İftira etmek

 

Yalan ve iftiranın dindeki yeri nedir?

CEVAP

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Yalan söylemek ve iftira etmek haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık, her dinde de haram idi. Cezaları çok ağırdır. (c.3, m.34)

 

ftira büyük günahtır ve çok fenadır. Bunda yalan söylemek de vardır ki, yalan, her dinde haramdır. İftirada bir mümini incitmek de vardır ki, bu da, başkaca haramdır. Bunlardan başka, iftira etmek, yeryüzünde fesat çıkarmaya, ortalığı karıştırmaya sebep olur ki, bu da haramdır. (c.3, m.41)

 

Müslümanlara suizan, zulüm etmek, mallarını gasp etmek gibi ve haset, iftira ve yalan söylemek ve gıybet etmek gibi haramdır. (Hadika)

 

Bazı kimseler, haset yüzünden çok iyi tanıdığım bir müslümana yahudi diyorlar. Halbuki bildiğiniz gibi, bir kimse istediği dini seçebilir. Fakat hiç kimse yahudi olamaz. Yahudi olmak için yahudi olarak doğmak şarttır. Böyle haset ederek bir müslümana yahudi demenin dindeki yeri nedir?

CEVAP

M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:

(Haset etmek, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Hasetçi, boşuna yorulmuş, üzülmüş olur. Üstelik büyük günaha girmiş olur. Haset, sinirleri bozar, ömrün azalmasına sebep olur. Hasedin, haset edilene dünyada ve ahirette hiç zararı olmaz. Üstelik faydası olur. Haset ettiği kimsede nimetlerin azalmadığını, arttığını [kervanın yürüdüğünü] görerek sinir krizleri geçirir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Mümin imrenir, münafık haset eder.) [İ.Maverdi]

(Müminin kalbinde, imanla haset bir arada bulunmaz.) [Beyheki]

(Müslümanlar hayırlı olur. Haset edince hayır kalmaz.) [Taberani]

(Haset edenler benden değildir, ben de onlardan değilim.) [Taberani]

 

Berikadaki bu yazı hasedin ne kadar kötü olduğunu göstermektedir. Hasetçinin yalan söylemesi, iftira etmesi ayrı bir günahtır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allahü teâlâ onu Cehenneme sokar.) [Ebu Davud]

(Bir müminde her haslet bulunabilir. Ancak hıyanet ve yalan bulunamaz.) [İbni Ebi Şeybe]

(Yalan, münafıklıktan bir kapıdır.) [İbni Adiy]

 

En çok düşmanı olan kimdir?

En çok düşmanı olan Allahü teâlâdır! Bir gün Musa aleyhisselam, insanların konuşmalarından bıkmış, (Ya Rabbi, n'olur bu insanlar benim hakkımda konuşmasın) diye dua etmiş. Allahü teâlâ buyurmuş ki:

(Ya Musa, senin istediğin o şeyi ben, kendim için bile yapmadım. Görmüyor musun, duymuyor musun, Benim hakkımda neler konuşuyorlar.)

 

Peygamber efendimiz Allah’ın habibi idi, âlemlere rahmet idi. İnsanları Cennete davet için, Cehennemden sakındırmak için en acı sıkıntıları çekti. Ona akla hayale gelmeyecek iftiraları yaptılar, hâşâ, sihirbaz dediler, hâşâ, mecnun dediler, hâşâ, şair dediler, hâşâ, hanımı Âişe validemize iftira ettiler, çok eziyet ettiler, yollarına dikenler döşediler. Allah’ın Habibi ile savaştılar. Halbuki O rahmet-i ilahi idi, insanlar yanmasın diye adeta çırpınıyordu. (Bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı) buyuruyordu. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan kimse, onu affedinceye kadar, Allahü teâlâ onu Cehennemde bırakır.) [Ebu Davud]

Kur'an-ı kerimde de buyuruluyor ki:

(Yalan söyleyenler, iftira edenler, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlardır. İşte onlar, yalancıların tâ kendileridir.) [Nahl 105]

 

İkinci binin müceddidi, hadis-i şerifle müjdelenen imam-ı Rabbani hazretlerine yaptıkları eziyet diğer iftiraların yanı sıra ne dediler biliyor musunuz, Serhend cahili dediler, bu isimle de yazılar yazıp dağıttılar.

Resulullahın vârislerinin istisnasız hepsi de aynı eziyet ve sıkıntılarla karşılaşmışlar, çeşitli iftiralara maruz kalmışlardır. Hatta ibni Abidin hazretleri, hocası Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine yapılan iftiralara dayanamayıp, iftiracılara ve onlara inananlara bir reddiye risalesi yazdı. Bu risaleye de Sell-ül-Hüsâmü'l-

Hindi li-Nusreti Mevlana Şeyh Halid Nakşibendi ismini verdi.

 

İmam-ı Gazali hazretleri de iftiralara maruz kalan büyüklerdendir. Felsefeciler ve bid’at ehli olanlar hâlâ bu büyük imama iftiralarına devam etmektedirler.

 

Kim Muhammed aleyhisselama çok benzerse o derece, bu sıkıntılar, bu iftiralar başına gelir. Bunlar, bu yolun şanındandır. Eden kendine eder. Allahü teâlâ kimi azaba atmak isterse büyüklerin üstüne salar, yani o insanlar büyüklere dil uzatır. Yaradılışında said olanlar kesinlikle büyüklere dil uzatmazlar. Başka günahları olabilir ama büyüklere dil uzatmazlar.

 

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Şeyh-ul-islam Abdüllah-i Ensâri Hirevi, "Ya Rabbi! Dostlarını öyle yaptın ki, onları tanıyan sana kavuşuyor ve sana kavuşmayan, onları tanımıyor" buyuruyor. Bu büyüklere düşmanlık etmek, sonsuz ölüme sürükleyen bir zehirdir. Onları incitmek, sonsuz felaketlere sebep olur. Allahü teâlâ bu belaya düşmekten korusun! Şeyh-ul-islam yine buyurdu ki, "Ya Rabbi, her kimi felakete düşürmek istersen, onu bizim üzerimize atarsın." (m.106)

 

Peygamberlerden başka herkes günah işler. Allahü teâlâ sevdiği kullarının günahlarının cezasını ahirete bırakmaz. Çünkü günah suçtur. Karşılığı cezadır. Dünyada üç sıkıntı verir:

1- Hastalık verir. Sabrederse affeder. Sebeplere yapışmak ve geleni Allah’tan bilmek lazımdır. Ve ne maksatla geldiğini bilerek şükretmeli.

 

2- Günahların affı için ikinci yol maddi sıkıntıdır. Borçlu olmaktır. Borçlarını ödemek için çekilen sıkıntılardır. Bu da günahların affına sebeptir.

 

3- İnsanların yalan ve dedikodu ve iftiralarıyla haksız olarak iftiraya uğramaktır.

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri