert olsa da çöker.)
[Beyheki]
(Mümin sert
değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]
(Mümin geçim
ehlidir, rahatlık verir. Münafık geçimsizdir, sıkıntı verir.) [Dare
Kutni] (Halkın elindekine
göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]
(Komşusu
kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz.) [Buhari] (Çevrendekilerle
güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki
müslüman olasın.) [Haraiti]
İyiliği sayarak değil saçarak yapmalı İslam
âlimleri buyuruyor ki: (Allahü
teâlânın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle
muamele ediniz.) (İyiliği
sayarak değil, saçarak yapınız.) (Cömert verene değil, verdiğine sevinene denir.) (Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün
iyilikler, vermek üzerinedir.)
Herkese
iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan
iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullaha, (Fakir kocama yardımda
bulunsam, sadaka yerine geçer mi?) diye sual ettirdiğinde Peygamber
efendimiz, (İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri
de sıla-i rahim sevabı) buyurdu.
Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki: (Senden yüz çeviren akrabana verilen sadaka
daha faziletlidir.) [Taberani] (Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın
sevabı iki misli fazladır.) [Taberani]
(Paranızı önce kendi ihtiyaçlarınıza, artarsa
çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin! Bundan da artarsa akrabalarınıza
yardım edin!) [Müslim] (Bir kimseden amcasının oğlu yardım ister de,
o da gücü yettiği halde, vermezse, kıyamet günü Allah’ın fazlından mahrum
kalır.) [Taberani]
(Bir müslümana ödünç veren iki misli sadaka
sevabı kazanır.) [İbni Mace] (Müslüman
kardeşini sevindirmek mağfirete sebep olur.) [Taberani] (Bir müslümanın
sıkıntısını giderene, Allahü teâlâ iki nur verir. Bu iki nurla Sıratta
o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak Allah bilir.) [Taberani]
(Duam kabul,
kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın!) [İbni
Ebiddünya] (Kim, arkadaşının
ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını karşılar.) [Taberani]
(Amellerin
en faziletlisi, bir müminin aybını örtmek, karnını doyurmak ve bir ihtiyacını
karşılamak suretiyle sevindirmektir.) [Taberani] (Hayra vesile
olan, hayır işlemiş gibidir. Allahü teâlâ, sıkıntıya düşene yardım edeni
sever.) [İbni Neccar]
(Layık olana
da, olmayana da iyilik et. Eğer layık olana iyilik edersen ne iyi. Eğer
o kimse iyiliğe layık değilse, sen, iyilik ehlinden olursun.)
[İbni Neccar] (Cehennemlik
biri, Cennetlik birine rastlayınca ona der ki: - Beni tanıdın mı? - Sen kimsin? - Benden abdest suyu istemiştin,
ben de onu sana hediye etmiştim. Cennetlik
olan, ona şefaat eder. Yine Cehennemlik biri Cennetlik olana şöyle der: - Beni tanıdın mı? - Sen kimsin? - Bana bir iş söylemiştin,
ben de o işini yapmıştım. Bunun üzerine
ona şefaat eder ve şefaati kabul edilir.) [İbni Mace]
(Fakire verilen
bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler: 1- Bir tane
iken beni çoğalttın. 2- Küçük
idim, büyüttün. 3- Düşman
iken, beni dost ettin. 4- Fâni,
yok olmak üzere iken, beni sonsuz kalıcı ettin. 5- Bugüne
kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim.)
[Ey Oğul İlmihâli]
Müslümana
yardım etmenin fazileti Müslümana yardım etmenin,
onu sevindirmenin fazileti nedir? CEVAP
İyi kimse, hem kendisi iyi
olan, hem de başkalarının iyi olmasına çalışan kimsedir. Bu husustaki
hadis-i şeriflerden bazıları şöyle: (Bir mümini sevindiren, beni sevindirmiş olur.)
[Ebuşşeyh] (Müslümana sözle yardım eden veya onun için bir adım yürüyen,
kıyamette peygamberlerle emin olarak haşrolur ve 70 şehid sevabına kavuşur.) [Hatib]
(Kim bir mümini ferahlatırsa, Allah da Kıyamette onu ferahlatır.) [İ.Mübarek] (Allah’ın kullarını üzmeyin. Onları ayıplamayın, gizli kusurlarını
araştırmayın. Kim müslüman kardeşinin aybını ararsa Allahü teâlâ da
onun aybını arar. Hatta öyle ki, evinden çıkmasa da onu rezil eder.)
[İ.Ahmed]
(En iyi kimse, kendisi ile alakasını kesenle ilgilenir, kendisini
mahrum edene verir ve kendisine zulmedeni de affeder.)
[Begavi] (Müslüman, müslümanın kardeşidir, onu üzmez, onu sıkıntıda
bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin
sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ Kıyamet sıkıntısını giderir. Bir
müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ Kıyamette sevindirir.) [Nesai]
(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allah’ın yarattığı
bir melek, bu kimse ölünceye kadar hep ibadet eder. Ölüp kabre konunca,
yanına gelerek, "Beni tanıyor musun?" der. Ölü,
"Hayır, sen kimsin?" diye sorunca, "Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün
seni sevindirmek için, sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat
edip Cennetteki makamını göstereceğim" der.) [İ.Ebiddünya] (İki şey
var ki, ondan daha iyisi yoktur: Allahü teâlâya iman ve Onun kullarına
iyilik etmek, şefkatli olmak. İki şey var ki, ondan daha kötü iki şey
yoktur: Şirk ve insanlara kötülük etmek.) [İ.Askalani] (Hasene yapınca
sevinen, seyyie yapınca üzülen mümindir.) [Ebu Ya’la] (Hasenen
seni sevindiriyor, seyyien de seni üzüyorsa, sen müminsin.)
[Diyâ] [Hasene; iyilik, güzellik, sevap. Seyyie; günah, kötü
iş] Layık olana da, olmayana da iyilik et! (İyilik ettiğin kimsenin şerrinden sakın) buyuruluyor.
Dinimiz ise, herkese iyilik etmeyi emrediyor. Bu hadis-i şerifin açıklaması
nasıldır? CEVAP
Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür.
Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar)
buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik
edenlere zararları dokunabilir. Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir: (İyilikten maraz doğar) (İyilik et kele, duyursun seni ele) (İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı)
Bu
sözler, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere
iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini
gösteriyor. En hafif ve leziz kuş etinin bile bazı hastalara dokunması
gibidir. Bu anlamda hadis-i şerifler hatta âyet-i kerime bile vardır.
Hz. Ali, (Kötü kimse,
kendisine iyilik yapılınca katılaşır, iyilik edene bir zarar verebilir) buyuruyor. Yine büyük bir zat, (kötüye iyilik edince, ahmağa acıyınca,
onlardan gelecek kötülükten sakının!) buyuruyor. Demek ki birisine iyilik ettik, ondan kötülük gelirse,
o kimsenin kötü birisi olduğu anlaşılıyor. Mesela bayramlaşmaya gelen
bir şeker hastasına, onun hastalığını bilmeden baklava versek, onun
hastalığı artar. Kabahat baklavada ve baklava ikram edende değildir.
Kötü kimse de iyiliğe tepki olarak kötülük yapıyorsa, kabahat iyilikte
değildir. Kötü kimseler, mürüvvetsizdir, kadirşinas değildir, nankördür.
Allahü teâlânın, (Kendisine
iyilik edene kötülük eden, benim nimetime nankörlük etmiş olur, kendisine
kötülük edene iyilik eden de, bana şükretmiş olur) buyurduğu bildirilmiştir.
Bir menfaat elde etmek için seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın!
Çünkü beklediği şey kesilince; özür kabul etmez. (Şu’âb-ül-iman)
Yine genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat beklemeden
Allah rızası için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez.
Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden
zarar gelebilir. Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızası için iyilik
etmekten korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla
başarılı olamaz. İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız,
(İyilikten kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik
bulur), (İyilik et, denize at, balık bilmezse Hâlık bilir) demişlerdir.
Demek ki, iyilik balık için değil, Hâlık için, yani Allah rızası için
yapılırsa zararı olmaz.
Muhammed Masum
hazretleri buyuruyor ki: İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, (İhsan sahibi kimseyi sevmek, insanların yaratılışında
vardır) buyuruldu. (Deylemi)
İnsan, ihsanın, iyiliğin kölesidir. Gönül, kendine iyilik
edeni sever, kötülük edenden nefret eder. İnsan, ister istemez iyilik
edene karşı sevgi duyar. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi: (Ya Rabbi,
kötü birinin, bana iyilik etmesini nasip etme!) [Deylemi]
Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve ahirette
çeşitli nimetlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini
güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine
kavuşturur. Ahiret azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına
sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlânın
en çok sevdiği kulu, Onun nimetlerinin, kullarına ulaşmasına vasıta
olandır.) [Deylemi] (Din kardeşine
yardım edenin yardımcısı Allah’tır.) [Müslim] (Her iyilik
sadakadır.) [Tirmizi]
(İnsanların
iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir.) [İ. Ahmed] (Arkadaşın
iyisi, arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik eden kimsedir.)
[Tirmizi] (En iyiniz,
kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz,
kendisinden iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayandır.)
[Tirmizi]
(Layık olana
da, olmayana da iyilik et! İyilik ettiğin kimse, buna layıksa ne iyi.
Layık değilse, sen iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccar]
(İnsan, kendine
iyilik edene sevgi, kötülük edene de nefret duyacak şekilde yaratılmıştır.) [Ebu Nuaym]
(İyilikler
fenalıkları giderir.) [Ebu Nuaym] (İyilik zâyi
olmaz, kötülük unutulmaz, herkes ettiğini bulur.) [Beyheki]
O halde, maddi bir menfaat beklemeden herkese iyilik
etmeye çalışmalıdır.
İyilikte yarış
Hizmet eden insanlara gıpta ederek, onlarla yarış olur
mu? CEVAP
Yarış, yardımlaşma iyilikte olur. Kötülükte, bölücülükte
yardımlaşma, yarış olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İyilik etmekte,
kötülüğü önlemekte birbirinizle yardımlaşın! Günah işlemekte, zulümde,
haddi aşmakta yardımlaşmayın!) [Maide 2] (İyi işler
için yarışanlar bunun [iyiliğe koşmak, kötülüğe mani olmak,
ibadete devam etmek] için yarışsınlar)
[Mutaffıfin 26]
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Şu iki kişiye
gıpta edilir: Bunlardan biri, ilmi ile amel eden ve başkalarına da öğreten,
diğeri de, meşru yolda kazandığını, meşru yolda sarfeden.) [Müslim] (Ani ölüm,
mümine rahmet, facire nedamettir.) [İ.Ahmed]
Süfyan-ı Sevri
hazretleri, (ani ölümü istemezdim. Ama fitnelerden korktuğum için ani
ölümü istiyorum) buyurdu. Orada bulunan Yusüf
bin Esbat hazretleri, (Hayır ben ani ölümü istemiyorum. Hatta
fazla yaşamayı istiyorum. Belki günahlarıma tevbe eder, salih ameller
işlerim) buyurdu. Orada bulunan Hz.
Vüheyb de, (Ben her ikisini de istemem. Çünkü hangisinin hakkımda
hayırlı olduğunu bilemem. Allahü teâlâ hakkımda neyi takdir etti ise,
onu sever, onu kabul ederim) buyurdu. Süfyan-ı Sevri hazretleri bu sözü
duyunca, (Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki, bu Allah adamlarındandır.
Doğrusunu bu söyledi) diyerek onu alnından öptü. Bayezid-i
Bistami hazretleri de (Ya Rabbi senin güzel gördüğün şeyi senden
isterim) diye dua ederdi. İnsanlığa
hizmet nasıl olur
Kimi kumarhane açıyor. Bunu bir hizmet olarak gösteriyor.
Hatta dini yıkıcı faaliyetlerine "insanlığa hizmet" diyorlar.
İnsanlığa hizmet nasıl olur?
Bu zamanda İslama hizmet nasıl olur? Müslüman olarak
ne yapmamız gerekir? CEVAP
İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki: (Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini yaymak
için, keramet sahibi olmak, âlim olmak şart değildir. Her müslümanın
bunu yapmak için uğraşması gerekir. Fırsatı kaçırmamalıdır. Kıyamette
her müslümana bunu soracaklar, "İslama niçin hizmet etmedin?"
diyeceklerdir. Dine hizmet için uğraşmayanlara, din bilgilerini yayan
kurumlara, kimselere yardım etmeyenlere, çok azap yapılacaktır. Özür,
bahane kabul edilmeyecektir.
Peygamberler, insanların en üstünleri, en kıymetlileri
iken, hiç rahat oturmadı. Allahü teâlânın dinini, seadet-i ebediyye
yolunu yaymak için, gece gündüz uğraştılar. Mucize isteyenlere de, (Mucizeyi Allahü teâlâ yaratır. Benim vazifem,
Allahü teâlânın dinini bildirmektir) buyurdu. Bu yolda çalışırlarken,
Allahü teâlâ da bunlara yardım eder, mucize yaratırdı. Hizmetlerdeki sıkıntı
Bizim de, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını, sözlerini
yaymamız ve kâfirlerin, düşmanların, müslümanlara iftira ve eziyet edenlerin,
kötü, alçak, yalancı olduklarını, gençlere, dostlara bildirmemiz gerekir.
Bu yolda malı ile, kuvveti ile, mesleği ile çalışmayanlar, azaptan kurtulamayacaklardır.
Bu yolda çalışırken, sıkıntı çekmeyi büyük saadet, büyük kazanç bilmelidir.
Peygamberler, Allahü teâlânın emirlerini bildirirken,
cahillerin, soysuzların hücumlarına uğrardı. Çok sıkıntı çekerlerdi.
O büyüklerin en üstünü, seçilmişi, Allahü teâlânın sevgisi olan Muhammed
aleyhisselam, (Benim çektiğim
eziyet gibi, hiçbir Peygamber eziyet görmedi) buyurdu. [c.1,
m.193]
İmam-ı Rabbani
hazretleri de buyuruyor ki: (İşte bugün, her müslüman, elinden gelen yardımı yapmayıp,
İslamiyet baskı altına düşerse, yardımı esirgeyen her müslüman, ahirette
mesul olur. Bunun için kuvvetim olmadığı halde, yardıma koşmaya özeniyorum.
Güçlükleri yenerek, İslamiyete ufacık bir hizmet edebilmek yolunu arıyorum.
"İyilerin çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır" buyuruldu.)
[c.1, m.47]
(Bugün İslamiyete yardım için az bir şey vermek, binlerce
altın vermiş gibi kıymetlidir. Hangi talihli kimseye, bu büyük nimet
ihsan edilirse, ona müjdeler olsun! Dinin yayılmasına hizmet eden, cihad
sevabına kavuşur. Hele bu zamanda müslümanlara yardım etmek daha güzel,
daha sevaptır.) [c.1, m.193]
Eğer bir müslüman, diğer müslümanlara eli ile, malı
ile yardım edemiyorsa, dua ederek yardım etmelidir! Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: (Müslümanın,
müslüman üzerindeki hakkından biri, ona gıyabında dua etmektir.)
[Deylemi]
İmam-ı Rabbani
hazretlerinin, sultana yazdığı mektup şöyle: (Kahraman askerlerinize yardım ve zafer ihsan etmesi
için Allahü teâlâya dua ediyorum. Dua ordusunun askerlerinin kalbleri
kırık olduğu için savaş ordusunun askerlerinden daha ileridir. Dua ordusunun
askerleri gaza ordusu askerlerinin ruhu gibi, gaza ordusunun askerleri
de onların bedenleri gibidir. O halde, gaza ordusunun askeri, dua ordusu
olmadıkça, iş başaramaz. Çünkü ruhsuz bedene hiçbir yardımın ve kuvvetin
faydası olmaz.) [c.3, m.47] Bunun için dünyadaki bütün müslümanlara dua etmelidir!
Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese
iyilik etmeli İyi veya kötü olduğu bilinmeyen herkese dolmuşlarda
ve belediye otobüslerinde yer vermek caiz midir? CEVAP
Kötü-iyi ayrımı yapmadan herkese iyilik etmelidir! Belediye
otobüslerine, genç-yaşlı, sağlam-sakat, kadın-erkek, zengin-fakir, âlim-cahil
gibi çeşitli sınıflardan insanlar binmektedir. Güçsüzlere yardım etmek,
otobüse binerken, inerken yardımcı olmak, onlara yer vermek, ihtiyarlara,
muhtaçlara yardım etmek dinimizin emirlerindendir. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki: (Güçsüzlere,
hastalara, yaşlılara ve küçüklere merhamet ediniz!) [Şir’a] (Büyüklerimizi
saymayan, küçüklerimize acımayan bizden değildir.) [Buhari] (Yaşlılarımıza
hürmet ve ikram, Allahü teâlâya saygıdandır.) [Buhari]
(Bir müslüman
kardeşine ikram eden, Allahü teâlâya ikram etmiş gibidir.)
[Taberani] (Bir genç,
bir ihtiyara, yaşından dolayı hürmet ederse, onun yaşına varınca, Allahü
teâlâ, ona gençleri hürmet ettirir.) [Şir’a]
İhtiyarlara hürmet eden kimsenin ömrü uzun olur. İnsanlara
iyilik, hürmet ederken zengin-fakir farkı gözetmemelidir! Çünkü insanlara
zenginliklerine göre değer biçmek doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki: (Zengine
zenginliğinden dolayı tevazu edenin, dininin üçte ikisi gider.)
[Beyheki]
Malından dolayı zengini yücelten, yoksulluğundan dolayı
fakiri aşağılayan kimse lanete müstehaktır. Hayırsever bir zenginin
hakkını hafife almamalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Üç kişinin
hakkı hafife alınmaz: Zelil bir toplumun azizi, fakir bir milletin zengini,
cahillerin kıymetini bilmediği İslam âlimi.) [Askeri]
İyilikten zarar gelmez. Kötülük edenlere dahi iyilikle
karşılık vermeliyiz! İyi insan, sadece başkalarına kötülük etmeyen kimse
değildir. Başkalarından gelecek sıkıntılara, eziyetlere katlanan kimsedir.
Atalarımız, (Kötülük her kişinin kârıdır, iyilik er kişinin kârıdır)
demişlerdir. Böyle er kişi olanlar, dünya ve ahirette saadete kavuşurlar.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir kimsenin
kederini gidereni veya bir mazluma yardım edeni, Allahü teâlâ, yetmiş
üç misli fazlasıyla mağfiret eder.) [Şir’a]
Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacağı gibi, Allah indinde
hiçbir iyilik de karşılıksız kalmaz. İyilik boşa gitmez. Onun için (İyilik
et denize at, balık bilmezse Halık bilir) demişlerdir.
Örnek insanlar Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır. Yani insanın hâl
ve hareketi, sözünden daha tesirlidir. Hakiki müslümanların hâllerine
bakıp müslüman olanlar çoktur. Bunlardan biri şöyle: Gayrı müslimlere ait bir ticaret kervanı gelip, gece
Medine’nin dışına kondu. Yorgunluktan hemen uyudular. Halife Hz. Ömer, şehri dolaşırken bunları gördü.
Abdurrahman bin Avfın
evine gelip, (Bu gece bir kervan
gelmiş. Hepsi kâfirdir. Fakat bize sığınmıştır. Eşyaları çoktur ve kıymetlidir.
Yabancıların, yolcuların bunları soymasından korkuyorum. Gel, bunları
koruyalım) dedi. Sabaha kadar bekleyip, sabah namazında mescide
gittiler.
Kervandakilerden bir genç uyumamıştı. Arkalarından gitti.
Soruşturup, kendilerine bekçilik eden iki şahıstan birinin Halife Ömer olduğunu öğrendi. Gelip, arkadaşlarına anlattı. Roma ve
İran ordularını perişan eden, adaleti ile meşhur, yüce halifenin, bu
merhamet ve şefkatini görerek, İslamiyetin hak din olduğunu anladılar
ve seve seve müslüman oldular. (Menakıb-ı Çihar-ı Yâr-ı Güzin)
Otobüste hiç kimseye yer vermesek kul hakkı yemiş olur
muyuz veya kimlere yer vermek gereklidir? CEVAP
Yer vermemekle kul hakkı geçmez. Kim olursa olsun iyilik
etmek sevaptır. İyi kimseye iyilik daha çok sevaptır.
Müslümanlara iyilik etmeye çalışırken neye dikkat etmeli CEVAP Her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ
refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak
davrananlara ihsan eder. Başkalarına vermez.) [Müslim] (Yumuşak
davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler,
çirkinliği giderir.) [Müslim]
(Yumuşak
davranmayan hayır yapmamış olur.) [Müslim] (Kendisine
yumuşaklık verilene dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizi] (Cehenneme
girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum.
Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir.)
[Tirmizi]
İhsan sahibini sevmek Muhammed Masum hazretleri
buyuruyor ki: İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, (İhsan sahibini sevmek, insanların yaratılışında
vardır) buyuruldu. Bütün iyilikleri yaratan, insana can, mal, sıhhat
veren, zararlardan, korkulardan koruyan Allahü teâlâyı sevmek, insanlık
icabıdır. Sevmenin üç alameti vardır: 1- Onu
sevenleri sevmek, 2- Ona
itaat etmek, 3- Onu,
dil ile, beden ile övmek. Bunlardan ikincisine Şükür, üçüncüsüne Hamd etmek denir. Onu sevenleri, O da sever. İhsanlarını arttırır.
Allahü teâlânın sevgisini kazanmaya çalışana Salih kul denir. Bu sevgiyi kazanmış olana Veli denir.
Başkalarının da kazanması için çalışan Veliye, Vesile denir. Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimin
Maide suresinde, (Vesile arayınız!)
buyuruyor. Vesilenin bu iyiliği, bu ihsanı, dünya ve ahiret nimetlerinin
en kıymetlisidir. O halde, onu sevmek, hem bu ihsanın sahibi olduğu
için, hem de, Allahü teâlânın sevgili kulu olduğu için, çok gerekir
ve insanın birinci vazifesidir. Hakiki vesileye kavuşmak, en büyük saadettir.
(C.1, m.27)
Müslüman olmayanlara da, merhamet etmek, saygı göstermek
gerekir mi? CEVAP Allah indinde herkes, insan olarak
eşittir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İnsanlar
[insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir.)
[İbni Lal] (Rabbiniz
bir, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme,
Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya
üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Ancak takva
bakımından biri diğerinden üstün olabilir.) [İbni Neccar] [Acem,
Arap olmayan milletler demektir.]
Bunun için mümin olsun, kâfir olsun,
bir kimseden kendini üstün görmek kibirdir. Kibir ise çok büyük günahtır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kalbinde
zerre kadar kibir olan Cennete giremez) [Taberani]
Başkalarının kendisine saygı göstermelerini
sevmek de doğru değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kendisi
için ayağa kalkılmasından hoşlanan, Cehenneme gidecektir.) [Tirmizi]
Gayrı
müslim de olsa İkram için, iyi geçinmek için, müdara
için gayrı müslim olsa da ayağa kalkmak caizdir. Buradaki ölçü, müslüman
olmayanlara sevgi beslememektir. Merhamet ile sevmeyi karıştırmamalıdır.
Hz. Aişe validemiz bildirir:
Bir gün içeri girmek için birisi
geldi. Resul-i ekrem, (Müsaade
edin, içeri girsin! O kabilesinin en kötüsüdür) buyurdu. O kimse,
odaya girince gülerek karşılayıp iltifat etti. O kimse gidince merak
edip sordum, ya Resulallah, kötü
insan dediğiniz halde ona iltifat etmenizin sebebi nedir? Buyurdu ki: (İnsanların
kötüsü, zararından korunmak için kendisine ikram edilendir.) [Buhari]
Kâfir-mümin herkese, hatta bütün
hayvanlara merhamet etmek gerekir! Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayan imanlı olmaz) buyurunca, Eshab-ı kiram sual etti: - Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz. -
Bir arkadaşa merhamet kâfi değildir. Bütün mahlukata merhametli olmak
gerekir. [Taberani]
Dinimizde merhametin, saygının yeri
büyüktür. Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle: (Büyüğünü
saymayan, küçüğüne acımayan bizden değildir.) [Tirmizi] (Yerdekilere
merhametli olmayana, göktekiler merhamet etmez.) [Taberani] (İnsanlara
merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.) [Taberani] Görüldüğü gibi, müslümanlara denmiyor.
(İnsanlara) deniyor. O halde bütün insanlara ve hayvanlara acımak gerekir.
"Kâfire, zalime nasıl acınır ki?" denebilir. Kötülük etmelerini
önleyip iyi bir insan, yani salih bir müslüman olmaları için çalışmakla
onlara merhamet edilmiş olur. Kim olursa olsun yaşlıya saygı göstermelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Yaşlılara
saygı göstermek, Allahü teâlâya tazimdendir.) [Ebu Davud] Yaşlı kimse gayrı müslim ise, ona
yapılan saygı dini için değil, insan olduğu içindir.
İhtiyaç arzetmek İhtiyacını her zaman insanlara arz etmekte mahzur var
mıdır? Sık sık ihtiyacını arz eden birisine yardım etmemekte mahzur
var mıdır? CEVAP Zaruret ve fazla bir ihtiyaç hasıl olmadıkça ihtiyaçlarını
insanlara bildirmek doğru değildir. Mümkün mertebe ihtiyacını bildiren
kimselere malı ile, dili ile yardım etmek çok sevaptır. Mükaşefetül-kulubda diyor ki:
İhtiyacını gidermesi için sık sık müslüman kardeşine
gitme! Çünkü buzağı anasını emerken ifrata kaçarsa, anası onu süsebilir.
Allahü teâlâ buyuruyor ki: (İyilik etmek
ve fenalıktan sakındırmak hususunda birbirinizle yardımlaşın!) [Maide 2]
Hz.Ali buyurdu ki: (Kim bir kalbe sevinç verirse, Allahü teâlâ o sevinçten
bir lütuf yaratır. O kimseye bir musibet geldiği zaman, bu lütuf o kimsenin
kalbine su gibi akar. Suyun kirleri temizlediği gibi, lütuf da, kalbdeki
kederleri siler.)
Her iyilik sevaptırOtobüste birine yer versek, görmeyen birini yoldan geçirsek
sevap olur mu? CEVAP Allah rızası için yapılan her iyiliğe sevap verilir.
Hadis-i şerifte, (Her iyilik
sadakadır) buyuruldu. Her iyiliği Allah rızası için yapınca sevap
alınır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin, [Allah
rızası için] yaptığı her işten
sevap alır. Yoldaki bir şeyi kaldırsa, birisine yol tarif etse, sözünü
anlatamayana yardım etse, birine keçisini sağarak yardım etse, sevap
alır.) [Ebu Ya’la]
Hele görmeyenlere [a’malara] yardım etmek elbet daha
sevaptır. Hadis-i şerifte, (A’mayı
kırk adım götüren Cenneti hak eder) buyuruldu. (Beyheki)
Yemek yedirerek veya başka iyilik ederek insanları sevindirmek
de büyük sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Darda kalana
kolaylık gösterene, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette kolaylık gösterir.
Kim de bir müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da dünya ve ahirette
onun aybını örter. Kul, kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allahü teâlâ
da kendisine yardım eder.) [Müslim] (Duasının
kabul olmasını ve kederinin giderilmesini isteyen, darda kalanı feraha
kavuştursun!) [İ. Ebiddünya]
(Allah katında
amellerin en sevimlisi, bir müslümanı sevindirmek yahut bir sıkıntısını
gidermek veya sabrını taşıran bir kederini ortadan kaldırmak yahut borcunu
ödemektir.) [Ebuşşeyh] (Bir müslümana
elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allah’ın hıfzı emanında
olur.) [Hakim]
Üzerek sevindirmekBir arkadaşın kalemini sakladım. Arkadaş, kaybettim
diye epey aramış, çok üzülmüş. Fakat kalemini verince sevindi. Arkadaşları
böyle sevindirmek sevap olur mu? CEVAP Birinin malını, parasını şaka olarak alıp saklamak caiz
değildir. Böyle yapmakla o kimse üzülmüş olur. Başkasını üzmek ise haramdır.
(Hadika)
Diyelim ki; arkadaşa aldığınız kalemi vermekle on sevap
yazılmışsa, onu üzdüğünüz için yüz günah yazılmıştır.
Neticede kârda değil, zarardasınız. Sizin arkadaşa yaptığınız
iyilik şuna benziyor: Cemaatle nafile namaz kılmanın mekruh olduğunu bilen
bazı kimseler, cemaatle nafile kılmayı adıyorlar. Sonra da cemaatle
nafile kılıyorlar. Bu çok yanlıştır. Günah olan bir şey adansa da yapılmaz.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Az bir haramdan
kaçmak, 80 bin nafile hac sevabından efdaldir.) [Deylemi] (Bir zerrecik
bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından
daha iyidir.) [R.Nasıhin]
Ölmek üzere olan bir hıristiyana su vermek caiz midir? CEVAP Evet. Susamış bir köpeğe bile su vermek çok sevaptır.
İnsanlara da hizmet etmek sevap mıdır? Sevapsa, bazı
kâfirlerin hizmetleri pek çoktur. Onların da Cennete gitmesi gerekmez
mi? CEVAP
İmanı olmayanın hiçbir amelinin kıymeti yoktur. İbadetler
ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci
derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak, fürû’âttır, yani ikinci
derecededir, imandan sonra gelir. İmanın ve iman ile birlikte olan iyi
işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar.
İmansız olan iyi işler, insanı, dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette
faydası olamaz.
İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün
iman sahibi olmak gerekir. Bir kâfirin yaptığı hiçbir iyiliğin Allah
katında kıymeti yoktur. Hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç
tutsa hiç kıymeti olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İmansızların
yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgarın savurduğu kül
gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydası olmaz.) [İbrahim
18]
(Kâfirlerin
[beğenerek] yaptığı bütün işler,
kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, ebedî kalacaklardır.) [Tevbe
17]
(Kıyamette
onların yaptıkları her işi toz duman ederiz.) [Furkan
23] (Kıyamette
en çok ziyana uğrayanlar, iyi işler yaptıklarını sanıp da, bütün çabaları
boşa gidenlerdir.) [Kehf 103-104]
(Ahirette
onlara ateşten başkası yoktur, yaptıkları işler boşa gitmiştir.)
[Hud 16] (Kâfir olarak
ölenlerin yaptıkları işler, dünyada da, ahirette de boşa gider, Cehennemde
devamlı kalırlar.) [Bekara 217]
(Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla
affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.)
[Nisa 48]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: (Cennete
ancak müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim] (Beni duyup
da iman etmeyen yahudi ve hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir.)
[Hakim] (İmanı olmayan Cennete girmez.) [Tirmizi]
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ey iman
edenler, yahudileri de, hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar birbirinin
dostudur. Onları dost edinen de onlardandır. Allah, [gayri müslimleri
dost edinerek kendilerine] zulmeden
kavme hidayet etmez.) [Maide 51]
(Hak din
yalnız İslamdır.) [Al-i İmran 19] (İslam dininden
başka din isteyenlerin, dinlerini Allah kabul etmez. Bunlar ahirette
en büyük zarara uğrayacaklardır.) [Al-i İmran 85]
Kâfirlerin iyilikleri, müslüman olmalarına
sebep olabilir. Fakat iman etmedikçe, kâfirlerin hiçbir iyiliğine sevap
verilmez. Müslümanların yaptığı iyilikler de, günahlarının affına sebep
olur. Hadis-i şerifte bildiriliyor ki, müslüman bir kadın, susuz bir
köpeğe pabucu ile kuyudan çıkarıp su verdiği için, Allahü teâlâ onun
günahlarını affetmiştir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İman edip,
sâlih amel işleyenler Cennete girer.) [Kehf 107]
İman doğru olmazsa, ibadetlerin, hizmetlerin hiç kıymeti
olmaz. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek,
ibadetleri yapıp haramlardan sakınmak lazımdır. Kalbde doğru imanın
bulunmasına alamet, dinin emirlerini seve seve yapmak ve kâfirleri düşman
bilmektir.
Mülk Allah’ındır. Mülkün sahibi Odur. Allahü teâlâ,
Cennete girmek için, sadece imanlı olma şartını koymuştur. Suç ve günah
işlese de, iman kaydı bulunan mümin Cennete gider. İman kaydı bulunmayan
kâfir de, yararlı işler yapsa da Cehenneme gider. Hizmeti nimet bilmelidir
Şimdi ilk suale cevap verelim. Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki:
Allahü teâlânın kullarına hizmet etmek için çalışmalı!
Rabbimizin kullarına hizmet etmekle dünyada ve ahirette nimetlere kavuşulacağını
düşünmeli! İnsanlara karşı yumuşak olmanın, onlara iyilik etmenin, onların
işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmanın, Allah sevgisine
kavuşturan yol olduğunu bilmeli! Ahiretin azaplarından kurtulmaya ve
Cennet nimetlerinin artmasına sebep olacağında, hiç şüphe etmemelidir!
İnsanlara hizmet etmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak, dünya ve
ahiret derecelerine kavuşmaya sebeptir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Seferde,
topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehidlik hariç, hiçbir amel
onun sevabına erişemez.) [Hakim] (İnsanlar,
Allah’ın ıyali [çoluk çocuğu gibi] dir, Allahü teâlâya en sevimli
olan, Onun ıyâline iyilik edendir.] [Bezzar]
(Din kardeşine
yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.) [Müslim]
(İnsanların
en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.) [Kudai]
(Müslümanın
işini gören, hac ve umre yapmış gibi sevaba kavuşur.) [Hatib] (Bir müslümana
elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allah’ın hıfzı emanında
olur.) [Hakim] |
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |